Has Parti'den 28 Şubat Açıklaması
Halkın Sesi Partisi (HAS Parti) Diyarbakır İl Başkanı Alaattin Parlak, 28 Şubat sürecinin sivil unsurlarının da yargılama sürecine tabi tutulması gerektiğini söyledi.
Ülkenin 28 Şubat sürecinde çetin bir psikolojik savaş yaşadığını belirten HAS Parti Diyarbakır İl Başkanı Alaattin Parlak, postmodern darbe olarak anılan 28 Şubat'ı daha iyi anlayabilmek için darbenin önce ve sonrasının iyi analiz edilmesi gerektiğini dile getirdi. Parlak, ülkede demokrasi kültürünün tam olarak yerleşmesi, darbe süreçlerinin bir daha hiçbir şekilde yaşanmaması hedefleniyorsa, yapılması gereken esas hamlenin, adı ne şekilde telaffuz edilirse edilsin, klasik ve postmodern tüm darbegirişiminde bulunanlar ile o darbe girişimine destek verenlerin tümünün bu yargılama sürecine dahil edilmesi gerektiğini belirtti. Parlak, '28 Şubat darbesiyle ilgili dönemin birçok askeri yetkilisi hakkında suç duyurularında bulunuldu ve yargılama süreci ile ilgili yasal süreç başlatıldı. Ama dönemin askerleri kadar, darbeye destek veren sivil toplum kuruluşlarının da katkıları olmuştur. Bunun en somut örneği ise, yılsonu toplantılarını Ankara'da yapan TÜSİAD'ın, 1996 yılı toplantısını 11 Aralık'taTürk-Yunan İşadamları Konseyi Toplantısı adı altında Atina'daki ABD Büyükelçiliği'nde yapmasıdır. Toplantıya TÜSİAD, TESK, DİSK, TÜRK-İŞ, TOBB gibi Sivil Toplum Kuruluşu (STK) başkanları, Aydın Doğan ve Dinç Bilgin gibi medya patronları ve askerlerin sözcüsü sıfatıyla Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkaya'nın katıldığı bilinmektedir ' dedi
Toplantının bilinmeyen birçok yönünün de olduğunu ifade eden Parlak, bugün merakla beklenen birçok sorunun yanıtının beklendiğini söyledi. Parlak, '28 Şubat sürecinde takip edilecek stratejilerin detaylıca ele alındığı ve uygulama alanına sokulduğu görülmüştür. Askerlerin tasarlayıcısı olduğu bir darbe, çeşitli STK ve medya organlarının da desteği ile hükümet karşıtı bir kampanya başlatılmıştır. Kampanyanın tasarlayıcıları askerler olmakla birlikte uygulayıcıları siviller olmuştur. Bu şekilde Türk SilahlıKuvvetleri'nin silah gücü kullanıldığı gibi diğer sivil kişiler tarafından da ellerindeki kamusal yetki ve güçler de kullanılmıştır ' şeklinde konuştu.
HAS Parti Diyarbakır İl Başkanı Alaattin Parlak, 5 Mart 1997 tarihinde TÜSİAD, KESK, DİSK, TİSK ve TÜRK-İŞ'in, MGK kararlarına tam destek verdiklerini açıklayarak, sonuca giden yolda işçi ve işverenin aynı çatı altında olmasının manidar olduğunu söyledi. Parlak, açıklamalarını şöyle sürdürdü: 'Bazı meslek kuruluşları, bazı sendikal kuruluşların başkan ve yetkilileri bu güçlerini kullanırken, bazı medya kuruluşları ve gazeteciler de ellerindeki kamuoyu oluşturma ve yönlendirme güçlerini kullanmıştır. Meşru hükümete karşı basın ve medya organları ile 'Bu sefer silahsız kuvvetler halletsin', şeklinde manşetler attırarak tehditte bulundular. Sonunda meşru hükümet cebren istifaya zorlandı ve daha da ileri gidilerek TBMM'de iktidarı oluşturan koalisyon ortağı partinin milletvekilleri tehdit veşantajlarla korkutularak istifaya zorlandı. Yargılama süreci sadece asker ile kalmamalı, dönemin; TÜRK-İŞ, TOBB, TÜSİAD, TESK, DİSK, Türkiye Esnaf Konfederasyonu üst yöneticileri bugün farklı düşünüyor olsalar da yine o dönemin en büyük figüranı olan Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile birlikte, 28 Şubat adı verilen post modern askeri darbe adına bir kabus ortamı oluşturan gazete patronları, gazete yöneticisi ve medya gurubu idarecileri de ibret-i alem için bu yargılanmaya dahil edilmelidir. Türkiye'ninyeni bir darbe süreci ile karşı karşıya kalmaması için sivil, özgürlükçü, katılımcı ve toplumun bütün farklı katmanları içine alacak yeni bir anayasa yapmasıyla mümkündür '.
Kaynak: İHA
Toplantının bilinmeyen birçok yönünün de olduğunu ifade eden Parlak, bugün merakla beklenen birçok sorunun yanıtının beklendiğini söyledi. Parlak, '28 Şubat sürecinde takip edilecek stratejilerin detaylıca ele alındığı ve uygulama alanına sokulduğu görülmüştür. Askerlerin tasarlayıcısı olduğu bir darbe, çeşitli STK ve medya organlarının da desteği ile hükümet karşıtı bir kampanya başlatılmıştır. Kampanyanın tasarlayıcıları askerler olmakla birlikte uygulayıcıları siviller olmuştur. Bu şekilde Türk SilahlıKuvvetleri'nin silah gücü kullanıldığı gibi diğer sivil kişiler tarafından da ellerindeki kamusal yetki ve güçler de kullanılmıştır ' şeklinde konuştu.
HAS Parti Diyarbakır İl Başkanı Alaattin Parlak, 5 Mart 1997 tarihinde TÜSİAD, KESK, DİSK, TİSK ve TÜRK-İŞ'in, MGK kararlarına tam destek verdiklerini açıklayarak, sonuca giden yolda işçi ve işverenin aynı çatı altında olmasının manidar olduğunu söyledi. Parlak, açıklamalarını şöyle sürdürdü: 'Bazı meslek kuruluşları, bazı sendikal kuruluşların başkan ve yetkilileri bu güçlerini kullanırken, bazı medya kuruluşları ve gazeteciler de ellerindeki kamuoyu oluşturma ve yönlendirme güçlerini kullanmıştır. Meşru hükümete karşı basın ve medya organları ile 'Bu sefer silahsız kuvvetler halletsin', şeklinde manşetler attırarak tehditte bulundular. Sonunda meşru hükümet cebren istifaya zorlandı ve daha da ileri gidilerek TBMM'de iktidarı oluşturan koalisyon ortağı partinin milletvekilleri tehdit veşantajlarla korkutularak istifaya zorlandı. Yargılama süreci sadece asker ile kalmamalı, dönemin; TÜRK-İŞ, TOBB, TÜSİAD, TESK, DİSK, Türkiye Esnaf Konfederasyonu üst yöneticileri bugün farklı düşünüyor olsalar da yine o dönemin en büyük figüranı olan Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile birlikte, 28 Şubat adı verilen post modern askeri darbe adına bir kabus ortamı oluşturan gazete patronları, gazete yöneticisi ve medya gurubu idarecileri de ibret-i alem için bu yargılanmaya dahil edilmelidir. Türkiye'ninyeni bir darbe süreci ile karşı karşıya kalmaması için sivil, özgürlükçü, katılımcı ve toplumun bütün farklı katmanları içine alacak yeni bir anayasa yapmasıyla mümkündür '.