Artık annelerin işi kolay

Başbakan Erdoğan, Teknoloji Bağımlılığı Kongresi'nde yaptığı konuşmada Kılıçdaroğlu'nun Fatih Projesi ile ilgili iddialarına sert çıktı: "Savcılar seni bekliyor, yap müracaatını"

Artık annelerin işi kolay
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 1. Uluslararası Teknoloji Bağımlılığı Kongresi'nde yaptığı konuşmada, çocukluğuna dönerek o günlerden örnekler verdi. Başbakan ayrıca CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun Fatih Projesi ile ilgili iddialarına da yanıt verdi.

''İnsanlık tarihi, en başından itibaren sürekli bir değişim içinde oldu'' diyen Erdoğan, bizlerin, insanlık tarihinde, bu anlamda sadece yazılı olan dönemi, yazının kullanıldığı dönemi bildiğini ve sadece o dönemlerdeki verilere ulaşabildiğini söyledi.

Erdoğan, son 200 yıl içinde dünyanın geçirdiği değişimin, insanlık tarihi boyunca yaşanan en keskin değişim süreçlerinden biri olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

''Gerçekten de son yüzyıllarda, coğrafi keşifler, bilimsel araştırmalar, icatlar, özellikle de savaşlar, insanlık tarihinin yönünü değiştirdi. Bizler, kağnının ne olduğunu biliyoruz. Bunu köylerde gördük. Bizler, karasabanın ne olduğunu biliyoruz. Bugün artık, belki Türkiye'nin hiçbir yerinde kalmayan, izine rastlanmayan karasaban ve kağnı, muhtemelen insanlık tarihiyle en eski tarım araçları olarak anılacak. Yani, binlerce yıl boyunca kullanılan, bizim de kullanımına şahit olduğumuz tarım araçları, sadece 20-30 yıl önce tarih oldu. Ampul, 1879'da yani bundan sadece 133 yıl önce icat edildi. İnsanoğlu, binlerce yıl boyunca elektrik kullanmadı, ampul kullanmadı ama şu anda dünyanın hemen her yerinde elektrik var, hemen her evinde ampulün değişik versiyonları var.''

Başbakan Erdoğan, değişimin önünde durmanın, değişime set çekmenin mümkün olmadığını da vurgulayarak, şunları söyledi:

''Bizim, değişimi kontrol etmek, değişimi yönlendirmek, değişimi sağlıklı şekilde kanalize etmek gibi bir sorumluluğumuz olduğuna inanıyorum. Sadece hükümetin değil, sadece siyaset kurumunun değil, üniversitelerin, okulların, en önemlisi de anne ve babaların böyle bir sorumluluğu var. Biz, değişimin bir gereği olarak, en ileri teknolojiyi çocuklarımıza sunmak, bunun alt yapısını onlara sağlamak zorundayız. Ancak aynı zamanda, çocuklarımızın kendilerine, ailelerine, çevrelerine yabancılaşmalarını engellemek, teknolojinin esiri olmalarını da önlemek zorundayız.''

'SOKAKTA OYNANAN FUTBOL PLAYSTATİON'LA KIYASLANMAZ '
''Bakınız, bizler ve bizim yaşıtlarımız, sınırlı imkanlara sahip bir ülkenin çocukları olarak dünyaya geldik. Ekonomik krizlerin yaşandığı, çok ağır savaşların yaşandığı, sadece Türkiye'de değil, dünyada büyük sorunların olduğu bir dönemde hayata gözlerimizi açtık'' diyen Erdoğan, çocukluğundaki oyuncakları anlattı.

Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: ''Biz çocukken, oyuncaklarımız nelerdi? Bir kere öyle bugünkü gibi futbol topuna ulaşmak mümkün değildi. O zaman futbol topu kağıt yumaklarından, bez parçalarından oluşuyordu. Onları birbirine dolayarak, onları birbirine bağlayarak biz futbol topumuza kavuşuyorduk. Bez parçalarını, kağıt, gazete parçalarını yumak haline getiriyor ve genellikle bununla futbol oynuyorduk. Öyle forma, şort, tozluk, spor ayakkabı, halı saha, çim saha böyle bir şey söz konusu bile değil. Uzun zaman biz bunlara sahip olamadık. Ben 15-16 yıl futbol oynadım. Böyle bir şey nerede, hak getire... Toprak sahalarda oynadık. Güya da resmiydik, amatör futbol oynuyorduk. Ancak buna rağmen bunu görmedik. Şimdi suni veya doğal çim sahada futbol oynuyorlar. Bizler oynadığımızda örneğin şu andaki Çırağan Sarayı'nın olduğu yerde Şeref Stadı vardı. Orada bir düştüğünüzde bakıyorsunuz ki bacağınızın bütün derileri soyulmuş ve günlerce geceleri yatağın içerisinde kıvranır dururdunuz. Böyle bir hayatı yaşayarak geldik. Uzunca bir telin ucuna, tahtadan ya da telden, bir veya iki teker takardık, tozlu sokaklarda araba diye onunla oynuyorduk.

