“Devlet İçinde Devlet Gibi Mahkemeler Hala Devam Ediyor”
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Denizli Milletvekili İlhan Cihaner, Ergenekon ve Balyoz davalarını yürüten mahkemelerin evrensel hukuk kurallarının asgari koşullarını karşılamaktan yoksun olduğunu savundu.
CHP’li milletvekilleri Ergenekon ve Balyoz davalarıyla ilgili olarak CHP İstanbul İl Başkanlığı’nda basın toplantısı düzenledi.
Toplantıya CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner, CHP Milletvekilleri Birgül Ayman Güler, Oktay Ekşi, F. Nur Serter, Mahmut Tanal, Kadir Gökmen Öğüt ile Ali Özgündüz katıldı.
Toplantıda konuşan CHP’li Cihaner, Ergenekon ve Balyoz duruşmalarını yöneten mahkeme heyetini eleştirdi.
3. yargı paketine atıfta bulunan Cihaner, “3. yargı paketi ile artık bu mahkeme evrensel hukuk kurallarına göre mahkeme olmanın getirdiği asgari koşulları karşılamaktan yoksun hale düşmüştür. Olağanüstü dönemlerde bile olmayan bir durumla karşı karşıyayız. Özel yargılamanın bile özeli oluşmuş durumda. Bunun kabul edilebilir bir tarafı yok” dedi.
Cihaner, söz konusu mahkemelerden teknik anlamda mahkeme olarak bile bahsedilemeyeceğini iddia ederek, “Silivri İstanbul’a çok uzak. Cezaevi kampüsü içinde yargılama olmaz. Duruşma salonuna girerken insanların üzeri aranıyor. Artık karşımızda mahkemeden bile söz etmememiz gerekir. Başbakan açık bir şekilde ifade etmişti. ‘Bunlar devlet içinde devlet gibi davranıyor’ demişti. Devlet içinde devlet gibi davranan mahkemeler hala devam ediyor” diye konuştu.
Cihaner sözlerini şöyle sürdürdü: “Ülkemiz, 2007 yılından bu yana adli skandallarla sarsılmaktadır. Emniyet, adalet ve cezaevi sistemi kanayan yaraya dönüşmüştür. Beş yıldan bu yana askerler, hakimler, gazeteci-yazarlar, öğrenci gençler, şüphe üzerine derdest edilip tutuklanmakta, yalnızca “kuvvetli şüphe” gerekçesiyle beş yıla varan tutukluluk halleri yaşanmaktadır. Adli kontrol tedbirleri, hiçbir ölçüm ve kural olmaksızın, yargıçların mutlak takdir hakkına bırakılmış. Bu durum, adli kontrol tedbiri kararını sanıklar için adeta yumuşak başlılığın ya da uzlaşmacılığın ödülü, aksine davrananlarda ‘ödülden etme’ aracına dönüşmüştür.”
Özel yetkili mahkemelerin kaldırıldığına dikkat çeken Cihaner, “Ne var ki bazı mahkemeler, özel yetkili yargılamaları geçici süreyle sürdürmektedirler. Bu durum, yasal mevcudiyeti ortadan kalkmış olan bu mahkemelerin, kendilerini, genel yargılama kurallarından bağışıklı saymalarına yol açmış gibidir. Ergenekon - Balyoz - Oda Tv davalarında yargılama azar ve salondan atma baskısı altında; uzun tutukluluk uygulamasından doğan baskılardan bunalmış mahkemelerin bir an önce hükme varma telaşı içinde yapılmaktadır. Bu nedenle, Balyoz davası duruşmalarında ibretle görüldüğü üzere, sanıkların delilerin sahteliğini gösteren kanıtları incelemeye alınmakta; savunmanın tanıkları mahkemeye çağrılmamakta; sanıklar tarafından yapılan çeşitli suç duyuruları kabul edilmemektedir. Yargılamalar sanıkları aşmış aileleri de kuşatmaya başlamıştır. Sanıkların eşleri ve çocukları, haklarında hazırlanan çeşitli iddianamelerle mahkemeye çıkarılmaya başlanmıştır” şeklinde konuştu.
Uzun tutukluluk süresine de değinen Cihaner, “Tutuklular, yandaş basında açıkça yargılanmayı yönlendiren haberlerin kılavuzluğunun da en temel hak olan yaşam hakkını sınırlandıran karar ve uygulamalara maruz bırakılmışlardır. Hastalığının boyutları, hekim olmayanlarca da çıplak gözle görülenlerden tutuklular gerekli tıbbi bakım ortamından uzak tutulmaktadırlar. Bu tutumun acı sonuçları yaşanmıştır. Endişemiz, bu tür acıların yine yaşanacağıdır. Bizler, siyasal iktidarın insan hakları ihlalleri çizgisine ulaşmış olan emniyet, adalet, cezaevi odaklı baskı sistemine son vermek zorunda olduğunu söylüyor, halkımızı ve tüm yetkili kişilerle kurumları sorumluluğunun gereklerini yerine getirmeye çağırıyoruz” dedi .
