Başbakan Erdoğan, Pamukoğlu'na yine sert çıktı!
Kızılay'ın iftar yemeğine katılan Başbakan Erdoğan Osman Pamukoğlu'na sert çıktı: Gramın ne, çapın ne?
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Suriye ve Türkiye'nin sınırın iki tarafında da kardeşleri, dostları ve akrabaları bulunan iki ülke olduğunu söyledi. Erdoğan, Suriye'de yaşanan sistemli, kanlı ve zalimane katliama kayıtsız kalamayacaklarını söyledi.
Türk Kızılayı'nın 144. kuruluş yıldönümü dolayısıyla Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlene iftar yemeğine Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yanı sıra, Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, Kızılay Genel Başkanı Ahmet Lütfi Akar, İçişleri Eski Bakanı Abdulkadir Aksu ve çok sayıda davetli katıldı.
İftar daveti Diyanet İşleri Başkanlığı ile Koordinasyon Kurularak Türkiye'de bulunan Somali, Kosova, Irak ve Makedonya uyruklu İlahiyat öğrencilerinin Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Akşam Ezanı'nı da konuk öğrenciler okudu.
Dünyanın yüzden fazla ülkesine ziyarette bulunduğunu ve bu ziyaretlerde Türkiye adına kendisini gururlandıran, umutlandıran çok sayıda tabloyla karşılaştığını aktaran Erdoğan, 'Kimi zaman başarılı bir öğrencimizi gördük, gururlandık. Kimi zaman başarılı bir işadamımızı gördük, başarılı yatırımları, tüccarlarımızı gördük gururlandık. Kimi zaman tarihi eserlerimizi gördük, ecdad yadigarlarını gördük, camileri, çeşmeleri, köprüleri, kervansarayları; yani kendi tarihimizi, kendi özümüzü gördük gururlandık. Ancak, şunu bütün samimiyetimle ifade etmek istiyorum: Gittiğimiz birçok ülkede, ay yıldızlı bayrağımızın yanında dalgalanan Türk Kızılayı Bayrağını görmekten, ayrı bir gurur, ayrı bir şeref, ayrı bir heyecan duyduk. ' diye konuştu.
Kızılay'ın hiç kimsenin gidemediği yerlere gittiğini belirten Başbakan Erdoğan şöyle konuştu: 'O kırmızı hilal, hiç kimsenin giremediği, ulaşamadığı, varamadığı; ulaşsa bile kalamadığı yerlerde, coğrafyalarda çok büyük bir kahramanlıkla, büyük bir dirayetle tutundu. Biz, bu kırmızı hilalle ne kadar gurur duyduysak, ne kadar büyük heyecan duyduysak; dalgalandığı ülkelerde, şehirlerde de insanlar, bu kırmızı hilali görünce aynı şekilde sevinç duydular, huzur duydular, kendilerini güvende, emniyette hissettiler. '
'BU MİLLET Kasaba DEVLETİNİ VARİSİ DEĞİLDİR '
Kızılay'ın Pakistan'da meydana gelen deprem ve sel felaketlerinin ardından çok kısa bir süre içinde bölgeye ulaştığını bildiren Başbakan Erdoğan, 'Bazı gözler vardır, bazı yaklaşım tarzları vardır ki; bunlar insanı üzmektedir. Burada bizim ne işimizi var? diyenler de vardır. Fakat şunu hiç unutmayalım, kim ne derse desin, kim ne konuşursa konuşsun, bu millet tarihinden aldığı mirasla bir Kasaba devletinin varisi değildir. Bu millet dünyanın bir diğer ucuna yardım elini uzatma ferasetini gösterebilmiş bir millettir. Ta Hint Okyanusu'na kadar uzanan bir ecdadın bizler torunlarıyız. Bu gün bu millet bu görevi aynı şekilde sürdürmektedir.
Kızılay'ın hiç kimsenin gitmeye cesaret dahi edemediği Somali'de lojistik merkez kurduğunu hatırlatan Erdoğan, Somali'nin en içlerine kadar cesaretle, kahramanlıkla girdiğini bildirdi.
