Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali: '' Birlikte Kazanmayı Öğrenebilmeliyiz ''

Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, ekonomide olması gerekenin birlikte kazanmayı öğrenebilmek olduğunu söyledi.

Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali: '' Birlikte Kazanmayı Öğrenebilmeliyiz ''
Bali, Türkiye ekonomisinin ihracatla büyüdüğünü belirtti.

Balıkesir Sanayi Odası (BSO), "Dünya ve Türkiye Ekonomisi Hakkında Değerlendirmeler" konulu bir toplantı düzenledi.

BSO'nun Organize Sanayi Bölgesi'ndeki binasında düzenlenen toplantıya; Balıkesir Valisi Ahmet Turhan, milletvekili Haluk Ahmet Gümüş, DEİK Başkanı Rona Yırcalı, İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, BSO Başkanı Ahmet Kula ile çok sayıda işadamı katıldı.

Toplantının açılış konuşmasını yapan BSO Meclis Başkanı ve DEİK Başkanı Rona Yırcalı, Türkiye ekonomisinin son yıllarda dünyadaki saygınlığının ciddi anlamda arttığına dikkat çekti. Yırcalı, "Türkiye son 30 yılda yaşadığı zihinsel dönüşüm ve yapısal reformlar ile bölgesel bir güç, küresel bir oyuncu haline gelmiştir. Geçmiş yıllarda Türkiye'ye pasif roller vermeye çalışanlar, şimdi Türkiye'nin artan gücünü kabul etmek zorunda kalıyor. Artık İsrail Başbakan Yardımcısının Türkiye'den bir süper güç olarak bahsetmesi bizler için şaşırtıcı değil. Haziran ayı sonunda 'AB ve Türkiye Birlikte Daha Güçlü' başlıklı bir ortak makale kaleme alan AB Dışişleri Bakanı Şöyle diyor; 'AB'nin ekonomik zorluklarla karşı karşıya olduğu Orta Doğu'da istikrarsızlığın devam ettiği bir zamanda Türkiye ile ilişkimiz her zamankinden daha önemli'. Hemen hatırlatalım ki Türkiye'nin bu artan cazibesi, küresel sermayenin Türkiye'ye ilgisini artırıyor. Bunun sonucunda Türkiye'ye son 10 yılda 110 milyar dolar küresel sermaye yatırımı geldi. Türkiye'nin kredi notu artmaya devam etmektedir. Önümüzdeki dönemde temel meselemiz ekonomiyi sınırlı ve kontrol edilebilir şekilde canlandıracak önlemlerin alınması olacaktır. Cari işlemler açığına kalıcı olarak çözüm getirecek yapısal düzenlemelere ivme kazandırmak zorunlu bir durum haline gelmiştir. Tasarruf açığını azaltacak olan yapısal reformların güçlendirilmesi gerekmektedir. Türk finans sistemi gelişmiş, birçok ülkenin aksine son 10 yılda aktiflerini 5 kat, kredileri 12 kat artırmayı başarmıştır" dedi.

Toplantıda söz alan BSO Başkanı Ahmet Kula, Balıkesir'in coğrafi ve ekonomik yapısıyla ilgili bilgi verdi. Ahmet Kula, Balıkesir'in yıllık ihracatının 370 milyon dolar, ithalatının 380 milyon dolar olduğunu ancak yatırımını dışarıda gösteren ildeki Eti Maden ve BAĞFAŞ dahil edildiğinde ise yıllık ihracat rakamının yaklaşık 900 milyon dolar olduğunu söyledi.

Kula, "Bigadiç bor madenleri, dünya bor ihtiyacının yüzde 37'sini karşılamaktadır. Türkiye'de rüzgar enerjisinde kurulu güç açısından Balıkesir birinci sırada gelmektedir. Türkiye'yi doyuran il Balıkesir süt üretiminde Türkiye'de 1. sırada, sızma zeytinyağ üretiminde 1. sırada, beyaz et üretiminde 2. sırada, yumurta ve kırmızı et üretiminde 3. sırada, bitkisel yağ ve margarin üretiminde ise 4. sıradadır. İşsizlik rakamları yüzde 8'i hiçbir zaman aşmamıştır" diye konuştu.

Kula, Balıkesir’e gümrük müdürlüğü açılması ve teknokent kurulmasının sanayi için bir zaruri ihtiyaç ve gereklilik olduğunu da belirtti.

