Prof. Dr. Akgün: Balkan coğrafyası kültürel anlamda da bir geçiş coğrafyasıdır
Prof. Dr. Birol Akgün, Balkanlar'ın bir geçiş noktası ve Ortadoğu ülkeleri gibi enerji zenginliklerine sahip olmasa da jeopolitik konumu dolayısıyla büyük güçlerin rekabet sahası olduğunu belirterek, "Balkan coğrafyası ayrıca kültürel anlamda da bir geçiş coğrafyasıdır. Bu nedenle de çok sık çatışmaların yaşandığı bir coğrafyadır" dedi.
Bosna-Hersek'in başkenti Saraybosna'da düzenlenen "Balkan Savaşları'nın 100. Yılında Büyük Göç ve Muhaceret Edebiyatı" başlıklı sempozyum, Uluslararası Saraybosna Üniversitesi'nde yapılan oturumlarla devam etti. Sempozyumun ikinci gününde "Boşnak Göçleri", "Boşnak Muhaceret Edebiyatı" ve "100 Yıl Sonra Balkanlar" konuları ele alındı.
Prof. Dr. Mahir Aydın başkanlığında gerçekleştirilen "100 yıl sonra Balkanlar" başlıklı oturumda, "Balkanlarda Barış ve İstikrarın Sağlanmasında AB'nin rolü" konulu tebliğ sunan Doç. Dr. Murat Erdoğan, bu yıl Avrupa Birliği'nin organizasyon olarak Nobel Barış Ödülü'ne layık görüldüğünü hatırlattı.
"AB'nin siyaseten beceriksiz, askeri anlamda var olmayan ve yanı başındaki Bosna Savaşı'na dahi müdahale etmekten yoksun bir kurum" olduğunu söyleyen Erdoğan, yine de birlik olarak kendi içlerinde çatışmaları önlediklerini ve barış içerisinde yaşamayı başardıklarını belirtti.
AB'nin 1990'lı yıllarda bölgede yaşanan çatışmalara ülkeler bazında farklı tutumlar sergilediğini kaydeden Erdoğan, "O dönemde Almanlar, Hırvatlar'ı desteklemişti. Savaşın yaşandığı dönemde ülkeler farklı tutumlar sergiledi ve birlik uyumlu hareket edemedi. Bu nedenle de burada yaşananları sadece seyrettiler" diye konuştu.
AB ülkelerinin o dönemde yaptırım uygulayacak gücünün olmadığını ifade eden Erdoğan, daha sora AB olarak Balkan coğrafyasını "Güneydoğu Avrupa" olarak adlandırdıklarını ve koruma altına almaya çalıştıklarını kaydetti.
Prof. Dr. Birol Akgün de ABD'nin Balkanlar politikasını değerlendirdi. Akgün, "Balkanlar bir geçiş noktası ve her ne kadar Ortadoğu ülkeleri gibi enerji zenginliklerine sahip olmasa da jeopolitik konumu dolayısıyla büyük güçlerin rekabet sahası olmuştur. Balkan coğrafyası ayrıca kültürel anlamda da bir geçiş coğrafyasıdır. Örneğin, Bosna-Hersek'te Ortodoks, Katolik ve Müslümanlar yaşıyor. Bu nedenle de çok sık çatışmaların yaşandığı bir coğrafya" dedi.
ABD'nin bölgeye karşı ilgisine de değinen Akgün, bunun soğuk savaş dönemine kadar uzandığını belirtti.
Soğuk savaş döneminde bu coğrafyanın sosyalizm etkisinde kaldığını hatırlatan Akgün, şunları kaydetti:
"Komünizmle yönetilen bu coğrafya Batı ile iyi ilişkilere sahip değildi. Sonrasında Bosna savaşı patladı. Herkes ABD'nin çok hızlı bir şekilde müdahale etmesini bekliyordu. Ancak ABD, NATO olmaksızın AB'nin kendi etrafındaki istikrarı sağlayamayacağını göstermek adına hemen müdahale etmedi. ABD, 1995 yılında imzalanan Dayton Antlaşması'nda olaya doğrudan müdahil oldu."