Gazze'ye havadan ölüm yağdığı anlarda dahi, Kızılay'ın personelinin yaralıların elinden tutmak, çocukların başını okşamak, anneleri teselli etmek, açları doyurmak, evsizlere sıcak bir barınak kurmak için sahada olduğunu ifade eden Erdoğan, 'Bu kırmızı hilal hiçbir ayrım, hiçbir ayrımcılık yapmadı; insanların dillerine, inançlarına, derilerinin rengine bakmadı. Yardım isteyenleri, ihtiyaç sahiplerini sadece ve sadece birer can olarak gördü, birer insan olarak gördü ve hepsine ulaşmanın mücadelesini verdi. ' şeklinde konuştu.
Van ve Simav'da yaşanan afetlerin ardından Kızılay'ın çok başarılı bir sınav verdiğini belirten Erdoğan, 650 bin vatandaşın etkilendiği Van depreminin ardından Kızılay'ın tarihinin en kapsamlı operasyonunu yaptığını aktardı.
'TARİHİMİZDE HER ZAMAN ESNEK GÜCÜN SAVUNUCUSU OLDUK '
Uluslararası ilişkilerde yüzyıllar boyunca Hard Power'ın yani sert gücün egemen olduğunu, 20 ve 21. Yüzyılda ise bunun yerine Soft Power yani esnek gücün geldiğini ifade eden Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü: 'Bugün artık, ülkelerin gücü, sadece ordularının, silahlarının, ekonomilerinin gücüyle ölçülmüyor. Ülkelerin, kültürel alanda, insani alanda, yardımlaşma, dayanışma alanındaki güçleri, bugün artık Sert gücün önüne geçiyor. Açıkçası biz, millet olarak, mensubu olduğumuz medeniyet olarak, Selçuklu'da, Osmanlı'da ve bugün Cumhuriyetimizde, her zaman esnek gücün savunucusu olduk. Esnek güç kavramı, her ne kadar yeni bir kavram, modern bir kavram olsa da, biz tarihimiz boyunca, kalemin kılıçtan çok daha keskin olduğuna, kılıcın açamayacağı kapıları kalemin açacağına inandık. '
Selçuklu ve Osmanlı devletinin de 3 kıta üzerinde zulümle, baskıyla, asimilasyon ve sömürüyle anılmadığını dile getiren Erdoğan, tam tersine hoşgörü, eşitlik, adaleti ve inşaa ettiği değerleriyle anıldığını vurguladı. Erdoğan, 'Dün olduğu gibi, bugün de, hiçbir ülkeye, hiçbir halka biz çıkar gözlüğüyle, rant gözlüğüyle bakmıyoruz; tam tersine, tarih boyunca olduğu gibi, ecdadımızdan devraldığımız mirasın bir gereği olarak, bütün ülke ve halklara biz gönül gözüyle bakıyoruz. ' dedi.
Eşi Emine Erdoğan, kızı Sümeyye Erdoğan'ın Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve beraberindeki heyetle birlikte Myanmar'a gittiğini ve temaslarda bulunduğunu belirten Erdoğan, bu ziyaretle böyle bir dönemde ilk defa Myanmar ile diplomatik bir temas kurulduğunu söyledi.
'ARAKAN'DAKİ TABLO SOMALİ'DEN ÇOK DAHA FECİ '
Türk heyetinin Arakan'a geçmek için girişimde bulunduğunu ve sonunda olumlu cevap alındığını belirten Erdoğan, 'Türkiye'den toplanan yardımlar, orada bizzat Müslüman kardeşlerimize ulaştırıldı ve aynı şekilde Budistlere de ulaştırıldı. Sorunlar yerinde tespit edildi. Yetkililerle çözüm üzerinde istişare yapıldı. Nasıl ki şu anda Suriye'de Türkiye'ye Lübnan'a ve Ürdün'e insanlar kaçıyorsa aynı şekilde Arakan'da da oradaki Müslümanlar Bangladeş'e kaçıp sığınmaya çalışıyorlar. Şu ana kadar Bangladeş Başbakanının Meksika'da yaptığım görüşmede söylediği 500 bin Arakan'lı bize geldi diyor. Kızılayımızın bana verdiği rapor 250 bin bu insanlar oraya kaçıp yaşam hakkı arıyorlar. ' dedi.
