Bakan Faruk Çelik Havran'da
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Kocaseyit'in köyünde bulunan Anıt Mezar'da düzenlenen 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi ve Şehitleri Anma Günü törenlerine katıldı.
Çelik, tören öncesi Kocaseyit'in köyünde bulunan mezarlıktaki kabrini ziyaret etti. Çelik, Kocaseyit'in mezarına karanfillerden oluşan bir buket çiçek bıraktı. Burada Havran Müftüsü Ahmet Anılmaz'ın kabir duasını sonrası Kocaseyit ve aile yakınları ile ölen şehitlerin ruhuna Fatiha okuyan Bakan Çelik ve beraberindeki heyet, daha sonra tören alanına geçtiler. Törene, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, AK Parti ve CHP Balıkesir Milletvekilleri, Balıkesir Valisi Yılmaz Arslan, Havran Kaymakamı Mustafa Eldivan, Belediye Başkanı Hasan Lofçalıoğlu, Kadıköy Belediye Başkanı Hasan Özel, 19. Motorlu Piyade Tugay Komutanı Tuğgeneral Halit Günbatar, daire amir ve müdürleri katıldı
Kocaseyit'i ve Çanakkale destanını anlatan konuşmaların ve şiirlerin okunduğu programda konuşma yapan Balıkesir Valisi Yılmaz Arslan, Kocaseyit'e minattar olduğumuzu söyledi.
Daha sonra konuşan bakan Faruk Çelik ise, 'Bu gün 18 Mart bundan tam 97 yıl önce Çanakkale'de bir kahramanlık destanı yazıldı. Bu destanı yazınlar milletimizin namusunu çiğnetmediler. Bu destanı yazanlar ezanımızın dinmesine, bayrağımızın inmesine, vatanımızın esir edilmesine müsaade etmediler. Bu destanı yazanlar Türk Milletininnasıl bir millet olduğunu esaret altında yaşamaktansa ölmeyi tercih edeceğini herkese gösterdiler. Onun için değil 97 yıl, yüzlerce yıl geçse de Çanakkale Zaferini unutmayacak ve unutturmayacak evlatlarımızı Çanakkale ruhu ile donatmaya devam edeceğiz. Bu vesileyle Aziz şehitlerimizi, şanlı kahramanlarımızı, bu devleti kuran ve bize emanet eden herkesi rahmet ile minnet ile şükran ile bu toplantı vesilesi ile anıyoruz. Değerli kardeşlerim, bizler göğsü imanlı, mazisi şanla dolu bir milletin evlatlarıyız.Tarih boyunca esaret nedir bilmedik. 'Cesaret nedir' tüm dünyaya gösterdik. Cesaret, kahramanlık, gazilik bizim milletimizin karakteridir. Bileğimizin gücüyle açtığımız her kapıyla yüreğimizin gücüyle sevgiyi, barışı, kardeşliği, adaleti, hoşgörüyü, kısacası insanlığı götürdük. Hiç kimsenin diline, dinine, ırkına dil uzatmadık. At koşturduğumuz her coğrafyada, hükmettiğimiz 3 kıta ve 7 denizde farklı ırklar barış ve huzur içerisinde yaşadı. Ama gelin görün ki 600 yıl kükreyen ve dünyaya hükmeden aslanyoruldu. Bunu fırsat bilen 600 yıl korkudan titreyen ve köşelere sinen zalimler aslana pranga vurmak istediler. 7 düvel birleşti. Aslanın boğazına yani Çanakkale Boğazına heyhat aslanı zapt etmek ne mümkün. Aslan bu aslan değil. Yedi düvel, yetmiş düvel gelse, Çanakkale'yi geçmek mümkün olmayacaktı. Devrin en güçlü silahları ile geldiler başaramadılar. Çünkü Çanakkale bir iman kalesiydi değerli kardeşlerim. Çanakkale alelade bir yer değil. Çanakkale savunması alelade bir savunma değil. Çanakkale savaşımilletimizin var olma ya da yok olma mücadelesinin adıdır. Çanakkale Türkiye Cumhuriyetinin ön sözüdür. Milletimizin birlik ve beraberlik adına söylediği son sözdür. Onun için 75 milyonu ayırmak isteyenler bu topraklar üzerinde kötü hesapları olanlar dönüp Çanakkale'ye baksınlar. Baksınlar ve ibret alsınlar. Çanakkale bütün milletimizin kalbinin attığı yerdir. Bu kalbin susturulmasına, Çanakkale ruhunun silinmesine 7 düvelin yapamadığını ister içerde olsun ister dışarıda olsun bir avuç istismarcınınyapmasına asla