Meclis Darbeleri Araştırma Alt Komisyonu, Hasan Ekinci’yi Dinledi
Meclis Darbeleri Araştırma Alt Komisyonu, 28 Şubat ile ilgili eski bakanlardan Hasan Ekinci’yi dinledi.
Hasan Ekinci, komisyona yaptığı açıklamada, Refah –Yol Hükümeti döneminde Bakanlar Kurulu’nda yer almadığını, DYP Siyasi İşler Başkanı görevini yürüttüğünü aktardı. Refah Partisi ile koalisyon kurmalarından rahatsızlık duyanların olduğunu söyleyen Ekinci, “Ama Refah Yol Hükümeti'ni kurduk. Çok iyi şeyler yapıldı ve uyumlu bir hükümetti. Ama bundan ne kadar halk memnun olsa da bazı çevreler memnun değillerdi. Özellikle TSK’nın bundan rahatsız olduğunu biz hissediyorduk.” diye konuştu.
Ekinci, bir anısını da komisyon üyeleri ile paylaştı. Orgeneral Hikmet Köksal’ın Kara Kuvvetleri Komutanı olması dolayısı ile bulundukları bir kokteylde, komutanların aynı salonda bulunan Başbakan merhum Necmettin Erbakan’a olan soğuk davranışlarını anlatan Ekinci, “Sonuçta Cumhuriyet Hükümeti'nin Başbakanı ve onun ötesinde de o günün en üst kişisi. Rahmetli bu soğuk davranışlardan rahatsız oldu. O zaman Karadayı Paşa'yı çağırdı, ‘Benim bir yerde randevum var, ben oraya yetişeceğim’ dedi.
Hâlbuki bir randevusu yoktu. Karadayı Paşa da onu uğurladı. Ben orada dururken komuta konseyi ile sohbet ediyoruz… Karadayı Paşa, etrafındakilere, ‘kime oy verdiniz?” diye sordu. 'Tansu Hanım' dediler. Sonra bana döndü dedi ki; ‘Sayın Bakan, siz Erbakan’ı Başbakan yapasınız diye hepimiz oy verdik.’ Ben, ‘Biz yapmadık ki, onu millet birinci parti yaptı.’ dedim.” diye konuştu.
"KAMUOYU PSİKOLOJİK OLARAK HAZIRLANDI"
Kamuoyunun, 28 Şubat’a psikolojik olarak hazırlandığını kaydeden Ekinci, sivil toplum kuruluşlarının bildiriler hazırladığını, brifingiler verilmeye başlandığını söyledi.
Ekinci, 54. Hükümet'in arkasındaki milli iradenin çözülmek istendiğini kaydederek, bunda odak noktanın, Doğru Yol Partisi olarak belirlendiğini kaydetti.
Psikolojik savaşın Meclis’e de sokulduğunu dile getiren Ekinci, “28 Şubat öncesinde de milletvekillerine kadar her kanada psikolojik şey veriyorlar. Bunda tehdit var… DYP’nin 47 milletvekilini bir şekilde ikna şeyleri kuruluyor… Burada ikbal var, ikna odalarında borsa kurulmuş… Amaç, 54. Hükümeti Parlamento desteğinden yoksun bırakmak.” diye konuştu.
13 Haziran’da psikolojik harekâtın doruk noktaya geldiğini aktaran Ekinci, Başbakan Erbakan’a 2 yıllık başbakanlık görevinin, bir yıla düşürülmesi teklifinde bulunduğunu aktardı.
“HÜKÜMET KUŞATILMIŞTI, YARGI DA BUNUN İÇİNE GİRMİŞTİ”
Ekinci, hükümetin kuşatıldığını vurgulayarak, şöyle devam etti: “Yargı bile, artık bu şey içine girmiş. 'Seçime gidelim' dedik. Ertesi gün YSK Başkanı, ‘seçim olmaz, daha şunlar yapılacak, şu kadar zaman ister, para yok’ diye açıklama yapıyor. Yine bir gün, Tansu Hanım, 'Erbakan Hoca bizi bekliyor' dedi.
Gittik. Rahmetli Erbakan, Tansu Hanım’a bir dosya verdi. Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş, Anayasa Mahkemesi’ne üst yazı ile bir rapor göndermiş. Tansu Hanım, sonuçta profesör. Erbakan Hoca da bunu kimseye göstermemiş… Doğu Perinçek’in bir raporunu Anayasa Mahkemesi'ne gönderiyor. Üst yazı ile gönderiyor. Böyle bir usul yok. Bir Başbakan, başbakan yardımcısı Yüce Divan’a gidecekse, Meclis’ten gider. Parlamento kararı verir. Böyle gitmez… Ertesi gün Vural Savaş’a, ‘Başsavcı ne zamandan beri gelen evrakları üst yazı ile gönderiyor’ dedim. 'Özür dilerim, gözden kaçmış' dedi.
'Sayın Çiller bir partinin genel başkanı olunca ailece gözlerimiz yaşardı' dedi… Yani bu psikolojik bir yıldırmadır."