MEDYA'YA ELEŞTİRİ
Yaklaşık 3 gündür Myanmar'da temaslarda bulunan Türk heyetinin bu gece yarası Türkiye'ye döneceğini belirten Erdoğan, yaptığı telefon görüşmelerinde Arakan'daki tablonun Somali'den çok daha feci olduğunu aktardıklarını belirtti. Erdoğan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun Myanmar heyetinde yer almasını eleştiren bazı medya mensuplarına eleştiride bulundu. Erdoğan, 'Bu güne kadar diplomatik bir münasebeti geliştirmediğiniz bir ülkede böyle bir tablonun olduğu dönemde 50 bine yankı nüfusa sahip ülkeyle siz böyle bir adımı atıyorsunuz, 'bunun Dışişleriyle ne alakası var?' diyor. İnanır mısınız bu bir kısım medyanın Türkiye'yi ellerinden gelse 780 bin km karelik vatan toprakları içinde de yaşamamasın isteyecekler. '
PAMUKOĞLU'NA SERT ELEŞTİRİ: GRAMIN NE ÇAPIN NE
İsim vermeden bir televizyon programında 'Hakkari elden gitti' açıklaması yapan HEPAR Genel Başkanı Osman Pamukoğlu'nu eleştiren Erdoğan, 'Bu nasıl bir zihniyet? Üstelik ordunun içinden gelen bir kişi olarak bunu söyleyeceksin. Utanmadan, sıkılmadan başbakanı televizyona davet ediyor, kimsin sen, gramın ne, çapın ne?! General olmuş. General olsan ne yazar. Mesele çapın olacak, bir yere yar olacaksın. Böyle bir durumun da yok. Bizim bu ülkede işimiz var. '
'SURİYE'YE KAYITSIZ KALAMAYIZ '
Konuşmasında Suriye'de yaşananlara da değinen Başbakan Erdoğan, hükümet olarak tarihin kendilerine yüklediği vizyonla hareket ettiklerini belirtti. Erdoğan şöyle konuştu: 'Ayrıca Suriye ve Türkiye, sınırın iki tarafında kardeşlerin, akrabaların, dostların bulunduğu iki ülke. Suriye'de sistemli, kanlı, zalimane bir katliam yaşanırken, biz buna asla kayıtsız kalamazdık, kalamayız. Irak'ta geçmişte benzeri hadiseler yaşandığında biz millet olarak Irak'a gönlümüzü açtık, yüreğimizi açtık, soframızdaki ekmeğimizi onlarla paylaştık. Halepçe katliamının ardından Türkiye'ye sığınan yüz binlerce Kürt kardeşimize milletçe en güçlü desteği verdik. Şu anda da, aynı şekilde, Suriye'den kaçan kardeşlerimize kapılarımızı açtık ve gereken her insani desteği onlara sağlıyoruz. '
Türkiye'nin, mazlumlara, mağdurlara kapısını kapatma, sırtını dönme, gözünü, kulağını, gönlünü kapatma gibi bir kültürü olmadığını dile getiren Erdoğan, 'Tarih boyunca böyle bir kültürü, böyle bir anlayışı olmamıştır. ' ifadelerini kullandı.
İZMİR'E TEŞEKKÜR
İzmir Foça'da, askerlerimizi taşıyan bir araca yönelik kalleşçe saldırının İzmir halkı tarafından değerlendirmesi bizleri gerçekten mutlu etmiştir. Türk Kızılayı'na süratle ellerini uzatmaları ve orada bir kan toplama seferberliğini girişmeleri bizleri mutlu etmiştir. Bu duyarlılıklarından dolayı kendilerine teşekkür ediyorum.