müsaade etmeyeceğiz. Bu millet ekmeğini böler ama vatanının bölünmesine asla müsaade etmez. Değerli kardeşlerim bu toprakların hepsi paha biçilmezdir. Çünkü bu topraklar bir dilim kuru ekmek ile karnının doyuran yırtık çarıklarla cepheden cepheye koşan kahramanların kanıyla sulandı. Biz Çanakkale'de bir çok ülkenin nüfusuna denk şehit verdik. Biz Çanakkale'de 250 bin şehit bedeni, bu ülkenin bedeli olarak ödedik. Ne diyor şair 'Eş hele şu dağların üzerindeki karı. Ot değil onlar dedeninsaçları. Dinle şehit sesidir rüzgarı. Durma levent asker uğurlar ola' Evet bu ülke için her ocaktan bir şehit verdik. Her bahçeden bir gül soldu. Mehmet Akif'in dediği gibi 'Bir hilal uğruna Ya Rab ne güneşler batıyor.' Ne güneşler battı. On beşlik delikanlılar, yetmişlik dedeler, nineler değir yığını ordulara karşı etten duvar oldular. Onlar düşmanların top seslerine 'Allah Allah' sesleri ile cevap verdiler. Çoğu zaman tarlada çift sürerek, tohumu atacak, harmanı kaldıracak kimse bulunamadı. Ama hiçbirzaman bağımsızlığımızdan ödün vermedik. Hayatlarımızın verdik. Bayrağımızı, vatanımızın, ezanımızı, özgürlüğümüzü vermedik hiçbir zaman da vermeyeceğiz değerli Havranlılar. Değerli Havranlılar, bu ülkenin tarihi şehitlerimizin kanıyla, gazilerimizin fedekarlıklarıyla yazıldı. Şehitlerimizin ruhu, gazilerimizin duası Çanakkale'de hala nöbet tutmaktadır. O destanı yazanlar arasında öyle bir isim var ki, sadece milletimizin tarihini değil, dünyanın tarihini değiştirdi. İşte o isim Havran'ın iftiharı,milletimizin kahramanı ve düşman donanmasının korkulu rüyası Seyit Onbaşı idi. O göğsündeki iman ile kollarındaki derman ile sadece 215 okkalık top mermisini değil milletimizin kaderini sırtlandı. Seyit Onbaşı gibi bir kahramanın hemşerisi olmakla ne kadar iftihar etseniz azdır. Millet olarak böyle bir ecdada sahip olduğumuz için her zaman huzurluyuz gururluyuz değerli kardeşlerim. Selam olsun sana Seyit Onbaşı, rahmet olsun sana Koca Seyit. Değerli kardeşlerim. Tarihimizi, ecdadımızı, Seyit Onbaşıyı aslaunutmayacağız. Bizi biz yapan değerlere her zaman sahip çıkacak. Bu toprakları bize bırakmak için çekilen cefaları hep hatırlayacağız. Bu topraklar için hayatını verenleri, cefa çekenlere vefa göstermek boynumuzun borcudur. Bu gün bu topraklar üzerinde huzur içinde yaşıyorsak. Huzurumuzun bu topraklar için toprağa düşenlere borçlu olduğumuzu asla unutmamalıyız. Ecdadımız bize unutulacak, utanılacak bir mazi değil. Onur duyacağımız, gurur ile hatırlayacağımız. Hayırla yad edeceğimiz bir tarih bıraktı.Ecdadımıza layık bir millet olduğumuzu her fırsatta kanıtladık. Vefa ve minnet borcumuzu ancak ecdadımızdan emanet aldığımız Türkiye'yi çocuklarımıza daha güçlü bir şekilde ederek ödeyebiliriz. İşte biz bu gün bunun mücadelesini veriyoruz. İstiklal Mücadelesine yaraşır bir istikbal mücadelesi veriyoruz. Eğitimde, ulaşımda, tarımda, sanayide, adalette, sağlıkta, demokraside ecdadımıza yaraşır hamleler gerçekleştiriyoruz. Türkiye çok daha güçlü ve kudretli bir ülke haline gelecek. Şehitlerimiz rahatuyusun. Kocaseyit rahat uyusun. Onlar bu toprakların çimentosudur. Onlar bu topraklarda yaşadıkça, yattıkça. Bu ülkenin birliğini, bileğini bükmeye hiç kimsenin gücü yetmeyecektir. Sinsi odaklar hayallerine ulaşamayacaklardır. Bu vesile ile başta Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere bu ülkeyi bize bırakmak için mücadele eden şehit olan bütün kahramanlarımızı ve Seyit Onbaşı'yı hayırla yad ediyor, mekanları cennet olsun diyorum ' dedi.
