‘Türkiye'de Genlerinde Darbecilik Olan Bir Zihniyet Var’
Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, Türkiye'de genlerinde darbecilik olan bir zihniyet ve menfaat odakları olduğunu, cumhuriyet mitinglerinde “Ordu göreve” diye slogan atanların bu zihniyette olduğunu söyledi.
Hak-İş'in Denizli'nin Karahayıt beldesindeki Polat Otel'de düzenlediği eğitim programına AK Parti Milletvekili Nurcan Dalbudak, Hizmet-İş Sendikası yöneticileri ve temsilcileri katıldı.
Arslan, burada yaptığı konuşmada 12 Eylül 1980 askerî darbesiyle Hak-İş'in faaliyetleri engellenip mal varlıklarına el koyulurken sadece bir konfederasyona dokunulmadığını ifade etti.
Arslan, “Hak-İş'in kayıplarını hiçbir şekilde telefi etmek mümkün değil. Yaşadığımız acılar, sendikalarımızın üzerindeki baskılar, kapatmalar, faaliyetlerimizin engellenmesi, işten atmalar yaşandı fakat bugün yargılananlar, bunların faturasını ödeyemez. Ödeme imkânları yok, ödenmesi de söz konusu değil ama en azından Türkiye'nin darbelerle yüzleşmesi, darbecilerle hesaplaşması ve darbecileri yargı önüne çıkarmasının çok önemli bir manevi yönü var.” dedi.
12 Eylül'le hesaplaşmanın Türkiye’de bir dönüm noktası olduğunu vurgulayan Hak-İş Genel Başkanı Arslan, bunu Türkiye'nin darbelerle hesaplaşma tarihinde önemli bir adım olarak değerlendirdi. 1982 Anayasası'nın meşruiyetinin olmadığını ve topluma zorla kabul ettirildiğini öne süren Arslan, “Ona oy verenler. aynı zamanda Kenan Evren'in cumhurbaşkanlığına 'evet' demiştir. Kenan Evren diyor ki, 'Halk, bu anayasayı kabul etti.' Halka tercih imkanı verdiniz mi? Bu anayasaya 'hayır' deme imkanı getirdiniz mi? Bu anayasadan kurtulmak, Türkiye'nin karanlık tarihinden kurtulmaktır. Darbecilerin yaptığı mevzuatın çöpe atılması demektir. Bu anayasadan kurtulmak, Türkiye'nin geleceğini kurtarmaktır.” diye konuştu.
12 Eylül darbe döneminde Hak-İş, DİSK ve MİSK'in faaliyetlerinin yasaklandığını hatırlatan Mahmut Arslan, “Fakat bir konfederasyona kıyak yapılıyor; hem faaliyetleri yasaklanmıyor hem de genel sekreteri. Çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanı yapılıyor. Dün açıklamaları vardı, Sayın Sadık Şide, 'Bana darbeciler bakanı diyemezsiniz, bana Bülent Ulusu'nun hükümetinin bakanı dersiniz.' diyor. Haydi oradan, Bülent Ulusu hükümeti kim? Parlamento mu seçmiş? Parlamento'da milletvekiliydin de sen mi bakan oldun? Özür dilemektense bir de topu taça atıyor. Siz darbecilerin bakanısınız. Türk-İş, bunun ayıbından kurtulmak zorunda.” şeklinde konuştu.
12 Eylül darbecilerine yandaşlık yapanların da yargı önüne çıkarılması gerektiğini dile getiren Arslan, şunları kaydetti: "Şakşakçılar, yalakalar ve onların etrafında toplanan menfaat odakları, ne yazık ki darbecilere cesaret vermiştir. Aynı darbeci zihniyet, yakın tarihimizde tekrar ortaya çıkmıştır. Türkiye'de, genlerinde darbecilik olan bir zihniyet var. Onun için bu darbecilerden, yandaşlarından hesap sormazsak yeniden günyüzüne çıkabilir, Türkiye'yi yeniden olağanüstü dönemlere götürebilirler. "
Arslan, burada yaptığı konuşmada 12 Eylül 1980 askerî darbesiyle Hak-İş'in faaliyetleri engellenip mal varlıklarına el koyulurken sadece bir konfederasyona dokunulmadığını ifade etti.
Arslan, “Hak-İş'in kayıplarını hiçbir şekilde telefi etmek mümkün değil. Yaşadığımız acılar, sendikalarımızın üzerindeki baskılar, kapatmalar, faaliyetlerimizin engellenmesi, işten atmalar yaşandı fakat bugün yargılananlar, bunların faturasını ödeyemez. Ödeme imkânları yok, ödenmesi de söz konusu değil ama en azından Türkiye'nin darbelerle yüzleşmesi, darbecilerle hesaplaşması ve darbecileri yargı önüne çıkarmasının çok önemli bir manevi yönü var.” dedi.
12 Eylül'le hesaplaşmanın Türkiye’de bir dönüm noktası olduğunu vurgulayan Hak-İş Genel Başkanı Arslan, bunu Türkiye'nin darbelerle hesaplaşma tarihinde önemli bir adım olarak değerlendirdi. 1982 Anayasası'nın meşruiyetinin olmadığını ve topluma zorla kabul ettirildiğini öne süren Arslan, “Ona oy verenler. aynı zamanda Kenan Evren'in cumhurbaşkanlığına 'evet' demiştir. Kenan Evren diyor ki, 'Halk, bu anayasayı kabul etti.' Halka tercih imkanı verdiniz mi? Bu anayasaya 'hayır' deme imkanı getirdiniz mi? Bu anayasadan kurtulmak, Türkiye'nin karanlık tarihinden kurtulmaktır. Darbecilerin yaptığı mevzuatın çöpe atılması demektir. Bu anayasadan kurtulmak, Türkiye'nin geleceğini kurtarmaktır.” diye konuştu.
12 Eylül darbe döneminde Hak-İş, DİSK ve MİSK'in faaliyetlerinin yasaklandığını hatırlatan Mahmut Arslan, “Fakat bir konfederasyona kıyak yapılıyor; hem faaliyetleri yasaklanmıyor hem de genel sekreteri. Çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanı yapılıyor. Dün açıklamaları vardı, Sayın Sadık Şide, 'Bana darbeciler bakanı diyemezsiniz, bana Bülent Ulusu'nun hükümetinin bakanı dersiniz.' diyor. Haydi oradan, Bülent Ulusu hükümeti kim? Parlamento mu seçmiş? Parlamento'da milletvekiliydin de sen mi bakan oldun? Özür dilemektense bir de topu taça atıyor. Siz darbecilerin bakanısınız. Türk-İş, bunun ayıbından kurtulmak zorunda.” şeklinde konuştu.
12 Eylül darbecilerine yandaşlık yapanların da yargı önüne çıkarılması gerektiğini dile getiren Arslan, şunları kaydetti: "Şakşakçılar, yalakalar ve onların etrafında toplanan menfaat odakları, ne yazık ki darbecilere cesaret vermiştir. Aynı darbeci zihniyet, yakın tarihimizde tekrar ortaya çıkmıştır. Türkiye'de, genlerinde darbecilik olan bir zihniyet var. Onun için bu darbecilerden, yandaşlarından hesap sormazsak yeniden günyüzüne çıkabilir, Türkiye'yi yeniden olağanüstü dönemlere götürebilirler. "