'Türkiye AB'ye Girerse, Kendime Yaşamak İçin Başka Bir Ülke Arayacağım'

AGOS Gazetesi'nden Lili Gasparian, Türkiye'nin çok sıcakkanlı olduğunu, Avrupa'nın toplum yapısına uymadığını söyledi.

Gasparian, "Eğer Türkiye AB'ye girerse kendime yaşamak için başka bir ülke aramak zorunda kalırım." dedi.

Kurulduğu 1998 yılından beri, Türkiye'nin önemli meselelerini tartışan Abant Platformu'nda, bu kez misafir aydınların gözüyle Türkiye tartışılıyor. 'Türkiye Üzerine Farklı Bakışlar' konusuyla başlayan Abant Platformu'nun ikinci gününde 'Avrupa Birliği Yolunda Türkiye' tartışılıyor.Todays Zaman Ankara Temsilcisi Abdullah Bozkurt, AB konusunda diğer aday ülkelerin de aynı süreçten geçtiklerini ama Türkiye'nin bir yerlerde takılıp kalmış gibi gözüktüğünü ifade etti.

Türkiye tarafında bir gönülsüzlük oluştuğuna dikkat çeken Bozkurt, Avrupa Birliği'nin ise muğlak bir yapı içerisine girdiğini söyledi.

Pakistanlı gazeteci Naveed Ahmed ise birçok Avrupa ülkesinin PKK'yı farklı yollardan desteklediğini vurguladı. Türkiye'nin, sadece ekonomik alanda sorun yaşayan bir ülke olmadığını belirten Ahmet, başka alanlarda da sorunlar yaşandığını kaydetti.

Fatih Üniversitesi Öğretim Görevlisi İhsan Yılmaz da Avrupa Birliği ülkelerinin hepsinin İslam düşmanı olmadığını belirtti.

Yılmaz, ancak özellikle merkez sağ siyasilerinin bile giderek aşırı sağa yaklaştığının görüldüğünü dile getirdi.

"TÜRKİYE, AB'Yİ ADALET İÇİN İSTİYOR"

Cihan Haber Ajansı Genel Müdürü Abdulhamit Bilici ise Türkiye'nin Sarkozy ya da Merkel'i bahane ederek reform sürecini durdurmak zorunda olmadığını ifade etti.

Türkiye'nin, adalet için Avrupa Birliği'ni istediğini belirten Bilici, şöyle devam etti: "Bizim olmadığımız ortamlarda üretilen kurallara uymakla yükümlüyüz. Sarkozy gibi bazı Avrupa siyasetçileri söz veriyor ve sözleri yerine getirmiyor. Sadece kuralları konuşmak yetmez, sonuçları da beklemek gerekiyor. Türkiye aslında Sarkozy ya da Merkel'i bahane ederek reform sürecini durdurmak zorunda değil. Türkiye, kendi vatandaşları için bu reformları yapacak. Neden bunları geciktirelim ki. Türkiye reform çalışmalarına devam edebilir. Kendini motive etmek ve demokrasisini ilerletmek için yeterli sebepler var. Türkiye halkı ilerlemeye açık bir halktır. Avrupa Birliği, tamamen Türkiye düşmanlarından oluşmuyor. Bu nedenle olumlu tarafına bakıp ilerlemeyi devam ettirmek gerekiyor."Boğaziçi Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Vangelos Kechriotis de son birkaç yılda Türkiye'yi duygusal açıdan değerlendirdiğinde 'neden AB'ye girmek istendiği' konusunda umut cevabını bulamadığını ifade etti.

Halkın, Avrupa Birliği'ne daha iyi bir toplum, daha iyi bir gelecek elde etmek ümidiyle iyi gördüğünü anlatan Kechriotis, "Ama biz önümüzdeki günlerde Avrupa Birliği'ni çok da umut verici göremiyoruz." dedi.

