Avrupa, Türkiye İle İşbirliği Yapmak Zorunda'
TBMM Avrupa Birliği Uyum Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Mehmet Tekelioğlu, düzensiz göçten dolayı güvenlik sorunu yaşayan Avrupa ülkelerinin Türkiye ile işbirliği yapmadan bu sorunu halletmelerinin mümkün olmadığını söyledi.
Ottoman Palace Termal Otel'de başlayan ve iki gün sürecek Göç Yönetimi Sempozyumu'nda konuşan Proje Lideri ve TBMM Avrupa Birliği Uyum Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Mehmet Tekelioğlu, “Avrupa ülkelerinde düzensiz göçten dolayı bir güvenlik sorunu vardır ve Türkiye ile işbirliği yapmadan Avrupalı dostlarımızın bu sorunu haletmesi mümkün değildir.” dedi.
Bugün evrensel standartlarda göç politikası yürütme hedefi olan bir devletin çeşitli yükümlülükleri bulunduğunu hatırlatan Tekelioğlu, “Göç politikaları oluşturmak, göç yönetimini yapacak kurumsallaşmayı sağlamak, yabancıların topluma entegrasyonunu sağlamak, yasa dışı göçle ve insan ticareti ile mücadeleyi yürütecek yapıları kurmak modern bir devletin göç politikasının olmazsa olmazlarındandır.” hatırlatmasında bulundu.
CİDDİ MALİ KAYNAK GEREKTİRİYOR
Türkiye’de birçok imkandan göçmenlerin faydalandığını da belirten Tekelioğlu, şunları dile getirdi: “Burada önemli noktalardan biri de Türkiye hiçbir zaman gelenleri iade etme anlayışında olmamıştır. Ancak biliyoruz ki daha gitmemiz gereken çok yol bulunmaktadır. Sadece iyi yasalar yapmak göçmenlerin hayatını kolaylaştırmayacaktır. Bu yasaların hayata geçmesini sağlayacak gerekli alt yapının kurulması ve hizmetlerin yürütülmesi ciddi bir mali kaynak gerektirmektedir. Bu bağlamda hem Avrupalı dostlarımıza hem de dünyadaki diğer dostlarımıza da bir hatırlatmamız var. Türkiye’nin bölgesel konumundan dolayı olası göç dalgalarını tek başına karşılaması çok zordur ve bunlar büyük imkanlar gerektirmektedir. AB organları ve AB üyesi ülkelerden ve dünyadaki bu konulardan ilgilenen kuruluşlardan beklentimiz, daha iyi bir göç politikasına ulaşabilmek için mali külfet paylaşımında Türkiye’ye yardımcı olmalarıdır.
”TÜRKİYE İLE İŞBİRLİĞİ YAPMAK ZORUNDALAR
Avrupa’nın Türkiye’nin üzerinden gelen göç hareketlerine ilgisiz kalmasının mümkün olmadığını belirten Tekelioğlu, “Avrupalı dostlarımıza şunu da hatırlatmak isteriz ki, Türkiye’den Avrupa’ya olan ekonomik göç artık neredeyse geçerliliğini yitirmiştir. Artık Avrupa ile Türkiye arasındaki göç hareketlerinin temel sebebi ekonomik değil diğer insani sebeplerden kaynaklanıyor. Bu bağlamda Avrupa Birliği'nin vize konusunda Türkiye’ye karşı tavrını değiştirmesi gerekmektedir. Şunu hepimiz biliyoruz ki Avrupa ülkelerinde düzensiz göçten dolayı bir güvenlik sorunu vardır ve Türkiye ile işbirliği yapmadan Avrupalı dostlarımızın bu sorunu haletmesi mümkün değildir.” diye konuştu.
HATAY’DA 6 BİN 675 SURİYELİ VAR
Sempozyumun açılışında konuşan Hatay Valisi Mehmet Celalettin Lekesiz, başta yaşam koşularını iyileştirmek adına birçok nedenle yer değiştiren insanların tüm dünyada çok büyük bir sosyal hareketliliğe yol açtığına dikkat çekti. Vali Lekesiz şunları ifade etti: “Son bir yıl içerisinde komşu ülke Suriye’de yaşanan iç karışıklıklar neticesinde 10 binlerce Suriyeli ilimize sığındı. Geçici olarak misafir ettiğimiz Suriye vatandaşlarından 250 kişilik ilk grup 27 Nisan 2011 tarihinde ilimize kabul edilmiştir ve halen ilimizde 6 bin 675 Suriyeli çadır kentlerimizde misafir edilmektedir. Çadır kentlerde misafir edilen Suriye vatandaşlarının barınma, beslenme, giyim ve eğitim başta olmak üzere tüm ihtiyaçları karşılanmaktadır.”Antakya Belediye Başkanı Lütfü Savaş, Danimarka Büyükelçisi Ruben Medsen’in de konuştuğu Göç Yönetimi Sempozyumu'na AB Komisyon üyeleri, milletvekilleri, akademisyenler ve sivil toplum örgütü temsilcileri katıldı.
Antakya’da 2 gün sürecek Göç Yönetimi Sempozyumu'nda Türkiye ve Avrupa’nın göç politikası, göçmenlerin entegrasyonu bağlamında ülke örnekleri, kültürler arası iletişim ve göç, göçmenlerin sosyal hayata adapte edilmesi, göç ve medya, göç ve güvenlik, uluslar arası organizasyonların göç yönetimi ve göç politikalarının geleceği konuları görüşülecek. Sempozyuma konuşmacı olarak katılanlar arasında TBMM’den parlamenterler, akademisyenler, sivil toplum örgütleri, uluslar arası örgütlerin temsilcileri, gazeteciler ve bürokratlar bulunuyor .