Eski Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış'tan Açıklama

Eski Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış, ''Türkiye, Suriye konusunda doğru olanı yaptı ve halkın yanında yer aldı'' dedi.

Yakış, Uluslararası Antalya Üniversitesi tarafından Antalya Kültür Merkezi'nde düzenlenen ''Ortadoğu'daki Son Gelişmeler ve Türk Dış Politikası'' panelinde yaptığı konuşmada, Arap Baharı'nın başladığı ülke olan Tunus'un bu geçişi en yumuşak şekilde yaşadığını söyledi.

Arap Baharı'nın Libya'da oldukça kanlı yaşandığına dikkati çeken Yakış, muhaliflere başka ülkeler tarafından verilen silahlar ve kabileler arasındaki çatışmalar nedeniyle ülkenin istikrarsızlık yaşadığını ifade etti.

Arap Baharı'nı yaşayan ülkelerden Mısır'ın Arap aleminin lideri konumda olduğunu ifade eden Yakış, ''Ortadoğu'da Mısır olmadan savaş, Suriye olmadan barış yapılamaz' denilir. Ortadoğu'da İsrail küçük bir devlet olduğu halde büyük bir devlet gibi hareket eder. Türkiye ise büyük bir devlet olduğu halde küçük bir devlet gibi hareket ederdi. Bu durum 2000'li yılların başında değişmeye başladı.

Türkiye de artık büyük bir devlet gibi hareket ediyor'' dedi.

Yakış, Mısır'da yaşanan gelişmelerin Mısır'ın ötesinde yansımaları olduğunu kaydetti.

-Türkiye'nin İran'la ilişkileri-

Yaşar Yakış, Türkiye ile İran arasındaki ilişkileri uluslararası camiada tartışma konusu olan uranyum zenginleştirme projesiyle ilişkilendirerek ele alacağını belirterek, ''Türkiye'nin müdahil olduğu sırada İran'ın elinde yüzde 3'den az zenginleştirilmiş uranyum vardı. Bu uranyumun silah düzeyinde olması için yüzde 90'dan fazla zenginleştirilmiş olması gerekir. Bilimsel amaçlı kullanılması için de yüzde 21 civarında zenginleştirilmesi lazım'' diye konuştu.

İran'ın uranyumu bilimsel amaçlı kullanacağını taahhüt ettiğini ifade eden Yakış, şöyle konuştu:

''Türkiye iyi bir adım atarak 'İran'ın elindeki uranyumu yediemin olacak bir devlete verelim. O devlet İran'a yüzde 20 civarında zenginleştirilmiş uranyum çubukları versin' dedi.

Amerika bu görüşü kabul etmedi. O anlaşmaya varılamadığı için İran nükleer zenginleştirmeye devam etti. Şimdi yüzde 20 zenginleştirilmiş uranyumu var. Batı, önemli bir manevrayı kaçırmış oldu. İran'ın kimseye bağlılığı kalmadı.''

-Türkiye'nin Suriye ile ilişkileri-

Yakış, Türkiye'nin Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın gitmesini, İran'ın ise Esad'ın gitmemesini istediğini savunarak, şöyle konuştu:

''Suriye'deki rejim ayakta kalırsa Türkiye, İran'ı sorumlu tutacak. Rejim çökerse de İran Türkiye'yi sorumlu tutacaktır. Suriye, her zaman Türkiye'nin İran ile ilişkilerinde olumsuz gölge olarak duracaktır. Suriye'de rejim çökerse yerine geçecek alternatif yok. Ülkede ordu, rejim, istihbarat ve polisin dördünün de bir anda çökmesi lazım. Bu dörtlü dayanışma içinde hareket ediyor. Türkiye, Suriye konusunda doğru olanı yaptı ve halkın yanında yer aldı. Ancak yapış tarzı doğru mudur- Bu tartışılmalı. Türkiye rejimlerle köprüleri atmamış olsaydı, şimdi Suriye'deki gelişmelere çok daha fazla müdahil olma imkanı olacaktı. O fırsat, köprüleri attığımız için Rusya'nın eline geçti.''

