Türeli, Küçük Menderes, Gediz ve Bakırçay’a Dikkat Çekti
CHP İzmir Milletvekili TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Üyesi Rahmi Aşkın Türeli, Türkiye genelinde ve özellikle de Ege Bölgesi’nde yaşanabilecek su sorununa karşı önlem alınması amacıyla TBMM’de Meclis Araştırması açılmasını istedi.
CHP’li Türeli konuya ilişkin yaptığı yazılı açıklamada su kirliliğinin insan yaşamında olumsuz etkilerinin sürmesinden duyduğu üzüntüyü dile getirdi. Türeli, “Su kirliliği ve kuraklık ülkemizde, özellikle Ege bölgesinde varlığını artan bir yoğunlukla hissettirmektedir. Ege bölgesinde son 30 yıl gibi insan yaşamı için çok kısa sayılabilecek bir zaman aralığında, su miktarı ve kalitesinde gelinen nokta ürkütücüdür. Son yıllarda yağışlardaki azalma gelecekteki olası bir felaketin habercisi olmuştur. Ancak asıl felaket kamuoyunun konuya karşı duyarsız olmasıdır” diye konuştu.
Ege Bölgesi’nde içme-kullanma ve endüstriyel su temininde zorluklar yaşanmasına rağmen asıl sorunun suyun yüzde 72’sinin kullanıldığı tarım sektöründe yaşandığını vurgulayan Rahmi Aşkın Türeli, çeşitli odaların, sivil toplum kuruluşlarının ve üniversitelerin su konusunda hazırladığı raporları hükümetin dikkate alması gerektiğini ifade etti.
Türeli, “Küçük Menderes, Gediz ve Bakırçay havzalarında kirlilik ile ilgili olarak Çevre Bakanlığı, DSİ ve üniversiteler tarafından çok ciddi çalışmalar yapılmış ve çözüm önerileri geliştirilmiştir. TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu tarafından 1999 ve 2008 yıllarında İzmir su kongrelerinde konu ayrıntılı bir biçimde tartışılmıştır. Ayrıca ilgili mühendis odalarının değişik zamanlarda yapılmış çalışmaları ve çözüm önerileri bulunmaktadır. Ancak 30 yıl önce, 20 kg ağırlığında, yayın balıklarının yaşadığı, insanların yüzebildiği nehirler, bugün açık kanalizasyon olarak kullanılmakta, evsel ve endüstriyel atıklar ne acıdır ki doğrudan denize boşaltılmaktadır. Belediyeler sağlıklı su elde etmekte zorlanmakta, su kirliliğinden kaynaklanan ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Küresel ısınmaya bağlı iklim değişikliğinden dolayı yağış ve akış değerleri azalmakta, kuraklık ve taşkın riskleri artmaktadır. Ayrıca kuraklık neticesinde su kalite parametrelerinin önemli oranda olumsuz etkilenmesi söz konusudur” dedi.
İktidarın önemsemediği tarım sektöründe tehlike çanlarının çaldığını belirten Türeli, tarıma dayalı ticaret ve sanayi için de aynı şeyin söz konusu olduğunu söyledi.
Türeli şöyle konuştu: “Günümüzde yağışların azalması, artan nüfus artışı nedeniyle su kullanımının artmasından kaynaklanan yerüstü ve yeraltı sularında azalma ciddi boyutlara ulaşmıştır. Özellikle Gediz, Küçük Menderes ve Bakırçay havzalarında Ekim 2008 tarihi itibariyle, önceden açılan sondaj kuyularından çoğu kurumuştur. 'KÜÇÜK MENDERES HAVZASINDA ARTIK 60 METREDEN SU ÇIKIYOR' Örneğin Küçük Menderes havzasında, Torbalı’da alüvyon formasyonunda yeraltı su tablası 60 metrelerin altına düşmüş olup geniş bir alanda yer altı suyu kalmamıştır. Halbuki 30 yıl önce bu kuyularda yer altı su tablası 1-2 metre derinlikte olup kuyu verimleri 60-70 litre/saniye idi. Günümüzde Ege bölgesinde içme-kullanma ve endüstriyel su temininde zorluklar yaşanmasına rağmen asıl sorun, suyun yüzde 72’sinin kullanıldığı tarım sektöründe yaşanmıştır.