Balıkesir Valisi Ahmet Turhan da henüz 3 haftadır vali olarak bulunduğu halde bölgenin ülke ekonomisi için ne kadar büyük önem arz ettiğini bildiğini söyledi.

Vali Ahmet Turhan, "Balıkesir'de valiliğim 3 haftalık olsa da Balıkesir'in Türkiye için önemli bir bölge olduğu malum. Hızla zenginleşmemiz bunun için de yatırım yapmamız gerekiyor. Ekonomik ve kültürel güç çok önemli. Yatırımların hızlanması için gereken çalışmalar yapılacak. Teknokent olmaması çok önemli bir eksiklik. Balıkesir olarak bir dönüm noktasındayız. İzmir-İstanbul yeni otobanı çok önem arz ediyor. Uluslararası yatırımın da ilgi odaklarından biri olduk. Çin'den bir heyet yatırım görüşmeleri için geldi. Bölgeye yönelik OSB benzeri bir yer arıyorlar. Demek ki bizim artık planlarımızda Türkiye ölçeğini düşünme hakkımız yok, uluslararası boyutta ne yapabiliriz diye düşünmemiz lazım. Çin müthiş bir piyasa. Basit bir mercimeği Çin piyasasına soktuğumuzu düşünelim, korkunç bir nüfus var. 2023 dünyanın ilk 10 ekonomisinden biri olma hedefinde Balıkesir'in çok önemli katkısı olacaktır" diye konuştu.

TÜRKİYE EKONOMİSİ İHRACAT İLE BÜYÜYOR

Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali de Türk ekonomisinde son dönemde uygulanan politikaların olumlu olduğunu ifade etti.

Dünyadaki küresel ekonomik krizi hatırlatan Adnan Bali, içinde bulunduğumuz dönemin geçmiş dönemle kıyaslanmayacak kadar zor ve önemli olduğunu vurguladı. Dünya ve Türkiye ekonomisine dair görüşlerini dile getiren İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali şunları söyledi: "İçinde bulunduğumuz dönem geçmişle kıyaslanmayacak kadar önemli. Global manada baktığınızda dünyanın her yerinde yaygın ve derin bir kriz yaşıyoruz. Bu kriz çok önemli özellikler taşıyor. Krizin çok sert yansımalarını yaşıyoruz dünya olarak. Çekirdek üyelerde yüzde 80'i aşmış oranları görüyoruz, Akdeniz ülkelerinde yüzde 100'leri gören (Yunanistan örneği) ülkeler var. Mali alandaki tedbirler aslında sorunun yerini değiştirmekti. Politik liderlik ve toplumun ikna edilmesinin çok önemli olduğunu gördüğümüz örnekleri Akdeniz ekonomilerinde yaşıyoruz. İspanya'da genç nüfusun yüzde 40'ı işsiz, olağanüstü rakam. Geri dönmeyen krediler yüzde 10. Bugün Türkiye'deki bir bankanın risk primi İspanya hazinesinden kredibilitesi daha yüksek değerle iştigal ediyor, çarpıcı bir örnek. Yunanistan’ın birlik dışına alınması formülüne ben bankacı olarak alınırsa şaşırmam. Bu olabilir ama hangi süreçte olacağı tartışılırken bunu başka ekonomilerin izleyip izlemeyeceği önemli. Almanya Anayasa Mahkemes'inin aldığı karar Avrupa’yı bir miktar rahatlattı görüntüsü veriyor. Hakiki sorunla aslında yüzleşilmiyor çünkü aslında hakiki mesele eğer borç ise ve bunun ödenebilirliğinde güçlükler çekiliyorsa borç sizin gelecekten aldığınız ödünç bir refahtır. Eğer geri ödeyemiyorsanız gelecekten aldığınız o refah size ait değildir. Onu geri ödemek zorundasınız. Bunlar sağlanamadığı içindir ki AB ülkeleri başta olmak üzere bu sorun devam ediyor. Büyüme performansı olumlu yönde ayrışma süreci yaşıyor. 2010 - 2011 yıllarında çok hızlı büyüme süreçleri yaşandı, bunun komplikasyonları da oldu. Büyüme ile dış ticaret açığı arasında ciddi bir polarasyon vardır. Hızlı büyümelerde mutlaka cari açığa bağlı finansal istikrarı tehdit eden unsurlar oluşmaktadır. Cari açığı çift basamaklı göreceğimiz yerde büyümeyi yavaşlatmayı çok kolay bir opsiyonmuş gibi değerlendirme algısı oluştu. Ama o noktaya girdikten sonra gördük ki bununda çok net komplikasyonları var. Sadece istihdam değil, aynı zamanda bütçe istatistikleri mali disiplin konusunda da olumlu yönleri var. Türkiye ekonomisinin büyüme stratejileri ile ilgili çok yararlı bir tartışmaya da kaynak oluşturuyor. Türkiye ekonomisini için sürdürebilir oran nedir tartışılıyor. Suni enflasyon performansı, düşük kur yüksek faizle sağlanan ciddi bir cari açık yansımasıyla elde edilen enflasyon, parasal hareketler için cazibe merkezi haline getirirken diğer yandan ihracatınızı caydırıp ithalatınızı artırdı. Son dönemdeki politikalarla kur konusunda daha gerçekçi noktalara gelindi. Dört çeyrekli Türkiye ekonomisi ihracatın giderek artan katkısıyla büyüyor. Altın ihracatını çıkaracak olursak yine de ihracatın katkısıyla büyüyen bir Türkiye ekonomisi görüyoruz. Reyting şirketlerinin Türkiye ekonomisi için yeni bir gerekçe bulmaları ortadan kaldırılmış oluyor. Mali disiplin politikaları, performansı korumak gerekiyor. Kamu ekonomisi bir geçiş dönemi politikası uyguladı. Kamu harcamalarını artırarak daralan ekonomiyi hızlı bir performansa getirdi. Yumuşak iniş öngörüldüğü şekilde gerçekleştiriliyor iken şimdi makul ve sürdürülebilir ekonomi için kamu harcamasını yine değerlendirmeye alabiliriz. Temel performansı gölgelemeyecek, uzun dönemde artılarını engellemeyecek dozda politika ayarlanması gerekmektedir. Bu hazırlıklı olmayı da gerektirir. Vergi ve kamu zamlarıyla oluşan bütçeye ilişkin konsantrasyonun önümüzdeki dönemde büyümeye yönelik bir kamu harcamasının atak bir önlemler dizisi olduğunu düşünüyorum. Türkiye ekonomisinin bu yapısıyla bakıldığında temel ayrışma nedeni büyüme performansı, bütçe istikrarıdır., kamu ekonomisi., disiplinidir. Borç istatistiklerindeki Avrupa ekonomilerinden çok ciddi oranda farklılaşan borçlanma ekonomileridir. Türkiye'nin ayrıştırıcı unsurlarından bir tanesi dış ticaretimizin değişen kompozisyonudur. Ekonomimiz değişen koşullara adapte oma özelliğindedir. Siyasal problemlerin bir nebze olsun çözülebileceğini görebilirsek bu kompozisyon daha farklı değişiklik gösterecektir.” "ZOR GÜNDE DE VARIZ" Bali, İş Bankası olarak Türkiye’nin en zor günlerinde de var olmaya devam edeceklerini söyledi.

