Anayasa Uzlaşma Komisyonu, Diyarbakır Belediye Başkanı Baydemir'i Dinledi

Doğu Anadolu Bölgesi Belediyeler Birliği ve Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir, Kürt sorununun çözümü için ana dilde eğitim ve bölgesel yönetim taleplerinin yerine getirilmesi gerektiğini belirterek, "Şayet bir kurucu irade, cesur irade olmazsa kaygımız ve endişemiz o ki büyük acılar maalesef tekrar toplumumuzu bekliyor" dedi.

Anayasa Uzlaşma Komisyonu, yeni anayasa oluşturulması sürecinde bugün de Doğu Anadolu Bölgesi Belediyeler Birliği ve Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir ile birlik üyesi belediye başkanlarını dinledi. Toplantının ardından basına açıklama yapan Baydemir, antidemokratik bir anayasanın ortadan kaldırılıp yeni bir toplumsal sözleşmenin gerçekleştirilmesi yolunda herkese içtenlikle başarı dilediklerini belirterek, anayasanın bir toplumu bir arada tutmanın ve toplumla devlet arasındaki ilişkininşekillenmesinin mayası olduğunu söyledi. Baydemir, 'Eğer maya bozuksa toplumsal istikrar da şüphesiz ki olamayacaktır. Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne değin, anayasaların neredeyse tamamının toplumun çeşitliliğine, çok kültürlülüğüne, çok inançlılığına, çok dilliliğine ve çok kimlikliliğine hitap etmediği için tek tip bir toplum yaratma arzusu ve güdüsüyle oluşturulduğu için bugün biz kardeş kavgasına tanık oluyoruz. Hemen hemen her gün ocaklara ateş düşüyor ' dedi. Tam da bu noktada birlik olarak anayasanın bir çözüm anayasası olması gerektiğine inandıklarını belirten Baydemir, bu anayasanın Türkiye'de yeni bir sayfayı açması ve kardeş kavgasını nihayete erdirmesi gerektiğine inandıklarını söyledi. Bunun için de cesur olmak, diyaloğa ve istişareye açık olmak gerektiğini ifade eden Baydemir, bu çerçevedeki düşüncelerini Komisyon'la paylaştıklarını kaydetti. Baydemir, 'İnşallah görüşlerimiz dikkate alınır ve hakikaten ülkemiz önünde Türküyle, Kürdüyle, bütün etnikkimlikleriyle yeni bir sayfa açılır ve bu sayfayı biz onurla, barışla nakşetme imkanına sahip oluruz ' diye konuştu

