İbrahim Güçlü: Özal, Öcalan'a 'Muhatabımız Pkk Değil' Diye Mesaj Gönderdi
8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın ölümünden önce, Kürt sorununun çözümüne yönelik yaptığı girişimlerde yeni dikkat çekici ayrıntılar ortaya çıkmaya başladı.
Kürt siyasetçi ve yazar İbrahim Güçlü, Özal'ın Celal Talabani üzerinden teröristbaşı Abdullah Öcalan'a, "Öyle Kendilerini muhatap alıp onlarla bu sorunu çözmeyeceğiz. PKK değil, Kürt halkı taraftır. Devlet olarak; bu sorun bizim sorunumuzdur. PKK'nın silah bırakması karşılığında sorunu üç aşamada çözeceğiz." diye mesaj gönderdiğini açıkladı.
İbrahim Güçlü, Özal'ın bu girişiminin PKK'nın silahlı mücadeleyi durmasıyla neticelendiğini de vurguladı.Cihan Haber Ajansı (Cihan) muhabirine konuşan Kürt siyasetçi ve yazar İbrahim Güçlü, Özal'ın bu mesajı ile plânını birçok yakın çalışma arkadaşıyla birlikte Celal Talabani'den evinde dinlediğini söyledi.
Özal'ın Kürt sorununu çözmek için yaptığı girişimlerden dolayı öldürülmüş olabileceğine dikkat çeken Güçlü, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın ölümü şüpheli bulunan 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın mezarının açılmasına karar vermesinin önemli bir gelişme olduğunu vurguladı.Özal vefat ettiğinde Türkiye'nin özel koşullar yaşadığını dile getiren Güçlü, Türkiye'nin demokratikleşmesinde ve Kürt sorunu konusunda Özal'ın olumlu yaklaşımı ve uygulamaları olduğuna dikkat çekti. Özal'ın yaptıklarıyla geleneksel Kemalist devletin yapısı arasında radikal bir farlılık bulunduğunu ifade eden Güçlü, "Siyaset ve felsefe paradigması, yaptıkları, Kürt meselesine bakışı, devletin yapısına yönelik reformlarıyla, Türk Devleti'nin resmi ideolojisi olan Kemalizm'i sorgulayan bir parti lideri, başbakan ve cumhurbaşkanıydı. Devlet ve rejim yapısında, tek liderliğe, tek ideolojiye son verme konusunda; demokratikleşme ve çoğulculuk konusunda kararlı bir şahsiyetti." dedi.
PKK'NIN SİLAHLI MÜCADELESİ ÖZAL HÜKÜMETİ'Nİ SIKIŞTIRAN BİR FONKSİYONA SAHİPTİ
PKK'nın silahlı mücadelesinin Özal ve onun hükümetini sıkıştıran bir fonksiyona sahip olduğuna dikkat çeken Güçlü, eylemlerin Kemalist eliti ve Konseyi rahatlattığını ifade etti.
Bunun da derin devletle PKK'nın ilişkili olmasını ciddi bir nedeni olarak ortaya çıktığını dile getiren Güçlü, PKK ile silahlı çatışmaya rağmen Özal'ın demokratikleşmeye ağırlık verdiğinin altını çizdi.
ASKERİ VESAYETLE HESAPLAŞMAYI ÖZAL BAŞLATTI
Özal'ın siyasal çoğulculuğun gelişmesine hız verdiğini anlatan Güçlü, "Kürtlerin kendi ulusal kimlikleriyle olmazsa bile, siyasete siyasal partileriyle katılması için, HEP'in kuruluşunda teşvik edici bir rol sahibi olduğu, partinin o zamanki yöneticileri tarafından açıklandı. Devlet elitinin bunu bilmemesi düşünülemez. Özal'ın bu yaklaşımı ve uygulaması kesinlikle de devletin Kürtler hakkındaki resmi politikasıyla çatışmasıydı. Özal Kemalist devlet yapısının değiştirilmesi için büyük çaba gösterdi. Askeri vesayet ile hesaplaşmayı başlattı. Onun zamanında Genelkurmay Başkanı'nın istifası çok doğal karşılandı. Bütün bu uygulamalar: Tekçi, otoriter, Kürtleri, Alevileri, diğer etnik grupları, farklı düşünceleri savunan İslamcıları, sosyalistleri dışlayan ve ötekileştiren devlet politikasına bir darbeydi. Özal, Kürtler konusunda, Türk Devletinin geleneksel resmi politikasıyla taban tabana zıt görüşleri, dile getirdi ve uygulamalar yaptı. Resmi politikanın Kürtleri ret ve inkâr, asimilasyon uygulamasına ve 'Kürtlerin Türk olduğu' anlayışına rağmen; bu düşüncelere aykırı olarak Türkiye'de Kürtlerin var olduğunu ve Kürtlerin 12 milyon olduklarını açıkladı.
