Keneş: Batı Medyası Uluslararası Kamuoyunu İstediği Gibi Yönlendiriyor
Today’s Zaman Genel Yayın Yönetmeni Bülent Keneş, İslam ülkelerinin yeteri kadar medya ağına sahip olamaması nedeniyle Batı medyasının uluslararası kamuoyunu istediği gibi yönlendirdiğini söyledi.
Gençlik ve Spor Bakanlığı'nca düzenlenen 'Genç Gazeteciler - İslamofobi' konulu panele çok sayıda yerli ve yabancı gazeteci katıldı.
İslamofobi üzerine soruları da cevaplayan gazeteciler, küresel sorun haline gelen İslamofobi için medyanın rolünü de değerlendirdi.İslam ülkelerinin yeteri kadar medya ağına sahip olmadığını belirten Today’s Zaman Genel Yayın Yönetmeni Bülent Keneş, “Batılı medya organları hem kendi ülkelerindeki atmosferinde hem de uluslararası medya atmosferine domine edilebiliyor. Dolayısıyla batıda üretilmiş kavramlar hızla dolaşıma sokulup geniş kitleler üzerinde olumlu ya da olumsuz etkide bulunabiliyor. İslamofobi her ne kadar korku kelimesini çağrıştırsa da bu bir korku değil, nefrettir. Bu düşmanlık hissidir. Fobi kelimesi, anlatılmak isteneni tam anlatmıyor. Kötü niyetli eller tarafından sürekli pompalanan nefret söz konusudur." şeklinde konuştu.
Bu nefretin yok edilmesi konusunda medyaya çok önemli görevler düştüğünü belirten Keneş, "Küresel okuyucuya ulaşabilecek, ortak dil haline gelmiş İngilizce yayıncılığa büyük görev düşüyor.” ifadelerini kullandı.Gazeteci Hilal Kaplan da, insanların kafalarına İslamofobi'nin yerleşmesinde medyanın çok büyük bir rol oynadığını söyledi.
Kaplan. “Müslüman toplumlarına karşı duyulan nefreti artırma söz konusu. Bir araştırmadan haberdar olduk. Britanya’da 2000-2008 yılları arasında yapılan haberlerin yüzde 98’inde Müslümanlar için 'militan', 'aşırıcı', 'radikal' ve 'terörist' tabiri kullanılmış. Hayatında hiçbir Müslüman ile tanışmamış, sadece gördükleriyle yetinen insanları düşündüğümüzde İslamofobi'nin yayılmasını anlayabiliyoruz. Bu noktada medyada yapısal bir değişikliğe kısa vadede gedileceğine ben inanmıyorum.” diye konuştu.
İslamofobi üzerine soruları da cevaplayan gazeteciler, küresel sorun haline gelen İslamofobi için medyanın rolünü de değerlendirdi.İslam ülkelerinin yeteri kadar medya ağına sahip olmadığını belirten Today’s Zaman Genel Yayın Yönetmeni Bülent Keneş, “Batılı medya organları hem kendi ülkelerindeki atmosferinde hem de uluslararası medya atmosferine domine edilebiliyor. Dolayısıyla batıda üretilmiş kavramlar hızla dolaşıma sokulup geniş kitleler üzerinde olumlu ya da olumsuz etkide bulunabiliyor. İslamofobi her ne kadar korku kelimesini çağrıştırsa da bu bir korku değil, nefrettir. Bu düşmanlık hissidir. Fobi kelimesi, anlatılmak isteneni tam anlatmıyor. Kötü niyetli eller tarafından sürekli pompalanan nefret söz konusudur." şeklinde konuştu.
Bu nefretin yok edilmesi konusunda medyaya çok önemli görevler düştüğünü belirten Keneş, "Küresel okuyucuya ulaşabilecek, ortak dil haline gelmiş İngilizce yayıncılığa büyük görev düşüyor.” ifadelerini kullandı.Gazeteci Hilal Kaplan da, insanların kafalarına İslamofobi'nin yerleşmesinde medyanın çok büyük bir rol oynadığını söyledi.
Kaplan. “Müslüman toplumlarına karşı duyulan nefreti artırma söz konusu. Bir araştırmadan haberdar olduk. Britanya’da 2000-2008 yılları arasında yapılan haberlerin yüzde 98’inde Müslümanlar için 'militan', 'aşırıcı', 'radikal' ve 'terörist' tabiri kullanılmış. Hayatında hiçbir Müslüman ile tanışmamış, sadece gördükleriyle yetinen insanları düşündüğümüzde İslamofobi'nin yayılmasını anlayabiliyoruz. Bu noktada medyada yapısal bir değişikliğe kısa vadede gedileceğine ben inanmıyorum.” diye konuştu.