Gaziosmanpaşa’da “Öğrenme Güçlüğü” Semineri

Psikolojik Danışman Özgür Özer, Gaziosmapaşa Belediyesi’nin düzenlediği “Öğrenme Güçlüğü” konulu seminerde, hastalığın nedenleri, tanı koyma ve tedavisi, eğitim yöntemleri ve ailelerin ne yapması gerektiği konularında bilgi verdi.

Gaziosmanpaşa Belediyesi bünyesindeki Aile Danışma Merkezi’nin düzenlediği “Çarşamba Seminerleri”nin bu haftaki konusu “disleksi” adı da verilen “öğrenme güçlüğü” oldu. 10 yıldır disleksi hakkında çalışmaları bulunan Psikolojik Danışman Özgür Özer, herkesin yaşamında bir döneminde öğrenme güçlüğü yaşadığını ve bunun zamanla geçtiğini ancak dinleme, konuşma, okuma, yazma, akıl yürütme ile matematik yeteneklerinin kazanılmasında ve kullanılmasında önemli güçlüklerle kendi göstermeye başladığında disleksi anılmaya başladığını belirtti.

Özel öğrenme güçlüğü olan çocukların yaşamını anlatan “Her Çocuk Özeldir” ve “Yerdeki Yıldızlar” adlarıyla tanınan bir Hint Filmi’nden sahnelerle sunumuna başlayan Özer, bu güçlüğü yaşayanların tanı konuluncaya kadar çoğu zaman aile içinde fark edilmekten uzak olduğunu ancak dikkatli anne ve babaların bu sorunu fark ederek nedenleri ve tedavisi konusunda yardım aldığını vurguladı. Hastalığın nedenleri, tanı koyma ve tedavisi, eğitim yöntemleri ve ailelerin ne yapması gerektiği konuların bilgiler veren Özer, ilkokula başlayan disleksili çocuklarda eğitim alabilecek zihinsel gelişim henüz tamamlanmadığı için okuyamadıklarını, yazamadıkları ve özellikle de matematiksel işlemleri kavramada zorluk çektiklerini belirtti.

Özer, “Disleksi zeka düzeyi çok yüksek çocuklarda da görülmektedir. Fakat bazen hastalık fark edilmeyebilir. Disleksililer zeka düzeyleri düşük olmadığı gibi özel yeteneklere de sahip olabilirler” dedi.

Özel öğrenme güçlüğü olanların harfleri ya da rakamları ters algıladıklarını, okurken ve yazarken satırları veya sözcükleri atladıklarını, uzaklık ve derinlik algılamalarında sorunları olduğunu belirten Özer, “Benzer sesleri birbirine karıştırırken günleri art arda sayamazlar. Ödevlerini yapmayı unuturlar ya da kendilerini zor ifade ederler. Önce sonra dün ve bugün gibi kavramları çoğunlukla karıştırırlar. Arkadaşları ve aileleri ile uyumları genelde bozuktur. Değişikliklere de uyum sağlayamazlar” diye konuştu.

Özer, özel öğrenme güçlüğü tedavisinde önemli olan çocuğun durumunu anlayabilmek ve bu duruma uyum sağlayabilmek olduğunun altını çizerek, “Tedavide ailenin eğitimi ön planda gelir. Çocuğa yönelik olarak sosyal beceri kazandırma, destekleyici terapi ve gereğinde ilaç tedavisi uygun bir yaklaşımdır. Özel öğrenme güçlüğünün erken tanılanması (okul öncesi dönemde) vakit kaybedilmeden uygun eğitim programlarının uygulanması tek tedavi yöntemidir. Bu eğitim okulda verilen genel eğitimden farklıdır. Eğitimleri işitsel, kinestetik algılarının geliştirilmesini, dikkat, bellek ve ardışıklık yeteneklerinin artırılması, motor koordinasyon becerilerinin geliştirilmesi şeklinde özetlenebilir. Ayrıca dinleme, konuşma, okuma-yazma (dil) becerilerinin geliştirilmesi, kavram ve düşünme süreçlerinin geliştirilmesinin desteklenmesi de bu süreç içinde yer almaktadır” dedi .
Kaynak: İHA