Tavşanlı'da 'Atık Tesisi' Protestosu

İbrahim Aksaz Yaban Hayatini Koruma Derneği Başkan Yardımcısı ve Tüketiciyi Destekleme Derneği Kütahya Şubesi yönetim kurulu üyesi Dr. Zeliha Aksaz Şahbaz, Tavşanlı Cumhuriyet Meydanın da ilçeye yapılması planlanan MESS Tehlikeli Atık Bertaraf Tesisi’ne yönelik tepki açıklamasında bulundu.

Tavşanlı Çobanköy mevkiinde MESS Entegre Geri Kazanım ve Enerji San ve Tic. AŞ tarafından Atık Yakım Tesislerinin yapılmasının planlandığını söyleyen Şahbaz, “Çobanköy’de yapımı planlanan bu tesis Tavşanlı ve Kütahya’yı Türkiye’nin ve dünyanın en tehlikeli çöplüğü haline getirecektir. Atıkların çok yüksek ısılarda yakılması ile tesislerin bacalarından ve depolanan küllerden dioksin, furan gibi kalıcı organik kirleticiler ve civa, kurşun, kadmiyum, arsenik kalay gibi ağır metaller çevreye yoğun olarak yayılacaktır. Bu kirleticilerin bacalara takılacak filtrelerden de geçebildikleri bilimsel verilerle kanıtlanmıştır. Oluşacak küllerin de ülke koşullarında yüzyıllarca depolanarak sızdırılmadan korunabilmesi mümkün değildir” dedi.

Bu toksik maddelerin özellikle hayvanlarda olmak üzere besin zincirini oluşturan tüm organizmalarda birikerek insanlarda başta kanser olmak üzere lösemi, böbrek yetmezliği, bağışıklık ve nörolojik sisteminin zehirlenmesi, kalp hastalıkları, hipertansiyon, guatr, üreme bozuklukları özellikle erkeklerde kısırlık, çocuklarda gelişim bozukluğu, sakat doğumlar gibi sayısız tedavisi olmayan yaşamı tehdit eden hastalıklara neden olduğunu ileri süren Şahbaz, “Özellikle çocuklarda daha anne karnında iken plasenta ve fetusta yerleşmektedir. Anne sütüne geçerek çocuğun vücudunda birikmeye devam etmektedir. Örneğin İngiltere’de yapılan araştırmalar atık yakma fabrikası bölgesinde en az 11 000 kişinin kanser nedeniyle hayatını kaybettiğini ortaya koymaktadır. Doğada yok olmayan bu toksik maddeler sadece Çobanköy, Tavşanlı’nın değil halk sağlığı, çevre sağlığı ve ekosistem sorunudur. Atıklar burada toplanarak Tavşanlı’yı zehir deposuna çevirecektir” diye konuştu.

Bölgenin coğrafi yapısı incelendiğinde bu alanın geniş sulak alanlar, göller ve tarım arazisi ile kaplı olduğunu dile getiren Şahbaz konuşmasını şöyle sürdürdü: "Sulak alanlar; gıda temin ederler, su rejimini kontrol ederler ve enerji depolarlar. İnsanlığın geleceği için korunmaları zorunludur. Sulak alanların akılcı ve sürdürülebilir kullanımı, özellikle yoksul insanlar için yaşamsal bir önem taşımaktadır. İnsan sağlığı, sulak alanların sağlığına bağlıdır. Bu sulak alanlar pek çok göçmen kuşun konaklama yeri ve doğal yaşamın en önemli kaynaklarından biridir. Türkiye’nin de 1993 yılında imzaladığı uluslarası Ramsar Sözleşmesi biyoçeşitliliğin en yoğun olduğu Sulak Alanlar’ın korunmasını gerektirmektedir. Tüm Türkiye’den ve dünyanın değişik bölgelerinden toplanan atıkların yakılması ile ortaya çıkan kalıcı zehirli maddeler ve ağır metaller bu sulak alanların kalıcı olarak zehirlenmesi ile ekolojik dengeyi geri dönüşümsüz bir şekilde bozacaktır.

