2. Dış Politika Çalıştayı, Mardin'de Başladı

Başbakanlık Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü, Dışişleri Bakanlığı Stratejik Araştırmalar Merkezi ve Mardin Artuklu Üniversitesi işbirliğiyle düzenlenen '2. Dış Politika Çalıştayı' Mardin'de başladı.

2. Dış Politika Çalıştayı, Mardin'de Başladı
Mardin Artuklu Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlenen çalıştaya Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) Başkanı ve AK Parti Antalya Milletvekili Mevlüt Çavuşoğlu, Başbakanlık Başdanışmanı ve Kamu Diplomasisi Koordinatörü İbrahim Kalın, AK Parti Mardin milletvekilleri Abdurrahim Akdağ, Muammer Güler, BDP Milletvekili Erol Dora, Mardin Valisi Turhan Ayvaz, MAÜ Rektörü Serdar Bedii Omay, Belediye Başkanı Mehmet Beşir Ayanoğlu ve çok sayıda dış ilişkilerde uzman akademisyen ve öğrenci katıldı.

Erdoba Elegance Otel'de düzenlenen çalıştayın açılış konuşmasını yapan Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, burada yaptığı konuşmasında, 2 gün boyunca Türkiye'nin dış politikasının masaya yatırılacağını belirterek, ''Bu çalışmaların gelecekte artması hem de mücavir coğrafyadan aktarımları da içerisine alacak şekilde genişlemesini istiyoruz. Bu çalıştayların önümüzdeki dönemlerde yurt dışında sadece Türkiye'de değil, aynı zamanda Türkiye üzerine tezler yazan öğrencileri de kapsaması dış politika çalıştayları serisinin bir Türkiye uluslararası ilişkiler çalışmaları platformuna dönüşmesi lazım.”dedi.

Konuşmasında Türkiye’nin bugün geldiği noktaya dikkat çeken Bozdağ, “Dün kendi içindeki insanlara dahi yardım elini uzatmaktan uzak kalan bir Türkiye bugün geldiği noktada dünyanın her yerine el uzatan bir Türkiye'dir. Eskiden 70 sente muhtaç olan bir Türkiye, 2011 yılında 1 milyar 38 milyon dolarlık kalkınma yardımı yapabilen bir ülke durumuna geldi. Dış politikamızı da fevkalade güçlendirdik.” diye konuştu.

Türkiye'de devlet ile üniversiteler ve uzmanlar arasındaki ilişkilerin son 10 yılda büyük bir dönüşüm geçirdiğini anlatan Bozdağ konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Devlet milletimizin sorunlarına çözüm bulmak, üniversite, akademik camia ve STK'larla ve uzmanlarla kapsamlı ve çok boyutlu ilişkiler geliştirmekte ve bunlar görüş, öneri ve raporlarını dikkate almaktadır. Dış politikadan çevre sorunlarına, iç güvenlikten ekonomik kalkınma ve teşvik paketlerine, Anayasa çalışmalarından, AB üyelik sürecine kadar her konuda bu kurumları görüşleri bizim için hükümetimiz için önemlidir. Ben bu çalıştay da dahil bu çalışmaları bir hasbıhal olarak görüyorum. Buradan çıkacak sonuçlar hem devlet kurumlarına, hem de katılımcılara bir birikim bir tecrübe olarak geri dönecektir. Değişen Türkiye, her şeyden önce kurumsal yapısını çeşitlendiren, zenginleştiren iç ve dış politikada vatandaşlarına sunduğu değişim imkânlarını artırmak bir Türkiye olmak zorundadır. Dünya artık iki kutuplu olmaktan çıktığına göre Türkiye'nin de bu çıkışın arkadasın yeni dünyada yeni politikalarla yoluna devam etmesi lazım. Bu süreci herkes yakından takip ediyor.''Türkiye'nin bugün elde ettiği başarının dış politikada sağladığı güç çok değişik nedenlere dayandığını anlatan Bozdağ, “Eğer sizin evinizde yangın varsa komşunuzun evinde ihtiyaç halinde bulunan bir çocukla, anneyle, babayla ilgilenemezsiniz. Uzak komşularla hiç ilgilenemezsiniz. Eğer sizin içinizde başka sorunlarınız varsa, uluslararası toplumun sorunlarıyla fazla ilgilenemezsiniz. Çaresiz olanlarda sizden yardım istediği zaman, sizden fazlaca bir yardım talep edemezler. Ama Türkiye milletimizin sandıkta birleştirdiği bir siyasal anlayışla beraber yeni bir iktidarla, yeni bir yola girdi. Bu yolun ana niteliklerinden bir tanesi siyasal istikrardır. İkincisi güçlü iktidardır. Siyasal istikrara olur, güçlü iktidar olursa güven ortamını temin etmek çok kolaydır. Arkasından iyi yönetimi de siz başardığınızda kendi ülkenizin içindeki sorunları çözmek, uluslararası alanda daha aktif olma imkanını elbette kolay yakalayabilirsiniz.” şeklinde konuştu.

