AK Parti Kütahya Milletvekili İdris Bal'dan açıklamalar
AK Parti Kütahya Milletvekili İdris Bal, hazırladığı raporda, darbe söylentilerinin devam etmesinin, reformlarıyla dünyanın ilgisini çeken ve takdirini kazanan ''Güçlü Türkiye'' imajını silip, baskıcı yönetimlerin hakim olduğu ilkel bir devlet gibi algılanmasına sebep olacağını bildirdi.
Bal, raporunda, Türk devlet geleneğinde, kökleri Osmanlı'da 17. yüzyıla kadar dayanan, eli silah tutanların sivillere itaatsizlik kültürü ve alışkanlığı bulunduğunu kaydetti.
Darbe geleneğinin Osmanlı'nın yıkılmasında etkili olduğu gibi, Türkiye'nin modernleşmesi, çağdaşlaşması, Batılı ülkeler düzeyinde hayat standartlarına erişebilmesi bakımından da ayak bağı olmaya devam ettiğini belirten Bal, şöyle devam etti:
''Unutulmaması gerekir ki, Türkiye'de itaatsizlik kültürü sadece belirli bir kurum veya kişilerle ilgili değildir. İtaatsizlik kültürü olan bir zihniyet bulunmaktadır. Resmin tamamına bakıldığında, esas sorunun bir zihniyet sorunu olduğu görülecektir. Demokrasiyi, milletin kültürünü, inancını, tarihini, davranış kalıplarını içine sindirememiş ve milletin değerleri ile mücadeleyi dava haline getirmiş bu zihniyet, toplumun her kesiminde, iş dünyasında, medyada, üniversitede, poliste, yargıda ve tüm devlet kurumlarında bulunmakta, fakat ordunun yapısı, hukuksal anlamda kayrılmışlığı, silah gücü olmasından dolayı bu kurum daha fazla istismar edilmiş ve edilmektedir. Asker silahı olduğu için darbe yapmaktadır, fakat darbeyi destekleyen ve kışkırtan medya, darbeye davetiye çıkartan siyasetçi, militarizmi alkışlayan üniversite ve diğer aktörler de göz ardı edilmemelidir.''
-''Darbenin en küçük işareti bile ciddiye alınmalı''-
Bal, darbe sorununu, demokrasiyi içine sindiremeyenlerin, millet ile barışık olmayanların ortaya koyduğunu kaydetti.
Türkiye gibi açık ve örtülü birçok müdahalenin olduğu bir ülkede darbenin en küçük işaretinin bile ciddiye alınması, üzerinin örtülmemesi, soruşturulması, tartışılması, sorunların teşhis edilip millete birinci sınıf bir demokrasi ve hayat standardı sağlamanın yollarının araştırılması gerektiğini belirten Bal, şu ifadelere yer verdi:
''Yakın geçmişte deşifre olan darbe planları kamuoyunda tartışılmaya başlandığında aslında bir bilgi kirliliği ve kafa karışıklığı da görülmüştür. Darbeler ve müdahaleler sivil iktidarlara, halka karşı olduğu gibi aynı zamanda Türk Silahlı Kuvvetleri'ne karşı da yapılmıştır. Emir komuta sisteminin hayati önem taşıdığı, bu emir komuta sistemi içinde ölüme bile gidilebilecek bir kurumda, geçmişte emir komutanın dışına çıkarak kendileri dışındaki generalleri, subayları tasfiye ederek ve hatta 27 Mayıs darbesinde görüldüğü gibi dönemin Genelkurmay Başkanı'nı idama mahkum ederek gerçekleşen müdahaleler, aynı zamanda TSK'ya karşı da yapılmış, onun disiplinine, imajına zarar veren, asli görevini yerine getirmesini engelleyen, bu noktada büyük bir zaaf oluşturan gelişmelerdir. 'Balyoz' planında da, 27 Mayıs darbesine benzer bir şekilde ordu içindeki darbeci yapılarla uyum içinde olmayan üst rütbelilerin kontrol altında tutulmasından, çok sayıda subayın tasfiyesinden söz edilmektedir. Darbelerle ilgili büyük resme bakıldığında, aslında hedefin tüm halkımız olduğu, bedellerini de hep beraber ödediğimiz görülecektir. Günümüzde ortaya çıkan darbe planları, halen siyasetin olgunlaşması, tam demokrasi, hukuk devleti, şeffaflık bağlamında sıkıntılarımız olduğunun, Türkiye'de anti-demokratik müdahalelerin ekonomik, siyasi, toplumsal, hukuksal bedellerini halen ödediğimizin, seçilmişlerin devlete hakim olmada hala sıkıntılar yaşadığının, sivil ve askeri bürokraside seçilmişlere tam itaat noktasında hala bazı sorunlar bulunduğunun göstergesidir.''