" diye konuştu.
ÖZAL PKK HARİÇ BÜTÜN KÜRTLERİN SEVGİSİNİ KAZANDI
Özal'ın Türkiye'de idari yapı olarak federasyonun bile tartışılabileceğini açıkça ifade ettiğini anlatan Güçlü, bu düşüncelerini 12 Eylül Anayasası'ndaki Kürtçe konuşma yasağını kaldırmakla uygulama alanına sokmaya başladığını kaydetti.
Irak'ta Kürtlere yönelik yapılan saldırının ardından Özal'ın girişimleriyle PKK hariç tüm Kürtlerin sevgisini kazandığını dile getiren Güçlü, şöyle devam etti: "Özal, Türkiye'yi, Kürdistan Bölge Yönetimine açtı. Kürt liderleri ve diğer kadrolarının Türkiye üzerinde dünyaya açılmalarına olanak sağladı. Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ve Kürdistan Yurtseverler Birliği'nin (KYB) Türkiye'de büro açmalarına izin verdi. Kürdistan Bölge Yönetimi'nin 1992 yılında Meclisi oluşturmaları, özgür seçimlerden sonra hükümeti kurmaları, Kürdistan Meclisi'nin Irak'ın federal olması hakkında kararı tek taraflı almasına rağmen, Özal tarafından bu statü de tanındı. Kürdistan Federe Bölgesi ile de ilişkiler devam ettirildi. Özal'ın bu uygulaması, tam da bir devrim niteliğindeydi. Kemalistlerin kesinlikle karşı oldukları bir uygulamaydı. Kürtlerin bile aklı-hafızasının almadığı ve mümkün görmedikleri yaklaşım ve uygulamaydı. PKK dışındaki Kürtler, Özal'ın bu siyasetin destekledi. PKK ise Kürdistan Federe Bölgesi'ne Türkiye'den yiyecek gitmemesi için tırlar yaktı. Görevlileri kaçırdı ve öldürdü."
CELAL TALABANİ KANALIYLA PKK'NIN SİLAHLI MÜCADELEYİ DURDURMASINI İSTEDİ
PKK'nın saldırılarının geleneksel devlet politikasına hizmet ettiğini ve bu çatışmanın derin devlet güç odakları tarafından tahrik ve teşvik edildiğini, hatta onlarla ilişkili olduğunu tespit eden Özal'ın PKK'nın silahlı mücadeleyi durdurması için Celal Talabani kanalıyla girişimde bulunduğunu anlatan Güçlü, "Özal'ın bu girişimi nedeni ne olursa olsun PKK'nın geçici de olsa silahlı mücadeleyi durdurması ile neticelendi. Özal bu girişimde bulunurken, Kürt meselesini PKK'yı muhatap almadan, PKK'nın silah bırakması çerçevesinde, üç aşamada hal edeceğini plânladı. Özal'ın bu plânını birçok yakın çalışma arkadaşımla birlikte Celal Talabani'den evinde dinledim: Öcalan'a git şunu söyle: Öyle Kendilerini muhatap alıp onlarla bu sorunu çözmeyeceğiz. PKK değil Kürt halkı taraftır ve biz bir devlet olarak bu sorun bizim sorunumuzdur sorunu üç aşamada çözeceğiz. Özal bu plânını hayata geçirme aşamasında, Bingöl'de 33 asker plânlı bir şekilde devletin derin güç odakları tarafından PKK'ya öldürtüldü. Bütün bu sıraladığım nedenler alt-alta, yan-yana konulup analiz ve sentezleştirildikleri zaman; denklem haline getirilip çözümlendikleri zaman, Özal'ın öldürülebileceği sonucuna varmak olanak dahilindedir." şeklinde konuştu.
