'Kim Tarafından Toplandığı Belli Olmayan Raporlarla Tsk'dan İhraç Edildim'
28 Şubat sürecinde Türk Silahlı Kuvvetleri(TSK)’ndeki görevinden Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararlarıyla uzaklaştırılanlar o dönemde yaşadıklarını anlatıyor.Kim tarafından toplandığı belli olmayan istihbarat raporları ile yasadışı görüşleri benimsedikleri iddiasıyla ordudan atılan Astsubay Başçavuş Abdullah Kaplan, sicil belgesine düşüen notları görünce şaşırdığını söylüyor.
Sicil amiri olan birlik komutanlarının astsubay sicil formunda yer alan sorulara düştükleri notların YAŞ toplantısında dikkate alındığını anlatan Kaplan, İzmir İL Jandarma Alay Komutanlığı 'nda görevliyken hakkında düzenlenen fişleme sonrası ordudan ihraç edildiğini, ihraç sebebini öğrenebilmek için de yasal olan bütün yolları denediğini söyledi.
En sonunda Başbakanlık İletişim Merkezi (BİMER) aracılıyla hakkında düzenlenen bazı belgelere ulaşma şansı bularak, hakkında düzenlenen evrakları görünce şoke olduğunu anlatan Kaplan, hakkında düzenlenen astsubay sicil formunda, sicil amiri olan dönemin İzmir Jandarma Alay Komutanı Tuğgeneral Mecit Korkut 'un düştüğü notalar var. Bu formun bir sorusunda yer alan ifade ise şöyle: 'Türkiye Cumhuriyeti Anayasası 'nda yer alan Cumhuriyetin temel niteliklerine (Anayasa 'nın 1, 2 ve 3 'üncü maddeleri) bağlılığı.” Sicil amiri, bu soruya şıklar arasında yer alan “Bağlılığı şüphelidir” ibaresini işaretliyor. Aynı sicil amiri, forumda personelle ilgili “Dürüstlüğü ve Güvenirliliği” sorusuna, “Tamdır” ibaresini işaretliyor. Fişlemede kullanılan formda bazı kısımların ise kapatıldığı dikkat çekiliyor. Bütün resmi evraklarda imza atan sicil amirlerinin isimlerine yer verilmezken, kapatılan bölümlerde kişi hakkında düşünülen notların yer aldığı ifade ediliyor.
'EŞİMİN BAŞÖRTÜSÜ İLE İLGİLİ 2 DEFA UYARILDIM '
Abdullah Kaplan, 1999 yılının Haziran ayında İzmir 'den Şırnak 'a tayin oldu. Şırnak 'ta göreve başladı ve 15 'inci gününde YAŞ kararı tebliğ edilerek TSK 'dan ilişiği kesildi. Bu kararı beklediğini ifade eden Kaplan, 17 Ağustos 1999 'da sabahın erken saatlerinde Kayseri 'ye geldiğiniifade etti. Türkiye 'de 17 Ağustos depremi yaşanırken, kendi ailesinde YAŞ kararının depremiyle yıkıldıklarını aktaran Kaplan, 156 Jandarma İhbar hattında görevliyken, alay komutanının 156 'dan kendisini arayarak tanıtmadan konuştuğunu söyledi. Olayı şöyle anlattı: 'Alay komutanı telefonda kendisini tanımadığım için 3 gün oda hapsi verdi. Ardından sorumluluk alanımda olmamasına karşın yemekhanedeki düzensizlik nedeniyle 7 gün oda hapsi aldım.” dedi.
28 Şubat ile birlikte kendisi ve ailesine ait sağlık kimlik ve askeri kimlik kartlarının toplandığını anlatan Kaplan, kartların yenilenmesi için fotoğraf istendiğini, fotoğraf olarak eşinin yine kapalı vesikalık fotoğrafını verdiğini ve bunun üzerine alay komutanının odasına çağırarak kendisini uyardığını söyledi. Eşinin çağdaş kıyafet giymesini isteyen alay komutanına, 'Bu eşimin tercihidir. Bir şey diyemem. ' cevabını verdiğini belirten Kaplan, bu konuda ikinci kez uyarıldıktan sonra YAŞ toplantısı öncesinde tayininin Şırnak 'a çıkartıldığını belirtti.
