3. Bakü Uluslararası İnsani Forumu Başladı
3. Bakü Uluslararası İnsani Forumu, Haydar Aliyev Merkezi'nde 70 ülkeden 900 kişinin katılımıyla başladı.
31 Ekim-1 Kasım tarihlerinde gerçekleşecek forumda küreselleşen dünya gerçekleri dikkate alınarak insani sorunların, perspektiflerin ve 21. yüzyılın ortaya çıkardığı zorluklar ele alınıyor.
Eski devlet başkanları, ünlü bilim ve kültür adamları, Nobel ödüllü isimlerin katıldığı forumun eşbaşkanlığını Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin yapıyor.
Forumun açılış törenine Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve eşi Mehriban Aliyeva da katıldı.
Aliyev, forumun açılış konuşmasında hoşgörü, diyalog ve çok kültürlü yaşamın gerekliliğine vurgu yaparak, ”Azerbaycan'da yaşayan bütün milletlerin, dinlerin temsilcileri sulh ve kardeşlik içinde yaşamıştır. Bu bizim büyük servetimizdir, bu serveti koruyoruz, koruyacağız. Biz etnik temizliğe maruz kalmış bir milletiz ve topraklarımız işgal altındadır. Bir milyondan fazla gözmen var. Onlara mali olarak destek veriyoruz" dedi.
Aliyev'in konuşmasının ardından, Putin ve BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun’un forum katılımcılarına mektupları okundu.
DEMİREL III. BAKÜ ULUSLARARASI İNSANİ FORUMUNDA KONUŞTU
Daha sonra kürsüye çıkan 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel bir konuşma yaptı.
Konuşmasına üçüncü kez Cumhurbaşkanı seçilen İlham Aliyev'i ve Azerbaycan halkını kutlayarak başlayan Demirel, Azerbaycan'ın kalkınmasının insani boyutu ve refahının insanların yaşam standartlarını yükseltmede örnek bir başarı sergelidğini ifade etti.
Konuşmasını İngilizce yapan 89 yaşındaki Demirel, 20. yüzyılın son çeyreğinde yaşanan olayların yeni bir dünya arayışına yol açtığını belirterek, "Bugün dünya hala hızlı bir dönüşümden geçiyor. Tarihin akışı ivme kazanmış ve bu ivme bizim bölgemizde ve çevresinde en derinden hissedilmektedir" dedi.
Siyasi ve ekonomik ağırlık merkezlerinin batıdan doğuya ve kuzeyden güneye doğru kaydığını söyleyen Demirel, "Hala şekillenmekte olan yeni küresel, siyasi, ekonomik ve güvenlik manzarası, bize çok sayıda sorunlarla birlikte fırsatlarda sunuyor. Güvenlik ve istikrar açısından yoksulluk, eşitsizlik, çevresel bozulma, azalan kaynaklar, artan nüfus ve buna bağlı sorunlarla ilgili pek çok sınamayı ele almamız gerekiyor. Ancak günümüzde, bu zorluklarla yüzleşmek ve bahse konu yeni dünya düzeninin ortaya çıkardığı fırsatlardan yararlanmak için tarihteki en büyük araç, yetenek ve bilgi birikimine sahibiz" dedi.
"1 MİLYAR İNSAN AŞIRI YOKSULLUKTAN KURTARILDI"
"Esasen, mevcut bazı istatistiksel veriler de bana cesaret vermektedir" diyen Demirel, "1990 ile 2010 yılları arasındaki yirmi yıl içinde, dünya bir milyar insanı aşırı yoksulluktan kurtarmayı başararak bu oranı yüzde 43'ten yüzde 21'e düşürmüştür. Çin son üç yılda tek başına aşırı yoksulluk oranını yüzde 84'ten yüzde 10'a düşürerek, 680 milyon vatandaşını aşırı yoksulluk sınırının üzerine çıkarmıştır.
Ortaklaşa hareket etme iradesi ve işbirliği yapmadaki kararlılıkla, hızlı nüfus artışını buna uygun kaynaklar oluşturarak yönetebileceğimizden eminim. Eylül 2000’de ilan edilen Binyıl Kalkınma Hedefleri iki yıl içinde sona erecek olmakla beraber yoksulluğun ortadan kaldırılması hala uluslararası toplumun en temel ve acil önceliklerinden biri olmaya devam etmektedir" ifadelerini kullandı.
"BİRLEŞMİŞ MİLLETLER SADECE İSİMDE BİRLEŞMİŞ OLMAMALI"
Demirel konuşmasına şöyle devam etti:
"Dünya arta kalan sorunlarla yüzleşmek ve çözmek için daha fazla siyasi iradeyi bir araya getirecek yeni bir taahhüde ihtiyaç duymaktadır.Birleşmiş Milletler sadece isimde birleşmiş olmamalıdır. Sözlerimizle ve eylemlerimizle gerçek anlamda birleşmiş olmamız gerekmektedir.Açacağımız başka bir savaş da yoksulluk ve cehalete karşı olmalıdır."
"ARTIK DÜNYANIN HİÇBİR YERİ UZAK DEĞİL"
"Dünyanın hiçbir yeri, başka yerlerdeki değişikliklere ilgisiz veya kayıtsız kalabilecek kadar uzak değildir. Tunus'ta yanan bir alev, haftalar, hatta günler içinde tüm bölgeyi sararak tüm Kuzey Afrika ve Orta Doğu'yu değiştirmiştir. Hala Libya'da, Mısır'da ve en dehşet verici şekliyle Suriye'de Arap Baharı gerçeği ve onun yol açtığı etkilerle başa çıkmaya çalışıyoruz."
"MERKEZİNDE İNSAN UNSURU OLMAYAN POLİTİKALAR KALICI ÇÖZÜMLER SUNMAZ"
"Merkezine insan unsurunu almayan politikalar kalıcı çözümler sunmayı bekleyemez. Ekonomik büyüme önemli ve gerekli olmakla birlikte, tek başına yeterli değildir. Makro-ekonomik düzeyde zikredilen rakamlar doğrudan daha iyi okullar, daha iyi yollar ve temiz su, barınma ve sağlık gibi temel olanaklara güvenli erişim anlamına gelmeyebilir. Hükümetler, büyümeyi kalkınmaya dönüştürecek uygun mekanizmaları devreye sokmak zorundadırlar. Bunun için, odak noktamıza insani büyüme boyutunu almamız gerekmektedir."