Memurlardan “İş Bırakma” Eylemi
Toplu sözleşme görüşmelerinde çıkan uyuşmazlığın ardından memurlar eş zamanlı eylem yaptı.
Hükümetin zam teklifini yetersiz bulan memurlar Kütahya’da Zafer Meydanında ve Sevgi Yolunda basın açıklaması ve yürüyüş yaparak seslerini duyurmaya çalıştılar. Kütahya’da, Eğitim-Bir Sen, Memur-Sen, Büro Memur-Sen, Sağlık-Sen, Kamu-Sen, Türk Eğitim-Sen ve Türk Sağlık Sen Kütahya’da eylem yaparak seslerini duyurmaya çalıştılar. Hükümetin zam teklifini yetersiz bulduklarını bildiren sendika mensubu memurlar Kütahya Valiliği önünde basın açıklaması yaparak Sevgi Yolunda da yürüyüp sloganlar attılar. İlk önce eylem yapan Eğitim Bir-Sen ve bağlı sendikalar Kütahya Valiliği önünde basın açıklaması yaptı. Sendikalar adına açıklama yapan Memur-Sen İl Temsilcisi Kamil Uçan; “"Ekonomi büyüyor, Türkiye zenginleşiyor diyenlerin kamu çalışanları söz konusu olduğunda ‘Daha fazla veremeyiz, yoksa Yunanistan’a döneriz’ edebiyatına sarılmalarını inandırıcı bulmuyoruz. Eğer büyüme varsa, bunun maaşlarımıza yansıtılmasını istiyoruz" ifadelerinde bulundu.
‘TOPLU SÖZLEŞMEDE EĞİTİM ÇALIŞANLARI HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRATILMIŞLARDIR’
Uçan açıklamasında şunları söyledi; “2012-2013 yılı Toplu Sözleşmesi görüşmeleri Kamu İşveren Heyeti ile Kamu Görevlileri Sendikaları arasında gerçekleşmiş ve anlaşmazlıkla sonuçlanmıştır. Kamu görevlilerinin genelini ilgilendiren onlarca talebini görmezden gelen Kamu İşveren Heyeti, anlaşmazlığın, ilk toplu sözleşmede toplu sözleşme imzalanamamasının baş sorumlusudur. Sermayeye gelince kasanın kapısını açan, kamu görevlilerinin haklı taleplerine cari açık gerekçesine sığınan Hükümet, kamu görevlilerine verdiği değeri ortaya koymuştur. Toplu Sözleşme Masası'nda ek ödeme mağduriyetimizin giderilmemesini, yüzdelik zam ve diğer toplu sözleşme tekliflerimizin karşılanmamasını kabul edemiyoruz. Bu duyarsızlığı protesto ediyor, Türkiye genelinde hizmet üretmiyor, bir günlük iş bırakıyoruz. 2010'da yapılan Anayasa değişikliği referandumunun üzerinden 19 ay geçtikten sonra Toplu Sözleşme Kanunu'nu çıkaran hükümet, 5 aydır kamu çalışanlarına zamlı maaş veremezken; şike, emekli vekillerin maaşları söz konusu olunca yerinde duramamakta, memur söz konusu olunca ise kılını kıpırdatmamaktadır. Vekillerin danışmanlarına, şoförüne ve sekreterine, askere 'mali denge' endişesi taşımadan zam yapan hükümet, eğitimciler söz konusu olunca yan yatmış, kırk dereden su getirmiş ve onlarca bahane üretmiştir. Toplu görüşme tiyatrosundan kurtulmak için mücadele verirken, toplu