Çaykur Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu Basın Toplantısı Düzenledi

Sezonun değerlendirmesini yapan Çaykur Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu, üreticilerin özel sektörden yedikleri dayağa kızarak Çaykur’u dövmeye kalktıklarını söyledi.

Çaykur Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu, 2012 yılı 1. Sürgün yaş çay alımlarını değerlendirdi. Sütlüoğlu, Çaykur Genel Müdürlüğü’nde düzenlediği değerlendirme toplantısında sezon başında yaşanan üretici protestolarını ve Çaykur hakkında ortaya atılan iddialara cevap verdi.

Sütlüoğlu Çaykur’un günlük üretim kapasitesini 6 bin 500 ton’dan 7 bin ton’a çıkarttığını belirterek, “Kış aylarında fabrikalarımızın tamamında büyük çalışmalar yaptık. Ciddi yatırımlarımız oldu. Fuel oil ile çalışan fabrikalarımızın bir bölümünü doğalgaz’a bir bölümünü ise kömür sistemine dönüştürdük. Hijyen olmayan fermantasyon ünitelerini tamamen hijyenik hale getirdik. 12 Fabrikamızda dönüşüm sağladık. Bu yatırımlar ile toplamda günlük 500 kilo kapasite artışı sağladık. 6 bin 600 olan günlük işleme kapasitemizi 7 bin ton’a çıkarttık. Kampanya ile beraber maalesef bu yıl adeta Çaykur’u linç etmeye yönelik bir kampanya ile karşıladık. Bu çok üzücü oldu. Fabrikalarımızın hazır olmadığı. Tam kapasite çalışmadıkları gibi medya aracılığı ve fısıltı gazetesi aracılığı ile yalanlar söylendi insanlar bunlara inandırıldı. Bizler fabrikalarımızın tamamını sezonun başlaması ile üretime aldık. Yoğun bir şekilde de çay alınmıştı. Geçtiğimiz yılın ilk 10 gününde 27 bin ton çay alınırken bu yıl ilk 10 günde ise 38 bin 500 ton çay alınmıştır. Geçen yılın ve son 5 yılın çok üzerinde bir alım gerçekleşmiştir. Kapasite altı çalıştığımız iddiaları yalandır” dedi.

Organik üretime büyük önem verdiklerinin altını çizen Sütlüoğlu, “Organik çayla ilgili ok yoğun çalışmalarımız oldu. 3 bin 300 dekar olan organik havzayı 16 bin dekara çıkarttık. Üç senelik organik geçiş sürecinden sonra 5 bin 6 bin ton organik çay üretimi yapabileceğiz. Havzalarımızı büyütmeye devam ediyoruz. Organik çayın püf noktası organik gübredir. Kimyasal gübre kullanımından dolayı toprak yapısının bozulması ile yapraktaki selülozik yapıda artmıştır. Bundan dolayı çayın yanında büyük miktarlarda; 25-30 bin ton çöp üretiyoruz. İşte bu çöp; çalınıyor, çaya karıştırılıyor, olumsuzluk yaşanıyor. Hem bu olumsuzlukları gidermek hem de ihtiyacımız olan organik gübreyi elde etmek için çalışmalar yaptık. Üniversiteler ile bağlantı kurarak çay çöpünden gübre elde ettik. Bu yıl araştırma bahçelerimizde bu gübreyi kullandık. Takibini yapıyoruz. 1. Sürgünde aldığımız sonuçlar çok güzel. Takibimizi sürdüreceğiz” diye konuştu.

ÖZEL SEKTÖRDEN DAYAK YİYİP BİZİ DÖVMEYE KALKTILAR Çaykur’un sürekli üreticiyi koruyan bir tavır içerisinde olduğunu vurgulayan Sütlüoğlu, buna rağmen özel sektörden zarar gören üreticilerin özel sektöre değil de kendilerine tepki göstermesini anlamsız bularak, “Bugüne kadar 1. Sürgünde aldığımız çay 218 bin tondur. Tam olarak bilmiyoruz ama özel sektörün de 120 bin ton çay aldığını tahmin eriyoruz. Eğer öyle ise 1. Sürgün çayının yüzde 65’ini Çaykur olarak biz aldık. Bu yıl rekolte de 100 bin ton kadar düşük görünüyor. Kapasite kullanımı açısından geçen yılların çok önündeyiz. Çaykur’u hırpalamayalım. Çaykur bu bölgenin ekonomisinin bel kemiğidir. Üreticiyi koruyan, mağdur olmaktan muhafaza eden güç Çaykur’dur. Kapasitemizi artırmamızın nedeni bir takım kötü niyetli kişilerin üreticimizi mağdur etmemesi içindir. Peşin ödemelerimizi yapıyoruz. Sonuna kadar kapasitemizi kullanıyoruz. Yanlış yapan özel sektör kuruluşlarına kızarak sürekli Çaykur’a saldırıldı. Başkasının attığı dayağa kızarak bizi dövmeye kalkıyorlar. Biz size dayak atmıyoruz. Biz sizi koruyoruz. Sizi başkaları dövüyor. Siz niye bizi dövmeye çalışıyorsunuz” şeklinde konuştu.

Sütlüoğlu, menşei belirsiz çayların tüketiminin son derece tehlikeli olduğu uyarısında bulunarak, “Minik bir deneme fabrikası oluşturduk. Bu fabrikamızda deneme üretimleri yapıyoruz. Bu fabrikamızda Güneydoğu Bölgesi’ndeki insanlarımızın damak tadına uygun çay üretiminin denemelerini de yapıyoruz. O bölgemizin damak tadı biraz daha serttir çayı beğeniyor. Bu yönde çalışmalarımız sürüyor. Güneydoğu bölgemizdeki durum son derece üzücüdür. O bölgede kaçak çayın hakimiyeti var. Türk çayı orada az satılıyor. Son derece sağlıksız, menşei belli olmayan çaylar satılıyor. Bu çaylarda kanserojen maddelerin kullanıldığını biliyoruz. Bu tür çayların kardeşlerimiz tarafından içilmesi üzücü. Bizim çok sağlıklı bir çayımız var. O zararlı çayları içmek zorunda değiller. Kendilerini düşünmüyorlarsa çocuklarını ve torunlarını düşünsünler. Kullandıkları çay çok sağlıksız bir çaydır. Kanserojendir. Psikolojik bozuklulara, akli dengesizliklere sebep olmaktadır. Hidrat garibesi doğumlara sebep olmaktadır“ ifadelerini kullandı

Kaynak: İHA