Önümüzdeki yıllarda içme-kullanma ve endüstriyel sularda maliyeti yüksek olsa da su konusundaki problemler çözülebilir. Ancak günümüzde, siyasi iktidar tarafından önemsenmeyen tarım sektöründe tehlike çanları çalmaktadır. Kuraklıktan dolayı tarımsal aktivitenin azalması veya durması açlık işsizlik ve göç demektir. Bu durum sadece tarımda değil, tarıma dayalı ticaret ve sanayi için de söz konusudur. "
Kaynak: İHA
Ege Bölgesi’nde içme-kullanma ve endüstriyel su temininde zorluklar yaşanmasına rağmen asıl sorunun suyun yüzde 72’sinin kullanıldığı tarım sektöründe yaşandığını vurgulayan Rahmi Aşkın Türeli, çeşitli odaların, sivil toplum kuruluşlarının ve üniversitelerin su konusunda hazırladığı raporları hükümetin dikkate alması gerektiğini ifade etti.
Türeli, “Küçük Menderes, Gediz ve Bakırçay havzalarında kirlilik ile ilgili olarak Çevre Bakanlığı, DSİ ve üniversiteler tarafından çok ciddi çalışmalar yapılmış ve çözüm önerileri geliştirilmiştir. TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu tarafından 1999 ve 2008 yıllarında İzmir su kongrelerinde konu ayrıntılı bir biçimde tartışılmıştır. Ayrıca ilgili mühendis odalarının değişik zamanlarda yapılmış çalışmaları ve çözüm önerileri bulunmaktadır. Ancak 30 yıl önce, 20 kg ağırlığında, yayın balıklarının yaşadığı, insanların yüzebildiği nehirler, bugün açık kanalizasyon olarak kullanılmakta, evsel ve endüstriyel atıklar ne acıdır ki doğrudan denize boşaltılmaktadır. Belediyeler sağlıklı su elde etmekte zorlanmakta, su kirliliğinden kaynaklanan ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Küresel ısınmaya bağlı iklim değişikliğinden dolayı yağış ve akış değerleri azalmakta, kuraklık ve taşkın riskleri artmaktadır. Ayrıca kuraklık neticesinde su kalite parametrelerinin önemli oranda olumsuz etkilenmesi söz konusudur” dedi.
İktidarın önemsemediği tarım sektöründe tehlike çanlarının çaldığını belirten Türeli, tarıma dayalı ticaret ve sanayi için de aynı şeyin söz konusu olduğunu söyledi.
Türeli şöyle konuştu: “Günümüzde yağışların azalması, artan nüfus artışı nedeniyle su kullanımının artmasından kaynaklanan yerüstü ve yeraltı sularında azalma ciddi boyutlara ulaşmıştır. Özellikle Gediz, Küçük Menderes ve Bakırçay havzalarında Ekim 2008 tarihi itibariyle, önceden açılan sondaj kuyularından çoğu kurumuştur. 'KÜÇÜK MENDERES HAVZASINDA ARTIK 60 METREDEN SU ÇIKIYOR' Örneğin Küçük Menderes havzasında, Torbalı’da alüvyon formasyonunda yeraltı su tablası 60 metrelerin altına düşmüş olup geniş bir alanda yer altı suyu kalmamıştır. Halbuki 30 yıl önce bu kuyularda yer altı su tablası 1-2 metre derinlikte olup kuyu verimleri 60-70 litre/saniye idi. Günümüzde Ege bölgesinde içme-kullanma ve endüstriyel su temininde zorluklar yaşanmasına rağmen asıl sorun, suyun yüzde 72’sinin kullanıldığı tarım sektöründe yaşanmıştır.
Önümüzdeki yıllarda içme-kullanma ve endüstriyel sularda maliyeti yüksek olsa da su konusundaki problemler çözülebilir. Ancak günümüzde, siyasi iktidar tarafından önemsenmeyen tarım sektöründe tehlike çanları çalmaktadır. Kuraklıktan dolayı tarımsal aktivitenin azalması veya durması açlık işsizlik ve göç demektir. Bu durum sadece tarımda değil, tarıma dayalı ticaret ve sanayi için de söz konusudur. "