Kaynak: İHA
Toplantıya CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner, CHP Milletvekilleri Birgül Ayman Güler, Oktay Ekşi, F. Nur Serter, Mahmut Tanal, Kadir Gökmen Öğüt ile Ali Özgündüz katıldı.
Toplantıda konuşan CHP’li Cihaner, Ergenekon ve Balyoz duruşmalarını yöneten mahkeme heyetini eleştirdi.
3. yargı paketine atıfta bulunan Cihaner, “3. yargı paketi ile artık bu mahkeme evrensel hukuk kurallarına göre mahkeme olmanın getirdiği asgari koşulları karşılamaktan yoksun hale düşmüştür. Olağanüstü dönemlerde bile olmayan bir durumla karşı karşıyayız. Özel yargılamanın bile özeli oluşmuş durumda. Bunun kabul edilebilir bir tarafı yok” dedi.
Cihaner, söz konusu mahkemelerden teknik anlamda mahkeme olarak bile bahsedilemeyeceğini iddia ederek, “Silivri İstanbul’a çok uzak. Cezaevi kampüsü içinde yargılama olmaz. Duruşma salonuna girerken insanların üzeri aranıyor. Artık karşımızda mahkemeden bile söz etmememiz gerekir. Başbakan açık bir şekilde ifade etmişti. ‘Bunlar devlet içinde devlet gibi davranıyor’ demişti. Devlet içinde devlet gibi davranan mahkemeler hala devam ediyor” diye konuştu.
Cihaner sözlerini şöyle sürdürdü: “Ülkemiz, 2007 yılından bu yana adli skandallarla sarsılmaktadır. Emniyet, adalet ve cezaevi sistemi kanayan yaraya dönüşmüştür. Beş yıldan bu yana askerler, hakimler, gazeteci-yazarlar, öğrenci gençler, şüphe üzerine derdest edilip tutuklanmakta, yalnızca “kuvvetli şüphe” gerekçesiyle beş yıla varan tutukluluk halleri yaşanmaktadır. Adli kontrol tedbirleri, hiçbir ölçüm ve kural olmaksızın, yargıçların mutlak takdir hakkına bırakılmış. Bu durum, adli kontrol tedbiri kararını sanıklar için adeta yumuşak başlılığın ya da uzlaşmacılığın ödülü, aksine davrananlarda ‘ödülden etme’ aracına dönüşmüştür.”
Özel yetkili mahkemelerin kaldırıldığına dikkat çeken Cihaner, “Ne var ki bazı mahkemeler, özel yetkili yargılamaları geçici süreyle sürdürmektedirler. Bu durum, yasal mevcudiyeti ortadan kalkmış olan bu mahkemelerin, kendilerini, genel yargılama kurallarından bağışıklı saymalarına yol açmış gibidir. Ergenekon - Balyoz - Oda Tv davalarında yargılama azar ve salondan atma baskısı altında; uzun tutukluluk uygulamasından doğan baskılardan bunalmış mahkemelerin bir an önce hükme varma telaşı içinde yapılmaktadır. Bu nedenle, Balyoz davası duruşmalarında ibretle görüldüğü üzere, sanıkların delilerin sahteliğini gösteren kanıtları incelemeye alınmakta; savunmanın tanıkları mahkemeye çağrılmamakta; sanıklar tarafından yapılan çeşitli suç duyuruları kabul edilmemektedir. Yargılamalar sanıkları aşmış aileleri de kuşatmaya başlamıştır. Sanıkların eşleri ve çocukları, haklarında hazırlanan çeşitli iddianamelerle mahkemeye çıkarılmaya başlanmıştır” şeklinde konuştu.
Uzun tutukluluk süresine de değinen Cihaner, “Tutuklular, yandaş basında açıkça yargılanmayı yönlendiren haberlerin kılavuzluğunun da en temel hak olan yaşam hakkını sınırlandıran karar ve uygulamalara maruz bırakılmışlardır. Hastalığının boyutları, hekim olmayanlarca da çıplak gözle görülenlerden tutuklular gerekli tıbbi bakım ortamından uzak tutulmaktadırlar. Bu tutumun acı sonuçları yaşanmıştır. Endişemiz, bu tür acıların yine yaşanacağıdır. Bizler, siyasal iktidarın insan hakları ihlalleri çizgisine ulaşmış olan emniyet, adalet, cezaevi odaklı baskı sistemine son vermek zorunda olduğunu söylüyor, halkımızı ve tüm yetkili kişilerle kurumları sorumluluğunun gereklerini yerine getirmeye çağırıyoruz” dedi .