Tehlikeli Madde Taşınmasında Kullanılan Araç, Tank, Ambalaj ve Kaplar Konusunda 'İlk Ulusal Uygunluk Belgesi' Sahiplerini Buldu
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, karayollarında tehlikeli madde taşımacılığı düzenlemesine ilişkin, "2014 Eylül’ de bu konuyla ilgili kuruluşlar, bir yapı oluşturacaklar.
2018'e kadar da mevcut araçlar, bu uygunluğu sağlayacak. 1 Ocak 2014'ten itibaren piyasaya girecek yeni araçlarda bunu istiyoruz. Bunu da TSE yapacak" dedi.
Tehlikeli maddelerin taşınmasında kullanılan araçlar ile tanklar, ambalajlar ve kaplara "İlk Ulusal Uygunluk Belgesi" düzenlenen törenle verildi.
Türk Standartları Enstitüsü’nde gerçekleşen törene Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün ile Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, TSE Genel Müdürü Hulusi Şentürk ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, Tehlikeli Mal ve Kombine Taşımacılık Düzenleme Genel Müdürü M.Mehdi Gönülalçak katıldı.
Tehlikeli maddelerle ilgili protokolün 6 Mart 2013'te imzaladıklarını hatırlatan Yıldırım, Tehlikeli Maddelerin Karayolu ile Taşınmasına İlişkin Avrupa Konvansiyonuna (ADR), Türkiye'nin taraf olduğunu belirterek çalışmaların 2007'de başladığını ve sadece konvansiyonun eklerinin tercümesinin iki yıl sürdüğünü ifade etti.
Her şeyi yapabilmenin mümkün olduğunu ve imkansız diye bir şeyin olmadığını kaydeden Bakan Yıldırım, “Uçak, uydu yaparsınız. İleri ülkelerin elinde ne teknolojik bilgi varsa hepsini yapabilirsiniz. Neticede bunları yapan insan, orada da insan, burada da insan. Ama yaptığınız şeyin dünya tarafından bilinmesi, kabul edilmesi en önemli iştir. Bir ürün geliştiriyorsunuz, salıyorsunuz yola. Sınırınızı çıkınca hemen önünü çeviriyorlar, 'Şu belge, bu belge, şu onay, bu onay lazım.' Hemen sizi yarışın dışında bırakıyorlar. Ne yapalım? Gel, Danimarka, İsviçre, Avusturya'da yerler var. Ondan sonra Allah selamet versin. Gümrük Birliğine tabi olan Türkiye CE belgesi almak için ot yoldu. Ne mücadeleler verdi. Çünkü bir gelir kapısı, sistem dışında tutmanın ötesinde bağımlı olsun. Sürekli, her iş yaptığında gelsin bizim kumbaraya para atsın. Öyle küçük paralar da değil. 20 bin, 50 bin, 100 bin avrolar. Zaten rekabet hat safhada” değerlendirmesini yaptı.
Çalışmanın olumlu sonuçlar doğuracağını kaydeden Yıldırım şöyle konuştu:
"Bu işten dolayı kademeli olarak yılda 100 milyon avroya varacak bir tasarruf sağlanacak. Paramız memleketin içerisinde kalacak. Bu işi bilen, yetişmiş insan kaynağımız, kapasitemiz olacak. Bu iş artık bir sektörel iş haline gelecek. Bu konvansiyonlara ön ayak olmuş ülkelerden bunu almayacağız. Çevremizdeki diğer ülkelere böyle bir hizmeti verecek konuma geleceğiz, alan değil veren, teknolojiye, bilgiye muhtaç değil sahip olan ülke, önemli olan bu."
Paranın tek başına yeterli olmayacağını, ülkeler arasındaki ilişkilerin iyi olması gerektiğini de değinen Yıldırım, Türkiye'nin 1974 yılında bunu yaşadığını ve bağımlılıktan kurtulması gerektiğini öğrendiğini ifade etti.
Bir mühendis olarak TSE standartlarından çok şey öğrendiğini kaydeden Yıldırım, TSE'nin bütün sektörlerde buna benzer sıkıntıları tespit ederek ulusal içerikli çözümler üretmesi gerektiğini söyledi.
