Bakan Çağlayan, Mersin’de Turunçgil Zirvesi’ne Katıldı
Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, tarımın gelecekte dünyanın en önemli stratejik güçlerinden biri olacağını, büyük petrol, doğalgaz ve yeraltı kaynaklarına sahip olan ülkelerin tarım ve gıda konusunda bazı endişeleri olduğunu belirterek, “Ama ülkemiz tarım, hayvancılık ve gıda konusunda önemli kaynaklara sahip.Burada asıl olan bu gücü en doğru ve iyi şekilde kullanıp yönetmek” dedi.
Ekonomi Bakanı Çağlayan, İçel ve Adana’daki turunçgil sektörü ile Akdeniz İhracatçı Birlikleri’nin (AKİB) düzenlediği Turunçgil Zirvesi ile AKİB’in ödül törenine katılmak üzere İçel’e geldi. AKİB Konferans Salonu’nda yapılan Turunçgil Zirvesi’ne Bakan Çağlayan’ın yanı sıra İçel Valisi Hasan Basri Güzeloğlu, AK Parti ve CHP İçel milletvekilleri, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, AKİB ve sektör temsilcileri, turunçgil üreticileri ile çok sayıda ihracatçı katıldı.
Bakan Çağlayan, Turunçgil Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, AK Parti hükümetleri döneminde tarıma verilen desteğin giderek arttığını, bundan dolayı da sektörün gerek Türkiye gayri safi milli hasıladaki, gerek Türkiye ihracatındaki, istihdamda ve üretimdeki payının da arttığına işaret etti. Dünyanın gelecekte en önemli stratejik güçlerinden biri olacak sektör üzerine konuştuklarını ifade eden Çağlayan, “Mesele sadece turunçgil değil. Tarım ve hayvancılığı da katarak bakarsak gelecekte büyük petrol, doğalgaz kaynaklarına, yeraltı kaynaklarına sahip olan ülkelerin tarım ve gıda konusunda bazı endişeleri olduğunu, gerek Türkiye, gerek yurt dışı seyahatlerinde net görüyoruz. Ülkemize yeterli enerji kaynağı vermedi Allah. Yılda 55 milyar dolar ithalat bedeli veriyoruz. Ama ülkemiz, insanların asla erteleyemeyeceği, vazgeçemeyeceği tarım, hayvancılık ve gıda konusunda önemli kaynaklara sahip. Burada asıl olan bu gücü en doğru ve iyi şekilde kullanıp yönetmek” diye konuştu.
“2011’DE TÜRKİYE’NİN TARIM ÜRÜNLERİ İHRACATINI 14,4 MİLYAR DOLARA ÇIKARDIK”
Dünya ve Türkiye tarımına ilişkin rakamlar veren Çağlayan, tüm dünya mal ticaretinin 2011’de 17,8 trilyon dolar olduğunu, tarımın bundaki payının ise yaklaşık 7,8’lik payla 1,4 trilyon dolara ulaştığını kaydetti.
Türkiye’de tarım sektörünün son 8 yılın 7 yılında arka arkayla pozitif büyüme gösterdiğine, geçen yılki büyümenin yüzde 5,2 olduğuna dikkat çeken Çağlayan, şöyle devam etti: “Geçen yılki yüzde 8,5’lik büyümenin 4,5 puanlık katkısı, Türk ihracatçısının yaptığı ihracattan kaynaklandı. Sadece tarım sektörünün geçen yılki büyümeye etkisi yüzde 8,9 olarak ortaya çıktı. Yine 2002’de Türkiye’nin toplam tarım ihracatı 3,8 milyar dolardı. 2011’de ihracatımızı üç kattan fazla artırarak toplam tarım ürünleri ihracatını 14,4 milyar dolara çıkardık, toplam ihracat içindeki payı yüzde 10,7’ye çıktı. Tarımdaki ihracatçı sayısı da 5 bin 738 oldu.” Türkiye’nin bugün dünyanın 190 ülkesine tarım ürünleri ihracatı yaptığının altını çizen Çağlayan, 2002’de 494 milyon dolar olan toplam yaş meyve sebze ihracatının 2011’de 5 kattan fazla büyüyerek toplam tarım ihracatının yüzde 16’sını oluşturduğunu dile getirdi. Türkiye’nin toplam dünya ihracatındaki payı yüzde 1’in dahi altında iken turunçgilde dünyada 12 milyar dolarlık pazarda yüzde 9’luk payla 1 milyar dolardan fazla ihracatla dünya pazarlarında yer aldığını aktaran Çağlayan, yaş meyve sebze ve turunçgil sektörlerinin dünya ihracatında önemli söz sahibi olduğunu vurguladı. Rusya başta olmak üzere Irak, Ukrayna ve Suudi Arabistan’ın önemli pazarlar olarak gelişmesini artırdığını kaydeden Çağlayan, gelinen noktanın önemli olduğunu ama yeterli bulmadıklarını, hedefleri 2023 olarak belirlediklerini söyledi.