-Darbe dönemlerinin toplumsal yapıya zararları-
Bal, hassas birkaç aydın, asker, gazeteci ve siyasetçinin çabalarıyla demokrasiye müdahalelerin önlenemeyeceğini savundu.
Teknolojinin gelişmesine paralel olarak günümüzde insanların her şeyden haberdar olduğunu hatırlatan Bal, ''İnsanımız artık 3-5 güzel, heyecanlı sözle, tekerlemeyle veya sloganla kandırılabilecek bireylerden oluşmamaktadır. Bu yüzden vatandaşlarımız dünyayı öğrendiği, karşılaştırmalar yapabildiği için ikinci sınıf demokrasiye, eğitim hizmetine, sağlık hizmetine razı değildir. Bundan dolayı günümüzde halkımız, demokrasiye müdahalelerden daha fazla rahatsız olmakta ve karşı durmaktadır'' ifadelerini kullandı.
Darbe ortamlarında tohumu atılan ve kök bulan sorunların, olgunlaşamamış demokrasi ve siyasetçi, ekonomik krizler, terör, bölücülük, beyin göçü, geri kalmış sanayi tesisleri, edilgen dış siyaset olarak milletin karşısına çıktığını belirterek, şunları kaydetti:
''Darbe söylentilerinin devam etmesi, dünyanın ilgisini çeken ve takdirini kazanan 'Güçlü Türkiye' imajını silip, baskıcı yönetimlerin hakim olduğu ilkel bir devlet gibi algılanmasına sebep olacaktır. Geçmiş darbeler ekonomimize büyük zararlar verdiği gibi, günümüzde darbe iddiaları bile borsa üzerinde, muhtemel yatırımlar üzerinde, dış ticaretimiz üzerinde çok olumsuz etkiler yapmakta, darbe söylentileri bile ekonomimize her açıdan zarar vermeye devam etmektedir.''
Bal, raporunun sonunda, darbelerin ülkede bıraktığı etkilerin silinmesi ve darbelerin yaşanmaması için önerilerini 47 maddede sıraladı .
Darbe geleneğinin Osmanlı'nın yıkılmasında etkili olduğu gibi, Türkiye'nin modernleşmesi, çağdaşlaşması, Batılı ülkeler düzeyinde hayat standartlarına erişebilmesi bakımından da ayak bağı olmaya devam ettiğini belirten Bal, şöyle devam etti:
''Unutulmaması gerekir ki, Türkiye'de itaatsizlik kültürü sadece belirli bir kurum veya kişilerle ilgili değildir. İtaatsizlik kültürü olan bir zihniyet bulunmaktadır. Resmin tamamına bakıldığında, esas sorunun bir zihniyet sorunu olduğu görülecektir. Demokrasiyi, milletin kültürünü, inancını, tarihini, davranış kalıplarını içine sindirememiş ve milletin değerleri ile mücadeleyi dava haline getirmiş bu zihniyet, toplumun her kesiminde, iş dünyasında, medyada, üniversitede, poliste, yargıda ve tüm devlet kurumlarında bulunmakta, fakat ordunun yapısı, hukuksal anlamda kayrılmışlığı, silah gücü olmasından dolayı bu kurum daha fazla istismar edilmiş ve edilmektedir. Asker silahı olduğu için darbe yapmaktadır, fakat darbeyi destekleyen ve kışkırtan medya, darbeye davetiye çıkartan siyasetçi, militarizmi alkışlayan üniversite ve diğer aktörler de göz ardı edilmemelidir.''
-''Darbenin en küçük işareti bile ciddiye alınmalı''-
Bal, darbe sorununu, demokrasiyi içine sindiremeyenlerin, millet ile barışık olmayanların ortaya koyduğunu kaydetti.
