Çocuğunuzun Hayatında Var Mısınız?

Yapılan bir araştırmaya göre babanın olmadığı evde büyüyen çocukların hapse girme riski 8 kat, cinayet işleme riski 5 kat, taciz ve şiddete uğrama riskinin 33 kat olduğu ortaya çıktı. Babanın yokluğu deyince sadece vefatı anlaşılmasın. Boşanma, kırgınlık, iletişimsizlik ya da yoğun iş temposu nedeniyle bir babanın evladının hayatında var olamaması yokluğun ta kendisi.

Çocuğunuzun Hayatında Var Mısınız?
Yapılan bir araştırmaya göre babanın olmadığı evde büyüyen çocukların hapse girme riski 8 kat, cinayet işleme riski 5 kat, taciz ve şiddete uğrama riskinin 33 kat olduğu ortaya çıktı. Babanınyokluğu deyince sadece vefatı anlaşılmasın. Boşanma, kırgınlık, iletişimsizlik ya da yoğun iş temposu nedeniyle bir babanın evladının hayatında var olamaması yokluğun ta kendisi.

'Sizin hiç babanız öldü mü?/benim bir kere öldü kör oldum ' diyen Cemal Süreya, bir insanın hayatında babanın varlığının ya da yokluğunun ne kadar önemli olduğunu çok kısa ama çok güzel bir şekilde özetlemiş. Ülkemizde ve dünyada baba ve çocuk üzerine yapılan yüzlerce çalışma, babanın çocuğun gelişimi üzerinde oldukça önemli ve değiştirici etkisi olduğunu defalarca gösterdi. Söz konusu çalışmalardan biri, babanın olmadığı evlerde büyüyen çocukların, olan evlerde büyüyen çocuklara oranla hapse girme riskinin 8 kat, cinayet işleme riskinin 5 kat, davranış problemi yaşama riskinin 20 kat, evden kaçma riskinin 32 kat, uyuşturucu kullanma riskinin 10 kat, okulu bırakma riskinin 9 kat, taciz ve şiddete uğrama riskinin 33 kat olduğunu gösteriyor.

Bir başka araştırmaya göre ise ergen intiharlarının yüzde 63'ünün, evsiz ve evden kaçan gençlerin yüzde 90'ının, davranış problemleri gösteren çocukların yüzde 80'inin, tecavüz suçu işleyen gençlerin yüzde 80'inin, hapishaneye düşen gençlerin yüzde 85'inin evlerinde baba yok.

Baba yokluğu deyince sadece babanın hayatını kaybetmesi anlaşılmasın. Boşanma, kırgınlık, iletişimsizlik veya işlerinin yoğunluğu sebebiyle bir babanın çocuğunun hayatında var olmaması yokluğun ta kendisi. Aynı evi paylaşsalar, aynı dizileri seyretseler, aynı masada yemek yeseler dahi bir baba çocuğunu tanımıyor, onunla hayatı paylaşmıyor ise o çocuğun hayatında baba yok demektir. Dolayısıyla çocuklarını seven, onlar için her türlü fedakârlığa katlanan, onlar için kazanıp onlar için harcayan, kendine almayıp çocuğuna alan babalar, bütün bu fedakârlıklarına rağmen çocuklarının dünyasında fizikî olarak var olmanın ötesinde ruh olarak da var olmuyorlarsa onların ruhsal ihtiyaçlarını karşılamıyorlar demektir. Dolayısıyla ortaya ciddi gelişim sorunları çıkıyor. Çünkü çocuklar kız olsun erkek olsun duyguları büyük oranda anneden, davranışları babadan alırlar. Bu aşamada baba çocuklarına modellik yapar ve sosyalleşme, hayatını yönlendirme, ahlakî gelişim, güven içinde yaşama, kendini tanıma ve kendini kabul etme noktalarında çocuklarına ölçü olur.

Anne sevgisi, babanın boşluğunu dolduramaz

Babalar genelde, çocukluklarını ve babalarını örnek göstererek üzerlerine düşen vazifelerden feragat etmeye çalışırlar. Hâlbuki gelişim, içinde yaşanan zamandan ve o zamanın sosyal çevresinden mutlaka etkilenir. Dolayısıyla o dönemdeki çocuk yetiştirme tutumunu bugün devam ettirmek hiçbir şekilde faydalı olmaz.

Babaların yine çokça kullandığı mazeretlerden biri de çocukların eğitimini anneye havale ettiklerini söylemeleridir. Çocuğun eğitiminde annenin varlığı, ilgisi, sevgisi çok önemli olsa da bütün bunlar çocuktaki anne boşluğunu doldurur. Babanın boşluğunu dolduramaz. Bunlar gibi düşünce ve mazeretlerin arkasına sığınarak insanın kendini bir süre için rahatlatması mümkündür ancak uzun vadede çocuklar büyüyüp baba yokluğu sebebiyle herhangi bir eksiklik hissettiklerinde ya da yanlış bir davranış gösterdiklerinde o eksikliği kapatmak ya da o yanlışı düzeltmek bugünkü kadar kolay, belki de mümkün olmayacaktır.

Geleceğimiz için babaların kendini eğitmesi gerekiyor

Yarının güvenli, değerli, mutlu çocuklarını babaların ilgisi, sevgisi ve şefkati büyütecektir. Bunun için baba olarak kendimizi eğitmeli, çocuğumuzun gelişimi ve dünyası hakkında okumalı, konuşmalı, dinlemeliyiz. Bunun yanında mutlaka ama mutlaka aşağıda yer alan maddelere de dikkat etmeliyiz:

Evinizi sadece uyumak, TV seyretmek ve yemek yemek için gittiğiniz bir otel gibi kullanmayın. Eviniz günlük hayatın stresinden kurtulduğunuz, nefes aldığınız, rahatladığınız, bedeninizle beraber ruhunuzu da dinlendirdiğiniz ve bütün bunları çocuklarınızın da hissetmesini sağladığınız bir yuva olsun.

Evde geçirdiğiniz vakitler çocuklarınız için işkence olmasın. Sizinle birlikte olmaktan onların da keyif alacağı faaliyetleri yapın.

Eğitim ve disiplin sizi çocuğunuza, çocuğunuzu size düşman etmesin. Çocuğunuza doğru yaklaşımda bulunmak ve onu doğru şekilde eğitmek için önce kendinizi eğitin.

Çocuğunuzdan saygı görmek istiyorsanız siz de ona saygı gösterin. Varlığını fark edin, sözünü dinleyin, görüşlerine değer verin.

Anneye müfettiş değil yardımcı olun. Bütün yükü anneye bırakıp sonrasında anneyi suçlamayın. Çocuk yetiştirmek tek başına kaldırılabilmesi çok zor olan bir yüktür.

Çocuklarla çocuk olmak ve mutlaka sabırlı olmak şarttır. Her şeyi eleştiren, hep hata gören, devamlı ceza veren bir baba yapmaz, yıkar.

Emeklerinizi çaldırmayın. Çocuğunuzun dünyasına girip onun hangi hayalleri ve hayatları yaşadığını öğrenin. Çocuğunuzun çevreden kolaylıkla ulaşılabilecek kötü örnekleri dünyasına sokarak verdiklerinizin çalınmamasına karşı dikkatli olun.