'Kadına Yönelik Şiddete Karşı Toplumsal Mücadele Gerekiyor'
Memur-Sen Kadınlar Komisyonu Başkanı Arife Topçuoğlu, son yıllarda kadına yönelik şiddetin giderek arttığını, bu tabloya karşı toplumun bir bütün olarak mücadele etmesi gerektiğini vurguladı.
25 Kasım Kadınlara Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü nedeniyle açıklama yapan Topçuoğlu, kadın cinayetlerindeki artışın kaygı verici olduğunu ifade etti.
Topçuoğlu, “Sadece devletin imkânlarıyla bu tablonun önüne geçemeyiz. Adeta kanayan bir yaraya dönüşen kadına şiddetin önüne geçebilmek için toplum olarak mücadele etmemiz gerekiyor.” ifadelerini kullandı. 2011’de 257, 2012’nin ilk 6 ayında ise 100'e yakın kadının gördüğü şiddet nedeniyle hayatını kaybettiğini açıklayan Topçuoğlu, insan hayatını hedef alan hiçbir eylemin kabul görmeyeceğini vurguladı. Erkeğe göre güçsüz ve kendisini koruyamayan kadına yönelik baskı ve şiddetin, toplumsal sorunları da beraberinde getireceğine işaret eden Topçuoğlu, “Toplumun temel taşı olan ailenin en önemli aktörü kadına şiddet uygulamak, kapatılması zor yaralar açacaktır. Sağlıklı bir ailenin olmadığı toplumlarda sağlıklı bir gelecek inşa edilemeyeceği aşikârdır.” dedi.
Araştırmalara göre devletten koruma talebiyle savcılığa başvuran kadınların yüzde 73'ünün, sığınma evlerinde kalan kadınların ise yüzde 27'sinin cinayete kurban gittiğini açıklayan Topçuoğlu, eşlerine karşı şiddet uygulayanlara, şiddetin psikolojik ve sosyal zararlarının anlatılması gerektiğini söyledi.
Bu konuda Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na önemli görevler düştüğünü hatırlatan Topçuoğlu, toplumun şiddete karşı daha duyarlı olması için bakanlığın etkili çalışmalar yapmasını beklediklerini kaydetti.
Kamu spotu filmleri hazırlanarak ulusal televizyonlarda yayınlanabileceğini ifade eden Topçuoğlu, “Şiddetin önlenmesinde dijital kelepçeler tek başına yeterli olmayacaktır. Bu konuda toplumsal bir bilinç oluşması gerekiyor. Kitle iletişim araçları kullanılarak şiddetin zararları anlatılabilir. Aynı zamanda okullarda şiddeti önleyici dersler verilebilir.” dedi.
ŞİDDETİ GİZLEMEYİN, YASAL HAKLARINIZI KULLANIN
Kadınların; eşleri, babaları ya da çocukları gibi en yakınlarından şiddet gördüklerini anlatan Topçuoğlu, bu nedenle birçok kadının maruz kaldığı baskıyı anlatamadığını ifade etti.
Özellikle cinsel saldırıya uğrayan kadınların korktuğu için şikâyetçi olamadıklarını ifade eden Topçuoğlu, bu anlayışın kırılması gerektiğini vurguladı. Aksi takdirde benzer şiddet eylemlerinin devam edeceğini belirten Topçuoğlu, kadınlara şu çağrıyı yaptı: “Kadınlarımızın mağduriyetlerini gizlediğini biliyoruz. Şiddeti gizlemek, bir başka şiddete davetiye çıkarmaktır. Bu tür eylemlere maruz kalanlar, yasaların kendilerine verdiği imkânlardan yararlanmalıdır.” Şiddet gibi insanlık onurunu aşağılayan bir eyleme karşı duyarsız kalınmayacağını ifade eden Topçuoğlu, hem inanç hem de kültürel değerlerde şiddetin yerinin olmadığının altını çizdi. Topçuoğlu, “İnanıyoruz ki ‘Cennet annelerin ayağının altında’ hadisini düstur edinen bir anlayışın temsilcileri olan bizler, kadınlara olması gereken yaklaşımı göstererek şiddet uygulama acizliğinden uzak duracağız. İnsan hakları bağlamının yanı sıra inanç değerlerimizde, kültürel kodlarımızda şiddetin yerinin olmadığı gerçeğinden hareket ederek, şiddet uygulayanları uyaracağız ve şiddeti önlemek için her türlü çabayı göstereceğiz." şeklinde konuştu .
