Belediye-iş Sendikasından Büyükşehir Açıklaması
Belediye-İş Sendikası Balıkesir şube Başkanı Yüksel Özden Büyükşehir Belediyesi Kanun Tasarısı ile ilgili açıklama yaptı.
Başkan Özden hükümetin tasarıyı taraflara, yerel yönetimlere, sendikalara ve ilgili uzmanlara danışmadan TBMM’ye sevk ettiğini, tasarının kabul edildiğini ve Son kararı Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün vereceğini hatırlattı. 750 bini aşan 13 il belediyesinin Büyükşehir statüsü kazanarak Büyükşehir sayısının 29’a çıkartılmak istendiğini, tasarının yasalaşması halinde 29 il özel idaresinin, 1591 belde belediyesi ve 16.082 köyün tüzel kişiliğinin Sona ereceğini kaydetti.
Bir ilde yaşayan halkın Büyükşehir statüsüne geçme taleplerinin ne kadar haklı bir talep ise belde ve köylerde yaşayan vatandaşlarında yaşadıkları yerlerle ilgili verecekleri kararların da o kadar haklı olduğuna vurgu yapan Özden Büyükşehir belediyesi kanun tasarısının tek taraflı olarak, sadece nüfus kriterine dayanarak, belde belediyelerinin kapatılması kararını anti demokratik bulduklarını belirtti.
Özden “Bu belediyeler yerel hizmetlerin etkili bir biçimde tüm ülke coğrafyasına yayılmasında ve kentleşmede önemli bir işlev görmektedirler. Onların kaldırılacak olması özellikle tatil yöreleri olan yerleşim yerlerinde önemli sorunlara yol açacaktır. Sendikamız, belediyelerin kapatılması veya birleştirilmesi aşamasında, söz, yetki ve karar halkının halk oylaması yöntemi ile yöre halkına verilmesi gerektiğine inanıyor. Etkin, demokratik, saydam, hesap veren yerel yönetimler reformunun iktidar ve muhalefetin uzlaşmasıyla gerçekleşmesi halinde, ülkemizde demokrasinin yerleşmesine ve bir yaşam biçimine dönüşmesine Son derece önemli katkılar sunacaktır. Sosyal devlet ve demokratik yönetim anlayışının ülkemize hakim kılınmasını, sosyal hizmet, ulaşım, konut, sağlık, eğitim, kültür gibi alanların piyasanın ve taşeronların insafına terk edilememesi gerektiğine inanıyoruz” dedi.
Hükümetin ulusal istihdam stratejisi ile güvencesiz çalışma biçimlerini yasalaştırmak istediğini, işçi sınıfına yönelik saldırının stratejisini çizen ulusal istihdam stratejisi belgesinin özel istihdam bürolarına kiralık işçi kullanma yetkisinin verilmesini, bölgesel asgari ücretin uygulanmasını ve kısa süreli çalışma başta olmak üzere esnek çalışma biçimlerinin yaygınlaştırılmasının hedeflendiğini vurgulayan Özden şunları kaydetti: “Hükümet bu girişimi ile yerli ve yabancı sermayenin emek karşıtı tüm taleplerini hayata geçirmek istemektedir. Hükümet ulusal istihdam stratejisi belgesi ile iş güvencesinin, sosyal güvenliğin ve sendikal örgütlülüğün olmadığı bir çalışma yaşamını düzenlemek istemektedir. Ulusal istihdam stratejisi belgesi emekçileri boğaz tokluğuna, kölelik koşullarında çalıştırmanın yasal kılıfıdır. Tüm bunlar hükümetin çalışma hayatını, sermayeye dikensiz gül bahçesi olarak sunmak için hazırladığı bir kısmı hayata geçirdiği düzenlemedir. Bunlara karşı duruşun bu kötü gidişin engellemenin tem yolu emekçilerin birlikte örgütlü mücadelesinden geçmektedir. Bugün işçi, memur, emekli ücretle ve sabit gelirle geçinen her vatandaşımızın sadece duyguları ile değil, iktidarın kendilerine bakışı ve bunların somut uygulamalarına göre geleceğine yön vermelidir. Eğer emekçiler olarak bizler, bu hassasiyetlere uygun ve örgütlü olarak davranırsak, hangi iktidar olursa olsun bizleri sadece seçimlerden seçimlere hatırlamaz. İktidarlar aldıkları kararlarda, karşısındaki örgütlü ve bilinçli yapı karşısında duyarsız kalamaz. Bugün ülkemizin yaşadığı temel sorun ülkemizin eğitimsiz ve örgütsüz olmasıdır. Bu sorunları çözmek de bizim elimizdedir. Örgütlenme bunun birinci adımıdır. Sendikamız, çağdaş, bağımsız ve özgür bir ülkenin örgütlü, eğitimli, toplumla mümkün olduğuna inanmakta ve bu ilke doğrultusunda çaba harcamaktadır.”