“DEMİREL, ERBAKAN’IN İSTİFASININ ARDINDAN ANAYASADA BÖYLE BİR GELENEK YOKKEN, MESUT YILMAZA GÖREV VERDİ”
Ekinci, 13 Haziran’daki görüşmede merhum Necmettin Erbakan’ın, “Ben istifa edeyim. İmzaları toplayalım. Zaten yeterli desteğimiz var’ dediğini aktardı. Ekinci, “Nitekim istifa edince, 282 imzalı, protokol gereği Tansu Çiller’e bir yılda değişim olsun diye Sayın Demirel’e gitti. Sayın Demirel, çoğunluğu yokken, anayasaya göre böyle bir gelenek de yokken, Mesut Yılmaz’a görev verdi.” ifadelerini kullandı.
Ekinci, bir anısını da komisyon üyeleri ile paylaştı. Orgeneral Hikmet Köksal’ın Kara Kuvvetleri Komutanı olması dolayısı ile bulundukları bir kokteylde, komutanların aynı salonda bulunan Başbakan merhum Necmettin Erbakan’a olan soğuk davranışlarını anlatan Ekinci, “Sonuçta Cumhuriyet Hükümeti'nin Başbakanı ve onun ötesinde de o günün en üst kişisi. Rahmetli bu soğuk davranışlardan rahatsız oldu. O zaman Karadayı Paşa'yı çağırdı, ‘Benim bir yerde randevum var, ben oraya yetişeceğim’ dedi.
Hâlbuki bir randevusu yoktu. Karadayı Paşa da onu uğurladı. Ben orada dururken komuta konseyi ile sohbet ediyoruz… Karadayı Paşa, etrafındakilere, ‘kime oy verdiniz?” diye sordu. 'Tansu Hanım' dediler. Sonra bana döndü dedi ki; ‘Sayın Bakan, siz Erbakan’ı Başbakan yapasınız diye hepimiz oy verdik.’ Ben, ‘Biz yapmadık ki, onu millet birinci parti yaptı.’ dedim.” diye konuştu.
"KAMUOYU PSİKOLOJİK OLARAK HAZIRLANDI"
Kamuoyunun, 28 Şubat’a psikolojik olarak hazırlandığını kaydeden Ekinci, sivil toplum kuruluşlarının bildiriler hazırladığını, brifingiler verilmeye başlandığını söyledi.
Ekinci, 54. Hükümet'in arkasındaki milli iradenin çözülmek istendiğini kaydederek, bunda odak noktanın, Doğru Yol Partisi olarak belirlendiğini kaydetti.
Psikolojik savaşın Meclis’e de sokulduğunu dile getiren Ekinci, “28 Şubat öncesinde de milletvekillerine kadar her kanada psikolojik şey veriyorlar. Bunda tehdit var… DYP’nin 47 milletvekilini bir şekilde ikna şeyleri kuruluyor… Burada ikbal var, ikna odalarında borsa kurulmuş… Amaç, 54. Hükümeti Parlamento desteğinden yoksun bırakmak.” diye konuştu.
13 Haziran’da psikolojik harekâtın doruk noktaya geldiğini aktaran Ekinci, Başbakan Erbakan’a 2 yıllık başbakanlık görevinin, bir yıla düşürülmesi teklifinde bulunduğunu aktardı.
“HÜKÜMET KUŞATILMIŞTI, YARGI DA BUNUN İÇİNE GİRMİŞTİ”
Ekinci, hükümetin kuşatıldığını vurgulayarak, şöyle devam etti: “Yargı bile, artık bu şey içine girmiş. 'Seçime gidelim' dedik. Ertesi gün YSK Başkanı, ‘seçim olmaz, daha şunlar yapılacak, şu kadar zaman ister, para yok’ diye açıklama yapıyor. Yine bir gün, Tansu Hanım, 'Erbakan Hoca bizi bekliyor' dedi.
Gittik. Rahmetli Erbakan, Tansu Hanım’a bir dosya verdi. Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş, Anayasa Mahkemesi’ne üst yazı ile bir rapor göndermiş. Tansu Hanım, sonuçta profesör. Erbakan Hoca da bunu kimseye göstermemiş… Doğu Perinçek’in bir raporunu Anayasa Mahkemesi'ne gönderiyor. Üst yazı ile gönderiyor. Böyle bir usul yok. Bir Başbakan, başbakan yardımcısı Yüce Divan’a gidecekse, Meclis’ten gider. Parlamento kararı verir. Böyle gitmez… Ertesi gün Vural Savaş’a, ‘Başsavcı ne zamandan beri gelen evrakları üst yazı ile gönderiyor’ dedim. 'Özür dilerim, gözden kaçmış' dedi.
'Sayın Çiller bir partinin genel başkanı olunca ailece gözlerimiz yaşardı' dedi… Yani bu psikolojik bir yıldırmadır."
“DEMİREL, ERBAKAN’IN İSTİFASININ ARDINDAN ANAYASADA BÖYLE BİR GELENEK YOKKEN, MESUT YILMAZA GÖREV VERDİ”
Ekinci, 13 Haziran’daki görüşmede merhum Necmettin Erbakan’ın, “Ben istifa edeyim. İmzaları toplayalım. Zaten yeterli desteğimiz var’ dediğini aktardı. Ekinci, “Nitekim istifa edince, 282 imzalı, protokol gereği Tansu Çiller’e bir yılda değişim olsun diye Sayın Demirel’e gitti. Sayın Demirel, çoğunluğu yokken, anayasaya göre böyle bir gelenek de yokken, Mesut Yılmaz’a görev verdi.” ifadelerini kullandı.