İbrahim Güçlü, Özal'ın bu girişiminin PKK'nın silahlı mücadeleyi durmasıyla neticelendiğini de vurguladı.Cihan Haber Ajansı (Cihan) muhabirine konuşan Kürt siyasetçi ve yazar İbrahim Güçlü, Özal'ın bu mesajı ile plânını birçok yakın çalışma arkadaşıyla birlikte Celal Talabani'den evinde dinlediğini söyledi.
Özal'ın Kürt sorununu çözmek için yaptığı girişimlerden dolayı öldürülmüş olabileceğine dikkat çeken Güçlü, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın ölümü şüpheli bulunan 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın mezarının açılmasına karar vermesinin önemli bir gelişme olduğunu vurguladı.Özal vefat ettiğinde Türkiye'nin özel koşullar yaşadığını dile getiren Güçlü, Türkiye'nin demokratikleşmesinde ve Kürt sorunu konusunda Özal'ın olumlu yaklaşımı ve uygulamaları olduğuna dikkat çekti. Özal'ın yaptıklarıyla geleneksel Kemalist devletin yapısı arasında radikal bir farlılık bulunduğunu ifade eden Güçlü, "Siyaset ve felsefe paradigması, yaptıkları, Kürt meselesine bakışı, devletin yapısına yönelik reformlarıyla, Türk Devleti'nin resmi ideolojisi olan Kemalizm'i sorgulayan bir parti lideri, başbakan ve cumhurbaşkanıydı. Devlet ve rejim yapısında, tek liderliğe, tek ideolojiye son verme konusunda; demokratikleşme ve çoğulculuk konusunda kararlı bir şahsiyetti." dedi.
PKK'NIN SİLAHLI MÜCADELESİ ÖZAL HÜKÜMETİ'Nİ SIKIŞTIRAN BİR FONKSİYONA SAHİPTİ
PKK'nın silahlı mücadelesinin Özal ve onun hükümetini sıkıştıran bir fonksiyona sahip olduğuna dikkat çeken Güçlü, eylemlerin Kemalist eliti ve Konseyi rahatlattığını ifade etti.
Bunun da derin devletle PKK'nın ilişkili olmasını ciddi bir nedeni olarak ortaya çıktığını dile getiren Güçlü, PKK ile silahlı çatışmaya rağmen Özal'ın demokratikleşmeye ağırlık verdiğinin altını çizdi.
ASKERİ VESAYETLE HESAPLAŞMAYI ÖZAL BAŞLATTI
Özal'ın siyasal çoğulculuğun gelişmesine hız verdiğini anlatan Güçlü, "Kürtlerin kendi ulusal kimlikleriyle olmazsa bile, siyasete siyasal partileriyle katılması için, HEP'in kuruluşunda teşvik edici bir rol sahibi olduğu, partinin o zamanki yöneticileri tarafından açıklandı. Devlet elitinin bunu bilmemesi düşünülemez. Özal'ın bu yaklaşımı ve uygulaması kesinlikle de devletin Kürtler hakkındaki resmi politikasıyla çatışmasıydı. Özal Kemalist devlet yapısının değiştirilmesi için büyük çaba gösterdi. Askeri vesayet ile hesaplaşmayı başlattı. Onun zamanında Genelkurmay Başkanı'nın istifası çok doğal karşılandı. Bütün bu uygulamalar: Tekçi, otoriter, Kürtleri, Alevileri, diğer etnik grupları, farklı düşünceleri savunan İslamcıları, sosyalistleri dışlayan ve ötekileştiren devlet politikasına bir darbeydi. Özal, Kürtler konusunda, Türk Devletinin geleneksel resmi politikasıyla taban tabana zıt görüşleri, dile getirdi ve uygulamalar yaptı. Resmi politikanın Kürtleri ret ve inkâr, asimilasyon uygulamasına ve 'Kürtlerin Türk olduğu' anlayışına rağmen; bu düşüncelere aykırı olarak Türkiye'de Kürtlerin var olduğunu ve Kürtlerin 12 milyon olduklarını açıkladı.