Törenin ardından Bakan Çelik, Kocaseyit Müzesi'ni inceledi. Teşekkür plaketleri de verilen programın ardından protokol mensupları Havran Merkez Tarımsal Kalkınma Kooperatifi'nin kurduğu Damızlık Sığır Yetiştiriciliği İşletmesi'nin temel atma törenine katıldı. Kurban kesilen ve dualar okunan temel atma töreninde konuşan bakan Faruk Çelik, tarım alanında gerçekleşen düzenlemeleri özetledi. Bakan Çelik, temele beton attıktan sonra, AK Parti Havran İlçe Başkanlığı'nı da ziyaret etti ve ardından Balıkesir'denayrıldı.
Kaynak: İHA
Kocaseyit'i ve Çanakkale destanını anlatan konuşmaların ve şiirlerin okunduğu programda konuşma yapan Balıkesir Valisi Yılmaz Arslan, Kocaseyit'e minattar olduğumuzu söyledi.
Daha sonra konuşan bakan Faruk Çelik ise, 'Bu gün 18 Mart bundan tam 97 yıl önce Çanakkale'de bir kahramanlık destanı yazıldı. Bu destanı yazınlar milletimizin namusunu çiğnetmediler. Bu destanı yazanlar ezanımızın dinmesine, bayrağımızın inmesine, vatanımızın esir edilmesine müsaade etmediler. Bu destanı yazanlar Türk Milletininnasıl bir millet olduğunu esaret altında yaşamaktansa ölmeyi tercih edeceğini herkese gösterdiler. Onun için değil 97 yıl, yüzlerce yıl geçse de Çanakkale Zaferini unutmayacak ve unutturmayacak evlatlarımızı Çanakkale ruhu ile donatmaya devam edeceğiz. Bu vesileyle Aziz şehitlerimizi, şanlı kahramanlarımızı, bu devleti kuran ve bize emanet eden herkesi rahmet ile minnet ile şükran ile bu toplantı vesilesi ile anıyoruz. Değerli kardeşlerim, bizler göğsü imanlı, mazisi şanla dolu bir milletin evlatlarıyız.Tarih boyunca esaret nedir bilmedik. 'Cesaret nedir' tüm dünyaya gösterdik. Cesaret, kahramanlık, gazilik bizim milletimizin karakteridir. Bileğimizin gücüyle açtığımız her kapıyla yüreğimizin gücüyle sevgiyi, barışı, kardeşliği, adaleti, hoşgörüyü, kısacası insanlığı götürdük. Hiç kimsenin diline, dinine, ırkına dil uzatmadık. At koşturduğumuz her coğrafyada, hükmettiğimiz 3 kıta ve 7 denizde farklı ırklar barış ve huzur içerisinde yaşadı. Ama gelin görün ki 600 yıl kükreyen ve dünyaya hükmeden aslanyoruldu. Bunu fırsat bilen 600 yıl korkudan titreyen ve köşelere sinen zalimler aslana pranga vurmak istediler. 7 düvel birleşti. Aslanın boğazına yani Çanakkale Boğazına heyhat aslanı zapt etmek ne mümkün. Aslan bu aslan değil. Yedi düvel, yetmiş düvel gelse, Çanakkale'yi geçmek mümkün olmayacaktı. Devrin en güçlü silahları ile geldiler başaramadılar. Çünkü Çanakkale bir iman kalesiydi değerli kardeşlerim. Çanakkale alelade bir yer değil. Çanakkale savunması alelade bir savunma değil. Çanakkale savaşımilletimizin var olma ya da yok olma mücadelesinin adıdır. Çanakkale Türkiye Cumhuriyetinin ön sözüdür. Milletimizin birlik ve beraberlik adına söylediği son sözdür. Onun için 75 milyonu ayırmak isteyenler bu topraklar üzerinde kötü hesapları olanlar dönüp Çanakkale'ye baksınlar. Baksınlar ve ibret alsınlar. Çanakkale bütün milletimizin kalbinin attığı yerdir. Bu kalbin susturulmasına, Çanakkale ruhunun silinmesine 7 düvelin yapamadığını ister içerde olsun ister dışarıda olsun bir avuç istismarcınınyapmasına asla müsaade etmeyeceğiz. Bu millet ekmeğini böler ama vatanının bölünmesine asla müsaade etmez. Değerli kardeşlerim bu toprakların hepsi paha biçilmezdir. Çünkü bu topraklar bir dilim kuru ekmek ile karnının doyuran yırtık çarıklarla cepheden cepheye koşan kahramanların kanıyla sulandı. Biz Çanakkale'de bir çok ülkenin nüfusuna denk şehit verdik. Biz Çanakkale'de 250 bin şehit bedeni, bu ülkenin bedeli olarak ödedik. Ne diyor şair 'Eş hele şu dağların üzerindeki