Cumhuriyet tarihinde bir ilki gerçekleştirerek TİM ve ona bağlı 60 ihracatçı birliği ile 2023 hedeflerini belirlediklerini ve bunun ulusal hedef olduğunu belirten Çağlayan, “Tarım ürünleri ihracatımızın hedefi 40 milyar dolar. Türkiye, yapacağı çalışmalarla 40 milyar doları yakalamak için 2023’ü beklemeyecektir. Yaş meyve sebze sektörünün koyduğu 10 milyar dolarlık ihracat hedefinin de yine 2023’ten önce yakalanacağını tahmin ediyorum. İnanıyorum ki, aynı çerçevede 2023 geldiğinde de 5 milyar dolara yaklaşmış turunçgil ihracatını yakalamış dönemi konuşacağız. Bu konuda Türkiye’nin önü açık. Hükümetin verdiği desteklerde olabildiğince şeffaf bir destek mekanizmasıyla hareket ettik” ifadelerini kullandı.
“BEN BABAMIN PARASINI HARCAMIYORUM”
Tarıma verilen destekler konusunda bilgi veren Bakan Çağlayan, şunları söyledi: “Tarım Bakanlığı’na kamu bütçesinden verilen pay ortada. Benim bakanlığımın görevi de tüm ihracatın tamamına destek vermektir. Gelinen seviyeyi sizlerin dikkatine ve insafına bırakıyorum. Harcarken ben babamın parasını harcamıyorum, 75 milyonun bana emanet edilen parasını harcıyorum. 1 Ocak-25 Temmuz arası verilen toplam destek 402,5 milyon lira. İhracata verilen doğrudan destek yüzde 60’tan fazla. Bu çerçevede bu işin kökten çözümünü yapmalıyız. İhracatçı birliği başkanlarıyla bir araya geldik. Benim Ekonomi Bakanlığımda bekleyen tek bir destek dosyası yok. Ödenek kısmı, Maliye Bakanlığı’ndan bana para gelecek ki, ödensin.”
“ARTIK TARIMSAL ÜRÜNLERE, DİREKT ÜRETİCİYE DESTEK VERİLECEK” D
estekleme ve Fiyat İstikrar Fonu (DFİF) primlerinin ödenmediği yönündeki şikayetleri de değerlendiren Çağlayan, “DFİF’ler ödenmiyor deniyor. Benim kenarda duran param yok. Üretici ‘Sayın Bakan bu parayı sadece ihracatçıya veriyorsunuz’ diyor; ihracatçı ‘Ben zamanında alamıyorum’ diyor. Kökten çözümü buluyoruz. Şu anda Ekonomi Koordinasyon Kurulu’nda aldığımız kararla artık sadece tarımsal ürünlere destek vereceğiz. Bundan sonra yaş meyve sebze konusundaki destekleri Tarım Bakanlığı direkt üreticiye verecek. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı verecek. Türkiye, dünya ekonomisinin büyük krizden geçtiği dönemde dimdik ayakta duruyor. Toplanan kaynakları en doğru şekilde dağıtmak zorundayız. Ben bu konuda desteğin, ihracatçı nasıl olsa kendini toparlar, üreticiye verilmesi kanaatindeyim” şeklinde konuştu.