"İSLAMOFOBİ SADECE AVRUPA'DA DEĞİL TÜRKİYE'DE DE VAR"

Şehir Üniversitesi'nden Ferhat Kentel ise İslamofobi'nin sadece Avrupa'ya ait bir sorun olmadığını, Türkiye'de de varolduğunu vurguladı. Şu ana kadar devlet aktörlerinden bahsedildiğini dile getiren Kentel, "Türkiye şunu yapmalı, Avrupa şunu yapmamalıydı gibi konuşup yargılara varmaya çalışıyoruz. Bu devlet düzeyindeki tartışmalar bence eleştirilebilir. Bu ikiliklerden sıyrılmalıyız. İslamofobi sadece Avrupa’ya ait bir sorun değil. Türkiye'de de var bu. Demokratik ve solcu bir hanım olan Rahşan Ecevit bile bu kavramı kullanmaktaydı. Laik ve Kemalist kesimlerin İslamofobisinden de bahsedebiliriz. Başörtülü kadınların eleştiriye maruz kaldığını görebiliriz. Bu siyaset bilimci söylemi bir tarafa bırakmalıyız. Avrupa Birliği Türk toplumu için bir umut olarak algılandı ama şu anda başka olumlu adımlar var. Bir Türk vatandaşı olarak ben yalnızca tek bir bütünlük içinde var olamam. Bunlar başka ülkelerle olabilir. Ben bütün bunların içinde var olan bir birey olarak işgal ediyorum. Tek bir düşünce biçimi benimsenmemeli." diye konuştu.

"TÜRKİYE'DE MERKEL'LER SARKOZY'LER FAZLASIYLA VAR"

Yazar Ümit Fırat ise 'Merkel'ler, Sarkozy'lerin Türkiye'de de fazlasıyla varolduğunu belirterek, aslolan Avrupa Birliği'nin Türkiye üzerinde olumlu bir etki oluşturması olduğunu ifade etti.

Türkiye'nin bu zamana kadar dışarıdan bir baskı olmadan iyileştirme çalışması yapmadığına dikkat çeken Fırat, şunları söyledi: "Avrupa Birliği için de durum aynısı. Merkel'ler, Sarkozy'ler Avrupa’da var ama bunlar Türkiye'de de fazlasıyla var. Yolsuzluklar Türkiye'de de var. Bizim için aslolan Avrupa Birliği'nin Türkiye üzerinde bir etki yaratması sonucu Türkiye'de hakların, hukukların, birtakım toplumsal sorunların önüne geçmek içindir. Geçmişte biri bana gelip Avrupa Birliği'ne girmeyeceğiz deseydi çok hayal kırıklığına uğrardık ama şimdi normal karşılıyoruz."

"TÜRKİYE ÇOK SICAKKANLI, AVRUPA'NIN TOPLUM YAPISINA UYMUYOR"

AGOS Gazetesi'nden Lili Gasparian ise Türkiye'nin çok sıcakkanlı olduğunu, Avrupa'nın toplum yapısına uymadığını söyledi.

"Eğer Türkiye AB'ye girerse kendime yaşamak için başka bir ülke aramak zorunda kalırım." diyen Lili Gasparian, "Fransa'da hocam Avrupa Birliği'nin kurucusu Robert Schumann, eğer Avrupa Birliği'ni yeniden kurmak isteseydi, bölgesel değil kültürel bir toplum kurardı diyordu. Neden Türkiye'nin birliğe alınmadığı İslamofobi ve Türkiye'nin bir bölümünün Asya, diğer parçasının Avrupa'da olması gibi yaklaşımlar değil toplumun Avrupa Birliği'ne uymadığını söylüyordu. Ben neden aşağılıyor diye kendime soruyordum ama Türkiye'ye gelince bunu daha iyi kavradım. Burada Avrupa'da olmayan bir sıcaklık farkı var. Burada ben her gün sabah komşuma selam vererek ayrılıyorum. Ama Fransa'da 5 yıllık komşumu tanımıyordum. Kültür olarak, düşünce tarzı olarak Türkiye Toplumu Avrupa Birliği’ne uymuyor. Eğer Türkiye Avrupa Birliği'ne girecek olursa ben yaşamak için kendime başka bir ülke arayacağım. Çünkü girmemesi benim için daha iyi olacak ve o sıcaklığını kaybetmeyecek." şeklinde konuştu.

Zaman Gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce de Lili Gasparian'a, Türkiye'yi terketmesine gerek olmadığını, ülkedeki sıcaklığı AB'ye taşıyacaklarını vurguladı .