Cameron: İsteklerimizi Yapmazsanız Ab'den Ayrılma Eğilimimiz Artar
İngiltere Başbakanı David Cameron, talep ettikleri imtiyazları elde edemedikleri takdirde ülkesinin AB üyeliğinden “ayrılma eğiliminde” bulunabileceği uyarısında bulunacak.
Cameron Avrupalı mevkidaşlarına, “Sorunlara çözüm bulamadığımız takdirde AB’nin başarısız olması ve İngiltere’nin AB’den ayrılma tehlikesi söz konusu.” diyerek AB’nin geleceğine yönelik tehlikeye işaret edecek.David Cameron’ın AB ilişkilerine yönelik bugün Hollanda’da yapması beklenen kritik konuşması Cezayir’deki rehine krizi gerekçe gösterilerek ertelendi. Başbakan Cameron’ın, rehine krizi sebebiyle acil kabine toplantısına (Cobra) başkanlık edeceği bildirildi.
Cameron’ın İngiltere-AB ilişkilerine yönelik büyük önem arz eden ve AB’nin geleceğini de etkileyebilecek tarihi nitelikteki konuşmasının içeriği basına yansıdı. İngiliz liderin konuşmasında, ülkesinin üyelik koşullarının değişmemesi durumunda “daha yüksek sesle” AB üyeliğinden ayrılma uyarısında bulunacağı belirtiliyor.AB’nin son dönemdeki politikalarının Avrupa halkını gittikçe rahatsız etmeye başladığını savunan Cameron'un, “İnsanların endişesi her geçen gün artıyor. Halk, zorunlu tasarruf politikalarıyla yaşam standartlarının düştüğünü ve ödedikleri yüksek oranlı vergilerin batmakta olan ülkeleri kurtarmakta kullanıldığını düşünüyor. ”şeklinde konuşması bekleniyor.Başbakanın, AB üyeliğinin bazı maddelerini tekrar masaya yatırarak ek imtiyazlar talep edeceği; bu imtiyazları aldığı takdirde "revize edilmiş üyelik paketini" 2015'deki genel seçimler sonrasında referanduma götürme planı yaptığı belirtiliyor.
Cameron, yeni paketin referanduma götürülmesi için de 2015 genel seçimlerinde Muhafazakar Parti'nin tekrar iktidara gelmesinin önemine dikkat çekiyor. Bütün bunların gerçekleşmesi halinde söz konusu referandumun 2018 yılında yapılabileceği tahmin ediliyor.İngiliz liderin talep ettiği imtiyazların diğer AB üyeleri tarafından reddedilmesi durumunda ise Cameron'ın en kısa sürede konuyu "Evet/Hayır" referandumuna götüreceği belirtiliyor.AB’nin politikalarına yönelik sert eleştirilerde bulunması da beklenen Cameron, AB’nin 3 büyük sorun ile karşı karşıya bulunduğunu belirterek, bunları “Euro krizi, zayıf rekabet gücü ve demokratik hesap verilebilirlik konusunda zayıflık” şeklinde tanımlıyor.Bu problemlerin çözüme kavuşmaması durumunda AB’de çözülmenin başlayacağı uyarısında bulunan İngiltere Başbakanı, “AB üyeliğinden ayrılma tercihim değil. AB’nin başarısız olmasını istemem.
AB’nin başarılı bir şekilde yoluna devam etmesini ve İngiltere’yle ilişkilerini muhafaza etmesini murat ediyorum.” diye konuşması öngörülüyor.David Cameron’ın konuşmasında ayrıca şu açıklamalara yer vermesi bekleniyor: “Euro krizine uzun vadeli bir çözüm bulunamazsa; AB, dünyanın yeni ekonomi merkezlerinden geride kalırsa; vatandaşlarının faydasına yönelik politika yapmamaya devam ederse; daha az büyüme, daha düşük rekabet gücü ve daha çok işsizlik olacaktır. Bu durum, ülkelerimizi daha zayıf ve güçsüz kılacaktır.”
İNGİLTERE AB’DEN NE TÜR İMTİYAZLAR İSTİYOR?
