Diyarbakır'da 15 Şubat Gerginliği
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Genel Başkan Yardımcısı ve Van Bağımsız Milletvekili Aysel Tuğluk, "Bu faşizan, bu halkımızın iradesini yok sayan, demokrasi mücadelemizi tanımayan zihniyete karşı geliştireceğimiz her tepki, her isyan meşrudur" dedi.
Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Diyarbakır İl Başkanlığı tarafından terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın yakalanış yıl dönümünü protesto etmek amacıyla Belediye Konukevi önünden 5 Nisan Mahallesi'nde bulunan Özgür Yurtaş Derneği önüne kadar yapılmak istenilen yürüyüşe polis izin vermedi.
Polis yetkilileriyle görüşen BDP'liler izin verilmemesi üzerine Belediye Konukevi önünde basın açıklaması yaptı. BDP Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan, BDP Diyarbakır İl Başkanı Zübeyde Zümrüt ve çok sayıdapartilinin katıldığı basın açıklamasında kalabalığa seslenen DTK Genel Başkan Yardımcısı ve Van Bağımsız Milletvekili Aysel Tuğluk, 'Amed'de (Diyarbakır) demokratik ve meşru tepkimizi koymak ve uluslararası komployu kınamak için gerçekleştirmek istediğimiz toplantımıza izin vermeyen anlayışı kınayarak konuşmama başlamak istiyorum. Amed bu mücadelenin yarattığı bir halktır. Amed halkı sizin bu zulmünüze, bu faşizminize karşı direnecektir, sonuç alamayacaksınız bu politikalarınızdan. Tüm bu faşizan, buhalkımızın iradesini yok sayan, demokrasi mücadelemizi tanımayan, bu zihniyete karşı geliştireceğimiz her tepki, her isyan meşrudur. Bildiğiniz gibi bugün 15 Şubat, bugün Kürt halkı için kara bir gün. 'Sayın' Abdullah Öcalan'ın komplo, bin bir hile, entrika ile uluslararası dünya güçlerinin işbirliğiyle tutuklayarak İmralı'ya getirilmesinin 13. yılı. Biz 15 Şubat komplosunu yapan bütün dünya güçlerini, Avrupa'yı, ABD'yi ve bu komplonun gerçekleşmesinde pay sahibi olan herkesi şiddetle kınıyoruz 'dedi.
Terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın yakalanmasının bir komplo ve bölge için kurulmuş bir tuzak olduğunu iddia eden Tuğluk, Öcalan'ın istemesi halinde bu coğrafyanın cehenneme dönüşebileceğini ileri sürdü.
Tuğluk, 'Asıl mesele bu komplo ile ne yapılmak istenmesidir. 1999 yılında komployu düzenleyen güçlerin bir tek amacı vardı. O da Türk Kürt çatışmasını yaratmaktır. Dolayısıyla halkımıza, bu coğrafyaya kurulmuş bir tuzaktı bu komplo. 'Sayın' Öcalan yaşadığı bu komploya rağmen tercihini savaştankullanmadı, tercihini halkların barışından yana kullandı ve o günlerde farklı bir karar alsaydı bu coğrafya cehenneme dönebilirdi. Öcalan'ın bu sağduyulu, barışçıl yaklaşımıyla aslında Türkiye o günlerde bir uçurumun kenarından döndürüldü ' şeklinde konuştu
Bazı güçlerin benzer komploları yeniden gündeme getirmek istediğini ileri süren Tuğluk, 'Bu şer güçler uluslararası komployu tekrar gündeme getirmek istiyorlar. Bugün devletin, AK Parti iktidarının uyguladığı politika bir imha ve inkar politikasıdır. Kürt halkına karşı bir savaş ilan edilmiştir. Kürt halkının bütün demokratik değerlerine, bütün kurumlarını hedef alan, onu yok etmeyi amaçlayan bir politika izleniyor. Bu tıpkı 1999 yılındaki politikanın aynısıdır, tekerrürüdür. Amaç nedir? Bu ilan edilensavaşın merkezinde yine 'Sayın' Öcalan vardır. Devlet 7 aydır Öcalan ile tüm görüşmelerini kesmiş durumda. Bu yeni bir imha, inkar politikasıdır. Bununla amaç Kürt halk önderinin halkı ile olan bağını koparmaktır. Sesini kısmaktır ve Kürt halkını iradesiz bırakmaktır. Yürütülen savaş bu amaçla yürütülüyor.