“DFİF ÖDENEKLERİ AĞUSTOS AYINDA SERBEST BIRAKILACAK”
Türk üreticisinin alın terine herkesin aynı şekilde saygı göstereceğinin altını çizen Çağlayan, Ekonomi Bakanlığı çerçevesinde üreticiyi asla başka bir ülkenin haksız rekabetiyle karşı karşıya bırakmayacağını da vurguladı. DFİF ödemeleri konusunda bir de müjde veren Çağlayan, Maliye Bakanlığı’na yazdıkları ödenek talebi doğrultusunda bakanlığın Ağustos ayı itibariyle ödenekleri serbest bırakacağını bildirdi. Turinçgile 2012 Ocak-Temmuz döneminde 122,1 milyon lira toplam destek verdiklerini ifade eden Çağlayan, laboratuar analiz fiyatlarının şişmesine karşı analiz işlerinin rekabete açılmasını da önerdi.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Ferhat Şelli de, tarım sektörünün son yıllarda bir başarı hikayesi yazdığını söyledi.
Bu başarıyı rakamlarla aktaran Şelli, “Yaş meyve sebze sektörü son 10 yılda 39 milyon tondan 44,5 milyon tona geldi. Turunçgilde ise 2,5 milyondan son 10 yılda 3,7 milyona yükseldi Türkiye. Türkiye 10 yıl önce turunçgil sektöründe dünyanın 10. ülkesiyken, şimdi 7. sıraya geldi" dedi.
Türkiye’nin Dünya Bankası rakamlarına göre tarımsal ekonomik büyüklükte 11. sıradan bugün 7. sıraya, Avrupa'da ise 1. sıraya yükseldiğine dikkat çeken Şelli, turunçgil ihracatının ise son 10 yılda 1,1 milyar dolar seviyesine yükseldiğini bildirdi. Turunçgil ile ilgili stratejik bir yol haritası hazırladıkları bilgisini veren Şelli, ürün çeşitliliği konusunda önemli çalışmalar içerisinde olduklarını, zirai ilaç kalıntısıyla ilgili çok önemli bir adım daha attıklarını, iyi tarım ve organik tarımla ilgili destekler başlattıklarını ve bu desteklerin süreceğini belirtti.
Bu yıl çiftçiye nakit ödenen desteğin 7,6 milyar TL olduğunu vurgulayan Şelli, şu anda 16 ürüne destek verdiklerini kaydetti.
Türkiye’de ilk defa tarım havzaları inceleme modeli başlattıklarını, bundan sonraki süreçte turunçgil ve meyve sebze sektöründe de havza bazlı destekleme modeline geçeceklerini dile getiren Şelli, turunçgil sektöründe en önemli sorunlardan birinin hasat süresinin kısalığı olduğuna dikkat çekerek, “Turunçgil hasadı 3-4 aylık bir sürede yapılıyor. Bu süreçte fiyat ve pazar açısından büyük sorunlar teşkil eder. Belki bizim de İspanya ve Brezilya gibi hasat süresini uzatmamız lazım. Türkiye'nin 30 tarım havzasında en iyi turunçgilin nerede yetiştirilebileceğini tespit ettik. Turunçgile potansiyeli olan ama şu anda dikimi yapılmayan yerlerde yeni bahçe tesislerinin oluşturulması için yeni bir destekleme çalışması yürütüyoruz. Bu kapsamda turunçgildeki hasat süresini 3-4 aydan 6-7 aya uzatmaya yönelik adımımız var" şeklinde konuştu.
AKİB Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Ali Kavak ise dünyada 124 milyon ton narenciye üretildiğini, bunun 3,5 milyon tonunun Türkiye'de üretildiğini söyledi.
Sektörün en az 1 milyon insana iş ve aş sağladığını belirten Kavak, turunçgil sektörü desteklenirken bunların unutulmamasını istedi.
Zirvede, okullarda devlet eliyle narenciye ürünleri dağıtılmasını isteyen İçel Turunçgil Üreticileri Birliği Başkanı Ahmet Dursun Şahin, 2013 Akdeniz Oyunları kapsamında yapımı devam eden stadyuma da limon veya turunçgille ilgili bir isim verilmesini önerdi.