sözleşmenin, sonuçları itibarı ile toplu görüşmelerin gerisinde kalması, 2,5 milyon memuru, 1,8 milyon memur emeklisini hayal kırıklığına uğratmış, ek ödemeden mahrum bırakılan öğretmen ve öğretim elemanlarını ise derinden yaralamış, moral ve motivasyonlarını adeta sıfırlamıştır. Merkezi yönetim bütçesinden en fazla payı eğitime ayırdığını, eğitime önem verdiğini her fırsatta dile getiren ve bununla övünen hükümet her fırsatta "eğitim şart" demektedir. Biz de 'eğitim şart ise ek ödeme de şarttır' diyoruz. 'Ekonomi büyüyor, Türkiye zenginleşiyor' diyenlerin, kamu çalışanları söz konusu olunca, 'daha fazlasını veremeyiz, yoksa Yunanistan'a döneriz' edebiyatına sarılmalarını inandırıcı bulmuyoruz. Eğer büyüme varsa, bunun maaşlarımıza yansımasını istiyoruz. Ek ödeme toplu sözleşme masasının konusudur' diyerek, masayı işaret edenler sözünü masada da yerine getirmemiş ve eğitim çalışanlarını hayal kırıklığına uğratmışlardır. Eğitim çalışanları olarak, Kamu İşveren Heyeti'nin dolayısıyla hükümetin bu tavrını not ediyoruz ve hükümete kalkınmada iyi gidiyor olabilirsiniz ama adalette ve gelirin adil dağıtımında sınıfta kaldınız diyoruz” diye konuştu.
Daha sonra Sağlık Sen adına açıklama yapan Kütahya Şube Başkanı Yücel Akgün, “Ekonomideki iyi gelişmelere rağmen memura hak ettiği pay verilmemekte, çalışanlara sürekli “sabırlı olun” telkini yapılmaktadır. Sorun belli; Türkiye büyüyorsa biz bu büyümeden payımızı istedik. Türkiye, Maliye Bakanı veya diğer yetkililerin yansıttığı gibi ekonomide işler rayında değil, birileri rol yapıyor. Bu iki soruya cevap aradık. Kamu çalışanları referandumda “evet” derken Toplu Sözleşme Hakkını elde etmişken yüzde 3,5’lik zam oranı çalışana layık bir oran değildir” dedi.
Eğitim-Bir-Sen’e bağlı sendikalar yaptıkları basın açıklamalarının ardından Cumhuriyet Caddesi Sevgi Yolunda Karagöz Paşa Camii önüne kadar “Hükümet Sandıkta üç buçuk atacak, Yüzde 50 verdi Erbakan, Neredesin Erdoğan, Adaletli Kalkınmadan Adalet İstiyoruz” şeklindeki sloganlar atarak yürüdüler. Grup daha sonra sessizce dağıldı. HALAYLI İŞ BIRAKMA EYLEMİ Kütahya Valiliği önünde eylem yapan bir diğer sendika da Kamu-Sen ve bağlı sendikalardı. Kamu-Sen İl Temsilcisi Mehmet Karabekir burada grup adına basın açıklaması yaptı. Karabekir açıklamasında şunları söyledi; “Bugün buraya gelmek, haksızlıkların, hukuksuzlukların; alın terimizi, emeğimizi çalanların karşısına bir abide gibi dikilebilmek her babayiğidin harcı değildir. Memurları, emeklileri enflasyona ezdirmedik diyip, ülkenin kaymağını yandaş çevrelere dağıtanları gördünüz. Nisan ayı