Bülent Arınç: Seçilmiş vekilin yeri TBMM’dir
Arınç, “BDP’lilerin TBMM’de 400’den fazla dosyası var. Bu dosyaların her biri PKK ile kucaklaşmalarından belki daha da ağırdır. Dokunulmazlıkların kaldırılması bu olaydan dolayı gündemdeyse iyi düşünülmeli” dedi
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, BDP 'li milletvekili Sebahat Tuncel hakkında terör örgütü üyeliğinden verilen hapis kararını değerlendirdi. BDP 'lilerin parlamentoda 400 'den fazla dosyası bulunduğunu ifade eden Arınç, ”Bu dosyaların her biri PKK ile kucaklaşmalarından belki daha da ağırdır. O dosyalarından dolayı dokunulmazlıkların kaldırılması gündeme gelmemişse sadece bu olaydan dolayı gündeme getiriliyorsa, bunun üzerine çok iyi düşünmek gerekir” dedi.
NTV 'de dün gündeme ilişkin soruları yanıtlayan Arınç, önemli mesajlar verdi. Arınç özetle şunları söyledi:
500 PKK 'LI ÖLDÜRÜLDÜ
Ölü sayısına bakarak, karşı taraf için, şehit sayısına bakarak bu taraf için övünecek bir noktada değiliz. Teröristlerden şu kadar zaman zarfında 500 kişiden fazla insan etkisiz hale getirildi dediğimiz zaman birileri demekki şiddetli bir mücadele var ve teröristlere de büyük zarar verdiriliyor diyebilir. Tabi belki binlercesi bir tane masum insanının canına değmez. Biz, insan öldürmeyi hiç bir zaman hoşgörmeyen, insan haklarını, hukuk içerisinde kalmaya çok azami özen gösteren, hem insanız, hem bir hükümetiz hem de Türkiye 'yiz, biz eşkiya değiliz. Onlar 30-35 seneden beri hedeflediklerine bugüne kadar ulaşamadılar ne 400 kilometrekare topraktaki alan hakimiyeti ne herhangi bir yerde 'biz varız ' diye ortaya koyabildiler, vuruyorlar kaçıyorlar, kaçamazlarsa ölüyorlar.
BDP 'NİN ÇOK ÖNEMLİ ROLÜ
Dört partinin müştereken hazırlayacağı bir anayasada dokunulmazlık nasıl tarif edilecek ve nasıl sınırlandırılacak bunu görüp yeni anayasamızdan sonraki dokunulmazlığı tekrar Meclis 'te önümüze koymamız gerekir diye düşünüyorum. BDP bağımsız siyaset yapabilse çok iyi bir aktör olarak, terörün sonlandırılması konusunda çok önemli rol üstlenebilir. Ama ne var ki PKK 'dan bağımsız siyaset yapamıyor, yapması da şu şartlar altında mümkün değil. Her BDP 'li milletvekili yolda sarılıp kucaklaşacaklarına 'siz niçin dağdasınız? Niçin insan öldürüyorsunuz? Bu silahlar neyin nesi? Sizin hangi taleplerinizi biz dile getirmedik? Bunlar siyasi taleplerse parlamentoda biz varız, siyaset yapacağız. Hem orada hem bütün Türkiye 'de hem bütün Avrupa 'da. Bu iş siyasetle olur şiddetle olmaz ' demeleri gerekirken, 'silahlar bizim güvencemizdir ' demek, '400 kilometrede PKK hakimdir ' demek, ölümleri sıkışmadıkları sürece telin etmemek elbette hoş değil.