İçel Ziraat Odası Başkanı Cengiz Gökçel ise sektörün sorunları üzerinde durduğu konuşmasında, ton başına verilen 125 dolarlık desteğin 50 dolarının iyi tarım uygulaması yapan üreticilere verilmesini istedi.
Kısa bir konuşma yapan TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi de, AKİB'in ihracat açısından önemli olduğunu, özellikle elde edilen ihracat rakamlarında tarım ürünlerinin yadsınamaz önemde olduğunu kaydetti.
Kaynak: İHA
Bakan Çağlayan, Turunçgil Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, AK Parti hükümetleri döneminde tarıma verilen desteğin giderek arttığını, bundan dolayı da sektörün gerek Türkiye gayri safi milli hasıladaki, gerek Türkiye ihracatındaki, istihdamda ve üretimdeki payının da arttığına işaret etti. Dünyanın gelecekte en önemli stratejik güçlerinden biri olacak sektör üzerine konuştuklarını ifade eden Çağlayan, “Mesele sadece turunçgil değil. Tarım ve hayvancılığı da katarak bakarsak gelecekte büyük petrol, doğalgaz kaynaklarına, yeraltı kaynaklarına sahip olan ülkelerin tarım ve gıda konusunda bazı endişeleri olduğunu, gerek Türkiye, gerek yurt dışı seyahatlerinde net görüyoruz. Ülkemize yeterli enerji kaynağı vermedi Allah. Yılda 55 milyar dolar ithalat bedeli veriyoruz. Ama ülkemiz, insanların asla erteleyemeyeceği, vazgeçemeyeceği tarım, hayvancılık ve gıda konusunda önemli kaynaklara sahip. Burada asıl olan bu gücü en doğru ve iyi şekilde kullanıp yönetmek” diye konuştu.
“2011’DE TÜRKİYE’NİN TARIM ÜRÜNLERİ İHRACATINI 14,4 MİLYAR DOLARA ÇIKARDIK”
Dünya ve Türkiye tarımına ilişkin rakamlar veren Çağlayan, tüm dünya mal ticaretinin 2011’de 17,8 trilyon dolar olduğunu, tarımın bundaki payının ise yaklaşık 7,8’lik payla 1,4 trilyon dolara ulaştığını kaydetti.
Türkiye’de tarım sektörünün son 8 yılın 7 yılında arka arkayla pozitif büyüme gösterdiğine, geçen yılki büyümenin yüzde 5,2 olduğuna dikkat çeken Çağlayan, şöyle devam etti: “Geçen yılki yüzde 8,5’lik büyümenin 4,5 puanlık katkısı, Türk ihracatçısının yaptığı ihracattan kaynaklandı. Sadece tarım sektörünün geçen yılki büyümeye etkisi yüzde 8,9 olarak ortaya çıktı. Yine 2002’de Türkiye’nin toplam tarım ihracatı 3,8 milyar dolardı. 2011’de ihracatımızı üç kattan fazla artırarak toplam tarım ürünleri ihracatını 14,4 milyar dolara çıkardık, toplam ihracat içindeki payı yüzde 10,7’ye çıktı. Tarımdaki ihracatçı sayısı da 5 bin 738 oldu.” Türkiye’nin bugün dünyanın 190 ülkesine tarım ürünleri ihracatı yaptığının altını çizen Çağlayan, 2002’de 494 milyon dolar olan toplam yaş meyve sebze ihracatının 2011’de 5 kattan fazla büyüyerek toplam tarım ihracatının yüzde 16’sını oluşturduğunu dile getirdi. Türkiye’nin toplam dünya ihracatındaki payı yüzde 1’in dahi altında iken turunçgilde dünyada 12 milyar dolarlık pazarda yüzde 9’luk payla 1 milyar dolardan fazla ihracatla dünya pazarlarında yer aldığını aktaran Çağlayan, yaş meyve sebze ve turunçgil sektörlerinin dünya ihracatında önemli söz sahibi olduğunu vurguladı. Rusya başta olmak üzere Irak, Ukrayna ve Suudi Arabistan’ın önemli pazarlar olarak gelişmesini artırdığını kaydeden Çağlayan, gelinen noktanın önemli olduğunu ama yeterli bulmadıklarını, hedefleri 2023 olarak belirlediklerini söyledi.