'Sayın' Öcalan bu hesaplaşmaya karşı bir direniş yürütüyor. Ne pahasına olursa olsun, herkes duysun ve bilsin ki biz 'Sayın Öcalan'ın bu direnişinin arkasında duracağız. Şu günlerde sahte önderlikleryaratarak birilerini bu halkın önderi gibi yapmaya çalışıp Öcalan ve PKK'sız çözüm arayışları içindeler. Buna halkımız yanıt verecektir. Bir kez daha söylüyorum, eğer Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümü isteniyorsa bu 'Sayın' Öcalan'la diyalogdan geçer, başka bir şey aramayın, başka bir muhatap aramayın, bunu kabul etmeyeceğiz. Devletin önünde, AK Parti iktidarının önünde iki seçenek var. Ya bu halkı iradesiyle, lideriyle tanıyacak, bir diyalog ve müzakere süreci başlatacak. Oluşturulan, devletesunulan 'Sayın' Öcalan tarafından üç yıllık görüşmeler sonucunda açığa çıkan protokoller çerçevesinde yeniden bir müzakere sürecini başlatacak ve karşılıklı pratik adımlarla bu süreç barış ve demokratikleşme sürecine doğru eğriltilecek. Ya da bugün yaptıkları gibi faşizmde ısrar edecekler, yok etmede ısrar edecekler ve otoriteleşecekler. Biz buradan bir kez daha söylüyoruz 'Siz faşizm uyguladıkça, yok etmeye kalktıkça, Kürt halkı daha fazla var olacak ve mücadelesinde, değerlerinden vazgeçmeyecektir 'ifadelerini kullandı
Uygulanan politikanın yanlış olduğunu söyleyen Aysel Tuğluk konuşmasını şöyle sürdürdü:
'Bir kez daha bu ülkede kanın akmasını istemiyoruz. Türk ve Kürt gençlerinin yaşamını kaybetmesini istemiyoruz. Artık yeter diyoruz. Bu kan dursun diyoruz. Bunun için derhal yeni bir çatışmayı önlemek için 'Sayın' Öcalan ile görüşmeler başlatılmalıdır. Böyle bir süreç gelişirse bunu destekleyeceğiz ve bu sürecin barışçıl çözüme evrilmesi için elimizden gelen her türlü çabayı göstereceğiz. Hepinizi bu onur mücadelesinde, bu var olma mücadelesinde ve bir halkın önderliğinde yapılan bu zulüm politikasınakarşı direnişi yükseltmeye çağırıyorum. ' Basın açıklamasının ardından dağılan kalabalık güzergahlarında bulunan caddelerdeki çöp bidonlarını devirirken, polis ekipleri güzergah boyunca olası taşkınlıkları önlemek için geniş güvenlik önlemi aldı.
Kaynak: İHA
Polis yetkilileriyle görüşen BDP'liler izin verilmemesi üzerine Belediye Konukevi önünde basın açıklaması yaptı. BDP Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan, BDP Diyarbakır İl Başkanı Zübeyde Zümrüt ve çok sayıdapartilinin katıldığı basın açıklamasında kalabalığa seslenen DTK Genel Başkan Yardımcısı ve Van Bağımsız Milletvekili Aysel Tuğluk, 'Amed'de (Diyarbakır) demokratik ve meşru tepkimizi koymak ve uluslararası komployu kınamak için gerçekleştirmek istediğimiz toplantımıza izin vermeyen anlayışı kınayarak konuşmama başlamak istiyorum. Amed bu mücadelenin yarattığı bir halktır. Amed halkı sizin bu zulmünüze, bu faşizminize karşı direnecektir, sonuç alamayacaksınız bu politikalarınızdan. Tüm bu faşizan, buhalkımızın iradesini yok sayan, demokrasi mücadelemizi tanımayan, bu zihniyete karşı geliştireceğimiz her tepki, her isyan meşrudur. Bildiğiniz gibi bugün 15 Şubat, bugün Kürt halkı için kara bir gün. 'Sayın' Abdullah Öcalan'ın komplo, bin bir hile, entrika ile uluslararası dünya güçlerinin işbirliğiyle tutuklayarak İmralı'ya getirilmesinin 13. yılı. Biz 15 Şubat komplosunu yapan bütün dünya güçlerini, Avrupa'yı, ABD'yi ve bu komplonun gerçekleşmesinde pay sahibi olan herkesi şiddetle kınıyoruz 'dedi.
Terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın yakalanmasının bir komplo ve bölge için kurulmuş bir tuzak olduğunu iddia eden Tuğluk, Öcalan'ın istemesi halinde bu coğrafyanın cehenneme dönüşebileceğini ileri sürdü.