DAHA AĞIR DOSYALAR VAR
BDP 'lilerin parlamentoda 400 'den fazla dosyası var. Bu dosyaların her biri PKK ile kucaklaşmalarından belki daha da ağırdır. Yani geçtiğimiz dönemde 2007-2011. 2011 'den bu yana 1.5 yıl geçtiğini kabul edelim o dosyalarından dolayı dokunulmazlıkların kaldırılması gündeme gelmemişse sadece bu olaydan dolayı gündeme getiriliyorsa, bunun üzerine çok iyi düşünmek gerekir. Sadece o PKK-BDP buluşması, koklaşması, öpüşmesini suç kabul ederek ondan dolayı dokunulmazlık kaldırmak ne kadar ciddi bir iştir ve sadece bundan dolayı kaldırırsanız diğer dosyalarından dolayı yargılama yapamayacağınıza göre neyi amaçladığınızı iyi düşünmeniz lazım. Bir parti ki her gün 'beni kapatın ' diye bağırıyorsa, bir milletvekili ki her gün 'benim dokunulmazlığımı kaldırın çünkü ben suç makinesiyim, her gün bu suçu işleyeceğim ' diyorsa bizim bunların ekmeğine yağ sürmemizin ne kadar faydası var bence bunu iyi düşünmemiz gerekir.
SEBAHAT TUNCEL KARARI
Seçilmiş milletvekillerinin seçildikten sonraki çalışma yerlerinin parlamento olduğunu söylüyorum ve hatta o zamanlar 'Sabahat Tuncel bile tahliye edildiyse niçin bu arkadaşlarımız milletvekillerimiz tahliye edilmiyor ' diye düşüncemi de ifade etmiştim. Şimdi o noktaya gelindiyse benim bir sene öncesinden söylediklerim tekrar ediliyor demektir. Şunu söylemeliyim, tutukluluk bir tedbirdir. Bu tedbir ne zaman ortadan kalkar bunu mahkeme tayin eder.
Milletvekili seçilmekle de bu iş olabilir, aynı zamanda insanlar yani kaçma endişesi kalkar ortadan, deliller tamamen toplanmış olur, dava yürümeye başlar, sanığın sorgusu yapılır, ondan sonra tahliye edersiniz. Tahliye mutlaktır, tutuklama istisnaidir, dolayısıyla Sabahat Tuncel o zaman tahliye edilmiş 4 sene davası devam etmiş ve şimdi mahkumiyet almışsa bir de bunun Yargıtay safhası var. Yargıtay onarsa hem bu Tuncel 'in cezaevine girmesinin yolunu açacaktır hem de milletvekilliğinin düşmesinin yolunu açacaktır.”
'İhtiyaç olursa MİT PKK ile görüşür '
CHP 'li Haluk Koç 'un Oslo 'yla ilgili açıklamaları anımsatılarak, görüşünün sorulması üzerine de Arınç, ”Sayın Koç 'un elinde tuttuğu, bizim görmediğimiz kağıttan bazı maddeleri de açıklamak suretiyle yaptığı şeyi, gazetelerde kendisini eleştirenlerin de bunu gayri ciddi bulanların da yazılarını okumalarını tavsiye ediyorum. Bu o kadar gayri ciddi bir şey ki bunlar konuşulalı bir sene oldu zaten.
O zaman da Başbakanımız ifade etti, hükümette temsilen hiçbir görüşme yapmadık biz. Ama devlet geçmişte de olduğu gibi istihbaratla, yani bu işleri yapmakla görevli olan aygıtını kullanarak, görüşme yapmış olabilir. İhtiyaç olursa görüşülür. Belki de görüşülüyor, en azından MİT açısından. MİT çünkü bu terörü sona erdirmek için bütün bağlantıları dikkate alır. Gider Avrupa ile görüşür, gider doğu ile görüşür, batı ile görüşür. Bunu ben bilmem, ediyordur etmiyordur. MİT 'in görevi bu. Esasen kanununda da zaten bu işi yapanlara bir koruma zırhı getirilmiştir.
