İşte DDK'nın Dink cinayeti raporu
Devlet Denetleme Kurulu Hrant Dink raporu: 'Kamu görevlilerinin yargıya götürülmesinde isteksizlik var'
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün talimatıyla Devlet Denetleme Kurumu (DDK) suikast sonucu öldürülen Hrant Dink'le ilgili raporunu tamamladı.
649 sayfalık rapor İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilirken raporda kamu görevlilerinin yargıya götürülmesinde isteksiz davranıldığına işaret edildi.
Raporda;
'Kamu görevlilerinin yargılanması ana dava kapsamında soruşturulmalı.
Kamu görevlilerinin yargılanmasıyla ilgili yasal düzenlemelerde değişiklik yapılmalı.
İstihbarat birimleri gerekli işbirliğine gitmedi.
Görev suçu kavramına açıklık getirilmeli.
Örtülü dokunulmazlık ortadan kaldırılmalı.
Dink'in yaşam hakkının korunmasıda hizmet kusuru oluşumu var' denildi.
KAMUOYU TATMİN OLMADI
Raporda şu konulara dikkat çekildi:
AGOS Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink 'in 19.01.2007 tarihinde öldürülmesi olayı ile ilgili olarak, idari soruşturma süreçleri tamamlanmış ve konu birçok yönüyle yargı organlarına intikal ettirilmiştir. Konunun adli yargıyı ilgilendiren safahatında da ilk derece mahkemesi tarafından yargılama tamamlanmıştır. Hrant Dink 'i öldürenlerin güvenlik kuvvetlerince çok kısa sürede yakalanmış olmasına rağmen, soruşturma ve yargılama süreci; sistemik bazı sorunlar nedeniyle aynı oranda etkin, düzenli ve hızlı sürdürülememiştir. Bu nedenle, kamuoyu ve Hrant Dink ailesi, cinayete ilişkin olarak gerek idare gerekse yargı organlarınca gerçekleştirilen soruşturmalardan/kovuşturmalardan tatmin olmamıştır.
Özellikle, Hrant Dink 'in öldürülmesi sürecinde sorumluluğu olduğu iddia edilen kamu görevlilerinin yargılanamadığı ve yakalananlar dışındaki cinayetin gerçek faillerine ulaşılamadığı iddiaları, soruşturma/kovuşturma süreçlerinin başından itibaren eleştirilerin temelini oluşturmuştur.
Konuyla ilgili olarak kamu görevlileri hakkında yapılan tüm inceleme, araştırma ve soruşturmalara ilişkin bilgi ve belgelerin değerlendirilmesi sonucunda özetle;
GEREKLİ TEDBİRLER ALINMADI
- Hrant Dink'e yönelik bir tehlikenin varlığının Emniyet ve Jandarma personelince öğrenilmiş olduğu, Hrant Dink 'in korunmasına yönelik istihbarat birimlerinin gerekli çalışmaları yapmadığı ve işbirliğine gitmediği, idari makamların Hrant Dink 'e yönelik oluşan riskleri bilebilecek durumda olmalarına rağmen, her kademedeki sorumluların zincirleme eylemleri sonucunda tehlikeyi önlemek için gereken tedbirlerin alınmadığı, tehlikenin gerçekleştiği ve Hrant Dink 'in yaşamını yitirmiş olduğu,
- Dolayısıyla, gerek Anayasanın 17. maddesinde gerekse iç hukukumuzun bir parçası durumunda olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 2. maddesinde ifadesini bulan yaşam hakkının korunması hususundaki pozitif yükümlüğün yerine getirilmediği ve böylece ağır bir kamu hizmet kusurunun oluşumuna sebebiyet verildiği,
- Ölüm olayının gerçekleşmesinden sonra yaşama hakkını koruma altına alan iç hukuk kurallarının etkin bir şekilde kullanılmasını sağlamak ve Devlet yetkililerinin veya organlarının sorumluluklarını ortaya koymak açısından; Devlet organlarının olayın tespit edilebilen failleri ve olayda ihmal ve kusuru olan kamu görevlileri açısından hem ceza hukuku hem de disiplin hukuku alanında gereken soruşturmaların derhal başlatıldığı,
- İdare organlarınca sürdürülen soruşturmalarda yasal olarak öngörülen süreçlere uyulmakla birlikte, yukarıda bahsedilen gerek kamu görevlilerinin yargılanmasına ilişkin mevzuat düzenlemelerinin niteliğinden gerekse kamu görevlilerinin soruşturulması hususunda izlenen yöntemlerdeki hatalar/yanlışlıklar ve diğer eksiklikler sebebiyle yürütülen soruşturmalardan etkin bir sonuç alınamadığı kanaatine ulaşılmıştır.