Başbakan Erdoğan, konuşmasının ardından Kızılay'a yardımları ile altın madalyaya layık görülen 170 bağışçıya madalyalarını takdim etti.
Türk Kızılayı'nın 144. kuruluş yıldönümü dolayısıyla Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlene iftar yemeğine Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yanı sıra, Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, Kızılay Genel Başkanı Ahmet Lütfi Akar, İçişleri Eski Bakanı Abdulkadir Aksu ve çok sayıda davetli katıldı.
İftar daveti Diyanet İşleri Başkanlığı ile Koordinasyon Kurularak Türkiye'de bulunan Somali, Kosova, Irak ve Makedonya uyruklu İlahiyat öğrencilerinin Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Akşam Ezanı'nı da konuk öğrenciler okudu.
Dünyanın yüzden fazla ülkesine ziyarette bulunduğunu ve bu ziyaretlerde Türkiye adına kendisini gururlandıran, umutlandıran çok sayıda tabloyla karşılaştığını aktaran Erdoğan, 'Kimi zaman başarılı bir öğrencimizi gördük, gururlandık. Kimi zaman başarılı bir işadamımızı gördük, başarılı yatırımları, tüccarlarımızı gördük gururlandık. Kimi zaman tarihi eserlerimizi gördük, ecdad yadigarlarını gördük, camileri, çeşmeleri, köprüleri, kervansarayları; yani kendi tarihimizi, kendi özümüzü gördük gururlandık. Ancak, şunu bütün samimiyetimle ifade etmek istiyorum: Gittiğimiz birçok ülkede, ay yıldızlı bayrağımızın yanında dalgalanan Türk Kızılayı Bayrağını görmekten, ayrı bir gurur, ayrı bir şeref, ayrı bir heyecan duyduk. ' diye konuştu.
Kızılay'ın hiç kimsenin gidemediği yerlere gittiğini belirten Başbakan Erdoğan şöyle konuştu: 'O kırmızı hilal, hiç kimsenin giremediği, ulaşamadığı, varamadığı; ulaşsa bile kalamadığı yerlerde, coğrafyalarda çok büyük bir kahramanlıkla, büyük bir dirayetle tutundu. Biz, bu kırmızı hilalle ne kadar gurur duyduysak, ne kadar büyük heyecan duyduysak; dalgalandığı ülkelerde, şehirlerde de insanlar, bu kırmızı hilali görünce aynı şekilde sevinç duydular, huzur duydular, kendilerini güvende, emniyette hissettiler. '
'BU MİLLET Kasaba DEVLETİNİ VARİSİ DEĞİLDİR '
Kızılay'ın Pakistan'da meydana gelen deprem ve sel felaketlerinin ardından çok kısa bir süre içinde bölgeye ulaştığını bildiren Başbakan Erdoğan, 'Bazı gözler vardır, bazı yaklaşım tarzları vardır ki; bunlar insanı üzmektedir. Burada bizim ne işimizi var? diyenler de vardır. Fakat şunu hiç unutmayalım, kim ne derse desin, kim ne konuşursa konuşsun, bu millet tarihinden aldığı mirasla bir Kasaba devletinin varisi değildir. Bu millet dünyanın bir diğer ucuna yardım elini uzatma ferasetini gösterebilmiş bir millettir. Ta Hint Okyanusu'na kadar uzanan bir ecdadın bizler torunlarıyız. Bu gün bu millet bu görevi aynı şekilde sürdürmektedir.
Kızılay'ın hiç kimsenin gitmeye cesaret dahi edemediği Somali'de lojistik merkez kurduğunu hatırlatan Erdoğan, Somali'nin en içlerine kadar cesaretle, kahramanlıkla girdiğini bildirdi.