başında yapılanlarla birlikte son bir yıl içinde doğalgaza yüzde 33; elektriğe yüzde 22; benzine yüzde 23; mazota yüzde 24 zam gelmiş, bu şartlarda ne kamu görevlilerimizin ne de emeklilerimizin insan onuruna yaraşır bir hayat sürme şansı kalmamıştır. Ancak, hükümetin taraflı tutumuyla oluşturulan toplu sözleşme masasında kamu görevlilerimiz, emeklilerimiz, dul ve yetimlerimiz için sunulan maaş artış teklifi, yüzde 3,5+yüzde 4, yıllık toplam yüzde 7,5 olmuştur. Dolayısıyla bu teklif dört aylık enflasyon artışını dahi karşılamaktan uzaktır. Bir taraftan Türkiye'nin ekonomisi en hızlı büyüyen ülke olmasıyla övünen yetkililerin, diğer taraftan memurlarına ve emeklilerine 4 aylık enflasyon kadar maaş artışı teklifi sunması anlaşılır ve kabul edilebilir değildir. Memurumuzun gelecekle ilgili endişeli bekleyişine, her türlü belirsizlik ve umutsuzluğuna son vermek için başlattığımız mücadelede ellerimizi, gönüllerimizi, saflarımızı ve seslerimizi birleştirdik. Vatandaşlarımız, tren istasyonlarına, otobüs duraklarına, havaalanlarına, okullara, hastanelere, devlet dairelerine gittiklerinde hizmet sunulmadığını gördüklerinde, ellerini vicdanlarına koymalarını ve düşünmelerini istiyoruz. Her gün sabah, herkes uyurken trenler, otobüsler çalışmaya başlıyor; Kesintisiz olarak uçaklar havalanıyor, iniyor; Ezanlar okunuyor, ders zili çalıyor, gece gündüz doktor, hemşire, hastabakıcı, temizlikçi görevinin başında, Karda kışta, soğukta sıcakta her şartta görev yapıyor; İtfaiyeci, ormancı yangınlara koşuyor, polis, asker, zabıta herkes işini yapıyor ve bizler fark etmesek de memurlarımız görevlerinin başında olduğu için, hayat olağan seyrinde, aksama olmadan akıp gidiyor. Ama ne zaman ki, bu çalışanlarımız haklarını istiyorlar; adil bir gelir dağılımı diyorlar, ülke kaynakları etkin ve verimli kullanılsın diyorlar, ne yazık ki o zaman siyasi irade, onlara meydanları gösteriyor. Seçim zamanında verdiği vaatleri unutuyor, imzasına sahip çıkmıyor. Her fırsatta çalışmamakla suçlanıyor; yan gelip yatmakla itham ediliyor. En tabi hakları yıllardır verilmiyor. Devleti temsil eden çalışanlar açlık ve yoksulluğa terk edilmiş, elverişsiz yerlerde çalışırken, seslerine kulak tıkanıyor. İşte ülkemizde kamu çalışanlarının durumu budur. Türk memuru bu nedenlerle bir gün çalışmama hakkım kullanmaktadır. Yıllardır memursuz bir ülke özlemi ile yanıp tutuşanlar, şimdi memursuz Türkiye'yi görsünler. Hakkımızı alana kadar, mücadelemiz devam edecektir” diye konuştu.
Eyleme katılan memurlar daha sonra müzikler eşliğinde halaylar çekerek sessizce dağıldılar .