Yıldırım, "ADR işi epey bir baş ağrıtıyordu. 2014 yılında bu kademeli olarak yürürlüğe giriyor. Öncelikle uluslararası taşımalar, artık yılın sonuna doğru da gerekli insan kaynak kapasitesini oluşturunca da içerideki sistemi de buna uygun hale getireceğiz. Bu uygun, yanlış anlaşılmasın. Bugün bir gazetede '1 Ocakta şu olacak, bu olacak' diye haber var. Oradaki uygulama biraz acele yazılmış. Kademe kademe... 2014 Eylülde bu konuyla ilgili kuruluşlar bir yapı oluşturacaklar. 2018 yılına kadar da mevcut araçlar bu uygunluğu sağlayacak. 1 Ocak 2014'ten itibaren piyasaya girecek yeni araçlarda bunu istiyoruz. Bunu da TSE yapacak. Bunun için imkanımız, altyapımız mevcut” ifadelerini kullandı.
“İRADE OLMAYAN YERDE İDARE OLMAZ”
Dün yaşadığı bir olayı paylaşan Bakan Yıldırım ,”Bir tanesi beni çevirdi, Sayın Bakanım bu ADR'de çok geç kaldık diye ayak üstü laf etti. '2014'e yetişmiyor, halbuki 2007'de taraf olduk.' 'Sen ne iş yapıyorsun' dedim. 'Bir Alman gözetim firmasının Türkiye temsilcisiyim, biz hazırız, şunları yapalım' dedi.
'Kusura bakma' dedim, biz ne yaptığımızı biliyoruz. O tarihleri biz belirledik, biz idareyiz. İrade olmayan yerde idare olmaz. İradeyi koyacaksınız. Onu da herkes kabul edecek. Yoksa herkes sizi idare eder. Allah'a şükür ülkemizde son 10 senede istikrar, güven, güçlü siyasi irade var. Onun için de birçok konunun üstesinden Allah'a şükür geliyoruz. Daha yapacağımız çok iş var."
Mühendislik yaptığı döneme ilişkin bir anısını anlatan Yıldırım, salondakileri güldürdü. Yıldırım, "Tersanede mühendis, bir kitap getirdi, üzerinde DIN yazıyor. Oradan resimlere bakıyor, bir proje hazırlıyor. Bu Almanlar kadar DIN'ine bağlı millet yoktur, kitabın adını bile din koymuşlar” ifadesini kullandı.
Bakan Ergün de bu yılın Mart ayı başlarında TSE ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı arasında tehlikeli maddelerin taşınması gibi çok önemli bizi yakından ilgilendiren bir konuyla ilgili imzalanan protokolü hatırlatarak, “Tehlikeli maddelerin ülkemizde ve belirli bölgelerde özellikle nasıl yoğun bir şeklide sevk edildiğini, taşındığını görüyoruz ama bunların taşınma sistemleriyle ilgili belgelendirme, test ölçüm mekanizmaları maalesef yeterince geliştirilememiş olduğu için bu konuyla ilgili sürekli yurt dışı kaynaklara başvurmak durumundayız. Onların bilgisine başvurmak, onların test belgesine başvurmak, onların belgelendirmelerine başvurmak mecburiyetindeyiz. Aslında fark etmediğimiz şey şuydu, bizim potansiyelimiz var, potansiyelimizi yeterince kullanmıyoruz. Türkiye’nin bu gibi örnekleri çok açık bir şeklide göstermektedir ki bugün yaptıklarında kat kat fazlasını yapabilecek potansiyeli vardır, her açıdan her yönünden. Bugün Türkiye ne yapıyorsa aslında yapamıyorum dediği şeyleri yapabilecek imkan ve kabiliyete sahip olan bir ülkedir burası. Yeter ki bu potansiyeli iyi değerlendirelim, cesur adımlar atalım. Bu kararlı, cesur adımları attığımız zaman göreceğiz ki bizde bugün yapamıyoruz dediğimiz şeyleri yapacak imkan ve kabiliyet vardır” diye konuştu.