Konuşmasında Türkiye’nin dış politikada attığı adımları dikkat çeken Bozdağ, “Türkiye 2002'de güçlü bir siyasi iktidara sahip oldu. O günden bu yana siyasal istikrar var. İyi bir yönetim var ve bunun doğurduğu içerde ve dışarıda büyük bir güven ortamı var. Geriye dönüp baktığımız da hükümet bugün mü düşecek? Yarın mı düşecek? Gibi endişelerin olduğu bir yerdi. Onun için güçlü iktidar olamadığı zaman güçlü bir yönetimi de tesisi etme imkânı kesinlikle yoktur. Türkiye son 10 yılda güçlü bir iktidarla ve siyasi istikrarla hem içerdeki önemli sorunları çözme konusunda büyük bir başarılar elde etmiş. Hem de dışarıda artan bir gücün. Artan bir nüfuzun sahibi olmuştur. Onun için biz bugünlerde tartışılıyor Başkanlık sistemi ile ilgili konu. Diyoruz ki, Türkiye koalisyonlara mahkum olmadan güçlü iktidarlarla, siyasi istikrar içerisinde iyi bir yönetimle her zaman yoluna devam etmeli ki, her zaman içerde ve dışarıda daha güçlü olabilsin. Yoksa eğer Türkiye bir gün yeniden koalisyonlara dönerse, yeniden istikrarını kaybederse o zaman kendi içindeki sorunlarla boğuşan Türkiye yeniden döner. Kendi kendisiyle kavga eden bir ülkeye yeniden döner. O zaman dünyada olup bitenden fazlaca haberi olmaz. Türkiye bugün bunu başardı. Bu başarının en önemli aktörü Türk milletidir. Çünkü siyasal istikrara önem verdi, güçlü bir iktidar çıkardı ve bu iktidarda bu milletin verdiği opsiyonu doğru kullanarak Türkiye’mizi bulunduğu yerden iyi bir noktaya taşıdı. Dünyada da iyi bir noktaya taşımak için adımlar atmaya başladı.

En önemli adım bana göre milletin iradesinin dış politikaya da hakim olmasıdır. Dış politikada milletin iradesi yok, devletin sadece iradesi var. Devletin iradesi de bana göre tam yoktu. Burada bazı seçkin yapıların iradesine göre dışarıda şekillenen bir dış politikası vardı.”ifadelerini kullandı.

TÜRK DIŞ POLİTİKASINDA SON ON YILDA ÖNEMLİ GELİŞMELER YAŞANIYOR

Çalıştayda ayrıca AKPM Başkanı Mevlüt Çavuşoğlu, “Son 10 yılda Türk dış politikasında önemli gelişmeler yaşıyoruz. Esasında her şeyden önce değişen dünyayı dünyadaki gelişmeleri yakından takip etmektir. Türkiye son 10 yılda bunu çok iyi yapıyor. Türkiye bölgesel bir güç olmak istiyor ve buna göre dış politikasını buna göre ayarlıyor. Bugün silah değil ekonomi konuşuluyor. Türkiye batıda bile birçok ülkeyi geçmiş durumdadır. Bugün Türkiye 60 tan fazla ülke ile vizeyi kaldırmıştır. Temsilcilik sayısında ciddi bir artış görüyoruz. Bu ilişkilerin ticarete de yansıdığını görüyoruz. " diye konuştu.