'İKİ TEMEL TALEP ' Baydemir, daha önce basına yansıyan 'Türkiye'nin yedi bölgeye ayrılması ve bu bölgelerin kendi meclislerinin olması' önerisi ile 'Kürtçe ve diğer bölgesel dillerin resmi dil olarak kabul edilmesi' taleplerini Komisyon'a iletip iletmediğinin sorulması üzerine şunları kaydetti: 'GAP Belediyeler Birliği olarak önerdiğimiz, ademi merkeziyetçiliğe davettir, yerinden yönetime davettir. Yerinden yönetimin temel perspektifi kimi karar mekanizmalarının yerelde oluşturulmasıdır. Şüphesiz ki yerindelik merkezi tümden ortadan kaldırmaz. Daha açık bir ifadeyle Türkiye'de resmi dil bütün Türkiyeliler için Türkçe olmaya devam edecektir. TBMM, Türkiye halklarının ortak iradesi ve ortak platformu, ortak meclisi olmaya elbette ki devam edecektir. Bugün Ankara'da mevcut bulunan kimi merkezikamu organları yine olmaya devam edecektir. Ama bununla birlikte Türkiye'nin yerinden yönetilebilmesi için, çağdaş dünyayı yakalayabilmesi için ve altını açıkça çizmek istiyorum, akan kardeş kanını nihayete erdirebilmek için bölgesel yönetimi bir elzem olarak görüyoruz. Bölgesel yönetim sadece Kürt yurttaşlarımızın yaşamış olduğu Kürdistan bölgemiz için değil, aynı zamanda Ege bölgemiz için, Karadeniz Marmara, İç Anadolu ve diğer bölgelerimiz için de öneriyoruz. Dolayısıyla bu bir yeni idare, siyasi yönetimmodelini biz öneriyoruz. Açık ifade etmek gerekirse, yaşamış olduğumuz ve adına Kürt sorunu dediğimiz sorunun özü, bir halkın dilini, kimliğini, kültürünü özgürce yaşayamaması sorunudur. Ve kavganın temel kökeninde de dil ve kamu idaresine katılma talebinin yerine gelmemesi sorunudur. Bütün ölümler, bütün kavgalar, bütün kaynakların heba olmasının nedeni bu iki taleptir. Dolayısıyla bu iki talebi karşılayabilmek adına da ülkeyi bölgeden, yerinden güçlendirerek, bölgesel bütünlüğü de sağlayarak yeni birsayfanın açılması gerektiğine inanıyoruz. Tam da bu noktada, örneğin ana dilde eğitim hakkının bize göre bir pazarlık konusu dahi yapılmaması gerekiyor. Ben bir Kürt halkının evladı olarak daha çok Türk kardeşlerimden Kürt kardeşlerinin ana dilde eğitim görmelerine destek vermeleri gerektiğine inanıyorum. Kardeşliğin bana göre gereği budur. Birlikte, barış içinde yaşamanın gereğidir bu diye düşünüyorum. ' 'KURŞUN SIKILMAMASI İÇİN KÜRTLERİN İKİ TALEBİ YERİNE GETİRİLMELİ ' 'Türkiye'de Türk'ün Kürt'e, Kürt'ün de Türk'e kurşun sıkması haramdır ' diyen Baydemir, eğer kurşun sıkılması engellenmek isteniyorsa Kürt halkının iki talebine yanıt verilmesi gerektiğini söyledi. Baydemir, 'Bu taleplerden birisi dildir, diğeri de kimliktir. Dili ana dilde eğitim hakkını vererek, kimliği de bölgesel yönetim sistemine geçerek çözebiliriz, nihayete erdirebiliriz ' dedi. Bu çerçevede Türkiye'nin önünün aydınlık olduğuna inandığını ifade eden Baydemir, 'Şayet bir kurucu irade, cesur irade olmazsa kaygımız ve endişemiz o ki büyük acılar maalesef tekrar toplumumuzu bekliyor. Büyük acıların oluşmaması için elbirliği için yeni bir toplumsal sözleşmeyi başarmamız gerekiyor ' diye konuştu

'ANA DİLDE EĞİTİMİ REFERANDUMA GÖTÜREMEZSİNİZ ' Vicdani reddin evrensel bir hak olduğunu ve bunun referanduma götürülebileceğini belirten Baydemir, 'Bu anlaşılırdır. Ama ana dilde eğitim hakkını referanduma götüremezsiniz. Çünkü bu bir hakkın kullanımıdır. Bir nüfusun talebinin gereğini yerine getirilmesidir. Bunu bir seçim konusu yaparsanız o dile mensup insanları dezavantajlı bir konuma getirisiniz. Bu itibarla kurucu iradenin pozitif yaklaşımla bu hak alanlarını toplumun her kesimine tanıması gerek. Farklılık, çok dillik Kürt yurttaşlarına değil,Laza, Arap, Süryani vatandaşlar da bu özgürlük alanlarından istifade etmelidir ' dedi. Baydemir, ABD Başkanı Obama imzalı olduğu iddia edilen mektup kendisine geldiğinde ne hissettiğinin sorulması üzerine ise, 'Bu kadar zeki insanlar niye başka iş yapmıyorlar sordum kendime. Keşke bu zekayı, bu yeteneği daha hayırlı işlerde kullansalar bence çok daha faydalı olurdu ' dedi.
Kaynak: İHA