ABD'nin Dayton gibi "ucube" bir planla ülkedeki istikrarsızlıkta büyük pay sahibi olduğunu vurgulayan Akgün, insanların 17 yıldır uygulanan Dayton'u hala değiştirmemelerinin nedeninin de yerine getirilecek sistemin daha kötü olmasından korkmaları olduğunu söyledi.
-"Buraya gelen her Türk'ün bir misyonu var"-
Sempozyumda konuşan akademisyen Mehmet Özkan da "Türkiye'nin Balkan Politikası"nı ve 2000li yıllarda Türkiye'nin bu coğrafyadaki sosyal, ekonomik, siyasi ve dini yaklaşımlarını değerlendirdi.
Özkan, "Sosyal politikalar kapsamında çok sayıda sivil toplum kuruluşu kuruldu. Bunlar gerek maddi gerekse manevi yardımlar yapmaya devam ediyor. Aynı zamanda Türk eğitim kurumları da çoğalmaya devam ediyor. Bunun gelecek için önemli bir altyapı olacağına inanıyorum" dedi.
Türkiye'nin bölgede ekonomi konusunda çok zayıf olduğuna dikkati çeken Özkan, ülkedeki Türk yatırımlarının yüzde 1'lik bir alanı bile işgal etmediğini, Ziraat Bankası dışında başka bir Türk bankası da olmadığını belirtti.
"Buraya gelen her Türk'ün bir misyonu vardı. Bu misyon zamanla vizyona dönüştü. Artık duygusal alandan çıkıp rasyonel alana geçmeliyiz" diyen Özkan, aksi takdirde ülkeye gelen Türklerin başarısız olacağını söyledi.
Dr. Birgül Demirtaş da "Balkanlar'da Bölgesel İşbirliğinin Anatomisi: Fırsatlar, Sorunlar, Meydan Okumalar" başlıklı sunumunda, "bölgeselleşme" kavramı üzerinde durdu. Demirtaş, "2008 yılında itibaren etkili olan ekonomik kriz bölge ülkelerini çok etkiledi. Küreselleşmenin neden olduğu bu tarz krizler ancak bölgeselleşme sayesinde çözülebilir" diye konuştu.
Türkiye Yazarlar Birliği, Yurt Dışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, Uluslararası Saraybosna Üniversitesi, Saraybosna Yunus Emre Türk Kültür Merkezi ve Türkiye İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Saraybosna Koordinatörlüğü tarafından organize edilen "Balkan Savaşları'nın 100. Yılında Büyük Göç ve Muhaceret Edebiyatı" sempozyumu, Uluslararası Saraybosna Üniveristesi'nde Boşnak sanatçı Eldin Huseinbegoviç'in sevdalinka konseriyle sona erdi.
Kaynak: AA
Prof. Dr. Mahir Aydın başkanlığında gerçekleştirilen "100 yıl sonra Balkanlar" başlıklı oturumda, "Balkanlarda Barış ve İstikrarın Sağlanmasında AB'nin rolü" konulu tebliğ sunan Doç. Dr. Murat Erdoğan, bu yıl Avrupa Birliği'nin organizasyon olarak Nobel Barış Ödülü'ne layık görüldüğünü hatırlattı.
"AB'nin siyaseten beceriksiz, askeri anlamda var olmayan ve yanı başındaki Bosna Savaşı'na dahi müdahale etmekten yoksun bir kurum" olduğunu söyleyen Erdoğan, yine de birlik olarak kendi içlerinde çatışmaları önlediklerini ve barış içerisinde yaşamayı başardıklarını belirtti.
AB'nin 1990'lı yıllarda bölgede yaşanan çatışmalara ülkeler bazında farklı tutumlar sergilediğini kaydeden Erdoğan, "O dönemde Almanlar, Hırvatlar'ı desteklemişti. Savaşın yaşandığı dönemde ülkeler farklı tutumlar sergiledi ve birlik uyumlu hareket edemedi. Bu nedenle de burada yaşananları sadece seyrettiler" diye konuştu.
AB ülkelerinin o dönemde yaptırım uygulayacak gücünün olmadığını ifade eden Erdoğan, daha sora AB olarak Balkan coğrafyasını "Güneydoğu Avrupa" olarak adlandırdıklarını ve koruma altına almaya çalıştıklarını kaydetti.
