Bakan Dinçer, Kars'ta
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, çocuk okula gelmediği takdirde velisinin kapısını çalacaklarını ve çocuk neden okula gelmiyor diye soracaklarını belirtti.
4+4+4 ile ilgili açıklamalar yapan Bakan Dinçer, "Önümüzdeki yıldan itibaren ilk 4 yıl ilkokul, ikinci 4 yıl ortaokul, üçüncü olarak da 4 yıl lise olarak eğitimini alacak. Biz bu tartışmayı yaparken birde haksız bir şekilde şunu söylediler 'artık kız çocuklarının okuması olmayacak'. Eskiden 'haydi çocuklar okula diyorduk', bunu da tersine çevirip 'haydi kızlar eve'ye dönüştürdüler. Ve erken evlilikler üzerinden bize haksız bir propaganda yapmaya başladılar. Halbuki kız çocuklarının okullaşmasıyla ilgili bu hükümet inanılmaz bir çaba sarf etti. Bakın ilköğretimde 2002 yılında 100 erkek çocuğa karşın 88 kız çocuğu okullarımızda okuyordu. 2011 yılı sonunda ise 100 erkek çocuğa karşın 100.4 kız çocuğu okullarda okumaya başlamıştı. Şimdi ben size çok basit bir şey sormak istiyorum. Şayet eğitimin zorunluluğu 8 yıl ise, 7 yaşındaki çocuğu alıyorsanız, 8 yıl okutuyorsanız zorunlu olarak 15 yılda okuldan mezun olur. Böyle bir çocuğun mu erken evlenmesi daha söz konusudur? Yoksa çocuğu 6 yıl daha eğitime alırsanız ve 12 yıllık zorunlu bir eğitim yaparsanız, 18 yaşında mezun ederseniz erken evlilik söz konusu olur?" diye konuştu.
"MUHALEFET PARTİSİ İNSAFSIZCA BİZE ELEŞTİRİDE BULUNDU"
"Muhalefet partisi çok insafsızca bize bir eleştiride bulundu" diyen Bakan Dinçer, şunları söyledi: "Dedi ki 'yapacakları 30 milyar liralık yolsuzluğu Kur'an dersiyle kapattılar'. Hakikaten öylesine kötü bir eleştiri ve öylesine kötü bir muhalefet tarzıydı ki. Bu 20 milyarı nereden çıkardıklarına dair bizim hiçbir fikrimiz yoktur. Çünkü bizim bu 'Fatih' projesi, 4 yıllık bir proje. Ve bu projenin toplam bedeli 8 milyar lira. Artı hiçbir ihalesi yapılmış değil. Ortada bir ihale yok, alınmış bir ürün yok ki yolsuzluk olsun. ve nihayet kanunda yapılan düzenleme teknolojik altyapıyla ilgili bütün kurumlarda var olan düzenlemeler. TÜBİTAK'tan var. Savunma Sanayi Müsteşarlığında var, daha birçoğunda benzer uygulamalar var. Ve nihayet bu uygulamalardan sonra ihale yapılacak ama o ihale için süreçleri kısaltan yeni bir düzenleme yapılacak. Nitekim yaptık, yakında kamuoyuyla paylaşacağız. Onun sebebi de şuydu; düşünebiliyor musunuz? Biz 8 milyar liralık Pazar yaratıyoruz ama bu parayla dışarıdan mal getirmek zorunda kalıyoruz. Niye böyle bir yapalım? Cari açığın bu kadar yoğun olduğu bir ekonomik yapı içerisinde dışarıdan bu malı getirtmek yerine Türkiye'de üretilsin diye teşvik yapacağız. Ve yerli ürün almak üzere bunu öngördük. Türkiye'de üretilecek ve bu para Türkiye'de kalacaktı. Yeni bir Pazar yaratacağız, çocuklarımıza istihdam sağlayacağız, yeni bir uzmanlık alanı olacak. Belki burada ihracatı artıracak yeni bir ürün dünya piyasasına sunmak imkanımız olacak. Normal mevzuat dahilinde her hangi bir ürünü aldığınızda o ürünle ilgili her şey normal ve vaktinde giderse ihaleye çıkma ve ihaleyi neticelendirme süreniz 4 ay sularında. Size mal teslimiyle beraber 6 ay. Ama bir kişi ihaleye dava açar ve itiraz ederse 1 yıldan önce mal alma yansınız yoktur. Oysa biz her yıl çocuklarımıza düzenli olarak belki her dönem tablet bilgisayar dağıtmak durumunda kalacağız. 