Üniversitelerin 'kampüs Alanı' Tartışması

Adana'da yeni kurulan Bilim ve Teknoloji Üniversitesi'ne "kampüs alanı" olarak gösterilen ve Çukurova Üniversitesi'nce (ÇÜ) 'Narenciye Gen Bahçesi' olarak gösterilen arazide yapılan sondaj çalışmaları, iki üniversiteyi karşı karşıya getirdi.

Üniversitelerin 'kampüs Alanı' Tartışması
ÇÜ'nün mevcut kampüs alanı içinde görülmesine karşın, bir bölümü Maliye Bakanlığı'na ait olan 'Narenciye Gen Merkezi' içinde yer alan bin 758 dönümlük alanda bugün Bilim ve Teknoloji Üniversitesi'nce sondaj çalışması başlatıldı. 8 Şubat'ta Maliye Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Adana Valiliği ve Adana Büyükşehir Belediyesi arasında imzalanan protokolle birlikte Bilim ve Teknoloji Üniversitesi'ne tahsis edilen arazideki zemin etüt çalışmaları, her iki üniversiteyi karşı karşıya getirdi. ÇÜ, yapılanişleme karşı çıkarken, Bilim ve Teknoloji Üniversitesi ise söz konusu çalışmanın haklı ve yerinde bir çalışma olduğunu savundu.

İki taraf arasında olası bir gerginliğe karşı, 'Narenciye Gen Merkezi'nde polis ekipleri bekletilirken, söz konusu ekiplerse ÇÜ Rektörü Prof. Dr. Alper Akınoğlu'nun tepkisi üzerine arazinin dışına çıkartıldı. Gen Merkezi'nin girişinde bekleyen polis, bölgede güvenlik önlemi alırken, gelen talimat doğrultusunda da özel güvenlik ekipleri, 'Narenciye Gen Merkezi'ne görevliler haricinde hiç kimsenin girmesine izin vermiyor. 20 ayrı noktada yapılması planlanan sondaj çalışmalarıysa yaşanan gerginlik nedeniylesadece iki noktada yürütülüyor

"VERİMLİ TARIM ARAZİLERİNİN YAPILAŞMAYA AÇILMASINA KARŞIYIZ"

Konuyla ilgili olarak İHA muhabirine açıklamalarda bulunan ÇÜ Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Gök, 'kampüs alanı' olarak belirlenen arazinin, Türkiye'deki narenciye gen çalışmaları için çok önemli olduğunu vurguladı. 'Narenciye Gen Merkezi'nin, 2 bin 500 dekardan oluştuğu bilgisini veren Gök, bin 200 dekarındaysa narenciyeyle ilgili olarak gen araştırmaları yapıldığını, söz konusu alanın aynı zamanda da ulusal ve uluslararası alanda tanınan narenciye genetik parseller bulunduğunu anlattı.Alanın, Çukurova'nın bereketli topraklarını temsil ettiği etmesinin yanında çok verimli bir arazi olarak da öne çıktığını belirten Gök, "Şu anda üzerinde bulunduğumuz araziye ait topraklar, on binlerce yıllık bir sürecin ardından oluşmuş topraklar. Biz sadece üniversite arazilerinin değil, Türkiye'nin dört bir yanındaki verimli ve bereketli toprakların yapılaşmaya açılmamasını istiyoruz" dedi.

"ÜNİVERSİTE KURULACAK BAŞKA ALAN MI YOK"

1970'li yıllarda arazinin ÇÜ'ye tahsis edildiğini hatırlatan Gök, Büyükşehir Belediye Meclisi'nde alınan bir karar doğrultusunda bu arazinin, Bilim ve Teknoloji Üniversitesi'ne 'kampüs alanı' olarak tahsis edildiğiniyse gazeteden okuyarak öğrendiklerini vurguladı. Gök, "Adana'da üniversite kuracak başka alan yokta mevcut üniversite kampüsünün içine, yine mevcut üniversite binalarının devamına yapılıyor? O kadar alternatif alan varken neden burası tercih ediliyor?" diye sordu. 2005 yılında yürürlüğegiren; 'Toprak Koruma Kanunu'na dikkat çeken Gök, dikili tarım arazilerinin yapılaşmasına kanunun karşı çıktığını, ancak bugün burada kanunların arkasından dolanıldığını ileri sürdü. Gök, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bu arazinin üzerine 'kampüs alanı' yapılmasına karar verenler, elini vicdanına koyup da; 'Buranın Türkiye açısından önemini ve geleceğimiz açısından üstleneceği misyonu bile bile arazinin yapılaşmaya açılmasını istiyorum' desinler."

BİLİM VE TEKNOLOJİ ÜNİVERSİTESİ GENEL SEKTERİ OSMAN ARIK

Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Genel Sekteri Osman Arık da, 'Narenciye Gen Merkezi'nde bin 759 dekarlık alanın kendilerine 'kampüs alanı' olarak tahsis edildiğini ve 2013 yılı ödeneğinden pay alabilmek için de zemin etüt çalışmalarını en kısa sürede sonuçlandırmak zorunda olduklarını söyledi.

Arık, 28 Şubat'ta ÇÜ Rektörlüğü'ne konuyla ilgili yazı yazdıklarını ve belirtilen alanda gerekli işlemlerin yapılmasını istediklerini, ancak herhangi bir sonuç alamadıklarını söyledi.

"BİZİM HUKUKUN DIŞINA ÇIKMAMIZ MÜMKÜN DEĞİL"

20 ayrı noktada toprağın 15 metrelik derinliğine inerek, zemin etüdü yapılması gerektiğini ve bugün de söz konusu işlemlere sabah erken saatlerde başladıklarının altını çizen Arık, "Devletin iki kurumunun böylesi bir durumda karşı karşıya gelmesinden yana değiliz. Ancak ortada yapılan bir tahsis var ve bu süreci durduracak aksi bir yargı kararı da yok. Bu alanda gerekli çalışmaları yapmak zorundayız ve bir devlet memuru olarak da bu bizim görevimiz. 2013 yılı bütçesinden pay alabilmek için 2-3 ayiçerisinde bu çalışmaları bitirmek zorundayız. Nedense bunu kabullenmek istemiyorlar. Yargıya gidip, çalışmaları durdurabilirler. Bizlerin hukuk dışına çıkması mümkün değil. Ancak kendilerine ait olmayan bir yerdeki çalışmaları engelleyen onlar hukukun dışına çıkıyor" ifadelerini kullandı.

"DEVLETİN İKİ KURUMUNUN KARŞI KARŞIYA GELMESİ DOĞRU DEĞİL"

Devletin iki kurumunun karşı karşıya gelmesinin doğru olmadığını, tahsis edilen alanın tamamının imara açılmayacağını, imzalanacak bir protokolle de korunması gereken arazilerin kendilerinin de yine ortaklaşa koruyabileceklerini belirten Osman Arık, ancak bu çağrılarına da herhangi bir olumlu cevap verilmediğini savundu. Kendisinin de görevini yapmak zorunda olduğunu hatırlatan Osman Arık, konunun uzlaşmayla çözülmesi gerektiğini de sözlerine ekledi.

Öte yandan, ktopraklar, on binlerce yıllık ÇÜ Ziraat Fakültesi'ne bağlı 'Zeytin Gen Bahçesi'ne yapılmak istenen fen lisesi inşaatı da Adana Valiliği ile üniversiteyi karşı karşıya getirmiş, İl Özel İdaresi'ne bağlı ekiplerse 386 çeşitten oluşan 773 zeytin ağacının bulunduğu bahçedeki 58 ağacı kökünden sökmüştü