Kaynak: İHA
‘TOPLU SÖZLEŞMEDE EĞİTİM ÇALIŞANLARI HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRATILMIŞLARDIR’
Uçan açıklamasında şunları söyledi; “2012-2013 yılı Toplu Sözleşmesi görüşmeleri Kamu İşveren Heyeti ile Kamu Görevlileri Sendikaları arasında gerçekleşmiş ve anlaşmazlıkla sonuçlanmıştır. Kamu görevlilerinin genelini ilgilendiren onlarca talebini görmezden gelen Kamu İşveren Heyeti, anlaşmazlığın, ilk toplu sözleşmede toplu sözleşme imzalanamamasının baş sorumlusudur. Sermayeye gelince kasanın kapısını açan, kamu görevlilerinin haklı taleplerine cari açık gerekçesine sığınan Hükümet, kamu görevlilerine verdiği değeri ortaya koymuştur. Toplu Sözleşme Masası'nda ek ödeme mağduriyetimizin giderilmemesini, yüzdelik zam ve diğer toplu sözleşme tekliflerimizin karşılanmamasını kabul edemiyoruz. Bu duyarsızlığı protesto ediyor, Türkiye genelinde hizmet üretmiyor, bir günlük iş bırakıyoruz. 2010'da yapılan Anayasa değişikliği referandumunun üzerinden 19 ay geçtikten sonra Toplu Sözleşme Kanunu'nu çıkaran hükümet, 5 aydır kamu çalışanlarına zamlı maaş veremezken; şike, emekli vekillerin maaşları söz konusu olunca yerinde duramamakta, memur söz konusu olunca ise kılını kıpırdatmamaktadır. Vekillerin danışmanlarına, şoförüne ve sekreterine, askere 'mali denge' endişesi taşımadan zam yapan hükümet, eğitimciler söz konusu olunca yan yatmış, kırk dereden su getirmiş ve onlarca bahane üretmiştir. Toplu görüşme tiyatrosundan kurtulmak için mücadele verirken, toplu sözleşmenin, sonuçları itibarı ile toplu görüşmelerin gerisinde kalması, 2,5 milyon memuru, 1,8 milyon memur emeklisini hayal kırıklığına uğratmış, ek ödemeden mahrum bırakılan öğretmen ve öğretim elemanlarını ise derinden yaralamış, moral ve motivasyonlarını adeta sıfırlamıştır. Merkezi yönetim bütçesinden en fazla payı eğitime ayırdığını, eğitime önem verdiğini her fırsatta dile getiren ve bununla övünen hükümet her fırsatta "eğitim şart" demektedir. Biz de 'eğitim şart ise ek ödeme de şarttır' diyoruz. 'Ekonomi büyüyor, Türkiye zenginleşiyor' diyenlerin, kamu çalışanları söz konusu olunca, 'daha fazlasını veremeyiz, yoksa Yunanistan'a döneriz' edebiyatına sarılmalarını inandırıcı bulmuyoruz. Eğer büyüme varsa, bunun maaşlarımıza yansımasını istiyoruz. Ek ödeme toplu sözleşme masasının konusudur' diyerek, masayı işaret edenler sözünü masada da yerine getirmemiş ve eğitim çalışanlarını hayal kırıklığına uğratmışlardır. Eğitim çalışanları olarak, Kamu İşveren Heyeti'nin dolayısıyla hükümetin bu tavrını not ediyoruz ve hükümete kalkınmada iyi gidiyor olabilirsiniz ama adalette ve gelirin adil dağıtımında sınıfta kaldınız diyoruz” diye konuştu.
Daha sonra Sağlık Sen adına açıklama yapan Kütahya Şube Başkanı Yücel Akgün, “Ekonomideki iyi gelişmelere rağmen memura hak ettiği pay verilmemekte, çalışanlara sürekli “sabırlı olun” telkini yapılmaktadır. Sorun belli; Türkiye büyüyorsa biz bu büyümeden payımızı istedik. Türkiye, Maliye Bakanı veya diğer yetkililerin yansıttığı gibi ekonomide işler rayında değil, birileri rol yapıyor. Bu iki soruya cevap aradık. Kamu çalışanları referandumda “evet” derken Toplu Sözleşme Hakkını elde etmişken yüzde 3,5’lik zam oranı çalışana layık bir oran değildir” dedi.