Mevlüt Çavuşoğlu, "Türkiye yüzde 32'sini Irak ve Suriye ile olan ilişkilere rağmen bu bölge ülkeleri ile yapmaktadır. Küresel bir güç olmak için dünyanın güçlü örgütleri arasında yer almak gerekir. Türkiye bunda çok başarılı olmuştur. Daha önce AB'ye üye olmak için kapıda bekleyen bir ülke iken, bugün eşit ve onurlu bir üye olmak için müzakerelere başlamıştır. AB derinlemesine bir entegrasyonda başarı sağlayamamıştır. AB gelecekle ilgili bir vizyon ortaya koyamıyor. NATO'da en çok sözü edilen bir ülke haline geldik ama daha fazla söz sahibi olmamız gerekmektedir. Türkiye Türk dünyasında da etkili bir şekilde çok iyi çalışmaktadır.”dedi.

Başbakanlık Başdanışmanı ve Kamu Diplomasisi Koordinatörü İbrahim Kalın ise Türkiye'de son yıllarda yaşanan değişimin dış politikanın gelişimine çok büyük katkı da sağladığını söyledi.

Dış politikanın bir ülkenin diplomatları arasındaki ilişkiyi temsil etmediğini, o ülkelerin kendini dünya sistemi içerisinde konumlandırma faaliyetlerinin tümü olduğunu belirten Kalın, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bir süre önce eksen kayması ile ilgili tartışmalar vardı. Bugün siyasete tek bir eksenden söz etmek mümkün mü? 11 Eylül olayından sonra ABD'de taahül edemeyeceğiniz güvenlikçi bir perspektif ortaya çıktı. Sadece ABD'de değil birçok yerde bu kendini gösterdi. Küresel ekonomik krize verilen cevapta da, çok başarılı çalışmalar yapıldı. Bugün Türk iş adamları dünyanın her yerinde iş yapmaktadırlar. Avrupa'da bu krizler nedeniyle hükümetler değişiyor. Bu dönemde Türkiye ekonomisi en fazla büyüten ikinci ülke oldu ve halen ekonomisini güçlendirmeye devam ediyor. Tüm bunları enerji bağımlı ülke olmasına rağmen bunu yapmıştır. Türkiye Arap baharında tarihin doğru tarafında yer alacağını belirterek, halen bu duruşunu sürdürmektedir. Bundan sonra Ortadoğu halkları tarihin akışını dışarıdan izleyen bir toplum olmayacaktır. Artık tarihin değişiminde yer alacaklardır. Arap baharı bölgesel bir sorun olarak değil. Tüm dünyada bazı şekillenmelere yol açtı. Türkiye olarak halkın meşru taleplerinin yanında olacağımızı her zaman söyledik. Suriye konusunda da Türkiye'nin tavrı nettir. Türkiye tarihi ve coğrafyasıyla barışan bir ülkedir. Çok uzun yıllar Türkiye'de, tarihi, coğrafi ve kültürel unsurlar dış politikada bir engel olarak görüldü.

Kültür ve tarihi boyutların dış politikada neredeyse olmadığı görüldü.

Biz artık temel unsurlarımızı, tarih, coğrafya ve kültürel unsurlarımızı yeniden keşfetmeye başladık. Şu anda Türkiye kendi tarihiyle yüzleşiyor, hesaplaşıyor ve barışıyor. Osmanlı'nın son döneminden alın Cumhuriyet tarihi de dahil, her alanda kapsamlı bir yüzleşmenin yapıldığını görüyorsunuz.''

Çalıştay’da ayrıca Mardin Valisi Turhan Ayvaz ve MAÜ rektörü Serdar Bedii Omay da birer konuşma yaptır. Çalıştay’dan sonra Bekir Bozdağ ve beraberindekiler Mardin Belediyesi ve AK Parti İl binasını ziyaret etti .