649 sayfalık rapor İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilirken raporda kamu görevlilerinin yargıya götürülmesinde isteksiz davranıldığına işaret edildi.
Raporda;
'Kamu görevlilerinin yargılanması ana dava kapsamında soruşturulmalı.
Kamu görevlilerinin yargılanmasıyla ilgili yasal düzenlemelerde değişiklik yapılmalı.
İstihbarat birimleri gerekli işbirliğine gitmedi.
Görev suçu kavramına açıklık getirilmeli.
Örtülü dokunulmazlık ortadan kaldırılmalı.
Dink'in yaşam hakkının korunmasıda hizmet kusuru oluşumu var' denildi.
KAMUOYU TATMİN OLMADI
Raporda şu konulara dikkat çekildi:
AGOS Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink 'in 19.01.2007 tarihinde öldürülmesi olayı ile ilgili olarak, idari soruşturma süreçleri tamamlanmış ve konu birçok yönüyle yargı organlarına intikal ettirilmiştir. Konunun adli yargıyı ilgilendiren safahatında da ilk derece mahkemesi tarafından yargılama tamamlanmıştır. Hrant Dink 'i öldürenlerin güvenlik kuvvetlerince çok kısa sürede yakalanmış olmasına rağmen, soruşturma ve yargılama süreci; sistemik bazı sorunlar nedeniyle aynı oranda etkin, düzenli ve hızlı sürdürülememiştir. Bu nedenle, kamuoyu ve Hrant Dink ailesi, cinayete ilişkin olarak gerek idare gerekse yargı organlarınca gerçekleştirilen soruşturmalardan/kovuşturmalardan tatmin olmamıştır.
Özellikle, Hrant Dink 'in öldürülmesi sürecinde sorumluluğu olduğu iddia edilen kamu görevlilerinin yargılanamadığı ve yakalananlar dışındaki cinayetin gerçek faillerine ulaşılamadığı iddiaları, soruşturma/kovuşturma süreçlerinin başından itibaren eleştirilerin temelini oluşturmuştur.
Konuyla ilgili olarak kamu görevlileri hakkında yapılan tüm inceleme, araştırma ve soruşturmalara ilişkin bilgi ve belgelerin değerlendirilmesi sonucunda özetle;
GEREKLİ TEDBİRLER ALINMADI
- Hrant Dink'e yönelik bir tehlikenin varlığının Emniyet ve Jandarma personelince öğrenilmiş olduğu, Hrant Dink 'in korunmasına yönelik istihbarat birimlerinin gerekli çalışmaları yapmadığı ve işbirliğine gitmediği, idari makamların Hrant Dink 'e yönelik oluşan riskleri bilebilecek durumda olmalarına rağmen, her kademedeki sorumluların zincirleme eylemleri sonucunda tehlikeyi önlemek için gereken tedbirlerin alınmadığı, tehlikenin gerçekleştiği ve Hrant Dink 'in yaşamını yitirmiş olduğu,
- Dolayısıyla, gerek Anayasanın 17. maddesinde gerekse iç hukukumuzun bir parçası durumunda olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 2. maddesinde ifadesini bulan yaşam hakkının korunması hususundaki pozitif yükümlüğün yerine getirilmediği ve böylece ağır bir kamu hizmet kusurunun oluşumuna sebebiyet verildiği,
- Ölüm olayının gerçekleşmesinden sonra yaşama hakkını koruma altına alan iç hukuk kurallarının etkin bir şekilde kullanılmasını sağlamak ve Devlet yetkililerinin veya organlarının sorumluluklarını ortaya koymak açısından; Devlet organlarının olayın tespit edilebilen failleri ve olayda ihmal ve kusuru olan kamu görevlileri açısından hem ceza hukuku hem de disiplin hukuku alanında gereken soruşturmaların derhal başlatıldığı,
- İdare organlarınca sürdürülen soruşturmalarda yasal olarak öngörülen süreçlere uyulmakla birlikte, yukarıda bahsedilen gerek kamu görevlilerinin yargılanmasına ilişkin mevzuat düzenlemelerinin niteliğinden gerekse kamu görevlilerinin soruşturulması hususunda izlenen yöntemlerdeki hatalar/yanlışlıklar ve diğer eksiklikler sebebiyle yürütülen soruşturmalardan etkin bir sonuç alınamadığı kanaatine ulaşılmıştır.