Kaynak: İHA
Bir ilde yaşayan halkın Büyükşehir statüsüne geçme taleplerinin ne kadar haklı bir talep ise belde ve köylerde yaşayan vatandaşlarında yaşadıkları yerlerle ilgili verecekleri kararların da o kadar haklı olduğuna vurgu yapan Özden Büyükşehir belediyesi kanun tasarısının tek taraflı olarak, sadece nüfus kriterine dayanarak, belde belediyelerinin kapatılması kararını anti demokratik bulduklarını belirtti.
Özden “Bu belediyeler yerel hizmetlerin etkili bir biçimde tüm ülke coğrafyasına yayılmasında ve kentleşmede önemli bir işlev görmektedirler. Onların kaldırılacak olması özellikle tatil yöreleri olan yerleşim yerlerinde önemli sorunlara yol açacaktır. Sendikamız, belediyelerin kapatılması veya birleştirilmesi aşamasında, söz, yetki ve karar halkının halk oylaması yöntemi ile yöre halkına verilmesi gerektiğine inanıyor. Etkin, demokratik, saydam, hesap veren yerel yönetimler reformunun iktidar ve muhalefetin uzlaşmasıyla gerçekleşmesi halinde, ülkemizde demokrasinin yerleşmesine ve bir yaşam biçimine dönüşmesine Son derece önemli katkılar sunacaktır. Sosyal devlet ve demokratik yönetim anlayışının ülkemize hakim kılınmasını, sosyal hizmet, ulaşım, konut, sağlık, eğitim, kültür gibi alanların piyasanın ve taşeronların insafına terk edilememesi gerektiğine inanıyoruz” dedi.
Hükümetin ulusal istihdam stratejisi ile güvencesiz çalışma biçimlerini yasalaştırmak istediğini, işçi sınıfına yönelik saldırının stratejisini çizen ulusal istihdam stratejisi belgesinin özel istihdam bürolarına kiralık işçi kullanma yetkisinin verilmesini, bölgesel asgari ücretin uygulanmasını ve kısa süreli çalışma başta olmak üzere esnek çalışma biçimlerinin yaygınlaştırılmasının hedeflendiğini vurgulayan Özden şunları kaydetti: “Hükümet bu girişimi ile yerli ve yabancı sermayenin emek karşıtı tüm taleplerini hayata geçirmek istemektedir. Hükümet ulusal istihdam stratejisi belgesi ile iş güvencesinin, sosyal güvenliğin ve sendikal örgütlülüğün olmadığı bir çalışma yaşamını düzenlemek istemektedir. Ulusal istihdam stratejisi belgesi emekçileri boğaz tokluğuna, kölelik koşullarında çalıştırmanın yasal kılıfıdır. Tüm bunlar hükümetin çalışma hayatını, sermayeye dikensiz gül bahçesi olarak sunmak için hazırladığı bir kısmı hayata geçirdiği düzenlemedir. Bunlara karşı duruşun bu kötü gidişin engellemenin tem yolu emekçilerin birlikte örgütlü mücadelesinden geçmektedir. Bugün işçi, memur, emekli ücretle ve sabit gelirle geçinen her vatandaşımızın sadece duyguları ile değil, iktidarın kendilerine bakışı ve bunların somut uygulamalarına göre geleceğine yön vermelidir. Eğer emekçiler olarak bizler, bu hassasiyetlere uygun ve örgütlü olarak davranırsak, hangi iktidar olursa olsun bizleri sadece seçimlerden seçimlere hatırlamaz. İktidarlar aldıkları kararlarda, karşısındaki örgütlü ve bilinçli yapı karşısında duyarsız kalamaz. Bugün ülkemizin yaşadığı temel sorun ülkemizin eğitimsiz ve örgütsüz olmasıdır. Bu sorunları çözmek de bizim elimizdedir. Örgütlenme bunun birinci adımıdır. Sendikamız, çağdaş, bağımsız ve özgür bir ülkenin örgütlü, eğitimli, toplumla mümkün olduğuna inanmakta ve bu ilke doğrultusunda çaba harcamaktadır.”