İzmir'de 'Büyük Atlama' Eylemi

Tüm Dünya'da nehirlerin özgürce akması için 2005 yılından itibaren Avrupa'da düzenlenen Büyük Atlama (Big Jump) eylemi, İzmir'de ilk defa Gediz Nehri'nin denize deltasında gerçekleştirildi.

Nehirlerin özgür akması için tüm Avrupa ile aynı anda Türkiye'nin otuza yakın noktasında yüzlerce insan nehirlere, onların beslediği göllere ve denizlere atladı. Her yıl tüm Avrupa'da düzenlenen Büyük Atlama, Türkiye'de de Hasankeyf'ten Burdur'a, Samsun'dan, İzmir'e yaklaşık 30 noktada gerçekleştirildiği öğrenildi. Büyük Atlama'nın bir yandan nehirlerin yaşaması için mücadele verirken bir yandan da nehirlerin bizim için ne kadar değerli ve vazgeçilmez olduğunu bizzat suyu kucaklayarak hatırlama amacı ile gerçekleştiriliyor. İzmir'de Büyük Atlama'ya katılan yaklaşık 20 kişi Bostanlı Balıkçı Barınağı'nda buluştuktan sonra İzmir Kuş Cenneti'nde bulunan Homa Dalyanı'nda Gediz Nehri'nin deniz ile buluştuğu noktalardan birinde, üzerinde 'Gediz Deltası İzmir'in En Doğal Hali' yazılı pankartla birlikte suya atladı.

İzmir'de de ilk defa Gediz Nehri’nin denize döküldüğü noktada ince uzun ve karaya paralel kordonlarla denizden ayrılmış lagünler, tuzlu bataklıklar ve aktif olarak üretim yapılan tuzlalardan oluşuyor ve çok sayıda kuş, memeli ve iç su balığına ev sahipliği yapıyor. Bugüne kadar 263 kuş türü gözlenen nehirde, flamingonun ülkemizdeki iki önemli üreme alanından birisi. Tepeli pelikan, küçük kerkenez, mahmuzlu kızkuşu, karagagalı sumru ve kocagöz gibi nesli tehlikede olan kuş türleri alanda üreme şansı bulurken özellikle Doğu Avrupa’da yaşayan su kuşları için nehir, önemli bir kışlama ve konaklama alanı olarak hizmet veriyor. Delta, balıkçılık için de büyük önem taşıyor ve birçok koruma statüsüne sahip olmasına karşın bugün plansız yapılaşma nedeniyle ciddi tehlike altında olduğu için Büyük atlama buruda gerçekleştirildi.

Nehirlerin yaşam kaynağımız olduğunu belirten Doğa Derneği Genel Müdürü Engin Yılmaz, “Planlanan 2000 baraj ve HES projesi gerçekleştiği takdirde Türkiye'de özgür akan tek bir nehir bile kalmayacak, göllerimiz kuruyacak, denizlerimizde yaşam olmayacak. Oysa bizler suyla olan bağlarımızı yeniden hatırlamak, suyla bütünleşmek ve yaşam kaynağımızı korumak istiyoruz. Hasankeyf örneğinde olduğu gibi bir avuç kazanç uğruna nehirlerimizin 'yenilenebilir enerji' adı altında baraj ve HES’ler ile yok edilmesine sessiz kalmayanlar Anadolu’nun dört bir yanında suyu şükranla kucaklayarak nehirlerin ortak yaşamımız için ne kadar değerli ve vazgeçilmez olduğunu hatırlattılar” ifadelerini kullandı .
Kaynak: İHA