" diye konuştu.
ÖZAL PKK HARİÇ BÜTÜN KÜRTLERİN SEVGİSİNİ KAZANDI
Özal'ın Türkiye'de idari yapı olarak federasyonun bile tartışılabileceğini açıkça ifade ettiğini anlatan Güçlü, bu düşüncelerini 12 Eylül Anayasası'ndaki Kürtçe konuşma yasağını kaldırmakla uygulama alanına sokmaya başladığını kaydetti.
Irak'ta Kürtlere yönelik yapılan saldırının ardından Özal'ın girişimleriyle PKK hariç tüm Kürtlerin sevgisini kazandığını dile getiren Güçlü, şöyle devam etti: "Özal, Türkiye'yi, Kürdistan Bölge Yönetimine açtı. Kürt liderleri ve diğer kadrolarının Türkiye üzerinde dünyaya açılmalarına olanak sağladı. Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ve Kürdistan Yurtseverler Birliği'nin (KYB) Türkiye'de büro açmalarına izin verdi. Kürdistan Bölge Yönetimi'nin 1992 yılında Meclisi oluşturmaları, özgür seçimlerden sonra hükümeti kurmaları, Kürdistan Meclisi'nin Irak'ın federal olması hakkında kararı tek taraflı almasına rağmen, Özal tarafından bu statü de tanındı. Kürdistan Federe Bölgesi ile de ilişkiler devam ettirildi. Özal'ın bu uygulaması, tam da bir devrim niteliğindeydi. Kemalistlerin kesinlikle karşı oldukları bir uygulamaydı. Kürtlerin bile aklı-hafızasının almadığı ve mümkün görmedikleri yaklaşım ve uygulamaydı. PKK dışındaki Kürtler, Özal'ın bu siyasetin destekledi. PKK ise Kürdistan Federe Bölgesi'ne Türkiye'den yiyecek gitmemesi için tırlar yaktı. Görevlileri kaçırdı ve öldürdü."
CELAL TALABANİ KANALIYLA PKK'NIN SİLAHLI MÜCADELEYİ DURDURMASINI İSTEDİ
PKK'nın saldırılarının geleneksel devlet politikasına hizmet ettiğini ve bu çatışmanın derin devlet güç odakları tarafından tahrik ve teşvik edildiğini, hatta onlarla ilişkili olduğunu tespit eden Özal'ın PKK'nın silahlı mücadeleyi durdurması için Celal Talabani kanalıyla girişimde bulunduğunu anlatan Güçlü, "Özal'ın bu girişimi nedeni ne olursa olsun PKK'nın geçici de olsa silahlı mücadeleyi durdurması ile neticelendi. Özal bu girişimde bulunurken, Kürt meselesini PKK'yı muhatap almadan, PKK'nın silah bırakması çerçevesinde, üç aşamada hal edeceğini plânladı. Özal'ın bu plânını birçok yakın çalışma arkadaşımla birlikte Celal Talabani'den evinde dinledim: Öcalan'a git şunu söyle: Öyle Kendilerini muhatap alıp onlarla bu sorunu çözmeyeceğiz. PKK değil Kürt halkı taraftır ve biz bir devlet olarak bu sorun bizim sorunumuzdur sorunu üç aşamada çözeceğiz. Özal bu plânını hayata geçirme aşamasında, Bingöl'de 33 asker plânlı bir şekilde devletin derin güç odakları tarafından PKK'ya öldürtüldü. Bütün bu sıraladığım nedenler alt-alta, yan-yana konulup analiz ve sentezleştirildikleri zaman; denklem haline getirilip çözümlendikleri zaman, Özal'ın öldürülebileceği sonucuna varmak olanak dahilindedir." şeklinde konuştu.