Aihm, İngiltere'deki Terör Zanlılarının Abd'ye İadesine Yeşil Işık Yaktı

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), aralarında Mısırlı Ebu Hamza’nın da bulunduğu beş terör zanlısını İngiltere’nin ABD'ye iade edebileceği şeklindeki kararını onadı.

İngiltere İçişleri Bakanı Theresa May, AİHM'nin kararından duydukları memnuniyeti dile getirerek, zanlıların en kısa sürede gönderileceğini açıkladı.

AİHM, daha önce vermiş olduğu kararını değiştirerek, geçtiğimiz Nisan ayında, “zanlıların ABD'ye iade edilmesinin insan haklarının ihlali anlamına gelmeyeceğine” hükmederek iadeye onay vermişti. Bunun üzerine zanlılar ABD'de kötü muameleye maruz kalacaklarını ve uzun süreli hücre cezalarına çarptırılacaklarını öne sürerek, AİHM'nin Nisan ayında verdiği iade kararını temyize taşımıştı.Zanlılar arasında en dikkat çekeni ırk temelinde nefret yayma ve adam öldürmeye teşvik suçlarından hüküm giyen Mısır asıllı Ebu Hamza yer alıyor. Diğer zanlılardan Seyla Talha Ahsen aşırı görüşlü bir internet sitesi yönetmek ve Taliban için para toplamakla, Harun Raşid Asvat da Oregon'da bir eğitim kampıyla ilişkili olmakla suçlanıyor. Adil Abdülbari’nin ise 1998'de ABD'nin Kenya ve Tanzanya'daki büyükelçiliklerine düzenlenen saldırılara karıştığı iddia ediliyor.İngiltere’de iadesine en çok tepki gösterilen zanlı ise Babar Ahmed. Tutuklanmadan önce Imperial Collage Üniversite'sinin bilgi işlem departmanında çalışan 37 yaşındaki Ahmed, hakkında resmi hiçbir suçlama yapılmadan ve mahkemeye çıkarılmaksızın 8 yıldır hapis yatıyor. İngiltere modern tarihinde, mahkemeye çıkarılmadan bu kadar uzun süre cezaevinde tutulan başka kimse bulunmuyor. İade edilmesi yerine İngiltere’de yargılanması için lehinde birçok kampanya yapılan Babar Ahmed, Çeçenistan, Bosna ve Afganistan’daki mücahitler için para toplamakla suçlanıyor.AİHM, İngiliz hükümetinin 5 zanlı hakkında daha önce verdiği iade kararını durdurmuştu. Zanlılar AİHM'ye yaptıkları şikayet başvurusunda, ABD'de kendilerini bekleyen uzun hapis cezalarının muhtemel hücre cezalarını da içereceğini ve bunların Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne göre kötü muamele tanımına gireceğini savunuyordu .