Uğur Dündar’dan ‘Medya’ Eleştirisi

Gazeteci-Yazar Uğur Dündar, Star Televizyonu’nun satışının kendilerinden gizlendiğini, Aydın Doğan ile yapmış olduğu görüşmesinde ise; ‘televizyonu sattım ve senden kurtuldum’ mesajını aldığını söyledi.

Uğur Dündar’dan ‘Medya’ Eleştirisi
Türkiye’de ‘zorundaş medya’ olduğunu, bunun üzerinde durulması gerektiğini belirten Dündar, Kemal Sunal’ın cenazesinde ise ‘suikast’e uğrayacağı bilgisi almasına rağmen, yine de cenazeye katıldığını anlattı.

Adana Eczacı Odası'nca 'Eczacılık Bayramı' kutlama etkinlikleri kapsamında HiltonSA Adana Oteli'nde düzenlenen ve yoğun ilgi gösterilen; 'Türkiye'de Gazetecilik' konulu konferansa konuşmacı olarak katılan Dündar, kendisi hakkında merak edilenleri açıkladı, gazetecilik mesleğinin Türkiye'de geldiği noktayı gözler önüne serip, anılarını dinleyicilerle paylaştı. Star Televizyonu'ndan ayrılması ve bu süreçte yaşadıklarını dile getiren Dündar, neden Sözcü Gazetesi'ni tercih ettiğini de anlattı.

"STAR TELEVİZYONU'NUN SATIŞI BİZDEN GİZLENDİ"
2008 yılında kendi deyimiyle; reytingi yerlerde sürünen, patronu nedeniyle adeta bir 'silah' gibi kullanılan, saygınlığı ayaklar altına düşen ve adeta dibe vurmuş, TMSF tarafından el konulan Star Televizyonu'nun, Aydın Doğan döneminde de hiçbir başarı pırıltısı gösteremediği yorumunda bulunan Dündar, böylesi bir süreçte televizyonun 'Haber Dairesi Başkanlığı' görevine getirildiğini hatırlattı. Yılmaz Özdil ile birlikte 'yol arkadaşlığı' yaptıklarını dile getiren Dündar, "Mevcut kadroya çok fazla dokunmadan, birkaç takviye yaparak oluşturduğumuz haber merkezi ile Star Televizyonu'nun rentingini adeta bir füze gibi yükselttik. Fakat, bunca başarıya rağmen 2011 yılı Eylül ayı sonuna doğru televizyonun satılacağı dedikoduları yayılmaya başladı.

Bu dedikoduların doğruluk payını araştırdık. Konu önce bizden saklandı, sonrasında da televizyonun Doğuş Grubu'na satışı kesinleşti" dedi.

"DOĞAN 'TELEVİZYONU SATTIM VE SENDEN KURTULDUM' MESAJI VERDİ”
Televizyonun satılmasının ardından Aydın Doğan'ın yanına giderek, kendisiyle bu konu hakkında görüştüğünü kaydeden Dündar, konuşmasını da şöyle sürdürdü; "Aydın Bey, aynen şunları söyledi; 'Uğur, sen Türkiye'nin bir numaralı, en başarılı televizyoncususun. Ölüyü adeta dirilttin. Çok düzgün bir adamsın. Aile hayatın da çok düzgün. Ama ben bu televizyonu sattım Uğur.' Yani öyle bir söyledi ki, adeta 'Uğur, bu televizyonu sattım ve senden kurtuldum' mesajını kendisinden aldım." Yarım asra dayanan bir mesleki geçmişe sahip olduğunu kaydeden Uğur Dündar, 'iktidar' denilen gücün önünde eğilip bükülmenin, gazetecilik ilke ve ahlakları ile bağdaşmadığını, gazetecilerin önünde eğilip bükülüp, saygı göstereceği tek gücün; halkın gerçekleri öğrenme hakkı olduğu inancı olarak öne çıktığı yorumunda bulundu.

"TÜRKİYE'DE GAZETELER İKTİDARIN REKLAMINI YAPIYOR"
Bugün Türkiye'deki gazetelere genel olarak bakıldığında haberden çok, 'reklam' yapıldığını, bunun da 'iktidarın reklamı' olduğunu, bunu da Star Gazetesi'nde işine son verilen Mehmet Altan'ın öne sürdüğüne dikkat çeken Dündar, Altan'ın şu sözlerini dile getirdi; "Dalkavuklar yani iktidarın reklamını yapanlar, yağcılar, yalakalar, öyle bir algı oluşturdular ki, iktidarda dostane eleştirilere bile tahammül kalmadı.' Altan'ın sözlerinin düşündürücü olduğunu belirten Dündar, Star Televizyonu'ndan ayrılmasının ardından birçok yerden teklif aldığını, çok cazip transfer teklifleri ile karşı karşıya kaldığını, patronların kendisine 'sınırsız editoryal özgürlük' vaadinde bulunduğunu, ancak bunu bir 'şaka' olarak algıladığı için söz konusu tekliflere pek de sıcak bakmadığını söyledi.

