Gaün’de 'türk-macar Türkoloji' Konulu Sempozyum
Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) tarafından "Türk-Macar Türkoloji" sempozyumu kapsamında bir panel düzenlendi.
Gaziantep Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hilmi Bayraktar başkanlığında Atatürk Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen panele; Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Parlatır ve Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Naciye Güngörmüş konuşmacı olarak katıldı.
Panelin açılış konuşmasını yapan Gaziantep Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hilmi Bayraktar, Macar ve Türk dilinin fonetiğinin aynı olduğunu söyledi.
Macarca ile Türkçe'nin birbirine uzak diller olmadığını belirten Doç. Dr. Bayraktar, her iki dili de öğrenmenin kolay olduğunu söyledi.
Macaristan’da okumuş ve yetişmiş Türkiyeli Türkologlar hakkında bilgi veren Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Parlatır, 20’nci yüzyılın başlarından itibaren yetişmiş, Türkiye’den gitmiş, Orta Asya’dan oraya geçmiş Türklerin olduğunu vurguladı. Türkoloji’nin önemine değinen Prof. Dr. Parlatır, “Biz dilimizin temel değeri olarak Türk dilinin incelenmesi Türk kültürünün incelenmesi, araştırılması ve bu engin hazinenin gelecek kuşaklara anlatılması bağlamında Türkoloji çok önemlidir. Dünya çapında çok önemli bir disiplindir. Macar Türkolojisi 19’uncu yüzyılın başlarından itibaren kendisini iyice hissettiren Türkolojisi çalışmaları var” diye konuştu.
Çağdaş Macar edebiyatında Türkçe’nin izlerine dikkat çeken Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Naciye Güngörmüş, genel olarak Macar edebiyatına bakıldığında ikili ilişkilerin izlerini asırlar boyunca sözlü veya yazılı edebiyatta görüldüğünü söyledi.
Prof. Dr. Güngörmüş, “Macarların en eski efsanelerinde sadece Hun-Macar akrabalığı değil, Kafkasya dönemi eski Macar yurdunun kültürel ve sosyal etkileşiminin izleri görülmektedir. Dünyanın en eski Türkoloji merkezini kuran Macarların kendi tarihlerini, kendi kültürlerini araştırmak için verdikleri çabalar, bütün zorluklara rağmen elde ettikleri sonuçlar takdir edilmektedir. Macar araştırmacılar inanılmaz bir çaba ve azimle Orta Avrupa’dan kalkıp, Orta Asya bozkırlarını aşarak Tibet’e kadar ulaşıp atalarının köklerini uzak diyarlarda aramışlardır” dedi.
Kaynak: İHA
Panelin açılış konuşmasını yapan Gaziantep Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hilmi Bayraktar, Macar ve Türk dilinin fonetiğinin aynı olduğunu söyledi.
Macarca ile Türkçe'nin birbirine uzak diller olmadığını belirten Doç. Dr. Bayraktar, her iki dili de öğrenmenin kolay olduğunu söyledi.
Macaristan’da okumuş ve yetişmiş Türkiyeli Türkologlar hakkında bilgi veren Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Parlatır, 20’nci yüzyılın başlarından itibaren yetişmiş, Türkiye’den gitmiş, Orta Asya’dan oraya geçmiş Türklerin olduğunu vurguladı. Türkoloji’nin önemine değinen Prof. Dr. Parlatır, “Biz dilimizin temel değeri olarak Türk dilinin incelenmesi Türk kültürünün incelenmesi, araştırılması ve bu engin hazinenin gelecek kuşaklara anlatılması bağlamında Türkoloji çok önemlidir. Dünya çapında çok önemli bir disiplindir. Macar Türkolojisi 19’uncu yüzyılın başlarından itibaren kendisini iyice hissettiren Türkolojisi çalışmaları var” diye konuştu.
Çağdaş Macar edebiyatında Türkçe’nin izlerine dikkat çeken Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Naciye Güngörmüş, genel olarak Macar edebiyatına bakıldığında ikili ilişkilerin izlerini asırlar boyunca sözlü veya yazılı edebiyatta görüldüğünü söyledi.
Prof. Dr. Güngörmüş, “Macarların en eski efsanelerinde sadece Hun-Macar akrabalığı değil, Kafkasya dönemi eski Macar yurdunun kültürel ve sosyal etkileşiminin izleri görülmektedir. Dünyanın en eski Türkoloji merkezini kuran Macarların kendi tarihlerini, kendi kültürlerini araştırmak için verdikleri çabalar, bütün zorluklara rağmen elde ettikleri sonuçlar takdir edilmektedir. Macar araştırmacılar inanılmaz bir çaba ve azimle Orta Avrupa’dan kalkıp, Orta Asya bozkırlarını aşarak Tibet’e kadar ulaşıp atalarının köklerini uzak diyarlarda aramışlardır” dedi.