AK Parti Erzurum Milletvekili Dr. Cengiz Yavilioğlu Açıklama Yaptı
TBMM Genel Kurulu'nda, Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu'nda değişiklik yapan kanun tasarısının görüşmeleri sürüyor.
AK Parti Grubu adına konuşan Erzurum Milletvekili Dr. Cengiz Yavilioğlu demokrasilerin, özgür halkın yönetimi anlamına geldiğini, özgürlüğün temel değer olduğunu belirtti.
Halkın özgürce örgütlenip, taleplerini dile getirmesinin esas olduğuna işaret eden Yavilioğlu sendikaların bunun varlık şartı ve ürünü olduğunu kaydetti.
Yavilioğlu, demokrasinin sonuç değil, süreç olduğunu ifade ederek, Türkiye'nin, demokratik toplum ve devlet olma sürecinin, kısmen sendikaların tarihsel gelişiminde görülebileceğini söyledi.
Yavilioğlu, Memurların Sendikal Haklara kavuşmalarının temelinin ancak 1961 Anayasası ile atıldığını, ''çalışanlar'' ibaresi konularak, işçilerin yanı sıra kamu görevlilerine de sendika kurma imkânı tanındığını anımsattı. YAVİLİOĞLU 1971 muhtırasıyla ''çalışanlar'' ibaresinin, işçiler olarak sınırlandırıldığını, 1982 Anayasası'nda sendika hakkının sadece işçi ve işverenlere tanındığını anlattı. Yavilioğlu, 12 Eylül 2010 referandumuyla, sendikal hakların güçlendirildiğini, Cumhuriyet tarihinde ilk kez kamu görevlilerine toplu sözleşme hakkı tanındığını vurguladı.
AK Parti Erzurum Milletvekili Yavilioğlu, geçmişte sendika kurma hakkı elinden alınan kamu görevlilerinin, bugün toplu sözleşme hakkını konuşmalarının önemine değindi.
“Demokratik toplumlar çoğulcu ve örgütlü toplumlardır” diyen Yavilioğlu daha sonra şunları kaydetti; “Sendikaların örgütlenmesini kolaylaştırmak ve farklı talepleri kurumsallaştıran sendikaları sistem içerisinde güçlendirmek, demokratik sistemi güçlendirmek demektir.
Hiç kuşku yok ki, demokrasinin ve yönetim anlayışlarının kat ettiği gelişim sürecinde sendikal hareketlerin katkısı önemlidir, büyüktür. Günümüzde sendikal hareketler ve oluşumlar, çoğulcu demokrasilerin vazgeçilmez aktörleridir.
Zira demokrasilerde çoğulculuk demek sadece siyasal partilerin varlığı demek değildir. Ayrıca çoğulculuk, başta işçi ve memur sendikaları olmak üzere, sivil toplum örgütlerinin de varlığı demektir.
Demokrasi tanımı genellikle; “halkın yönetimi” olarak tanımlanır. Halbuki gerçekte demokrasi “özgür halkın yönetimidir”. Özgürlük temel değerdir. Bu yüzden halkın özgürce örgütlenip özgürce taleplerini dile getirmesi esastır. Sendikalar tam da bu demokratik iklimin hem varlık şartı hem de ürünüdür.
Hemen şunu ifade edeyim ki, demokrasi sonuç değil süreçtir. Demokratik toplum ve devlet oluşturmanın süreçleri, ona değer katan kurumların tarihiyle de yakından ilintilidir.
Bu anlamda, ülkemizin demokratik toplum ve devlet olma sürecini sendikaların tarihsel gelişim çizgilerinde görmek mümkündür.”
Halkın özgürce örgütlenip, taleplerini dile getirmesinin esas olduğuna işaret eden Yavilioğlu sendikaların bunun varlık şartı ve ürünü olduğunu kaydetti.
Yavilioğlu, demokrasinin sonuç değil, süreç olduğunu ifade ederek, Türkiye'nin, demokratik toplum ve devlet olma sürecinin, kısmen sendikaların tarihsel gelişiminde görülebileceğini söyledi.
Yavilioğlu, Memurların Sendikal Haklara kavuşmalarının temelinin ancak 1961 Anayasası ile atıldığını, ''çalışanlar'' ibaresi konularak, işçilerin yanı sıra kamu görevlilerine de sendika kurma imkânı tanındığını anımsattı. YAVİLİOĞLU 1971 muhtırasıyla ''çalışanlar'' ibaresinin, işçiler olarak sınırlandırıldığını, 1982 Anayasası'nda sendika hakkının sadece işçi ve işverenlere tanındığını anlattı. Yavilioğlu, 12 Eylül 2010 referandumuyla, sendikal hakların güçlendirildiğini, Cumhuriyet tarihinde ilk kez kamu görevlilerine toplu sözleşme hakkı tanındığını vurguladı.
AK Parti Erzurum Milletvekili Yavilioğlu, geçmişte sendika kurma hakkı elinden alınan kamu görevlilerinin, bugün toplu sözleşme hakkını konuşmalarının önemine değindi.
“Demokratik toplumlar çoğulcu ve örgütlü toplumlardır” diyen Yavilioğlu daha sonra şunları kaydetti; “Sendikaların örgütlenmesini kolaylaştırmak ve farklı talepleri kurumsallaştıran sendikaları sistem içerisinde güçlendirmek, demokratik sistemi güçlendirmek demektir.
Hiç kuşku yok ki, demokrasinin ve yönetim anlayışlarının kat ettiği gelişim sürecinde sendikal hareketlerin katkısı önemlidir, büyüktür. Günümüzde sendikal hareketler ve oluşumlar, çoğulcu demokrasilerin vazgeçilmez aktörleridir.
Zira demokrasilerde çoğulculuk demek sadece siyasal partilerin varlığı demek değildir. Ayrıca çoğulculuk, başta işçi ve memur sendikaları olmak üzere, sivil toplum örgütlerinin de varlığı demektir.
Demokrasi tanımı genellikle; “halkın yönetimi” olarak tanımlanır. Halbuki gerçekte demokrasi “özgür halkın yönetimidir”. Özgürlük temel değerdir. Bu yüzden halkın özgürce örgütlenip özgürce taleplerini dile getirmesi esastır. Sendikalar tam da bu demokratik iklimin hem varlık şartı hem de ürünüdür.
Hemen şunu ifade edeyim ki, demokrasi sonuç değil süreçtir. Demokratik toplum ve devlet oluşturmanın süreçleri, ona değer katan kurumların tarihiyle de yakından ilintilidir.
Bu anlamda, ülkemizin demokratik toplum ve devlet olma sürecini sendikaların tarihsel gelişim çizgilerinde görmek mümkündür.”