Chp Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Bursa'da Açıklaması

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ''Yanlış politikalar Türkiye'yi Ortadoğu bataklığına sürükledi, oradan çıkmak istiyoruz. Yine kendi ülkemizde barış içinde yaşamak istiyoruz. Sadece kendi içimizde değil, bütün komşularımızla barış içinde yaşamak istiyoruz'' dedi.

Kılıçdaroğlu, Bursa'da araç koltuğu üreten bir fabrikada, çay içip sohbet ettiği işçilerin sorularını yanıtladı. Bir işçinin, ''Bize bir saldırı yok ne gerek var patriotlara'' ifadesi üzerine Kılıçdaroğlu, kendilerinin de aynı soruyu, ''Bu patriotların burada ne işi var-'' diye hükümete sorduklarını söyledi.

Bunun yanlış olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

''Onların faturasını biz ödeyeceğiz. Biz ödeyeceğiz derken sadece ben değil sizler de ödeyeceksiniz. Çalışıyorsunuz vergi veriyorsunuz, ödediğiniz vergilerin yerinde harcanması lazım. Ülkenin kalkınması için harcanması lazım. Bu ülkede yeni üretim alanlarının açılması için harcanması lazım, eğer bunlar için değil de... Hiçbir saldırı beklemiyoruz biz, yani ne Suriye'den ne İran'dan ne Rusya'dan hiç kimse böyle bir şey de söylemedi ama biz getiriyoruz bunları konuşlandırıyoruz. Söylenen, 'Suriye'den bize saldırı olursa' ya Suriye zaten kendi işiyle uğraşıyor. Orada çatışmalar var. Adam o işi bırakacak bir de Türkiye'yi mi başına bela olarak alacak. Bu doğru değil zaten. Dediğim gibi, yanlış politikalar Türkiye'yi Ortadoğu bataklığına sürükledi, oradan çıkmak istiyoruz. Yine kendi ülkemizde barış içinde yaşamak istiyoruz. Sadece kendi içimizde değil, bütün komşularımızla barış içinde yaşamak istiyoruz. Neden kavga edelim- Bizim Suriye ile Irak ile İran ile Rusya ile alıp veremediğimiz ne- Ticaretimizi, turizmimizi, kültürümüzü geliştirmeliyiz, bütün bu ülkelerde akrabalarımız var. Evlilikler var, ilişkileri daha verimlileştirerek götürmemiz gerekirken, işi çatışma noktasına getirdik. Niçin- Bu soruyu sadece ben sormayacağım kendime her vatandaş kendisine soracak. Niçin Türkiye böyle bir tablonun içine düştü. Bundan Türkiye'nin kurtulması lazım. O zaman ikinci bir soru var; 'Nasıl kurtulacağız-' Onu da oturacaksınız düşüneceksiniz.''

''Patriotların gelmemesi için bir çalışmanız var mı-'' şeklindeki soruya karşılık Kılıçdaroğlu, şu ifadeleri kullandı:

''Biz yürütme organı da değiliz, yani ülkeyi yönetmiyoruz. Kararı veren ülkeyi yönetenler ama biz itirazlarımızı yapıyoruz, ana muhalefet partisi olarak. Bütün demokrasilerde muhalefet hangi görevi yapıyorsa, biz de aynı işlevi yapmaya çalışıyoruz. Kuşkusuz gelmesini isteyenler de olabilir ama bunun doğru olmadığını, Ortadoğu coğrafyasında barışın egemen olması gerektiğini Türkiye'nin kuruluşundan bu yana yönünü hep batıya çevirdiğini, dolayısıyla bizim hukukun üstünlüğü gibi adalet kavramı gibi pek çok kavramı içselleştirmemiz gerekiyor. Kuşkusuz savunma bizim için önemli. Biz 'kendi savunma gücümüz olmasın' diye bir şey söylemiyoruz. Türkiye bölgede güçlü olacaksa tabii savunmasıyla da ordusuyla da güçlü olmalı. Bir ülkenin gücü büyük ölçüde onun entelektüel birikiminden gelir. Yani sanayicisi entelektüel olacak, neyin ne olduğunu çok iyi bilecek. Yazarı çizeri, gazetecisi öyle olacak, sanatçısı, romancısı dizisi öyle olacak. Ama kalkar da 'Muhteşem Yüzyıl'ı yasaklayın' derseniz kusura bakmayın ama bütün dünya size güler. Nitekim gülüyorlar da.''

Kılıçdaroğlu, asgari ücretten vergi indirimi konusundaki görüşünü soran bir işçiye, vergi oranını yüzde 1'e indirmeyi düşündüklerini söyledi.

Oranı sıfır yapmayı düşünmelerinin nedenine dikkati çeken Kılıçdaroğlu, ''Her yurttaş ben bu ülkeye vergi veriyorum diyebilmeli ki hesabını da sorabilmeli'' dedi.

-Gazeteci Başar Kaddumi'nin durumu-

Kılıçdaroğlu, Suriye'deki gazeteci Başar Kaddumi'nin Türkiye'ye dönmediğinin hatırlatılması üzerine, Kaddumi için de çaba harcandığını, serbest bırakılmasının istendiğini belirtti.