Kurum olarak Türkiye’nin en büyük bankası olduklarını kaydeden Bali, şöyle devam etti: "İş Bankası 2011 yılı sonunda 1 milyar Türk Lira ile Türkiye'nin en büyük bankası olduğunu gösterdi. Büyümenin en önemli kalemi krediler kalemidir. Buradaki büyüme Türkiye ekonomisinin ihtiyaçlarıyla paralel büyümedir. Ticari kredilerimizin payı yüzde 72'dir, ticari performansa, istihdama, ihracata doğrudan etki eden kredilere yer verdik. 65 ilde en azla nakdi ticari kredi veren banka İş Bankasıdır. Biz Türkiye'nin kolay dönemine değil, zorluk günlerine, meşakkat gerektiren işlerine de talipli olarak bu performansı gösteriyoruz. Ödeme güçlüğü çeken müşterilerimize yapıcı olarak yaklaşıyoruz. 1.3 trilyon krediyi yeniden yapılandırdık. Bu ülkenin sermayesi kıttır, kimsenin kararlarıyla heba edilecek sermaye değildir. Olması gereken, birlikte kazanmayı öğrenmektir. Kuruluşumuz bu konuda hafızalarda dizi olabilecek örneklerle doludur. İyi niyetimiz tamdır, milli bankacılığın önderi olma vasfımızı sürdüreceğiz." Konuşmaların ardından BSO Meclis Başkanı DEİK İcra Kurulu Başkanı Rona Yırcalı ile BSO Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Kula, İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali'ye plaket verdi. Toplantı, davetlilere verilen kokteylle sona erdi

Kaynak: İHA