Daha önce uluslar arası sözleşmelere aykırı bir şekilde İspanya’nın Ulla gemisi tüm tepkilere rağmen İçel’in İskenderun limanında 4.5 yıl bekledikten sonra batmıştır. İtalya tarafından Karadeniz’e bırakılan Samsun ve Sinop sahillerindeki zehir dolu variller ancak 19 yıl sonra gönderilebilmiştir. Binlercesinin de deniz dibinde kaldığı tahmin edilmektedir.Tüm bu gelişmeler ışığında bu atıkların sadece Türkiye’den değil tüm dünyadan geleceği açıktır.

Su havzaları üzerinde bulunan cennet şehrimizi zehir çöplüğü haline getirmeye çalışıyorlar. Sadece Kütahya’nın değil Türkiye’nin hatta yetmedi Avrupa’nın belki de Amerikanın tehlikeli atıklarını yakarak havamıza, suyumuza ve toprağımıza, zehir katacaklar.

Çocuklarımız sakat doğacak, gelişemeyecek, erken yaşta tedavisi olmayan hastalıklara yakalanacağız. Bu tesislerde yakılan atıklardan ortaya çıkan Kalıcı Organik Kirleticiler ve ağır metaller rüzgarla ve suyla kilometrelerce öteye taşınacaktır. Su havzası üzerinde bulunduğu için sadece Tavşanlı ve Kütahya’nın değil Adranos Çayı ile Marmara bölgesinin, Porsuk çayı ile Sakarya nehri ve bu sularla sulanan İç Anadolu ve Karadeniz bölgesindeki toprakları zehirleyecektir. Göllerdeki kirlenme ile yeraltı suları da ağır metal ve kalıcı organik toksik atıklarla kirlenecektir.

Kütahya ve özellikle Tavşanlı bölgesi Gümüş Köy’deki siyanürle gümüş çıkartan Eti Gümüş tesislerindeki sızıntılarla, bu tesislerden yayılan siyanürün açığı çıkardığı Arsenik gibi ağır metallerle kirlenmektedir. Emet Hisarcık bölgesinde yer alan Bor madenlerinde yayılan Arsenik şebeke sularını kullanılmaz hale getirmiştir. Bölgede Seyit Ömer ve Tunçbilek olmak üzere iki adet linyit kömürü ile elektrik üretimi yapan termik santral bulunmaktadır. Tüm bunların bedelini Kütahya halkı kanser ve kronik akciğer hastalığı gibi hastalıklardaki büyük artışla ödemektedir. Ailesinden en az bir kişiyi kanserden kaybetmeyen insan yok gibidir. Bölgede ayrıca ciddi üreme sağlığı bozuklukları da dikkat çekmektedir.

Tüm bunların üzerine güzel insanlarımız ve şehrimiz dünyanın en tehlikeli zehirleri toplanarak daha fazla zehirlenmek isteniyor.

Bizler yaşam hakkı istiyoruz. Kendimiz için çocuklarımız ve torunlarımız için, doğada birlikte yaşadığımız kendisini savunamayan kurt, kuş tüm bitki ve canlılar için sağlıklı yaşam hakkı istiyoruz. Yaşam kaynağımız olan havamızın, suyumuzun ve toprağımızın kalıcı olarak zehirlenmesini istemiyoruz. Bunun için de tüm gücümüzle mücadele etmek gelecek nesillere olan en önemli borcumuzdur.Tüm Tavşanlı ve Kütahya halkının desteğini bekliyoruz.” Zeliha Aksaz Şahbaz’ın Meydan’daki açıklamasında Cumhuriyet Halk Partisi İlçe Başkanı Mehmet Şentürk ve partililer de bulundu .
Kaynak: İHA