Bunu bir savcı görmedi, savcı görsün diye daha büyük harflerle yazdık, kanunu değiştirdik. MİT bunu yapmazsa suçlu olur zaten, görevini yapmamış olur. İslam 'da bile karı kocanın arasını bulmak için yalan konuşmak bile caizdir. Örnek ne kadar tuttu bilmiyorum ama MİT bunu yapmazsa görevini yapmamış olabilir. MİT veya benzeri kurumların bu tür temaslar yapması da yanıltıcı da olabilir, hedefe giden de olabilir, palavradan da olabilir, gösteri de olabilir, tiyatro da olabilir...Yapar bunu, yapması lazım, ne için insanlar ölmesin diye. İslam 'da bile karı kocanın arasını bulmak için yalan konuşmak bile caizdir. MİT bunu yapmazsa görevini yapmamış olabilir. Haluk Koç 'un doğrusu aklına şaşıyorum.
NTV 'de dün gündeme ilişkin soruları yanıtlayan Arınç, önemli mesajlar verdi. Arınç özetle şunları söyledi:
500 PKK 'LI ÖLDÜRÜLDÜ
Ölü sayısına bakarak, karşı taraf için, şehit sayısına bakarak bu taraf için övünecek bir noktada değiliz. Teröristlerden şu kadar zaman zarfında 500 kişiden fazla insan etkisiz hale getirildi dediğimiz zaman birileri demekki şiddetli bir mücadele var ve teröristlere de büyük zarar verdiriliyor diyebilir. Tabi belki binlercesi bir tane masum insanının canına değmez. Biz, insan öldürmeyi hiç bir zaman hoşgörmeyen, insan haklarını, hukuk içerisinde kalmaya çok azami özen gösteren, hem insanız, hem bir hükümetiz hem de Türkiye 'yiz, biz eşkiya değiliz. Onlar 30-35 seneden beri hedeflediklerine bugüne kadar ulaşamadılar ne 400 kilometrekare topraktaki alan hakimiyeti ne herhangi bir yerde 'biz varız ' diye ortaya koyabildiler, vuruyorlar kaçıyorlar, kaçamazlarsa ölüyorlar.
BDP 'NİN ÇOK ÖNEMLİ ROLÜ
Dört partinin müştereken hazırlayacağı bir anayasada dokunulmazlık nasıl tarif edilecek ve nasıl sınırlandırılacak bunu görüp yeni anayasamızdan sonraki dokunulmazlığı tekrar Meclis 'te önümüze koymamız gerekir diye düşünüyorum. BDP bağımsız siyaset yapabilse çok iyi bir aktör olarak, terörün sonlandırılması konusunda çok önemli rol üstlenebilir. Ama ne var ki PKK 'dan bağımsız siyaset yapamıyor, yapması da şu şartlar altında mümkün değil. Her BDP 'li milletvekili yolda sarılıp kucaklaşacaklarına 'siz niçin dağdasınız? Niçin insan öldürüyorsunuz? Bu silahlar neyin nesi? Sizin hangi taleplerinizi biz dile getirmedik? Bunlar siyasi taleplerse parlamentoda biz varız, siyaset yapacağız. Hem orada hem bütün Türkiye 'de hem bütün Avrupa 'da. Bu iş siyasetle olur şiddetle olmaz ' demeleri gerekirken, 'silahlar bizim güvencemizdir ' demek, '400 kilometrede PKK hakimdir ' demek, ölümleri sıkışmadıkları sürece telin etmemek elbette hoş değil.
DAHA AĞIR DOSYALAR VAR
BDP 'lilerin parlamentoda 400 'den fazla dosyası var. Bu dosyaların her biri PKK ile kucaklaşmalarından belki daha da ağırdır. Yani geçtiğimiz dönemde 2007-2011. 2011 'den bu yana 1.5 yıl geçtiğini kabul edelim o dosyalarından dolayı dokunulmazlıkların kaldırılması gündeme gelmemişse sadece bu olaydan dolayı gündeme getiriliyorsa, bunun üzerine çok iyi düşünmek gerekir. Sadece o PKK-BDP buluşması, koklaşması, öpüşmesini suç kabul ederek ondan dolayı dokunulmazlık kaldırmak ne kadar ciddi bir iştir ve sadece bundan dolayı kaldırırsanız diğer dosyalarından dolayı yargılama yapamayacağınıza göre neyi amaçladığınızı iyi düşünmeniz lazım. Bir parti ki her gün 'beni kapatın ' diye bağırıyorsa, bir milletvekili ki her gün 'benim dokunulmazlığımı kaldırın çünkü ben suç makinesiyim, her gün bu suçu işleyeceğim ' diyorsa bizim bunların ekmeğine yağ sürmemizin ne kadar faydası var bence bunu iyi düşünmemiz gerekir.
