Çağlayan: İmf'ye Olan Borcu Bırakın Devlet, Şirketlerimiz Bile Öder
Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Türkiye'nin IMF'e 2,3 milyar dolar borcu olduğunu belirterek, "Bu bedeli bırakın devlet, şirketlerimiz bile öder." dedi.
Zafer Çağlayan, IMF Başkanı Christine Lagarde ve Dünya Bankası İcra Direktörü Sri Mulyani Indrawati ile yaptığı görüşmenin detaylarına dair gazetecilere açıklamalarda bulundu. Çağlayan, "Geride bıraktığımız dilimde ilk olarak dünyanın dev gruplarının idarecileri ile bir araya geldik. Onlarla Türkiye'yi ilgilendiren yatırımlarını ele aldık. Ardından Dünya Bankası İcra Direktörü Indrawati ve IMF Başkanı Lagarde ile görüşme imkânı elde ettik. Dev grupların idarecilerinin ülkemiz ile ilgili kanaat ve saptamaları takdire değer. Kendileri Türkiye'nin böyle bir dönemde büyük başarı öyküsü ortaya koyduğunu, dinamik bir ekonomi olduğunu dillendirdiler." dedi.
Indrawati'nin Türkiye’nin ekonomide ortaya koyduğu tablodan memnun olduğunu aktaran Çağlayan, "Görüşmelerde Türkiye ile Dünya Bankası arasında güç birliği artırmanın önemine değindiler. Yapısal reformlarda ortak faaliyetler yürütülebileceğini dillendirdiler. Biz de bundan memnun olduk." ifadelerini kullandı. IMF Başkanı Christine Lagarde'ın "Türkiye'nin ekonomide başarı öyküsü ortaya koydu." sözlerine göndermede bulunan Çağlayan, şöyle devam etti:
"Lagarde, ülkenin geldiği konumdan mutlu olduğunu, bunu dünya ekonomisi adına önemli gördüğünü anlattı. Buna mukabil ben, IMF ile anlaşma yapmadan bu hallere geldiğimize işaret ettim. Hakikaten Türkiye, bundan 10 sene evvel IMF'den 1 milyar dolar talep etmek için ABD'ye gitti. Onu alamasa memur maaşlarını ödeyemeyecekti. Ama şu an kendi çıpası ile başarılar elde ediyor. Diyalog popülizme geldi. Malum, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, seçimlerden evvel her bireye 600 lira vereceğini, mazotu 1 liraya indireceğini vaat etti. Tabii halk bunlara itibar etmedi. Ben, Lagarde'a halkın bilinçlendiğini, bu sebeple popülizme prim vermediğini anlattım. Yine enflasyonun tek haneli olacağını umduğumuzu, halkın bu konuda güveninin olduğunu anlattım. Lagarde, bu anlamda Türkiye'nin geldiği aşamayı övdü. Evet, Türkiye'nin 4 senedir IMF ile bir işi yok. Bu kurumdan borç almıyor hatta ödüyoruz. Onun için Christine Lagarde'ın karşısında gayet rahattım. Tabii kendilerinden duyduklarım keyfimi artırdı." Gazetecilerin "Peki, IMF Başkanı kaygılarını dillendirdi mi?" sorusuna Ekonomi Bakanı, "Bırakın kaygıyı, övgüler aldık. Bütün bu övgüler de zaten bizim yaptıklarımızın ne denli doğru olduğunu ortaya koyuyor. Bundan böyle şımarmayacağız, yapmamız gerekenlerden taviz vermeyeceğiz." karşılığını verdi.
“IMF'ye olan borçların önemli bölümü kapatıldı. Bundan sonra diyaloglar nasıl olacak?" sorusunu ise Zafer Çağlayan, "Kuruma 2,3 milyar dolar borcumuz söz konusu. Bunu bırakın devlet, şirketlerimiz dahi öder. Artık IMF ile anlaşma yapmaya gerek kalmadı, kendi çıpamızla yola devam ediyoruz. Bir de IMF Başkanı Lagarde'ın sözünü paylaşmayı temenni ediyorum. Dedi ki 'Artık Türkiye'nin IMF'ye ihtiyacı yok; IMF'nin güçlü Türkiye'ye ihtiyacı var'." diye cevapladı.