Cumhuriyet tarihinde bir ilki gerçekleştirerek TİM ve ona bağlı 60 ihracatçı birliği ile 2023 hedeflerini belirlediklerini ve bunun ulusal hedef olduğunu belirten Çağlayan, “Tarım ürünleri ihracatımızın hedefi 40 milyar dolar. Türkiye, yapacağı çalışmalarla 40 milyar doları yakalamak için 2023’ü beklemeyecektir. Yaş meyve sebze sektörünün koyduğu 10 milyar dolarlık ihracat hedefinin de yine 2023’ten önce yakalanacağını tahmin ediyorum. İnanıyorum ki, aynı çerçevede 2023 geldiğinde de 5 milyar dolara yaklaşmış turunçgil ihracatını yakalamış dönemi konuşacağız. Bu konuda Türkiye’nin önü açık. Hükümetin verdiği desteklerde olabildiğince şeffaf bir destek mekanizmasıyla hareket ettik” ifadelerini kullandı.
“BEN BABAMIN PARASINI HARCAMIYORUM”
Tarıma verilen destekler konusunda bilgi veren Bakan Çağlayan, şunları söyledi: “Tarım Bakanlığı’na kamu bütçesinden verilen pay ortada. Benim bakanlığımın görevi de tüm ihracatın tamamına destek vermektir. Gelinen seviyeyi sizlerin dikkatine ve insafına bırakıyorum. Harcarken ben babamın parasını harcamıyorum, 75 milyonun bana emanet edilen parasını harcıyorum. 1 Ocak-25 Temmuz arası verilen toplam destek 402,5 milyon lira. İhracata verilen doğrudan destek yüzde 60’tan fazla. Bu çerçevede bu işin kökten çözümünü yapmalıyız. İhracatçı birliği başkanlarıyla bir araya geldik. Benim Ekonomi Bakanlığımda bekleyen tek bir destek dosyası yok. Ödenek kısmı, Maliye Bakanlığı’ndan bana para gelecek ki, ödensin.”
“ARTIK TARIMSAL ÜRÜNLERE, DİREKT ÜRETİCİYE DESTEK VERİLECEK” D
estekleme ve Fiyat İstikrar Fonu (DFİF) primlerinin ödenmediği yönündeki şikayetleri de değerlendiren Çağlayan, “DFİF’ler ödenmiyor deniyor. Benim kenarda duran param yok. Üretici ‘Sayın Bakan bu parayı sadece ihracatçıya veriyorsunuz’ diyor; ihracatçı ‘Ben zamanında alamıyorum’ diyor. Kökten çözümü buluyoruz. Şu anda Ekonomi Koordinasyon Kurulu’nda aldığımız kararla artık sadece tarımsal ürünlere destek vereceğiz. Bundan sonra yaş meyve sebze konusundaki destekleri Tarım Bakanlığı direkt üreticiye verecek. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı verecek. Türkiye, dünya ekonomisinin büyük krizden geçtiği dönemde dimdik ayakta duruyor. Toplanan kaynakları en doğru şekilde dağıtmak zorundayız. Ben bu konuda desteğin, ihracatçı nasıl olsa kendini toparlar, üreticiye verilmesi kanaatindeyim” şeklinde konuştu.
“DFİF ÖDENEKLERİ AĞUSTOS AYINDA SERBEST BIRAKILACAK”
Türk üreticisinin alın terine herkesin aynı şekilde saygı göstereceğinin altını çizen Çağlayan, Ekonomi Bakanlığı çerçevesinde üreticiyi asla başka bir ülkenin haksız rekabetiyle karşı karşıya bırakmayacağını da vurguladı. DFİF ödemeleri konusunda bir de müjde veren Çağlayan, Maliye Bakanlığı’na yazdıkları ödenek talebi doğrultusunda bakanlığın Ağustos ayı itibariyle ödenekleri serbest bırakacağını bildirdi. Turinçgile 2012 Ocak-Temmuz döneminde 122,1 milyon lira toplam destek verdiklerini ifade eden Çağlayan, laboratuar analiz fiyatlarının şişmesine karşı analiz işlerinin rekabete açılmasını da önerdi.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Ferhat Şelli de, tarım sektörünün son yıllarda bir başarı hikayesi yazdığını söyledi.