Türkiye gibi açık ve örtülü birçok müdahalenin olduğu bir ülkede darbenin en küçük işaretinin bile ciddiye alınması, üzerinin örtülmemesi, soruşturulması, tartışılması, sorunların teşhis edilip millete birinci sınıf bir demokrasi ve hayat standardı sağlamanın yollarının araştırılması gerektiğini belirten Bal, şu ifadelere yer verdi:
''Yakın geçmişte deşifre olan darbe planları kamuoyunda tartışılmaya başlandığında aslında bir bilgi kirliliği ve kafa karışıklığı da görülmüştür. Darbeler ve müdahaleler sivil iktidarlara, halka karşı olduğu gibi aynı zamanda Türk Silahlı Kuvvetleri'ne karşı da yapılmıştır. Emir komuta sisteminin hayati önem taşıdığı, bu emir komuta sistemi içinde ölüme bile gidilebilecek bir kurumda, geçmişte emir komutanın dışına çıkarak kendileri dışındaki generalleri, subayları tasfiye ederek ve hatta 27 Mayıs darbesinde görüldüğü gibi dönemin Genelkurmay Başkanı'nı idama mahkum ederek gerçekleşen müdahaleler, aynı zamanda TSK'ya karşı da yapılmış, onun disiplinine, imajına zarar veren, asli görevini yerine getirmesini engelleyen, bu noktada büyük bir zaaf oluşturan gelişmelerdir. 'Balyoz' planında da, 27 Mayıs darbesine benzer bir şekilde ordu içindeki darbeci yapılarla uyum içinde olmayan üst rütbelilerin kontrol altında tutulmasından, çok sayıda subayın tasfiyesinden söz edilmektedir. Darbelerle ilgili büyük resme bakıldığında, aslında hedefin tüm halkımız olduğu, bedellerini de hep beraber ödediğimiz görülecektir. Günümüzde ortaya çıkan darbe planları, halen siyasetin olgunlaşması, tam demokrasi, hukuk devleti, şeffaflık bağlamında sıkıntılarımız olduğunun, Türkiye'de anti-demokratik müdahalelerin ekonomik, siyasi, toplumsal, hukuksal bedellerini halen ödediğimizin, seçilmişlerin devlete hakim olmada hala sıkıntılar yaşadığının, sivil ve askeri bürokraside seçilmişlere tam itaat noktasında hala bazı sorunlar bulunduğunun göstergesidir.''
-Darbe dönemlerinin toplumsal yapıya zararları-
Bal, hassas birkaç aydın, asker, gazeteci ve siyasetçinin çabalarıyla demokrasiye müdahalelerin önlenemeyeceğini savundu.
Teknolojinin gelişmesine paralel olarak günümüzde insanların her şeyden haberdar olduğunu hatırlatan Bal, ''İnsanımız artık 3-5 güzel, heyecanlı sözle, tekerlemeyle veya sloganla kandırılabilecek bireylerden oluşmamaktadır. Bu yüzden vatandaşlarımız dünyayı öğrendiği, karşılaştırmalar yapabildiği için ikinci sınıf demokrasiye, eğitim hizmetine, sağlık hizmetine razı değildir. Bundan dolayı günümüzde halkımız, demokrasiye müdahalelerden daha fazla rahatsız olmakta ve karşı durmaktadır'' ifadelerini kullandı.
Darbe ortamlarında tohumu atılan ve kök bulan sorunların, olgunlaşamamış demokrasi ve siyasetçi, ekonomik krizler, terör, bölücülük, beyin göçü, geri kalmış sanayi tesisleri, edilgen dış siyaset olarak milletin karşısına çıktığını belirterek, şunları kaydetti:
''Darbe söylentilerinin devam etmesi, dünyanın ilgisini çeken ve takdirini kazanan 'Güçlü Türkiye' imajını silip, baskıcı yönetimlerin hakim olduğu ilkel bir devlet gibi algılanmasına sebep olacaktır. Geçmiş darbeler ekonomimize büyük zararlar verdiği gibi, günümüzde darbe iddiaları bile borsa üzerinde, muhtemel yatırımlar üzerinde, dış ticaretimiz üzerinde çok olumsuz etkiler yapmakta, darbe söylentileri bile ekonomimize her açıdan zarar vermeye devam etmektedir.''
Bal, raporunun sonunda, darbelerin ülkede bıraktığı etkilerin silinmesi ve darbelerin yaşanmaması için önerilerini 47 maddede sıraladı .