Eğitim-Bir-Sen’e bağlı sendikalar yaptıkları basın açıklamalarının ardından Cumhuriyet Caddesi Sevgi Yolunda Karagöz Paşa Camii önüne kadar “Hükümet Sandıkta üç buçuk atacak, Yüzde 50 verdi Erbakan, Neredesin Erdoğan, Adaletli Kalkınmadan Adalet İstiyoruz” şeklindeki sloganlar atarak yürüdüler. Grup daha sonra sessizce dağıldı. HALAYLI İŞ BIRAKMA EYLEMİ Kütahya Valiliği önünde eylem yapan bir diğer sendika da Kamu-Sen ve bağlı sendikalardı. Kamu-Sen İl Temsilcisi Mehmet Karabekir burada grup adına basın açıklaması yaptı. Karabekir açıklamasında şunları söyledi; “Bugün buraya gelmek, haksızlıkların, hukuksuzlukların; alın terimizi, emeğimizi çalanların karşısına bir abide gibi dikilebilmek her babayiğidin harcı değildir. Memurları, emeklileri enflasyona ezdirmedik diyip, ülkenin kaymağını yandaş çevrelere dağıtanları gördünüz. Nisan ayı başında yapılanlarla birlikte son bir yıl içinde doğalgaza yüzde 33; elektriğe yüzde 22; benzine yüzde 23; mazota yüzde 24 zam gelmiş, bu şartlarda ne kamu görevlilerimizin ne de emeklilerimizin insan onuruna yaraşır bir hayat sürme şansı kalmamıştır. Ancak, hükümetin taraflı tutumuyla oluşturulan toplu sözleşme masasında kamu görevlilerimiz, emeklilerimiz, dul ve yetimlerimiz için sunulan maaş artış teklifi, yüzde 3,5+yüzde 4, yıllık toplam yüzde 7,5 olmuştur. Dolayısıyla bu teklif dört aylık enflasyon artışını dahi karşılamaktan uzaktır. Bir taraftan Türkiye'nin ekonomisi en hızlı büyüyen ülke olmasıyla övünen yetkililerin, diğer taraftan memurlarına ve emeklilerine 4 aylık enflasyon kadar maaş artışı teklifi sunması anlaşılır ve kabul edilebilir değildir. Memurumuzun gelecekle ilgili endişeli bekleyişine, her türlü belirsizlik ve umutsuzluğuna son vermek için başlattığımız mücadelede ellerimizi, gönüllerimizi, saflarımızı ve seslerimizi birleştirdik. Vatandaşlarımız, tren istasyonlarına, otobüs duraklarına, havaalanlarına, okullara, hastanelere, devlet dairelerine gittiklerinde hizmet sunulmadığını gördüklerinde, ellerini vicdanlarına koymalarını ve düşünmelerini istiyoruz. Her gün sabah, herkes uyurken trenler, otobüsler çalışmaya başlıyor; Kesintisiz olarak uçaklar havalanıyor, iniyor; Ezanlar okunuyor, ders zili çalıyor, gece gündüz doktor, hemşire, hastabakıcı, temizlikçi görevinin başında, Karda kışta, soğukta sıcakta her şartta görev yapıyor; İtfaiyeci, ormancı yangınlara koşuyor, polis, asker, zabıta herkes işini yapıyor ve bizler fark etmesek de memurlarımız görevlerinin başında olduğu için, hayat olağan seyrinde, aksama olmadan akıp gidiyor. Ama ne zaman ki, bu çalışanlarımız haklarını istiyorlar; adil bir gelir dağılımı diyorlar, ülke kaynakları etkin ve verimli kullanılsın diyorlar, ne yazık ki o zaman siyasi irade, onlara meydanları gösteriyor. Seçim zamanında verdiği vaatleri unutuyor, imzasına sahip çıkmıyor. Her fırsatta çalışmamakla suçlanıyor; yan gelip yatmakla itham ediliyor. En tabi hakları yıllardır verilmiyor. Devleti temsil eden çalışanlar açlık ve yoksulluğa terk edilmiş, elverişsiz yerlerde çalışırken, seslerine kulak tıkanıyor. İşte ülkemizde kamu çalışanlarının durumu budur. Türk memuru bu nedenlerle bir gün çalışmama hakkım kullanmaktadır. Yıllardır memursuz bir ülke özlemi ile yanıp tutuşanlar, şimdi memursuz Türkiye'yi görsünler. Hakkımızı alana kadar, mücadelemiz devam edecektir” diye konuştu.
Eyleme katılan memurlar daha sonra müzikler eşliğinde halaylar çekerek sessizce dağıldılar .