Başbakan Cameron, lideri olduğu Muhafazakar Parti içindeki AB karşıtlarının baskısıyla karşılaşıyor. Partisindeki AB karşıtı meclis üyeleri, başbakana, seçim vaatlerinden biri olan "Brüksel'den Westminster'a (Londra) güç transferi yapacağız." maddesini hatırlatıyor.Öte yandan, son yapılan anketlerde Muhafazakar Parti tabanının AB karşıtlığıyla bilinen UKIP partisine kayması da Cameron'ı oldukça huzursuz ediyor. Geçen ay yapılan anketlerde UKIP'in oyları yüzde 14 düzeyine ulaşarak, İngiltere'nin 3. büyük partisi Liberal Demokratların önüne geçmişti.Peki Brüksel'den Londra'ya hangi konularda ‘güç transferi' isteniyor? Bunların başında çalışanların sosyal hakları geliyor. AB yönetmeliğinde haftalık çalışma saatleri ve yıllık tatil günleri gibi konularda belirli limitler bulunuyor. Londra yönetimi ise işçi ve işveren yönetmeliklerinde Brüksel'e bağlı olmak istemiyor. Ceza suçları, sosyal devlet politikaları gibi alanlarda da İngiliz liderler, Brüksel'den bağımsız olarak hareket etmek istiyor.Hükümetin küçük ortağı Liberal Demokrat Partisi lideri ve Başbakan Yardımcısı Nick Clegg, AB üyeliğinden ayrılma konusunda çekimser tavır alanların başında geliyor.
Clegg, tarihi belli olmayan referandum sözünün ekonomik istikrarı olumsuz etkileyebileceği uyarısında bulunuyor.Sayısı oldukça fazla olan AB karşıtları ise İngiltere'nin küresel bir ekonomik güç olduğuna ve AB'den ayrılmaktan endişe edecek bir durumun söz konusu olmadığını savunuyor.Anamuhalefet İşçi Partisi Başkanı Ed Miliband da Brüksel'den Londra'ya "güç transferi" konusunda Cameron ile aynı düşünüyor. Miliband, iktidara geldikleri takdirde bu konuyu İşçi Partisi'nin de referanduma götüreceğini vurguluyor.Cameron geçtiğimiz günlerde BBC Radyo'ya yaptığı açıklamada, "Eğer AB'den ayrılırsak İngiltere çöküşe mi geçer? Hayır, tabiî ki değil. Farklı bir yol tercih edebilirsiniz. Burada sorulması gereken soru şu: Ulusal çıkarımız neyi gerektiriyor? Her zaman açıkça şunu ifade ettim ki, ticaretle uğraşan bir ülke olarak ortak pazarda kalmak ülkemizin çıkarınadır." ifadelerine yer vermişti.Öte yandan, Beyaz Saray’dan konfirme edilen bilgiye göre, ABD Başkanı Obama’nın Cameron üzerinde “AB’den ayrılma” baskısını devam ettirdiği bildirildi.
Cameron’ın İngiltere-AB ilişkilerine yönelik büyük önem arz eden ve AB’nin geleceğini de etkileyebilecek tarihi nitelikteki konuşmasının içeriği basına yansıdı. İngiliz liderin konuşmasında, ülkesinin üyelik koşullarının değişmemesi durumunda “daha yüksek sesle” AB üyeliğinden ayrılma uyarısında bulunacağı belirtiliyor.AB’nin son dönemdeki politikalarının Avrupa halkını gittikçe rahatsız etmeye başladığını savunan Cameron'un, “İnsanların endişesi her geçen gün artıyor. Halk, zorunlu tasarruf politikalarıyla yaşam standartlarının düştüğünü ve ödedikleri yüksek oranlı vergilerin batmakta olan ülkeleri kurtarmakta kullanıldığını düşünüyor. ”şeklinde konuşması bekleniyor.Başbakanın, AB üyeliğinin bazı maddelerini tekrar masaya yatırarak ek imtiyazlar talep edeceği; bu imtiyazları aldığı takdirde "revize edilmiş üyelik paketini" 2015'deki genel seçimler sonrasında referanduma götürme planı yaptığı belirtiliyor.
