Ergenekon Sanığı Hüseyin Yanç: Deşifre Edildim

Ergenekon davasında savunmasını yapan Şile kazılarında ele geçirilen mühimmatlara ilişkin dosyanın sanığı olan PKK itirafçısı Hüseyin Yanç, deşifre edildiğini söyledi. Yanç, ailesi ve kendisinin can güvenliği bulunmadığını ifade etti.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Ergenekon davasının 193. duruşmasına Mustafa Balbay, Hurşit Tolon, Veli Küçük, İbrahim Şahin ve Doğu Perinçek'in de aralarında bulunduğu 55 tutuklu sanık katıldı.

İlker Başbuğ, Mehmet Haberal, Levent Ersöz ve Alparslan Arslan'ın da aralarında bulunduğu 13 tutuklu sanık ise duruşmaya gelmedi. Ergenekon davasında Şile kazılarında ele geçirilen mühimmat dosyasının tutuklu sanıklarından Hüseyin Yanç, savunması için mahkeme heyetinin karşısına çıktı. İddianamede JİTEM'in alt yapılanması olan BÖF biriminde çalıştığının belirtildiğini anlatan Yanç, BÖF'ün, 'bölücü örgüt faaliyetleri' anlamına geldiğini ve jandarma özel harekatın alt birimi olduğunu söyledi.

Yanç, "Bu iddiaları yazanlar bilmedikleri için böyle yazmışlar. Birimde örgüte yönelik telsiz dinlemesi yapıp bu dinlemelere ilişkin bilgi veriyordum." dedi.

Yanç, 1995 yılında PKK terör örgütünden kaçarak güvenlik güçlerine teslim olduğunu ifade etti.

2004 yılına kadar cezaevinde kaldığını belirten Yanç, izinli olarak cezaevinden çıkarılıp bölücü örgüte yönelik yer göstermeye götürüldüğünü söyledi.

2004 yılında etkin pişmanlık yasasından yararlanarak tahliye olduğunu belirten Yanç, daha sonra da askere gittiğini ifade etti.

Tunceli kırsalını çok iyi bildiği için askerlik görevini de isteği üzerine Tunceli İl Jandarma Komutanlığı Özel Harekat Komutanlığı bünyesinde yaptığını ifade eden Yanç, Bu dava nedeniyle deşifre edildiğini, kendisinin ve ailesinin can güvenliği bulunmadığını söyledi.

Yanç, "Halbuki yasal olarak bizim korunmamız gerekirdi." dedi.

'LEVENT BEKTAŞ'I ALACAĞIMA ARACILIK YAPMASI İÇİN ARADIM'
Hüseyin Yanç, 2005 yılında İstanbul'a geldiğini ve dava sanıklarından Okan İşgör'ün iş yerinde çalıştığını söyledi.

Tunceli'den tanıdığı Ulaş Özel'in kendisini telefon ile aradığını belirten Yanç, "İstanbul'da görüşmek istedi. Buluştuğumuzda iş aradığını söyledi.

Özel'in, Okan İşgör'ün garajında çalışmasını sağladım. Daha sonra kendi iş yerini açarak Okan'ın yanından ayrıldı. 2008 yılında işleri bozuldu. Limanda lokanta açmak istediğini söyleyerek benden yardım istedi. Ben de patrondan kredi çekerek yardım ettim. Ancak borç taksitlerini ödemediğini gördüm. Aramız bozuldu. Bunun üzerine Tunceli'den onu tanıdığını bildiğim Levent Bektaş'ı arayarak alacağımı almam konusunda yardım etmesini istedim. Ancak onunla da daha sonra görüşmedim." diye konuştu.

Ergenekon soruşturmasında adının geçmesinin ardından tüm çevresini ve işini kaybettiğini ifade eden Yanç, "Yazılan haberlerle aileme ait internet ortamında çıkan fotoğrafla terör örgütünün bir numaralı hedefi haline getirildim. Çocuklarımın fotoğraflarını ve ailemle ilgili bilgileri iddianameye kattılar. 17 yıldır zaten terör mağduruyum." diye konuştu.

Son çare olarak Cumhurbaşkanına mektup yazdığını söyleyen Yanç, "Bunların hepsini mektupta yazdım ve Cumhurbaşkanlığının yönlendirmesi ile Büyükçekmece iş ve işçi bulma kurumuna gittim. Orada 2 elektronik firmasının adresini verdiler bana. Soruşturma nedeniyle tutuklanana kadar da orada çalıştım." dedi .