Gazze'ye havadan ölüm yağdığı anlarda dahi, Kızılay'ın personelinin yaralıların elinden tutmak, çocukların başını okşamak, anneleri teselli etmek, açları doyurmak, evsizlere sıcak bir barınak kurmak için sahada olduğunu ifade eden Erdoğan, 'Bu kırmızı hilal hiçbir ayrım, hiçbir ayrımcılık yapmadı; insanların dillerine, inançlarına, derilerinin rengine bakmadı. Yardım isteyenleri, ihtiyaç sahiplerini sadece ve sadece birer can olarak gördü, birer insan olarak gördü ve hepsine ulaşmanın mücadelesini verdi. ' şeklinde konuştu.
Van ve Simav'da yaşanan afetlerin ardından Kızılay'ın çok başarılı bir sınav verdiğini belirten Erdoğan, 650 bin vatandaşın etkilendiği Van depreminin ardından Kızılay'ın tarihinin en kapsamlı operasyonunu yaptığını aktardı.
'TARİHİMİZDE HER ZAMAN ESNEK GÜCÜN SAVUNUCUSU OLDUK '
Uluslararası ilişkilerde yüzyıllar boyunca Hard Power'ın yani sert gücün egemen olduğunu, 20 ve 21. Yüzyılda ise bunun yerine Soft Power yani esnek gücün geldiğini ifade eden Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü: 'Bugün artık, ülkelerin gücü, sadece ordularının, silahlarının, ekonomilerinin gücüyle ölçülmüyor. Ülkelerin, kültürel alanda, insani alanda, yardımlaşma, dayanışma alanındaki güçleri, bugün artık Sert gücün önüne geçiyor. Açıkçası biz, millet olarak, mensubu olduğumuz medeniyet olarak, Selçuklu'da, Osmanlı'da ve bugün Cumhuriyetimizde, her zaman esnek gücün savunucusu olduk. Esnek güç kavramı, her ne kadar yeni bir kavram, modern bir kavram olsa da, biz tarihimiz boyunca, kalemin kılıçtan çok daha keskin olduğuna, kılıcın açamayacağı kapıları kalemin açacağına inandık. '
Selçuklu ve Osmanlı devletinin de 3 kıta üzerinde zulümle, baskıyla, asimilasyon ve sömürüyle anılmadığını dile getiren Erdoğan, tam tersine hoşgörü, eşitlik, adaleti ve inşaa ettiği değerleriyle anıldığını vurguladı. Erdoğan, 'Dün olduğu gibi, bugün de, hiçbir ülkeye, hiçbir halka biz çıkar gözlüğüyle, rant gözlüğüyle bakmıyoruz; tam tersine, tarih boyunca olduğu gibi, ecdadımızdan devraldığımız mirasın bir gereği olarak, bütün ülke ve halklara biz gönül gözüyle bakıyoruz. ' dedi.
Eşi Emine Erdoğan, kızı Sümeyye Erdoğan'ın Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve beraberindeki heyetle birlikte Myanmar'a gittiğini ve temaslarda bulunduğunu belirten Erdoğan, bu ziyaretle böyle bir dönemde ilk defa Myanmar ile diplomatik bir temas kurulduğunu söyledi.
'ARAKAN'DAKİ TABLO SOMALİ'DEN ÇOK DAHA FECİ '
Türk heyetinin Arakan'a geçmek için girişimde bulunduğunu ve sonunda olumlu cevap alındığını belirten Erdoğan, 'Türkiye'den toplanan yardımlar, orada bizzat Müslüman kardeşlerimize ulaştırıldı ve aynı şekilde Budistlere de ulaştırıldı. Sorunlar yerinde tespit edildi. Yetkililerle çözüm üzerinde istişare yapıldı. Nasıl ki şu anda Suriye'de Türkiye'ye Lübnan'a ve Ürdün'e insanlar kaçıyorsa aynı şekilde Arakan'da da oradaki Müslümanlar Bangladeş'e kaçıp sığınmaya çalışıyorlar. Şu ana kadar Bangladeş Başbakanının Meksika'da yaptığım görüşmede söylediği 500 bin Arakan'lı bize geldi diyor. Kızılayımızın bana verdiği rapor 250 bin bu insanlar oraya kaçıp yaşam hakkı arıyorlar. ' dedi.