Bu başarıyı rakamlarla aktaran Şelli, “Yaş meyve sebze sektörü son 10 yılda 39 milyon tondan 44,5 milyon tona geldi. Turunçgilde ise 2,5 milyondan son 10 yılda 3,7 milyona yükseldi Türkiye. Türkiye 10 yıl önce turunçgil sektöründe dünyanın 10. ülkesiyken, şimdi 7. sıraya geldi" dedi.
Türkiye’nin Dünya Bankası rakamlarına göre tarımsal ekonomik büyüklükte 11. sıradan bugün 7. sıraya, Avrupa'da ise 1. sıraya yükseldiğine dikkat çeken Şelli, turunçgil ihracatının ise son 10 yılda 1,1 milyar dolar seviyesine yükseldiğini bildirdi. Turunçgil ile ilgili stratejik bir yol haritası hazırladıkları bilgisini veren Şelli, ürün çeşitliliği konusunda önemli çalışmalar içerisinde olduklarını, zirai ilaç kalıntısıyla ilgili çok önemli bir adım daha attıklarını, iyi tarım ve organik tarımla ilgili destekler başlattıklarını ve bu desteklerin süreceğini belirtti.
Bu yıl çiftçiye nakit ödenen desteğin 7,6 milyar TL olduğunu vurgulayan Şelli, şu anda 16 ürüne destek verdiklerini kaydetti.
Türkiye’de ilk defa tarım havzaları inceleme modeli başlattıklarını, bundan sonraki süreçte turunçgil ve meyve sebze sektöründe de havza bazlı destekleme modeline geçeceklerini dile getiren Şelli, turunçgil sektöründe en önemli sorunlardan birinin hasat süresinin kısalığı olduğuna dikkat çekerek, “Turunçgil hasadı 3-4 aylık bir sürede yapılıyor. Bu süreçte fiyat ve pazar açısından büyük sorunlar teşkil eder. Belki bizim de İspanya ve Brezilya gibi hasat süresini uzatmamız lazım. Türkiye'nin 30 tarım havzasında en iyi turunçgilin nerede yetiştirilebileceğini tespit ettik. Turunçgile potansiyeli olan ama şu anda dikimi yapılmayan yerlerde yeni bahçe tesislerinin oluşturulması için yeni bir destekleme çalışması yürütüyoruz. Bu kapsamda turunçgildeki hasat süresini 3-4 aydan 6-7 aya uzatmaya yönelik adımımız var" şeklinde konuştu.
AKİB Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Ali Kavak ise dünyada 124 milyon ton narenciye üretildiğini, bunun 3,5 milyon tonunun Türkiye'de üretildiğini söyledi.
Sektörün en az 1 milyon insana iş ve aş sağladığını belirten Kavak, turunçgil sektörü desteklenirken bunların unutulmamasını istedi.
Zirvede, okullarda devlet eliyle narenciye ürünleri dağıtılmasını isteyen İçel Turunçgil Üreticileri Birliği Başkanı Ahmet Dursun Şahin, 2013 Akdeniz Oyunları kapsamında yapımı devam eden stadyuma da limon veya turunçgille ilgili bir isim verilmesini önerdi.
İçel Ziraat Odası Başkanı Cengiz Gökçel ise sektörün sorunları üzerinde durduğu konuşmasında, ton başına verilen 125 dolarlık desteğin 50 dolarının iyi tarım uygulaması yapan üreticilere verilmesini istedi.
Kısa bir konuşma yapan TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi de, AKİB'in ihracat açısından önemli olduğunu, özellikle elde edilen ihracat rakamlarında tarım ürünlerinin yadsınamaz önemde olduğunu kaydetti.