Türkiye’nin bugün kendi uydularını yapıp fırlatabilme imkan ve potansiyeline sahip bir ülke olduğuna da vurgulayan Ergün, “Türkiye potansiyelini keşfetmiş, imkan ve kabiliyetini keşfetmiş her alanda bu imkan ve kabiliyetin önünü açan yaklaşımlar sergilemektedir. Bu yaptığımız iş bunun küçük bir örneğidir. Bundan sonra Türkiye’de tehlikeli maddelerin taşınmasıyla ilgili sistemler, gözetim, belgelendirme işlemleri tamamen bizim teknik imkanlarımız kabiliyetimiz çerçevesinde yürütülecektir. Bu başlamıştır. Gördük ki TSE’de ki imkan ve kabiliyet bunu yapmaya imkan veriyor. 4 ay içersinde bunu gerçekleştirebilme, 6 ay içerisinde bunu belgelendirme törenini yapabilme imkanına sahip olduk, bunun için mutluyuz” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin ihtiyaçlarıyla bilgi birikimini ve teknolojisini arttıran geliştiren ülkelerden biri olacağını kaydeden Ergün, “Bizim bugün var olan ihtiyaçlarımız, bizim etkinliklerimizi arttırmaya, potansiyelimizi keşfetmeye, teknolojimizi geliştirmeye imkan veren düzeydedir. Bunlar karşılandıkça, yerli imkanlardan karşılandıkça, yerli teknolojilerle karşılandıkça, yerli teknik personelle, yerli bilim adamlarıyla karşılandıkça ihtiyaçlar çeşitlenecek, niteliği arttıracak buda bizim daha da gelişmemize yol açacaktır” değerlendirmesini yaptı.
OTOMOTİV SEKTÖRÜ
Türkiye’nin otomotiv sektöründe önemli bir ülke olduğunu da kaydeden Ergün, “Bursa Yenişehir’de TSE’nin de yatırımlarıyla yeni bir otomotiv test merkezi yapılıyor. Her açıdan otomotiv sektörünün testlerinin yapılacağı bir noktaya geliyoruz.TSE bütün bir atak içerisinde. Eğer yaptığınız bir şeyi ölçmesini, analiz etmesini, test etmesini bilmiyorsanız hiçbir şey bilmiyorsunuz demektir. Yaptığınız veya satın aldığınız şeyi ölçmesini bileceksiniz” şeklinde konuştu.
TSE Genel Başkan Şentürk ise dört aylık gibi kısa bir sürede tüm programlama dair çalışmaların tamamlandığını belirterek, 1 Temmuz itibariyle başvuruların alınmaya başladığını kaydetti.
Yağmur gibi başvuruların yağmaya başladığını da ifade eden Şentürk,” Bu aslında Türkiye’de yerli kuruluşlarımız için önemli bir gelişmenin göstergesidir. Burada teknoloji konuşuyor, bilgi birikimi konuşuyor. Bunların tamamını kendi kaynaklarımızla gerçekleştiriyor olmak bizim bundan sonra daha üst teknoloji ve birikim hizmetleri yapabilmemizde gösterge olacak” diye konuştu
Kaynak: İHA
Tehlikeli maddelerin taşınmasında kullanılan araçlar ile tanklar, ambalajlar ve kaplara "İlk Ulusal Uygunluk Belgesi" düzenlenen törenle verildi.
Türk Standartları Enstitüsü’nde gerçekleşen törene Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün ile Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, TSE Genel Müdürü Hulusi Şentürk ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, Tehlikeli Mal ve Kombine Taşımacılık Düzenleme Genel Müdürü M.Mehdi Gönülalçak katıldı.
Tehlikeli maddelerle ilgili protokolün 6 Mart 2013'te imzaladıklarını hatırlatan Yıldırım, Tehlikeli Maddelerin Karayolu ile Taşınmasına İlişkin Avrupa Konvansiyonuna (ADR), Türkiye'nin taraf olduğunu belirterek çalışmaların 2007'de başladığını ve sadece konvansiyonun eklerinin tercümesinin iki yıl sürdüğünü ifade etti.
Her şeyi yapabilmenin mümkün olduğunu ve imkansız diye bir şeyin olmadığını kaydeden Bakan Yıldırım, “Uçak, uydu yaparsınız. İleri ülkelerin elinde ne teknolojik bilgi varsa hepsini yapabilirsiniz. Neticede bunları yapan insan, orada da insan, burada da insan. Ama yaptığınız şeyin dünya tarafından bilinmesi, kabul edilmesi en önemli iştir. Bir ürün geliştiriyorsunuz, salıyorsunuz yola. Sınırınızı çıkınca hemen önünü çeviriyorlar, 'Şu belge, bu belge, şu onay, bu onay lazım.' Hemen sizi yarışın dışında bırakıyorlar. Ne yapalım? Gel, Danimarka, İsviçre, Avusturya'da yerler var. Ondan sonra Allah selamet versin. Gümrük Birliğine tabi olan Türkiye CE belgesi almak için ot yoldu. Ne mücadeleler verdi. Çünkü bir gelir kapısı, sistem dışında tutmanın ötesinde bağımlı olsun. Sürekli, her iş yaptığında gelsin bizim kumbaraya para atsın. Öyle küçük paralar da değil. 20 bin, 50 bin, 100 bin avrolar. Zaten rekabet hat safhada” değerlendirmesini yaptı.