Sokakta dayanışmanın, paylaşmanın öğrenildiğini ifade eden Erdoğan, sokakta çamur içinde kaldığında çocukları, mahalledeki komşuların temizlediklerini anlattı.

Erdoğan, ''Kardeşliği, dostluğu, rekabeti de muhabbeti de sokakta öğreniyor, orada adeta geleceğin bir provasını yapıyor ve geleceğe, hayata böyle hazırlanıyorduk'' diye konuştu.

Bezden yapılmış bir topun, bugünün bilgisayar oyunlarıyla kıyaslanamayacak ölçüde keyif verici ve öğretici olduğunu da söyleyen Erdoğan, şunları kaydetti:

''Çamurlu, dar bir alanda oynanan futbol bir başka özelliğiyle play station ile kıyaslanamayacak kadar zevkliydi. Bizim, 5 kuruşa aldığımız sakız, bugünün o pahalı çikolatalarından, ekmek arası köfte hamburgerden çok ama çok lezzetliydi. Onun için hep şu söylenirdi, 'köfte ekmek hazır yemek'. Maçlara gittiğimizde hep bunu görüyorduk. Tadı bambaşkaydı. Hani diyorlar 'aman şunu alma hasta olur gidersin'. Biz hasta olmadık, bugüne bu şekilde geldik. Belki de bakterileri biz ürküttük. Mikropları ürküttük. Doğallık... Bambaşkaydı.''

'SAVCILAR SENİ BEKLİYOR '
Başbakan Erdoğan, şu anda Fatih Projesi ile Türkiye'nin tüm okullarının eğitim alt yapısının değiştirildiğini anlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Tilki yetişemediği üzüme 'koruk' dermiş. Ana muhalefetin lideri, ikide bir '4 4 4' ile ilgili olarak onun üzerinden hemen getiriyor 20 milyar dolarlık bir meseleden bahsediyor. TL miydi dolar mıydı? TL ise avantajlıyız. Böyle bir şeyi ikide bir söyleyip duruyor. Bakın iddia eden iddiasını ispatla mükelleftir. Senin böyle bir iddian varsa iddianı ne yapacaksın, ispatlayacaksın. Bu ülkede yargı ne işe yarar? Savcılar seni bekliyor ya, yap müracaatını. Ver dilekçeni oraya. Elinde hangi belge varsa ver dilekçeni oraya. Şu iktidarı onlar yargılasınlar. Meydanlarda konuşmakla bir yere varılmaz. Biz Fatih Projesi ile elektronik tabletlerle bu ülkede bir çağı geride bırakıyoruz, bir çağı açıyoruz. Açtığımız bu çağ 'özgüven çağı'dır. Bu çağ, aynı anda bizim yavrularımızın dünya ile hemen aynı anda onlara ulaşabilme, buluşma çağıdır. Bunu yapacağız, yapmak durumundayız.''

EN AZ 3 TANE YAP
Bundan 30-40 yıl önce kadınların bugüne göre vakitlerinin daha fazla olduğunu dile getiren Erdoğan, eşi Emine Erdoğan'ın da elde çamaşır yıkadığını anlattı. O dönemde çocuk bezi olmadığı için 4 çocuğu için 'Amerikan bezi ' denilen bezden alıp kullandıklarını anlatan Erdoğan, 'O bezlerden alırdık, onlar kaynatılır, elde ovuşturulurdu. Hakikaten çok çileler çektiler. 4 tane çocuğumu eşim böyle büyüttü ama şimdiki annelerin işi kolay. Hemen çocuk bezi, katla at çöpe yenisiyle devam et. Ama şimdikiler bir tane, iki tane çocuk yeter diyor. En az 3 tane yap, şartlar bak çok kolaylaştı. Bu ülkenin de ona ihtiyacı var. ' dedi.

Erdoğan, kadın gibi erkeklerin de bugün sahip oldukları hayatı kolaylaştıran imkanların çoğundan bugün mahrum olduklarını belirten Erdoğan, 'Ama evlerine, ailelerine daha fazla vakit ayırıyorlardı. Ama şahsım müstesnadır. Ben o kadar vakit ayıramıyordum. Çünkü yaptığım iş, sosyal faaliyetler, siyasetle ilgileniyordum. Bundan dolayı da çocuklarımın benim üzerimde hakları var, eşimin üzerimde hakkı var. Bir gece de yatak odamın kapısında büyük kızımın pusulasını gördüm. 'Babacım bir geceni de bize ayır' demişti. Onu ayırmamanın da hüznü içerisinde bu günlere geldik. Onlarda herhalde babalarının nerede olduğunu bildikleri için bize haklarını helal ediyorlar ' ifadelerini kullandı.
Kaynak: AA