"FERİT ŞAHENK'İ O KADAR ÜRKTMÜŞLER Kİ BİZİMLE GÖRÜŞMEDİ BİLE"
Star Televizyonu'nu satın alan Doğuş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ferit Şahenk'in, kendisine saygıda sevgide kusur etmeyen bir insan olduğunu, daha önce babası Ayhan Şahenk ile de birlikte çalışma fırsatı bulduklarını ifade eden Dündar, "Ferit, babası vefat ettikten sonra bana hep; 'Ağabey, sen bize baba mirasısın' derdi. Ama sıra 'baba mirası'nı çalıştırmaya gelince; Ferit Şahenk o kadar ürkmüş ki, Yılmaz ile beni bir çay içmeye davet edip, 'Ya ağabeyler, ben sizi çok sever sayarım ama birlikte çalışmamız şu şu nedenlerden dolayı zor. Lütfen beni anlayın' deme cesaretini bile gösteremedi. Demek ki, o kadar ürkmüş. İşte Türkiye'de işler böyle yürüyor. Bütün hayatım boyunca hep aynı çileyi çektim. Gelmiş geçmiş bütün iktidarların hışmına uğradım. Bir tek merhum Bülent Ecevit'in başbakan olduğu dönemde iktidarın hışmına uğramadım. Çünkü o dönem, 'basın özgürlüğü' açısından Türkiye, gelişmiş Batı demokrasilerini aratmayacak bir dönemdi" ifadesini kullandı.

"YANDAŞLARI AYRI BİR YANA KOYUYORUM AMA 'ZORUNDAŞLAR' DA VAR"
"İktidarlar, hep övülmeyi beklediklerini için kendilerine 'yağcılık' yapmayanlara hışımla yaklaştı" diyen Dündar, konuşmasının devamında da şu görüşleri dile getirdi; "Bugün en büyük övgüyü de bu iktidar bekliyor. Ben, 'yandaş' olarak tanımlanan ve 'ideolojik' birliktelik nedeniyle bu iktidarı başından beri destekleyenleri bir kenara koyuyorum. Ama bu ülkede 'zorundaşlar' da var. Önemli olan da 'zorundaşlar' zaten. Peki bunlar, ne oldu da 'zorundaş' oldular? Bugün Türkiye'deki medya patronlarının, medya dışında faaliyetleri var. Bülent Arınç, çok rasyonel bir değerlendirmede bulundu ve; 'Benim bakanlığımdan ihale alan biri, çıkıp da benim aleyhime yazabilir mi?' diye sordu. Şimdi siz medya patronu olacaksınız, sonra da medyayı bir sandövice çevireceksiniz. Böyle bir medya olmaz. Eğer medya dışında başka faaliyetleriniz varsa işte o zaman sizi 'zorundaş' haline getirirler. İki vergi müffetişi gönderirler duman ederler. İşte Sözcü Gazetesi'ni tercih etmemdeki etken de bu. Gazetenin patronunun, medya dışında herhangi bir uğraşısının olmaması."

“KEMAL SUNAL’IN CENAZESİNDE BANA SUİKAST DÜZENLENECEKTİ”
Gazetecilik hayatında başından geçen olayları da dinleyicilerle paylaşan Uğur Dündar, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da yapmış olduğu haber çalışmaları nedeniyle de baskıya uğradığını dile getirdi. Merhum Kemal Sunal ile yakın arkadaş olduğunu ve cenazesine katılmak için yola çıktığında; daha öne yapmış olduğu bir haber nedeniyle Teşvikiye Cami’nde suikaste uğrayacağı uyarısı aldığını, ancak buna rağmen yine de cenazeye katıldığını belirten Dündar, “Cenazeye 7-8 kişilik bir polis koruması altında katılmıştım. Ancak sonra bundan vazgeçip, polis arkadaşların benden uzaklaşıp görevlerini öyle yapmalarını istedi ve tüm sorumluluğu üzerime aldım. Cenaze bitip de, arabama yöneldiğimde cep telefonum çaldı ve tetikçinin yakalandığını bana ilettiler. O gün o camiden iki cenaze çıkabilirdi. Bizi kimse korkutamaz, bizi kimse yıldıramaz” dedi .
Kaynak: İHA