Topçuoğlu, “Sadece devletin imkânlarıyla bu tablonun önüne geçemeyiz. Adeta kanayan bir yaraya dönüşen kadına şiddetin önüne geçebilmek için toplum olarak mücadele etmemiz gerekiyor.” ifadelerini kullandı. 2011’de 257, 2012’nin ilk 6 ayında ise 100'e yakın kadının gördüğü şiddet nedeniyle hayatını kaybettiğini açıklayan Topçuoğlu, insan hayatını hedef alan hiçbir eylemin kabul görmeyeceğini vurguladı. Erkeğe göre güçsüz ve kendisini koruyamayan kadına yönelik baskı ve şiddetin, toplumsal sorunları da beraberinde getireceğine işaret eden Topçuoğlu, “Toplumun temel taşı olan ailenin en önemli aktörü kadına şiddet uygulamak, kapatılması zor yaralar açacaktır. Sağlıklı bir ailenin olmadığı toplumlarda sağlıklı bir gelecek inşa edilemeyeceği aşikârdır.” dedi.
Araştırmalara göre devletten koruma talebiyle savcılığa başvuran kadınların yüzde 73'ünün, sığınma evlerinde kalan kadınların ise yüzde 27'sinin cinayete kurban gittiğini açıklayan Topçuoğlu, eşlerine karşı şiddet uygulayanlara, şiddetin psikolojik ve sosyal zararlarının anlatılması gerektiğini söyledi.
Bu konuda Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na önemli görevler düştüğünü hatırlatan Topçuoğlu, toplumun şiddete karşı daha duyarlı olması için bakanlığın etkili çalışmalar yapmasını beklediklerini kaydetti.
Kamu spotu filmleri hazırlanarak ulusal televizyonlarda yayınlanabileceğini ifade eden Topçuoğlu, “Şiddetin önlenmesinde dijital kelepçeler tek başına yeterli olmayacaktır. Bu konuda toplumsal bir bilinç oluşması gerekiyor. Kitle iletişim araçları kullanılarak şiddetin zararları anlatılabilir. Aynı zamanda okullarda şiddeti önleyici dersler verilebilir.” dedi.
ŞİDDETİ GİZLEMEYİN, YASAL HAKLARINIZI KULLANIN
Kadınların; eşleri, babaları ya da çocukları gibi en yakınlarından şiddet gördüklerini anlatan Topçuoğlu, bu nedenle birçok kadının maruz kaldığı baskıyı anlatamadığını ifade etti.
Özellikle cinsel saldırıya uğrayan kadınların korktuğu için şikâyetçi olamadıklarını ifade eden Topçuoğlu, bu anlayışın kırılması gerektiğini vurguladı. Aksi takdirde benzer şiddet eylemlerinin devam edeceğini belirten Topçuoğlu, kadınlara şu çağrıyı yaptı: “Kadınlarımızın mağduriyetlerini gizlediğini biliyoruz. Şiddeti gizlemek, bir başka şiddete davetiye çıkarmaktır. Bu tür eylemlere maruz kalanlar, yasaların kendilerine verdiği imkânlardan yararlanmalıdır.” Şiddet gibi insanlık onurunu aşağılayan bir eyleme karşı duyarsız kalınmayacağını ifade eden Topçuoğlu, hem inanç hem de kültürel değerlerde şiddetin yerinin olmadığının altını çizdi. Topçuoğlu, “İnanıyoruz ki ‘Cennet annelerin ayağının altında’ hadisini düstur edinen bir anlayışın temsilcileri olan bizler, kadınlara olması gereken yaklaşımı göstererek şiddet uygulama acizliğinden uzak duracağız. İnsan hakları bağlamının yanı sıra inanç değerlerimizde, kültürel kodlarımızda şiddetin yerinin olmadığı gerçeğinden hareket ederek, şiddet uygulayanları uyaracağız ve şiddeti önlemek için her türlü çabayı göstereceğiz." şeklinde konuştu .