Tuğluk, 'Asıl mesele bu komplo ile ne yapılmak istenmesidir. 1999 yılında komployu düzenleyen güçlerin bir tek amacı vardı. O da Türk Kürt çatışmasını yaratmaktır. Dolayısıyla halkımıza, bu coğrafyaya kurulmuş bir tuzaktı bu komplo. 'Sayın' Öcalan yaşadığı bu komploya rağmen tercihini savaştankullanmadı, tercihini halkların barışından yana kullandı ve o günlerde farklı bir karar alsaydı bu coğrafya cehenneme dönebilirdi. Öcalan'ın bu sağduyulu, barışçıl yaklaşımıyla aslında Türkiye o günlerde bir uçurumun kenarından döndürüldü ' şeklinde konuştu
Bazı güçlerin benzer komploları yeniden gündeme getirmek istediğini ileri süren Tuğluk, 'Bu şer güçler uluslararası komployu tekrar gündeme getirmek istiyorlar. Bugün devletin, AK Parti iktidarının uyguladığı politika bir imha ve inkar politikasıdır. Kürt halkına karşı bir savaş ilan edilmiştir. Kürt halkının bütün demokratik değerlerine, bütün kurumlarını hedef alan, onu yok etmeyi amaçlayan bir politika izleniyor. Bu tıpkı 1999 yılındaki politikanın aynısıdır, tekerrürüdür. Amaç nedir? Bu ilan edilensavaşın merkezinde yine 'Sayın' Öcalan vardır. Devlet 7 aydır Öcalan ile tüm görüşmelerini kesmiş durumda. Bu yeni bir imha, inkar politikasıdır. Bununla amaç Kürt halk önderinin halkı ile olan bağını koparmaktır. Sesini kısmaktır ve Kürt halkını iradesiz bırakmaktır. Yürütülen savaş bu amaçla yürütülüyor.
'Sayın' Öcalan bu hesaplaşmaya karşı bir direniş yürütüyor. Ne pahasına olursa olsun, herkes duysun ve bilsin ki biz 'Sayın Öcalan'ın bu direnişinin arkasında duracağız. Şu günlerde sahte önderlikleryaratarak birilerini bu halkın önderi gibi yapmaya çalışıp Öcalan ve PKK'sız çözüm arayışları içindeler. Buna halkımız yanıt verecektir. Bir kez daha söylüyorum, eğer Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümü isteniyorsa bu 'Sayın' Öcalan'la diyalogdan geçer, başka bir şey aramayın, başka bir muhatap aramayın, bunu kabul etmeyeceğiz. Devletin önünde, AK Parti iktidarının önünde iki seçenek var. Ya bu halkı iradesiyle, lideriyle tanıyacak, bir diyalog ve müzakere süreci başlatacak. Oluşturulan, devletesunulan 'Sayın' Öcalan tarafından üç yıllık görüşmeler sonucunda açığa çıkan protokoller çerçevesinde yeniden bir müzakere sürecini başlatacak ve karşılıklı pratik adımlarla bu süreç barış ve demokratikleşme sürecine doğru eğriltilecek. Ya da bugün yaptıkları gibi faşizmde ısrar edecekler, yok etmede ısrar edecekler ve otoriteleşecekler. Biz buradan bir kez daha söylüyoruz 'Siz faşizm uyguladıkça, yok etmeye kalktıkça, Kürt halkı daha fazla var olacak ve mücadelesinde, değerlerinden vazgeçmeyecektir 'ifadelerini kullandı
Uygulanan politikanın yanlış olduğunu söyleyen Aysel Tuğluk konuşmasını şöyle sürdürdü:
'Bir kez daha bu ülkede kanın akmasını istemiyoruz. Türk ve Kürt gençlerinin yaşamını kaybetmesini istemiyoruz. Artık yeter diyoruz. Bu kan dursun diyoruz. Bunun için derhal yeni bir çatışmayı önlemek için 'Sayın' Öcalan ile görüşmeler başlatılmalıdır. Böyle bir süreç gelişirse bunu destekleyeceğiz ve bu sürecin barışçıl çözüme evrilmesi için elimizden gelen her türlü çabayı göstereceğiz. Hepinizi bu onur mücadelesinde, bu var olma mücadelesinde ve bir halkın önderliğinde yapılan bu zulüm politikasınakarşı direnişi yükseltmeye çağırıyorum. ' Basın açıklamasının ardından dağılan kalabalık güzergahlarında bulunan caddelerdeki çöp bidonlarını devirirken, polis ekipleri güzergah boyunca olası taşkınlıkları önlemek için geniş güvenlik önlemi aldı.