Bu konudaki son gelişmelere değinen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

''Arkadaşlarımız onun da serbest bırakılmasını istediler. Arkadaşlarımın bana aktardığına göre talimat verilmiş, Başar Kaddumi bulunduğu andan itibaren Türkiye'ye teslim edilecek. Tabii yaşayıp yaşamadığını bilmiyoruz, inşallah yaşıyordur. Çünkü yaralandığı söyleniyor. Diğer gazeteci arkadaşımız tanık olmuştu yaralandığına, yarasının da ciddi olduğu ifade ediliyor, inşallah sağlığına kavuşur. Eğer hayattaysa mutlaka arkadaşlarımız Türkiye'ye getirecekler. Amerikalı bir gazeteci de orada yine tutuklu olduğu söyleniyor. O gazetecinin ailesi de öyle bir talepte bulundu. Arkadaşlarıma talimat verdim, onu da serbest bırakma olanağımız varsa o da bırakılsın çünkü habercilerin bir görevi var. Onlar haberi alır bütün topluma sunarlar. Onları hapse atmak, tutuklamak doğru değil.''

Kılıçdaroğlu, ''CHP'nin ve Kılıçdaroğlu'nun yaptığı aktif siyasetin son dönemde biraz pasife düştüğü'' yönündeki görüşlere yönelik değerlendirmesinin sorulması üzerine, şöyle konuştu:

''Bizim yaptığımız muhalefet anlaşılmasın diye Meclis Televizyonu'nu saat 19.00'dan sonra kestiler, vatandaş görmesin diye. Şimdi en önemli tartışma konularını saat 19.00'dan sonraya getiriyorlar. Bu da bizim elimizde değil. Biz bir bakan hakkında gensoru veriyoruz, o bakanla ilgili gensoruyu saat 19.00'dan sonra görüştürüyorlar. Dolayısıyla vatandaşın izleme şansı yok. Vatandaş ne diyor; 'Şu CHP muhalefet etmiyor' diyor. Aslında yapıyoruz muhalefeti.''

Entelektüeller ile ilgili de bir şey söylemek istediğini dile getiren Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bir ülkenin aydınlarının korkmaması lazım. Korkan insan aydın değildir. Ne olursa olsun ne kadar okursa okusun. Yürekli, cesur olmak zorundadır, çünkü aydının toplumda bir işlevi vardır. Bunların başında öğretmenler geliyor. Öğretmenler susturulmuş. Bütün bu tabloya baktığınız zaman bizim şu veya bu şekilde yaptığımız mücadelenin sivil toplum örgütleri ve diğer kuruluşlar tarafından desteklenmesi lazım. Ama herkes korkuyor. Biz ne diyoruz- Korkmayın diyoruz. Cesur olun. Bir bedel ödemek gerekiyorsa oturacağız bedelini de ödeyeceğiz. Çünkü demokrasiyi birileri gelip bize altın tabak içinde sunmadı. Bu bir mücadele sonucu elde edilmiş bir şeydir. Mücadeleyle elde ettiklerimizi vermemeliyiz.''

-Dokunulmazlık konusu-

Kemal Kılıçdaroğlu, ''bazı BDP'lilere ait dokunulmazlık dosyaları'' ile ilgili soru üzerine de şu yanıtı verdi:

''Kürsü dokunulmazlığına saygılıyız. Bir milletvekili kürsüye çıktığında düşüncesini söylesin ama onun dışında dokunulmazlık olmamalı. Yolsuzluk yapan birinin dokunulmazlığı olmalı mı- Hayır. İhaleye fesat karıştıranın dokunulmazlığı olmalı mı- Hayır. Bizim ilke kararımız var CHP olarak diyoruz ki; kürsü dokunulmazlığı dışındaki dokunulmazlıkların tamamını kaldıralım. Diyoruz ki; TBMM'de kaç milletvekilinin dokunulmazlık dosyası varsa tamamını indirsinler aşağıya, dokunulmazlığını kaldıralım. Bu millet de rahatlasın. PKK ile kucaklaştın, kaldır dokunulmazlığı, ihaleye yolsuzluk, kaldır dokunulmazlığı, ihaleye fesat karıştırdın, kaldır dokunulmazlığı. Niye dokunulmazlık olsun- Yani bir milletvekilinin temel görevi kendi yurttaşlarının hakkını savunmaktır. Cebini doldurmak, yandaşını düşünmek bir vekilin görevi değildir.''

Milletin vekilinin temiz olması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

''Adı üstünde milletvekili, yani milletin vekili. Milletin vekilinin milleti düşünmesi lazım. Milletin vekilinin yolsuzluk yapmaması lazım. Milletin vekilinin ihaleye fesat karıştırmaması lazım. Onun için söylüyorum, kaç milletvekilinin dokunulmazlık dosyası var 300. Getirin dosyayı, kaldıralım mesele de bitsin. Türkiye gerçekten demokratik bir ülke olsun. Hem 'darbeye karşıyım' diyorsun hem darbe hukukunun arkasına sığınıyorsun. 'Benim dokunulmazlığımı kaldırma onun dokunulmazlığını kaldır.' İlke adamı olmalıyız, ilkelerimiz olmalı. Getirirsiniz bütün dokunulmazlıkları kaldırırız. Millet de rahatlamış olur 'oh' der yani. 'Şu meclis en azından temiz adamların gelip çalışacağı meclis olacak' der.''

Muhabir: Haluk Yüksel / Metin Aktaş / Vedat Yücebaş

Yayıncı: Doğan Sarıtaş
Kaynak: AA