Cameron, yeni paketin referanduma götürülmesi için de 2015 genel seçimlerinde Muhafazakar Parti'nin tekrar iktidara gelmesinin önemine dikkat çekiyor. Bütün bunların gerçekleşmesi halinde söz konusu referandumun 2018 yılında yapılabileceği tahmin ediliyor.İngiliz liderin talep ettiği imtiyazların diğer AB üyeleri tarafından reddedilmesi durumunda ise Cameron'ın en kısa sürede konuyu "Evet/Hayır" referandumuna götüreceği belirtiliyor.AB’nin politikalarına yönelik sert eleştirilerde bulunması da beklenen Cameron, AB’nin 3 büyük sorun ile karşı karşıya bulunduğunu belirterek, bunları “Euro krizi, zayıf rekabet gücü ve demokratik hesap verilebilirlik konusunda zayıflık” şeklinde tanımlıyor.Bu problemlerin çözüme kavuşmaması durumunda AB’de çözülmenin başlayacağı uyarısında bulunan İngiltere Başbakanı, “AB üyeliğinden ayrılma tercihim değil. AB’nin başarısız olmasını istemem.
AB’nin başarılı bir şekilde yoluna devam etmesini ve İngiltere’yle ilişkilerini muhafaza etmesini murat ediyorum.” diye konuşması öngörülüyor.David Cameron’ın konuşmasında ayrıca şu açıklamalara yer vermesi bekleniyor: “Euro krizine uzun vadeli bir çözüm bulunamazsa; AB, dünyanın yeni ekonomi merkezlerinden geride kalırsa; vatandaşlarının faydasına yönelik politika yapmamaya devam ederse; daha az büyüme, daha düşük rekabet gücü ve daha çok işsizlik olacaktır. Bu durum, ülkelerimizi daha zayıf ve güçsüz kılacaktır.”
İNGİLTERE AB’DEN NE TÜR İMTİYAZLAR İSTİYOR?
Başbakan Cameron, lideri olduğu Muhafazakar Parti içindeki AB karşıtlarının baskısıyla karşılaşıyor. Partisindeki AB karşıtı meclis üyeleri, başbakana, seçim vaatlerinden biri olan "Brüksel'den Westminster'a (Londra) güç transferi yapacağız." maddesini hatırlatıyor.Öte yandan, son yapılan anketlerde Muhafazakar Parti tabanının AB karşıtlığıyla bilinen UKIP partisine kayması da Cameron'ı oldukça huzursuz ediyor. Geçen ay yapılan anketlerde UKIP'in oyları yüzde 14 düzeyine ulaşarak, İngiltere'nin 3. büyük partisi Liberal Demokratların önüne geçmişti.Peki Brüksel'den Londra'ya hangi konularda ‘güç transferi' isteniyor? Bunların başında çalışanların sosyal hakları geliyor. AB yönetmeliğinde haftalık çalışma saatleri ve yıllık tatil günleri gibi konularda belirli limitler bulunuyor. Londra yönetimi ise işçi ve işveren yönetmeliklerinde Brüksel'e bağlı olmak istemiyor. Ceza suçları, sosyal devlet politikaları gibi alanlarda da İngiliz liderler, Brüksel'den bağımsız olarak hareket etmek istiyor.Hükümetin küçük ortağı Liberal Demokrat Partisi lideri ve Başbakan Yardımcısı Nick Clegg, AB üyeliğinden ayrılma konusunda çekimser tavır alanların başında geliyor.
Clegg, tarihi belli olmayan referandum sözünün ekonomik istikrarı olumsuz etkileyebileceği uyarısında bulunuyor.Sayısı oldukça fazla olan AB karşıtları ise İngiltere'nin küresel bir ekonomik güç olduğuna ve AB'den ayrılmaktan endişe edecek bir durumun söz konusu olmadığını savunuyor.Anamuhalefet İşçi Partisi Başkanı Ed Miliband da Brüksel'den Londra'ya "güç transferi" konusunda Cameron ile aynı düşünüyor. Miliband, iktidara geldikleri takdirde bu konuyu İşçi Partisi'nin de referanduma götüreceğini vurguluyor.Cameron geçtiğimiz günlerde BBC Radyo'ya yaptığı açıklamada, "Eğer AB'den ayrılırsak İngiltere çöküşe mi geçer? Hayır, tabiî ki değil. Farklı bir yol tercih edebilirsiniz. Burada sorulması gereken soru şu: Ulusal çıkarımız neyi gerektiriyor? Her zaman açıkça şunu ifade ettim ki, ticaretle uğraşan bir ülke olarak ortak pazarda kalmak ülkemizin çıkarınadır." ifadelerine yer vermişti.Öte yandan, Beyaz Saray’dan konfirme edilen bilgiye göre, ABD Başkanı Obama’nın Cameron üzerinde “AB’den ayrılma” baskısını devam ettirdiği bildirildi.