'İSTİHBARAT RAPORUNUN KİM TARAFINDAN NASIL TOPLANDIĞI BELLİ DEĞİL '
Daha sonra ordudan ihraç edildiğini ifade eden Astsubay Başçavuş Abdullah Kaplan, atılması ile ilgili belgelere ulaşmak içinde çalmadık kapı bırakmayan Kaplan, en son BİMER aracılıyla bu belgelerin sadece bir kısmına ulaşıyor. Kaplan hakkında, Genelkurmay Başkanlığı 'nın 19 Temmuz 1999 tarihli, 'Ayırma İşlemi Yapılacak Personel” konulu kararında ilginç notlar yer alıyor. Yazıda, İzmir İl Jandarma Alay Komutanlığı 'nda görevli Astsubay Üstçavuş Abdullah Kaplan dosyasının incelendiğine işaret edilerek, verilen kararlar maddeler halinde sıralanıyor. Astsubayla ilgili raporda 'Tutum ve davranışları ile yasa dışı görüşleri benimseyip, bu faaliyetlerde bulunduğu anlaşılmıştır. ' deniliyor.
Kararda, aldığı iki ayrı oda hapsi cezasını da disiplinsizlik ve bu nedenlere bağlandığını görülüyor. Abdullah Kaplan, kendisinin herhangi bir grup içerisinde yer almamasına karşın kim tarafından nasıl toplandığı belli olmayan istihbarat raporuyla bu kararın alındığını dile getiriyor. Kaplan, eşinin başörtülü olması ve namaz kılması nedeniyle haksızlığa uğradıklarını ifade ederek, 'Bu haksızlık 12 yıl sonra düzeltildi. Yapılan Anayasa değişikliği referandumu sonrasında haklarımız iade edildi. TSK 'dan ilişiğimiz kesildiğinde kimseye bu sebeplerden dolayı atıldığımızı söyleyemiyorduk. Çünkü kimse inanmıyor ve bize kötü bir şey yaptığımız için atıldığımız düşünülüyor. Bugün manevi olarak aklandığımız, itibarımızın da iade edildiği gün olarak görüyoruz. ' diye konuştu.
Hakları iade edilen Abdullah Kaplan, şuan kamu kurumunda çalışmaya başladı. Kaplan, iki yıl sonra emekli olmayı planlıyor.
En sonunda Başbakanlık İletişim Merkezi (BİMER) aracılıyla hakkında düzenlenen bazı belgelere ulaşma şansı bularak, hakkında düzenlenen evrakları görünce şoke olduğunu anlatan Kaplan, hakkında düzenlenen astsubay sicil formunda, sicil amiri olan dönemin İzmir Jandarma Alay Komutanı Tuğgeneral Mecit Korkut 'un düştüğü notalar var. Bu formun bir sorusunda yer alan ifade ise şöyle: 'Türkiye Cumhuriyeti Anayasası 'nda yer alan Cumhuriyetin temel niteliklerine (Anayasa 'nın 1, 2 ve 3 'üncü maddeleri) bağlılığı.” Sicil amiri, bu soruya şıklar arasında yer alan “Bağlılığı şüphelidir” ibaresini işaretliyor. Aynı sicil amiri, forumda personelle ilgili “Dürüstlüğü ve Güvenirliliği” sorusuna, “Tamdır” ibaresini işaretliyor. Fişlemede kullanılan formda bazı kısımların ise kapatıldığı dikkat çekiliyor. Bütün resmi evraklarda imza atan sicil amirlerinin isimlerine yer verilmezken, kapatılan bölümlerde kişi hakkında düşünülen notların yer aldığı ifade ediliyor.