MEDYA'YA ELEŞTİRİ
Yaklaşık 3 gündür Myanmar'da temaslarda bulunan Türk heyetinin bu gece yarası Türkiye'ye döneceğini belirten Erdoğan, yaptığı telefon görüşmelerinde Arakan'daki tablonun Somali'den çok daha feci olduğunu aktardıklarını belirtti. Erdoğan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun Myanmar heyetinde yer almasını eleştiren bazı medya mensuplarına eleştiride bulundu. Erdoğan, 'Bu güne kadar diplomatik bir münasebeti geliştirmediğiniz bir ülkede böyle bir tablonun olduğu dönemde 50 bine yankı nüfusa sahip ülkeyle siz böyle bir adımı atıyorsunuz, 'bunun Dışişleriyle ne alakası var?' diyor. İnanır mısınız bu bir kısım medyanın Türkiye'yi ellerinden gelse 780 bin km karelik vatan toprakları içinde de yaşamamasın isteyecekler. '
PAMUKOĞLU'NA SERT ELEŞTİRİ: GRAMIN NE ÇAPIN NE
İsim vermeden bir televizyon programında 'Hakkari elden gitti' açıklaması yapan HEPAR Genel Başkanı Osman Pamukoğlu'nu eleştiren Erdoğan, 'Bu nasıl bir zihniyet? Üstelik ordunun içinden gelen bir kişi olarak bunu söyleyeceksin. Utanmadan, sıkılmadan başbakanı televizyona davet ediyor, kimsin sen, gramın ne, çapın ne?! General olmuş. General olsan ne yazar. Mesele çapın olacak, bir yere yar olacaksın. Böyle bir durumun da yok. Bizim bu ülkede işimiz var. '
'SURİYE'YE KAYITSIZ KALAMAYIZ '
Konuşmasında Suriye'de yaşananlara da değinen Başbakan Erdoğan, hükümet olarak tarihin kendilerine yüklediği vizyonla hareket ettiklerini belirtti. Erdoğan şöyle konuştu: 'Ayrıca Suriye ve Türkiye, sınırın iki tarafında kardeşlerin, akrabaların, dostların bulunduğu iki ülke. Suriye'de sistemli, kanlı, zalimane bir katliam yaşanırken, biz buna asla kayıtsız kalamazdık, kalamayız. Irak'ta geçmişte benzeri hadiseler yaşandığında biz millet olarak Irak'a gönlümüzü açtık, yüreğimizi açtık, soframızdaki ekmeğimizi onlarla paylaştık. Halepçe katliamının ardından Türkiye'ye sığınan yüz binlerce Kürt kardeşimize milletçe en güçlü desteği verdik. Şu anda da, aynı şekilde, Suriye'den kaçan kardeşlerimize kapılarımızı açtık ve gereken her insani desteği onlara sağlıyoruz. '
Türkiye'nin, mazlumlara, mağdurlara kapısını kapatma, sırtını dönme, gözünü, kulağını, gönlünü kapatma gibi bir kültürü olmadığını dile getiren Erdoğan, 'Tarih boyunca böyle bir kültürü, böyle bir anlayışı olmamıştır. ' ifadelerini kullandı.
İZMİR'E TEŞEKKÜR
İzmir Foça'da, askerlerimizi taşıyan bir araca yönelik kalleşçe saldırının İzmir halkı tarafından değerlendirmesi bizleri gerçekten mutlu etmiştir. Türk Kızılayı'na süratle ellerini uzatmaları ve orada bir kan toplama seferberliğini girişmeleri bizleri mutlu etmiştir. Bu duyarlılıklarından dolayı kendilerine teşekkür ediyorum.
Başbakan Erdoğan, konuşmasının ardından Kızılay'a yardımları ile altın madalyaya layık görülen 170 bağışçıya madalyalarını takdim etti.