Çalışmanın olumlu sonuçlar doğuracağını kaydeden Yıldırım şöyle konuştu:
"Bu işten dolayı kademeli olarak yılda 100 milyon avroya varacak bir tasarruf sağlanacak. Paramız memleketin içerisinde kalacak. Bu işi bilen, yetişmiş insan kaynağımız, kapasitemiz olacak. Bu iş artık bir sektörel iş haline gelecek. Bu konvansiyonlara ön ayak olmuş ülkelerden bunu almayacağız. Çevremizdeki diğer ülkelere böyle bir hizmeti verecek konuma geleceğiz, alan değil veren, teknolojiye, bilgiye muhtaç değil sahip olan ülke, önemli olan bu."
Paranın tek başına yeterli olmayacağını, ülkeler arasındaki ilişkilerin iyi olması gerektiğini de değinen Yıldırım, Türkiye'nin 1974 yılında bunu yaşadığını ve bağımlılıktan kurtulması gerektiğini öğrendiğini ifade etti.
Bir mühendis olarak TSE standartlarından çok şey öğrendiğini kaydeden Yıldırım, TSE'nin bütün sektörlerde buna benzer sıkıntıları tespit ederek ulusal içerikli çözümler üretmesi gerektiğini söyledi.
Yıldırım, "ADR işi epey bir baş ağrıtıyordu. 2014 yılında bu kademeli olarak yürürlüğe giriyor. Öncelikle uluslararası taşımalar, artık yılın sonuna doğru da gerekli insan kaynak kapasitesini oluşturunca da içerideki sistemi de buna uygun hale getireceğiz. Bu uygun, yanlış anlaşılmasın. Bugün bir gazetede '1 Ocakta şu olacak, bu olacak' diye haber var. Oradaki uygulama biraz acele yazılmış. Kademe kademe... 2014 Eylülde bu konuyla ilgili kuruluşlar bir yapı oluşturacaklar. 2018 yılına kadar da mevcut araçlar bu uygunluğu sağlayacak. 1 Ocak 2014'ten itibaren piyasaya girecek yeni araçlarda bunu istiyoruz. Bunu da TSE yapacak. Bunun için imkanımız, altyapımız mevcut” ifadelerini kullandı.
“İRADE OLMAYAN YERDE İDARE OLMAZ”
Dün yaşadığı bir olayı paylaşan Bakan Yıldırım ,”Bir tanesi beni çevirdi, Sayın Bakanım bu ADR'de çok geç kaldık diye ayak üstü laf etti. '2014'e yetişmiyor, halbuki 2007'de taraf olduk.' 'Sen ne iş yapıyorsun' dedim. 'Bir Alman gözetim firmasının Türkiye temsilcisiyim, biz hazırız, şunları yapalım' dedi.
'Kusura bakma' dedim, biz ne yaptığımızı biliyoruz. O tarihleri biz belirledik, biz idareyiz. İrade olmayan yerde idare olmaz. İradeyi koyacaksınız. Onu da herkes kabul edecek. Yoksa herkes sizi idare eder. Allah'a şükür ülkemizde son 10 senede istikrar, güven, güçlü siyasi irade var. Onun için de birçok konunun üstesinden Allah'a şükür geliyoruz. Daha yapacağımız çok iş var."
Mühendislik yaptığı döneme ilişkin bir anısını anlatan Yıldırım, salondakileri güldürdü. Yıldırım, "Tersanede mühendis, bir kitap getirdi, üzerinde DIN yazıyor. Oradan resimlere bakıyor, bir proje hazırlıyor. Bu Almanlar kadar DIN'ine bağlı millet yoktur, kitabın adını bile din koymuşlar” ifadesini kullandı.