SEBAHAT TUNCEL KARARI
Seçilmiş milletvekillerinin seçildikten sonraki çalışma yerlerinin parlamento olduğunu söylüyorum ve hatta o zamanlar 'Sabahat Tuncel bile tahliye edildiyse niçin bu arkadaşlarımız milletvekillerimiz tahliye edilmiyor ' diye düşüncemi de ifade etmiştim. Şimdi o noktaya gelindiyse benim bir sene öncesinden söylediklerim tekrar ediliyor demektir. Şunu söylemeliyim, tutukluluk bir tedbirdir. Bu tedbir ne zaman ortadan kalkar bunu mahkeme tayin eder.
Milletvekili seçilmekle de bu iş olabilir, aynı zamanda insanlar yani kaçma endişesi kalkar ortadan, deliller tamamen toplanmış olur, dava yürümeye başlar, sanığın sorgusu yapılır, ondan sonra tahliye edersiniz. Tahliye mutlaktır, tutuklama istisnaidir, dolayısıyla Sabahat Tuncel o zaman tahliye edilmiş 4 sene davası devam etmiş ve şimdi mahkumiyet almışsa bir de bunun Yargıtay safhası var. Yargıtay onarsa hem bu Tuncel 'in cezaevine girmesinin yolunu açacaktır hem de milletvekilliğinin düşmesinin yolunu açacaktır.”
'İhtiyaç olursa MİT PKK ile görüşür '
CHP 'li Haluk Koç 'un Oslo 'yla ilgili açıklamaları anımsatılarak, görüşünün sorulması üzerine de Arınç, ”Sayın Koç 'un elinde tuttuğu, bizim görmediğimiz kağıttan bazı maddeleri de açıklamak suretiyle yaptığı şeyi, gazetelerde kendisini eleştirenlerin de bunu gayri ciddi bulanların da yazılarını okumalarını tavsiye ediyorum. Bu o kadar gayri ciddi bir şey ki bunlar konuşulalı bir sene oldu zaten.
O zaman da Başbakanımız ifade etti, hükümette temsilen hiçbir görüşme yapmadık biz. Ama devlet geçmişte de olduğu gibi istihbaratla, yani bu işleri yapmakla görevli olan aygıtını kullanarak, görüşme yapmış olabilir. İhtiyaç olursa görüşülür. Belki de görüşülüyor, en azından MİT açısından. MİT çünkü bu terörü sona erdirmek için bütün bağlantıları dikkate alır. Gider Avrupa ile görüşür, gider doğu ile görüşür, batı ile görüşür. Bunu ben bilmem, ediyordur etmiyordur. MİT 'in görevi bu. Esasen kanununda da zaten bu işi yapanlara bir koruma zırhı getirilmiştir.
Bunu bir savcı görmedi, savcı görsün diye daha büyük harflerle yazdık, kanunu değiştirdik. MİT bunu yapmazsa suçlu olur zaten, görevini yapmamış olur. İslam 'da bile karı kocanın arasını bulmak için yalan konuşmak bile caizdir. Örnek ne kadar tuttu bilmiyorum ama MİT bunu yapmazsa görevini yapmamış olabilir. MİT veya benzeri kurumların bu tür temaslar yapması da yanıltıcı da olabilir, hedefe giden de olabilir, palavradan da olabilir, gösteri de olabilir, tiyatro da olabilir...Yapar bunu, yapması lazım, ne için insanlar ölmesin diye. İslam 'da bile karı kocanın arasını bulmak için yalan konuşmak bile caizdir. MİT bunu yapmazsa görevini yapmamış olabilir. Haluk Koç 'un doğrusu aklına şaşıyorum.