Prof. Dr. Birol Akgün de ABD'nin Balkanlar politikasını değerlendirdi. Akgün, "Balkanlar bir geçiş noktası ve her ne kadar Ortadoğu ülkeleri gibi enerji zenginliklerine sahip olmasa da jeopolitik konumu dolayısıyla büyük güçlerin rekabet sahası olmuştur. Balkan coğrafyası ayrıca kültürel anlamda da bir geçiş coğrafyasıdır. Örneğin, Bosna-Hersek'te Ortodoks, Katolik ve Müslümanlar yaşıyor. Bu nedenle de çok sık çatışmaların yaşandığı bir coğrafya" dedi.
ABD'nin bölgeye karşı ilgisine de değinen Akgün, bunun soğuk savaş dönemine kadar uzandığını belirtti.
Soğuk savaş döneminde bu coğrafyanın sosyalizm etkisinde kaldığını hatırlatan Akgün, şunları kaydetti:
"Komünizmle yönetilen bu coğrafya Batı ile iyi ilişkilere sahip değildi. Sonrasında Bosna savaşı patladı. Herkes ABD'nin çok hızlı bir şekilde müdahale etmesini bekliyordu. Ancak ABD, NATO olmaksızın AB'nin kendi etrafındaki istikrarı sağlayamayacağını göstermek adına hemen müdahale etmedi. ABD, 1995 yılında imzalanan Dayton Antlaşması'nda olaya doğrudan müdahil oldu."
ABD'nin Dayton gibi "ucube" bir planla ülkedeki istikrarsızlıkta büyük pay sahibi olduğunu vurgulayan Akgün, insanların 17 yıldır uygulanan Dayton'u hala değiştirmemelerinin nedeninin de yerine getirilecek sistemin daha kötü olmasından korkmaları olduğunu söyledi.
-"Buraya gelen her Türk'ün bir misyonu var"-
Sempozyumda konuşan akademisyen Mehmet Özkan da "Türkiye'nin Balkan Politikası"nı ve 2000li yıllarda Türkiye'nin bu coğrafyadaki sosyal, ekonomik, siyasi ve dini yaklaşımlarını değerlendirdi.
Özkan, "Sosyal politikalar kapsamında çok sayıda sivil toplum kuruluşu kuruldu. Bunlar gerek maddi gerekse manevi yardımlar yapmaya devam ediyor. Aynı zamanda Türk eğitim kurumları da çoğalmaya devam ediyor. Bunun gelecek için önemli bir altyapı olacağına inanıyorum" dedi.
Türkiye'nin bölgede ekonomi konusunda çok zayıf olduğuna dikkati çeken Özkan, ülkedeki Türk yatırımlarının yüzde 1'lik bir alanı bile işgal etmediğini, Ziraat Bankası dışında başka bir Türk bankası da olmadığını belirtti.
"Buraya gelen her Türk'ün bir misyonu vardı. Bu misyon zamanla vizyona dönüştü. Artık duygusal alandan çıkıp rasyonel alana geçmeliyiz" diyen Özkan, aksi takdirde ülkeye gelen Türklerin başarısız olacağını söyledi.
Dr. Birgül Demirtaş da "Balkanlar'da Bölgesel İşbirliğinin Anatomisi: Fırsatlar, Sorunlar, Meydan Okumalar" başlıklı sunumunda, "bölgeselleşme" kavramı üzerinde durdu. Demirtaş, "2008 yılında itibaren etkili olan ekonomik kriz bölge ülkelerini çok etkiledi. Küreselleşmenin neden olduğu bu tarz krizler ancak bölgeselleşme sayesinde çözülebilir" diye konuştu.
Türkiye Yazarlar Birliği, Yurt Dışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, Uluslararası Saraybosna Üniversitesi, Saraybosna Yunus Emre Türk Kültür Merkezi ve Türkiye İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Saraybosna Koordinatörlüğü tarafından organize edilen "Balkan Savaşları'nın 100. Yılında Büyük Göç ve Muhaceret Edebiyatı" sempozyumu, Uluslararası Saraybosna Üniveristesi'nde Boşnak sanatçı Eldin Huseinbegoviç'in sevdalinka konseriyle sona erdi.