Bakan Ergün de bu yılın Mart ayı başlarında TSE ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı arasında tehlikeli maddelerin taşınması gibi çok önemli bizi yakından ilgilendiren bir konuyla ilgili imzalanan protokolü hatırlatarak, “Tehlikeli maddelerin ülkemizde ve belirli bölgelerde özellikle nasıl yoğun bir şeklide sevk edildiğini, taşındığını görüyoruz ama bunların taşınma sistemleriyle ilgili belgelendirme, test ölçüm mekanizmaları maalesef yeterince geliştirilememiş olduğu için bu konuyla ilgili sürekli yurt dışı kaynaklara başvurmak durumundayız. Onların bilgisine başvurmak, onların test belgesine başvurmak, onların belgelendirmelerine başvurmak mecburiyetindeyiz. Aslında fark etmediğimiz şey şuydu, bizim potansiyelimiz var, potansiyelimizi yeterince kullanmıyoruz. Türkiye’nin bu gibi örnekleri çok açık bir şeklide göstermektedir ki bugün yaptıklarında kat kat fazlasını yapabilecek potansiyeli vardır, her açıdan her yönünden. Bugün Türkiye ne yapıyorsa aslında yapamıyorum dediği şeyleri yapabilecek imkan ve kabiliyete sahip olan bir ülkedir burası. Yeter ki bu potansiyeli iyi değerlendirelim, cesur adımlar atalım. Bu kararlı, cesur adımları attığımız zaman göreceğiz ki bizde bugün yapamıyoruz dediğimiz şeyleri yapacak imkan ve kabiliyet vardır” diye konuştu.
Türkiye’nin bugün kendi uydularını yapıp fırlatabilme imkan ve potansiyeline sahip bir ülke olduğuna da vurgulayan Ergün, “Türkiye potansiyelini keşfetmiş, imkan ve kabiliyetini keşfetmiş her alanda bu imkan ve kabiliyetin önünü açan yaklaşımlar sergilemektedir. Bu yaptığımız iş bunun küçük bir örneğidir. Bundan sonra Türkiye’de tehlikeli maddelerin taşınmasıyla ilgili sistemler, gözetim, belgelendirme işlemleri tamamen bizim teknik imkanlarımız kabiliyetimiz çerçevesinde yürütülecektir. Bu başlamıştır. Gördük ki TSE’de ki imkan ve kabiliyet bunu yapmaya imkan veriyor. 4 ay içersinde bunu gerçekleştirebilme, 6 ay içerisinde bunu belgelendirme törenini yapabilme imkanına sahip olduk, bunun için mutluyuz” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin ihtiyaçlarıyla bilgi birikimini ve teknolojisini arttıran geliştiren ülkelerden biri olacağını kaydeden Ergün, “Bizim bugün var olan ihtiyaçlarımız, bizim etkinliklerimizi arttırmaya, potansiyelimizi keşfetmeye, teknolojimizi geliştirmeye imkan veren düzeydedir. Bunlar karşılandıkça, yerli imkanlardan karşılandıkça, yerli teknolojilerle karşılandıkça, yerli teknik personelle, yerli bilim adamlarıyla karşılandıkça ihtiyaçlar çeşitlenecek, niteliği arttıracak buda bizim daha da gelişmemize yol açacaktır” değerlendirmesini yaptı.
OTOMOTİV SEKTÖRÜ
Türkiye’nin otomotiv sektöründe önemli bir ülke olduğunu da kaydeden Ergün, “Bursa Yenişehir’de TSE’nin de yatırımlarıyla yeni bir otomotiv test merkezi yapılıyor. Her açıdan otomotiv sektörünün testlerinin yapılacağı bir noktaya geliyoruz.TSE bütün bir atak içerisinde. Eğer yaptığınız bir şeyi ölçmesini, analiz etmesini, test etmesini bilmiyorsanız hiçbir şey bilmiyorsunuz demektir. Yaptığınız veya satın aldığınız şeyi ölçmesini bileceksiniz” şeklinde konuştu.
TSE Genel Başkan Şentürk ise dört aylık gibi kısa bir sürede tüm programlama dair çalışmaların tamamlandığını belirterek, 1 Temmuz itibariyle başvuruların alınmaya başladığını kaydetti.
Yağmur gibi başvuruların yağmaya başladığını da ifade eden Şentürk,” Bu aslında Türkiye’de yerli kuruluşlarımız için önemli bir gelişmenin göstergesidir. Burada teknoloji konuşuyor, bilgi birikimi konuşuyor. Bunların tamamını kendi kaynaklarımızla gerçekleştiriyor olmak bizim bundan sonra daha üst teknoloji ve birikim hizmetleri yapabilmemizde gösterge olacak” diye konuştu