2 aylık, 3 aylık sürelerde alış-veriş yapacağız. Öyle ise bunun için bizim hızlı hareket etmemiz lazım. Çünkü bu süreçlerin kısalması gerekiyor. Şimdi bakın çok ilginç bir şey oldu. 2 gün önce bir akıllı tahtaları ihale ettik. Bir yerli firmamız aldı ve bu firma bu ürünleri üretmek için tesis kurdu. Biz bu uygulamalarda akıllı tahtaları döşedik. Ve çok da uygun bir fiyatta. Dışarıdaki ülkelerden bu akıllı tahta denilen projeksiyonlu, bilgisayarlı tahtalar var. Bizim ki bundan farklı maliyeti de en az 8 bin dolar. Biz 4 bin TL'ye mal ettik. Yani yaklaşık olarak 2.500 bin dolar civarında bir paraya mal ettik. Ve son derece güzel bir ürün, dünyaya pazarlayabileceğimiz bir ürün. 200 tanesini döşediler. Mayıs ayının 15'inden sonra seri bir şekilde üretmeye başladılar. Bundan 2 gün önce mahkeme ihalenin yürütmeyi durdurması kararını verdi. Şimdi ben Eylül ayına Türkiye'deki yaklaşık 3 bin tane okula, liseye bu tahtadan döşemek istiyoruz. Şimdi eğer bu mahkeme, yürütmeyi durdurma yaptıktan sonra davayı yakın zamanda neticelendirmeyecek olursa benim Eylül ayına bu tahtaları yerleştirme şansım kalmayacak. Bunun bedelini kim ödeyecek? Bu bir gecikme yolu ve bunun da bir maiyeti var. Dolayısıyla böyle bakıldığında bizim yaptığımız düzenleme bütünüyle işin ruhuna uygundur. Ama maalesef bunu daha her hangi bir şey yokken bile haksız bir şekilde yolsuzlukla itham edip önünü kesmeye çalıştılar. Şunu çok açık, net sizlerle paylaşmak istiyorum: Çok şükür. Bugüne kadar biz, sizlerin bize olan güvenini sarsacak bir iş yapmadık. Sizin yüzünüzü önünüze eğdirmedik. Bugünden sonra da her şeyi açık ihalesiyle takır takır yapacağız. Toplumun önünde mal ve hizmetlerimizi ona göre alacağız. Ve yine sizin güveninizi sarsmadan iş yapacağız. Ve sizin güveninize layık olduğumuzu tekrar ispat edeceğiz." Devlet Su İşleri Konferans Salonu'ndaki toplantıya Bakan Dinçer'in yanı sıra AK Parti Kars Milletvekilleri Ahmet Arslan, Yunus Kılıç, AK Parti Ardahan Milletvekili Orhan Gökdemir, Belediye Başkanı Nevzat Bozkuş, AK Parti Kars İl Başkanı Ensar Erdoğdu, İl Genel Meclis Başkanı Muzaffer Yağcı, Sarıkamış Belediye Başkanı İlhan Özbilen, Selim Belediye Başkanı Muhittin Yücel, İl Genel ve Belediye Meclisi üyeleri, parti yönetimi, ilçe belediye başkanları gençlik ve kadın kolları ile üyeler katıldı.
Bakan Dinçer, daha sonra Halk Eğitim Merkezi Salonu'nda düzenlenen Bölgesel Halk Eğitim Merkezleri Sergisi'nin açılışını yaptı. Dinçer, buradan Evliya Camiye geçti. Hasan-ı Harakani Türbesini'de ziyaret eden Bakan Dinçer, havayoluyla İstanbul'a hareket etti .