“hazırlıkları Süren Anayasa Kabul Edilse Bile Tartışmalar Bitmeyecek”

Sivil Dayanışma Platformu Başkanı Ayhan Ogan, anayasaları toplumun birlikte yaşama iradesini ortaya koyduğu metinler olarak tarif etti.

“hazırlıkları Süren Anayasa Kabul Edilse Bile Tartışmalar Bitmeyecek”
Bundan dolayı anayasayı hukukçuların yapmadığını savunan Ogan,“Anayasaların gerçek sahipleri hukukçular değil, halktır. Bugüne kadar şikayet ettiğimiz darbe anayasalarının tamamı devlet adına inisiyatif almış bir grup insanın bir araya gelip, uzmanları çağırıp, talimat vererek yazdırdığı metinlerdir. Onun için hep tartışılmıştır. Vatandaşın toplumsal sözleşmesi olamamıştır.”dedi.

Milli Türk Talebe Birliği (MTTB) Adana Şubesi tarafından düzenlenen “Yeni anayasa yapım süreci” konulu panel, Seyhan Kültür Merkezi’nde gerçekleşti. Paneli yöneten Ogan, 1876’da hazırlanan Kanun–ı Esasi’den bugüne Türkiye’nin bütün anayasalarının toplum tarafından tartışıldığını ve kabul görmediğini söyledi.

Bunun sebebini “Devleti koruma, yasakları esas alıp, özgürlükleri sınırlamaya çalışan bir mantık” şeklinde açıklayan Ogan, “Anayasa, toplumsal sözleşme demek. Bir toplum birlikte yaşama iradesini hangi kriterlere göre sağlayacaksa, bunun uzlaşmasını ortaya koyduğu metindir. Halkın adalet, güvenlik ve sosyal hizmetlerini görecek, devlet yapılanmasını nasıl olacağını ne şekilde işleyeceğini tarif eden metindir. Tek başına bir hak ve özgürlüklerden bahseden metin değildir.”diye konuştu.

DERBECİ GENERALLERİN YAPTIĞI GİBİAnayasa yapma görevinin halkın, yazma işinin ancak uzmanlara ait olduğunun altını çizen Ogan, hazırlıkları süren anayasanın mecliste kabul edilse bile, tartışmaların bitmeyeceğini kaydetti.

İşleyen süreçte halkın taleplerinin bulunmadığını savunan Ayhan Ogan, şöyle devam etti: “Oysa ki meclis çok iyi bir yöntemle işe başlamıştı. STK’lar, üniversiteler ve vatandaşlardan görüş talep edilmişti. Bu talepler doğrultusunda bir taslak metin oluşturulup, tartışmaya açılacaktı. Ama Meclis Uzlaşma Komisyonu belirlenen yol haritasına uymadı. Anayasanın gerçek yapma yetkisine sahip halk, burada yer almıyor. Partiler arasında siyasi bir pazarlığa dönüşmüş durumda. Aynen darbeci generallerin yaptığı partilerin görevlendirdiği uzman bir konuyla ilgili çalışıyor. Partiler, o konuyu da 1982 anayasasının taklidini yaparak, bir görüş ortaya koyuyor. Kusura bakmayın, anayasa bu değildir. Süreç böyle işlerse toplum huzur bulmaz. Burada bir yanlışlık var, sesimizi çıkarmamız lazım.” İLK DEFE TOPLUMSAL SÖZLEŞMESİNİ YAPACAKYıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ergün Yıldırım ise anayasa metinlerinin modern bir vatandaşlığın öngörüldüğüne dikkat çekti. “Bizde çağdaş bir devletiz ve anayasamız var” anlayışı ile uluslararası bir meşruiyet edinme arayışının varlığı üzerinde duran Yıldırım, anayasaların aynı zamanda iç ve dış tehditler üzerinde kurgulandığını hatırlattı. Yıldırım, şunları söyledi: “Anayasalarımız ihtilal koşullarında yapılmıştır. Dolayısı ile parlamento çok cılız kalmış. Milli Güvenlik Kurulu (MGK) tasfiye kararlar alır. Ama bu kararlarlar hiçbir zaman parlamento tarafından ret edilmiyor. 28 darbesi de MGK’nın tavsiye kararıyla yapılmıştır. Böylece ihtilalcı refleks kendisine anayasal bir temel de bulmuştur. Bunun içinde bir toplum yok. Bu bütünüyle devlet elitlerinin toplum için doğru gördüğü bakış açısıyla hazırlanan kanunlar koleksiyonudur.” Türk toplumunun yeni anayasa ile ilk defa toplumsal sözleşmesini yapacağını dile getiren Yıldırım, sivil bir anayasanın politik ve ideolojik anlamlar taşımaması gerektiğini belirtti.

Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v)’in Veda Hutbesi’nde ‘Ey insanlar!” diye hitap ettiğini anlatan Yıldırım, bu kuşatıcı çağrının anayasanın ilk üç maddesine egemen olacağı bir yönünün olmasını gündeme getirdi. ANAYASA TÜRK TOPLUMUNUN ORTAK SÖZÜ OLMALIDIRGazeteci–Yazar Ömer Laçiner de anayasanın kimin yaptığının değil, hangi kurallara göre hazırlandığının önemli olduğunu söyledi.

Toplumun onurunu koruyup, korumadığına anayasa bakılarak karar verilebileceğini ifade eden Laçiner, “Türkiye gerçekten meşru bir anayasa yapmak istiyorsa, toplumun ortak sözü olmalıdır. Burada anayasa konusunu konuşuyoruz. Eğer Hülya Avşar olsaydı birkaç kat daha kalabalık olurdu. Toplumun kendisini insan yerine koyma konusundaki sıkıntısını da bilelim. İlk defa fiilen yeniden anayasa yapılabilecek bir döneme girdik. Ama anayasa tartışmalarının kamuoyunda meydana getirdiği ilgi düzeyi ortadadır.”ifadelerini kullandı. Gazeteci–Yazar Meryem Gayberi ise yeni anayasada yargı birliğinin sağlanmasını talep etti. Genel Kurmay Başkanlığı’nın Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanmasını öneren Gayberi, laiklik tanımının da yeniden yapılmasını gündeme getirdi. 28 Şubat döneminde basının günahının saymakla bitmeyeceğini vurgulayan Gayberi, Darbeleri Araştırma Komisyonu’nun hazırladığı bin 400 sayfalık ibretlik raporu bütün gençlerin okumasını hatırlattı. Türkiye’nin 1980 anayasası ile yürümesinin mümkün olmadığını belirten Gayberi, yeni özgürlükçü bir anayasanın yapılmasının zorunlu hale geldiğini sözlerine ekledi. Seyhan Belediye Başkanı Azim Öztürk, MTTB Genel Başkan Yardımcısı Rıdvan Koçak ve MTTB Adana Şubes Başkanı Soner Koca’ın katıldığı etkinlikte panelistler öğrencilerin sorularını cevapladı .