Suriye'ye askeri müdahale için Türkiye'nin uluslararası meşruiyet şartını ortaya koyacağını anlatan Yakış, uluslararası meşruiyet için Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin karar alması gerektiğini, ancak Rusya ve Çin varken bunun mümkün olmadığını söyledi.

Yakış, halkı kendi devletinden koruma hakkı yaygınlaşırsa, Çeçenistan ve Doğu Türkistan'ın buna benzer bir şey isteyebileceğini ileri sürerek, ''Rusya ve Çin böyle bir geleneğin ortaya çıkmasını istemiyor. Rusya, Sovyetler zamanında Ortadoğu'da güçlü mevcudiyeti olan bir ülkeydi. Bu mevcudiyetine geri dönmek için Suriye'deki karışıklık Rusya için altın bir fırsat oldu'' diye konuştu.

Yakış, Beşar Esad'ı gitmemeye teşvik eden durumun İran'ın tutumu olduğunu, İran'ın, Amerika'nın Irak'tan çekilmesinin ardından bölgedeki gücünü korumak amacıyla Suriye'deki rejimin sürmesini istediğini savundu.

Beşar Esad'ın ne zaman düşeceğinin bilinemeyeceğini, bu durumun depremin ne zaman olacağını tahmin etmeye benzediğini ifade eden Yakış, ''Esad'ın düşmesi deprem tahmini gibi, 3 saat sonra da olabilir 13 sene sonra da olabilir'' dedi.

Galatasaray Üniversitesi Öğretim Üyesi ve YÖK üyesi Prof. Dr. Beril Dedeoğlu ise, Türkiye'nin Batı idealinin olduğunu, ancak Batıyı iyi tanımadığını kaydetti.

Rusya ile Amerika'nın rakip hale gelmesinin en büyük zararı Türkiye'ye vereceğini ileri süren Dedeoğlu, Türkiye'nin Azerbaycan ile Ortadoğu ilişkileri açısından Amerika ile Rusya'nın düşman olmasını arzu etmediğini anlattı. Dedeoğlu, Türkiye'nin Ortadoğu'da siyasi çözüm aramaktan önce ekonomik ve ticari çözümler bulması gerektiğini söyledi.

Dedeoğlu, Türkiye'nin son yıllarda ekonomik olarak oldukça iyi durumda olmasının ''cazibe ülke'' haline gelmesini sağladığını ifade etti.

Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sedat Laçiner de, Amerika ve Batı ülkelerinin, Arap Baharı yaşanan ülkelerde belirli yatırımlar yaptığını belirterek, ''Küresel kriz ülkelerde yayılıyor. Büyük devletler kendi iç işleriyle ilgileniyor artık. Amerika'da ekonomi ciddi bir şekilde tartışılıyor. Böyle bir durumda Ortadoğu'yu Türkiye tek başına kaldırabilecek durumda değildir. Ortadoğu gibi bir yerde, hele Suriye gibi bir ağırlığı sırtına almaması gerektiği kanaatindeyim'' dedi.

Türkiye'nin Ortadoğu'yu geç fark ettiğini savunan Laçiner, ''Kendisini Avrupa'nın bir parçası olarak gören Türkiye, kendini tanımlamak istediği için Ortadoğu ve Arap ülkelerinden uzak durdu. Ancak şimdi Türkiye geçmişiyle barışmak istiyor. Ortadoğu'da da bunu ortaya koymak istiyor'' diye konuştu.

Türkiye ile Suriye arasında 2 yıl önce büyük bir dostluğun olduğunu dile getiren Laçiner, Türkiye için müthiş bir kart olan Suriye'nin kaybedilmesinin önemli bir kayıp olacağını vurguladı .
Kaynak: AA