IMF ve Dünya Bankası yetkilileri ile görüşmelerde büyüme tahminlerinin gündeme gelip gelmediğinin sorulması üzerine de Çağlayan, şunları kaydetti:
"Büyüme tahminleri revize ediliyor. Birinci çeyrek için rakamlar gerilerde. Ama ekonomimiz dinamik ve ihracatımız giderek artıyor. Ben umut ediyorum, ikinci, üçüncü ve dördüncü çeyrekte büyüme artacak. Dünyada ve Avrupa'da anormal şeyler olmadığı takdirde ekonomimiz yüzde 4'ten fazla büyüme elde edebilir."
Indrawati'nin Türkiye’nin ekonomide ortaya koyduğu tablodan memnun olduğunu aktaran Çağlayan, "Görüşmelerde Türkiye ile Dünya Bankası arasında güç birliği artırmanın önemine değindiler. Yapısal reformlarda ortak faaliyetler yürütülebileceğini dillendirdiler. Biz de bundan memnun olduk." ifadelerini kullandı. IMF Başkanı Christine Lagarde'ın "Türkiye'nin ekonomide başarı öyküsü ortaya koydu." sözlerine göndermede bulunan Çağlayan, şöyle devam etti:
"Lagarde, ülkenin geldiği konumdan mutlu olduğunu, bunu dünya ekonomisi adına önemli gördüğünü anlattı. Buna mukabil ben, IMF ile anlaşma yapmadan bu hallere geldiğimize işaret ettim. Hakikaten Türkiye, bundan 10 sene evvel IMF'den 1 milyar dolar talep etmek için ABD'ye gitti. Onu alamasa memur maaşlarını ödeyemeyecekti. Ama şu an kendi çıpası ile başarılar elde ediyor. Diyalog popülizme geldi. Malum, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, seçimlerden evvel her bireye 600 lira vereceğini, mazotu 1 liraya indireceğini vaat etti. Tabii halk bunlara itibar etmedi. Ben, Lagarde'a halkın bilinçlendiğini, bu sebeple popülizme prim vermediğini anlattım. Yine enflasyonun tek haneli olacağını umduğumuzu, halkın bu konuda güveninin olduğunu anlattım. Lagarde, bu anlamda Türkiye'nin geldiği aşamayı övdü. Evet, Türkiye'nin 4 senedir IMF ile bir işi yok. Bu kurumdan borç almıyor hatta ödüyoruz. Onun için Christine Lagarde'ın karşısında gayet rahattım. Tabii kendilerinden duyduklarım keyfimi artırdı." Gazetecilerin "Peki, IMF Başkanı kaygılarını dillendirdi mi?" sorusuna Ekonomi Bakanı, "Bırakın kaygıyı, övgüler aldık. Bütün bu övgüler de zaten bizim yaptıklarımızın ne denli doğru olduğunu ortaya koyuyor. Bundan böyle şımarmayacağız, yapmamız gerekenlerden taviz vermeyeceğiz." karşılığını verdi.
“IMF'ye olan borçların önemli bölümü kapatıldı. Bundan sonra diyaloglar nasıl olacak?" sorusunu ise Zafer Çağlayan, "Kuruma 2,3 milyar dolar borcumuz söz konusu. Bunu bırakın devlet, şirketlerimiz dahi öder. Artık IMF ile anlaşma yapmaya gerek kalmadı, kendi çıpamızla yola devam ediyoruz. Bir de IMF Başkanı Lagarde'ın sözünü paylaşmayı temenni ediyorum. Dedi ki 'Artık Türkiye'nin IMF'ye ihtiyacı yok; IMF'nin güçlü Türkiye'ye ihtiyacı var'." diye cevapladı.
IMF ve Dünya Bankası yetkilileri ile görüşmelerde büyüme tahminlerinin gündeme gelip gelmediğinin sorulması üzerine de Çağlayan, şunları kaydetti:
"Büyüme tahminleri revize ediliyor. Birinci çeyrek için rakamlar gerilerde. Ama ekonomimiz dinamik ve ihracatımız giderek artıyor. Ben umut ediyorum, ikinci, üçüncü ve dördüncü çeyrekte büyüme artacak. Dünyada ve Avrupa'da anormal şeyler olmadığı takdirde ekonomimiz yüzde 4'ten fazla büyüme elde edebilir."