'EŞİMİN BAŞÖRTÜSÜ İLE İLGİLİ 2 DEFA UYARILDIM '
Abdullah Kaplan, 1999 yılının Haziran ayında İzmir 'den Şırnak 'a tayin oldu. Şırnak 'ta göreve başladı ve 15 'inci gününde YAŞ kararı tebliğ edilerek TSK 'dan ilişiği kesildi. Bu kararı beklediğini ifade eden Kaplan, 17 Ağustos 1999 'da sabahın erken saatlerinde Kayseri 'ye geldiğiniifade etti. Türkiye 'de 17 Ağustos depremi yaşanırken, kendi ailesinde YAŞ kararının depremiyle yıkıldıklarını aktaran Kaplan, 156 Jandarma İhbar hattında görevliyken, alay komutanının 156 'dan kendisini arayarak tanıtmadan konuştuğunu söyledi. Olayı şöyle anlattı: 'Alay komutanı telefonda kendisini tanımadığım için 3 gün oda hapsi verdi. Ardından sorumluluk alanımda olmamasına karşın yemekhanedeki düzensizlik nedeniyle 7 gün oda hapsi aldım.” dedi.
28 Şubat ile birlikte kendisi ve ailesine ait sağlık kimlik ve askeri kimlik kartlarının toplandığını anlatan Kaplan, kartların yenilenmesi için fotoğraf istendiğini, fotoğraf olarak eşinin yine kapalı vesikalık fotoğrafını verdiğini ve bunun üzerine alay komutanının odasına çağırarak kendisini uyardığını söyledi. Eşinin çağdaş kıyafet giymesini isteyen alay komutanına, 'Bu eşimin tercihidir. Bir şey diyemem. ' cevabını verdiğini belirten Kaplan, bu konuda ikinci kez uyarıldıktan sonra YAŞ toplantısı öncesinde tayininin Şırnak 'a çıkartıldığını belirtti.
'İSTİHBARAT RAPORUNUN KİM TARAFINDAN NASIL TOPLANDIĞI BELLİ DEĞİL '
Daha sonra ordudan ihraç edildiğini ifade eden Astsubay Başçavuş Abdullah Kaplan, atılması ile ilgili belgelere ulaşmak içinde çalmadık kapı bırakmayan Kaplan, en son BİMER aracılıyla bu belgelerin sadece bir kısmına ulaşıyor. Kaplan hakkında, Genelkurmay Başkanlığı 'nın 19 Temmuz 1999 tarihli, 'Ayırma İşlemi Yapılacak Personel” konulu kararında ilginç notlar yer alıyor. Yazıda, İzmir İl Jandarma Alay Komutanlığı 'nda görevli Astsubay Üstçavuş Abdullah Kaplan dosyasının incelendiğine işaret edilerek, verilen kararlar maddeler halinde sıralanıyor. Astsubayla ilgili raporda 'Tutum ve davranışları ile yasa dışı görüşleri benimseyip, bu faaliyetlerde bulunduğu anlaşılmıştır. ' deniliyor.
Kararda, aldığı iki ayrı oda hapsi cezasını da disiplinsizlik ve bu nedenlere bağlandığını görülüyor. Abdullah Kaplan, kendisinin herhangi bir grup içerisinde yer almamasına karşın kim tarafından nasıl toplandığı belli olmayan istihbarat raporuyla bu kararın alındığını dile getiriyor. Kaplan, eşinin başörtülü olması ve namaz kılması nedeniyle haksızlığa uğradıklarını ifade ederek, 'Bu haksızlık 12 yıl sonra düzeltildi. Yapılan Anayasa değişikliği referandumu sonrasında haklarımız iade edildi. TSK 'dan ilişiğimiz kesildiğinde kimseye bu sebeplerden dolayı atıldığımızı söyleyemiyorduk. Çünkü kimse inanmıyor ve bize kötü bir şey yaptığımız için atıldığımız düşünülüyor. Bugün manevi olarak aklandığımız, itibarımızın da iade edildiği gün olarak görüyoruz. ' diye konuştu.
Hakları iade edilen Abdullah Kaplan, şuan kamu kurumunda çalışmaya başladı. Kaplan, iki yıl sonra emekli olmayı planlıyor.