Mit Mensuplarının İfadeye Çağrılması

Bir dizi ziyaret için Adana'ya gelen Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı Selahattin Sönmez, Alevi Kültür Dernekleri Adana Şubesi'nde düzenlenen toplantıda dernek üyeleriyle bir araya geldi. Burada ülke gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Sönmez, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve 4 MİT mensubunun 'KCK soruşturması'nı yürüten İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Sadrettin Sarıkaya tarafından 'şüpheli' sıfatıyla ifadeye çağrılması konusunu da değerlendirdi. ' Türkiye'nin gidişatı uzun zamandır aşağıyukarı belliydi ' diyen Sönmez, ' Bunu hükümet görmek istemiyordu, ancak şimdi kendi başlarına gelince bu tabloyu görmeye başladılar. İlhan Cihaner'e uygulanan yöntemlerin içinde aynı konular vardı. Genelkurmay'a aynı yöntemler vardı ama iş MİT Müsteşarı'na gelince bu uygulamayı yapmak istemediler. Çünkü ucu kendilerine dokunuyor. Biz de takip ediyoruz. Rivayetlere göre cemaat ile AK Parti'nin çekişmesi diye söyleniyor. Elimizde bir belge yok ama doğrudur, olabilir de. Bu ülkede yaşayan insan olarak gidişatıgörüyoruz ' diye konuştu

CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner'in Erzincan Cumhuriyet Savcısı görevini yürütürken evi ve makam odasının aranıp tutuklanması ve sonrasında yaşananlara dikkat çeken Sönmez, ' Konu sadece 'Ergenekon' meselesi değil, işine gelenleri gizli tanık, özel yetkili mahkemeler ile içeri almanın hukuka uygun olmadığı söylenmesine rağmen dinlemediler. Bugün kendi başlarına gelince bir çelişki yaşıyorlar. Şimdi herkes merak ediyor. Ne Cumhurbaşkanı ne de Başbakan bir açıklama yapıyor. Kör dövüşüne benziyor.Herkes, her yerden ses vererek, kendi yorumlarını yapıyor. Çok sürmez bunlar da yakında ortaya çıkar ' dedi.

' TÜRKİYE'DE HUKUK VE İNANÇ SİYASALLAŞTIRILDI '

Sadece AK Parti'nin değil, bugüne kadarki siyasi iktidarların Alevilerin sesine kulak vermediğini söyleyen Sönmez, Türkiye'de hukuk ve inancın siyasallaştırıldığı yorumunda bulundu. Sönmez, ' Sorun sadece Alevilerin meselesini çözmekse eğer, sorunlarımız çok basit olmasına rağmen bugüne kadar her ne hikmetse hiç kimse çözümü yerine getirmedi. Çünkü inancı ve hukuku siyasallaştırırsanız bu işin içinden de çıkamazsınız. Bugün Diyanet'in bütçesi son 20 yılı yan yana getirdiğiniz zaman nereden nereyegelindiğini görebilirsiniz. 8-9 bakanlığın bütçesini geçen, kadroları sürekli yenilenen ve çoğaltılan bir kadro var ortada ' şeklinde konuştu. Sönmez, ' Türkiye bugün bu durumdaysa bunun temel nedeni; Diyanet İşleri Başkanlığı adı verilen kurumun Türkiye'de olması. Bu kurum, ilk etapta Türkiye'de inanç işlerini organize etmek için düşünülmüştü. İyi niyetle belki düşünülmüştü ama şu an sadece bir dinin, bir inancın ve bir mezhebe ait yürütülüyor ve bütün sistemi buna dayalı olarak kurulmuş. Diğer inançları da yok sayıyor. Kendi inancı içinde ayrılmış tarikat, mezhep gibi diğer inanç mensuplarını da yok sayıyor. Taraflı olarak misyonerlik yapıyor.Ve gittikçe de devletin kendi kurumlarını da ele geçiren bir kurum haline geldi. Gerçekten bugün kat milyarları bulan bir bütçe ile Diyanet İşleri Başkanlığı ve Diyanet Vakfı çok devasa bir kurum niteliğinde. Hiç kimse burayı görmek istemiyor. Sonuçta korktuğumuz başımıza geldi ' ifadesini kulandı. ' Sonuçta bunları yapan insanoğlu. Bunları düzeltecek olan da yine insanoğlu ' görüşünü dile getiren Sönmez, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ' Dindar bir nesil yetiştireceğiz ' sözlerini de eleştirdi. Başbakan Erdoğan'ın dini siyasete alet ettiği görüşünü taşıdığını ancak son dönemde yaşananlara baktığında bu düşüncesinin değişmeye başladığını anlatan Sönmez, ' Kendi inancı ve dini için siyaset yaptığını gördüm, onun için saygı duyuyorum. Açık ve aleni yapıyor bunu. 'Ben siyaseti dinim için yaparım, dinimiçin siyaset yapıyorum, siyaset için dini kullanmıyorum' diyor. Dindar gençlik yetişmesi de böyle ' dedi

' TEK HEDEFİN 'DEMOKRASİ' OLMASI HALİNDE SORUNLAR ÇÖZÜLÜR '

Sönmez, açıklamasında şu görüşleri dile getirdi: ' Türkiye'de herkesin tek ortak noktası laik, demokratik, özgürlükçü, çoğul, katılımcı bir Anayasa'nın gelmesi. Eğer bu gelirse sorunlar çözülebilir. Yoksa Aleviler, Kürtler herkes kendi sorununu öne çıkartırsa burada bir sonuç elde etmek mümkün değil. Hepsinin birleşmesi ve tek hedefin demokrasi olması gerek. Biz bu ülkede yaşayan Aleviler olarak bütün haksızlıklar yapılmasına, haklarımız gasp edilmesine rağmen Maraş'ta, Sivas'ta, Çorum'da katliam yapılmasına rağmen anma törenlerine gittiğimizde cop,sopa yiyip hakkımızda soruşturma açılmasına rağmen yine silaha sarılmadık, yine insan-ı kamil yolundan ayrılmadık. Ama demokratik yollardan haklarımızı sonuna kadar arayacağız. '