karı. Ot değil onlar dedeninsaçları. Dinle şehit sesidir rüzgarı. Durma levent asker uğurlar ola' Evet bu ülke için her ocaktan bir şehit verdik. Her bahçeden bir gül soldu. Mehmet Akif'in dediği gibi 'Bir hilal uğruna Ya Rab ne güneşler batıyor.' Ne güneşler battı. On beşlik delikanlılar, yetmişlik dedeler, nineler değir yığını ordulara karşı etten duvar oldular. Onlar düşmanların top seslerine 'Allah Allah' sesleri ile cevap verdiler. Çoğu zaman tarlada çift sürerek, tohumu atacak, harmanı kaldıracak kimse bulunamadı. Ama hiçbirzaman bağımsızlığımızdan ödün vermedik. Hayatlarımızın verdik. Bayrağımızı, vatanımızın, ezanımızı, özgürlüğümüzü vermedik hiçbir zaman da vermeyeceğiz değerli Havranlılar. Değerli Havranlılar, bu ülkenin tarihi şehitlerimizin kanıyla, gazilerimizin fedekarlıklarıyla yazıldı. Şehitlerimizin ruhu, gazilerimizin duası Çanakkale'de hala nöbet tutmaktadır. O destanı yazanlar arasında öyle bir isim var ki, sadece milletimizin tarihini değil, dünyanın tarihini değiştirdi. İşte o isim Havran'ın iftiharı,milletimizin kahramanı ve düşman donanmasının korkulu rüyası Seyit Onbaşı idi. O göğsündeki iman ile kollarındaki derman ile sadece 215 okkalık top mermisini değil milletimizin kaderini sırtlandı. Seyit Onbaşı gibi bir kahramanın hemşerisi olmakla ne kadar iftihar etseniz azdır. Millet olarak böyle bir ecdada sahip olduğumuz için her zaman huzurluyuz gururluyuz değerli kardeşlerim. Selam olsun sana Seyit Onbaşı, rahmet olsun sana Koca Seyit. Değerli kardeşlerim. Tarihimizi, ecdadımızı, Seyit Onbaşıyı aslaunutmayacağız. Bizi biz yapan değerlere her zaman sahip çıkacak. Bu toprakları bize bırakmak için çekilen cefaları hep hatırlayacağız. Bu topraklar için hayatını verenleri, cefa çekenlere vefa göstermek boynumuzun borcudur. Bu gün bu topraklar üzerinde huzur içinde yaşıyorsak. Huzurumuzun bu topraklar için toprağa düşenlere borçlu olduğumuzu asla unutmamalıyız. Ecdadımız bize unutulacak, utanılacak bir mazi değil. Onur duyacağımız, gurur ile hatırlayacağımız. Hayırla yad edeceğimiz bir tarih bıraktı.Ecdadımıza layık bir millet olduğumuzu her fırsatta kanıtladık. Vefa ve minnet borcumuzu ancak ecdadımızdan emanet aldığımız Türkiye'yi çocuklarımıza daha güçlü bir şekilde ederek ödeyebiliriz. İşte biz bu gün bunun mücadelesini veriyoruz. İstiklal Mücadelesine yaraşır bir istikbal mücadelesi veriyoruz. Eğitimde, ulaşımda, tarımda, sanayide, adalette, sağlıkta, demokraside ecdadımıza yaraşır hamleler gerçekleştiriyoruz. Türkiye çok daha güçlü ve kudretli bir ülke haline gelecek. Şehitlerimiz rahatuyusun. Kocaseyit rahat uyusun. Onlar bu toprakların çimentosudur. Onlar bu topraklarda yaşadıkça, yattıkça. Bu ülkenin birliğini, bileğini bükmeye hiç kimsenin gücü yetmeyecektir. Sinsi odaklar hayallerine ulaşamayacaklardır. Bu vesile ile başta Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere bu ülkeyi bize bırakmak için mücadele eden şehit olan bütün kahramanlarımızı ve Seyit Onbaşı'yı hayırla yad ediyor, mekanları cennet olsun diyorum ' dedi.
Törenin ardından Bakan Çelik, Kocaseyit Müzesi'ni inceledi. Teşekkür plaketleri de verilen programın ardından protokol mensupları Havran Merkez Tarımsal Kalkınma Kooperatifi'nin kurduğu Damızlık Sığır Yetiştiriciliği İşletmesi'nin temel atma törenine katıldı. Kurban kesilen ve dualar okunan temel atma töreninde konuşan bakan Faruk Çelik, tarım alanında gerçekleşen düzenlemeleri özetledi. Bakan Çelik, temele beton attıktan sonra, AK Parti Havran İlçe Başkanlığı'nı da ziyaret etti ve ardından Balıkesir'denayrıldı.