Başbakan Yardımcısı Ali Babacan Açıklaması
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Avrupa Birliği'nde, son dönemde güzel kararların alındığını, bir mali anlaşma yapıldığını, güvenlik duvarı oluşturulduğunu belirterek, ''Avrupa Merkez Bankası'nın güzel adımları var. Ancak AB'de söylemler o kadar tansiyonu yüksek söylemler ki, maalesef bu yapılan işler, atılan adımlar bir bakıma siyasi söylemin gölgesinde kalıyor'' dedi.
Babacan, Atlantik Konseyi Enerji ve Ekonomi Zirvesi'nin açılışında, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra karşı karşıya kalınan en büyük ekonomik krizin fazlar değiştirerek devam ettiğini kaydetti.
2008-2009 yılında başlayan ekonomik krizin henüz bitmediğini, bankaların çöküşlerinin ötelendiğini, ülkelerin iflas noktasına gelmemesi için yoğun bir çaba bulunduğunu anlatan Babacan, özellikle merkez bankalarının şimdiye kadar görülmemiş büyüklükteki likidite operasyonlarıyla, para basmaları ile hem bankaların hem de devletlerin daha kötü bir noktaya gitmesinin önlendiğini, bir bakıma problemlerinin ötelendiğini söyledi.
Babacan, Avrupa Birliği'nde, son dönemde güzel kararların alındığını, bir mali anlaşma yapıldığını, güvenlik duvarı oluşturulduğunu dile getirerek, Avrupa Merkez Bankası'nın güzel adımları olduğunu, Portekiz'de, İrlanda'da, Yunanistan'da yeni ekonomik programların yapıldığını hatırlattı.
İtalya ve İspanya hükümetlerinin son aylarda güzel adımlar attığını ifade eden Babacan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Ancak AB'de söylemler o kadar tansiyonu yüksek söylemler ki, maalesef bu yapılan işler, atılan adımlar bir bakıma siyasi söylemin gölgesinde kalıyor. Biz Avrupalı dostlarımıza hep şunu tavsiye ediyoruz; kendi aranızda her şeyi tartışın, konuşun, mümkün olduğunca kapalı kapılar ardında kavganızı yapın ama daha bir ortak söylem, daha bir tek duruş ve o birliktelik ve dayanışma ruhunu da mutlaka koruyun.
Bugün AB belki de modern tarihin en önemli barış ve istikrar projesidir. Bu projenin ilk çıkış noktasına baktığımızda ortak ekonomik çıkarlar söz konusudur. İşte bu ortak ekonomik çıkar zemininin gevşemesi AB'nin birliktelik ve dayanışma ruhuna zarar verebilir. Bunun da sadece AB'ye değil, çok daha geniş bir coğrafyaya etkileri olabilir.''
-''Her ülke kendi ev ödevini yapmalı''-
Başbakan Yardımcısı Babacan, AB'de kuşkusuz pek çok ülkenin yapacağı işler, her ülkenin kendi ev ödevi bulunduğuna işaret ederek, aslında yapılacakların belli olduğunu, siyasi karar vericilerin bu yapılacakların zamanı ve yapılış biçimine karar vermeleri gerektiğini anlattı.
Böyle bir dönemde her ülkenin bir yandan kendi ev ödevini yaparken bir yandan da daha güçlü bir dayanışma ruhunun AB için son derece önemli olduğunu dile getiren Babacan, öteki taraftan ABD'ye bakıldığında önümüzdeki aylarda verilmesi gereken çok kritik kararlar olduğunu söyledi.
Babacan, ABD'nin hala dünyanın en büyük ekonomisi olduğunu dile getirerek, dünyanın en büyük ekonomisinin öngörülebilir olması gerektiğini vurguladı.
-''ABD ekonomisinin öngörülebilir olması lazım''-
Ortaya açık seçik net hedefler, programların konulması gerektiğine değinen Babacan, şunları kaydetti:
''2013 yılında ABD'nin nasıl bir maliye politikası uygulayacağına dair şu anda net bir resim yok. Bu belirsizlik güven ortamını zedeliyor. Güven olmayınca tüketiciler harcamakta çekingen davranıyor. Güven olmayınca, sanayiciler yatırım yapmakta, bankalar kredi vermekte çekingen davranıyor. Dolayısıyla ABD'nin de güvenilir bir orta vadeli program, önümüzdeki yıllarda nasıl bir ekonomi politikası izleyeceğini ortaya koyması gerekiyor. Bu, küresel ekonomi açısından son derece önemli.
Son aylara baktığımız zaman artık gelişmekte olan ülkelerde de bu yüksek büyüme trendinin bir miktar bozulduğunu görüyoruz. Çin'de ve Brezilya'da büyüme rakamları aşağıya doğru revize ediliyor. Hindistan'da revize ediliyor. Gelişmiş ülkelerin iç pazarlarındaki sıkıntılar ve gelişmiş ülkelere yapılan ihracat miktarlarındaki düşüş gelişmekte olan ülkeleri de olumsuz etkiliyor.
Muhabir: Hasan Arslan
Yayıncı: Affan Kulunyar
Kaynak: AA
2008-2009 yılında başlayan ekonomik krizin henüz bitmediğini, bankaların çöküşlerinin ötelendiğini, ülkelerin iflas noktasına gelmemesi için yoğun bir çaba bulunduğunu anlatan Babacan, özellikle merkez bankalarının şimdiye kadar görülmemiş büyüklükteki likidite operasyonlarıyla, para basmaları ile hem bankaların hem de devletlerin daha kötü bir noktaya gitmesinin önlendiğini, bir bakıma problemlerinin ötelendiğini söyledi.
Babacan, Avrupa Birliği'nde, son dönemde güzel kararların alındığını, bir mali anlaşma yapıldığını, güvenlik duvarı oluşturulduğunu dile getirerek, Avrupa Merkez Bankası'nın güzel adımları olduğunu, Portekiz'de, İrlanda'da, Yunanistan'da yeni ekonomik programların yapıldığını hatırlattı.
İtalya ve İspanya hükümetlerinin son aylarda güzel adımlar attığını ifade eden Babacan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Ancak AB'de söylemler o kadar tansiyonu yüksek söylemler ki, maalesef bu yapılan işler, atılan adımlar bir bakıma siyasi söylemin gölgesinde kalıyor. Biz Avrupalı dostlarımıza hep şunu tavsiye ediyoruz; kendi aranızda her şeyi tartışın, konuşun, mümkün olduğunca kapalı kapılar ardında kavganızı yapın ama daha bir ortak söylem, daha bir tek duruş ve o birliktelik ve dayanışma ruhunu da mutlaka koruyun.
Bugün AB belki de modern tarihin en önemli barış ve istikrar projesidir. Bu projenin ilk çıkış noktasına baktığımızda ortak ekonomik çıkarlar söz konusudur. İşte bu ortak ekonomik çıkar zemininin gevşemesi AB'nin birliktelik ve dayanışma ruhuna zarar verebilir. Bunun da sadece AB'ye değil, çok daha geniş bir coğrafyaya etkileri olabilir.''
-''Her ülke kendi ev ödevini yapmalı''-
Başbakan Yardımcısı Babacan, AB'de kuşkusuz pek çok ülkenin yapacağı işler, her ülkenin kendi ev ödevi bulunduğuna işaret ederek, aslında yapılacakların belli olduğunu, siyasi karar vericilerin bu yapılacakların zamanı ve yapılış biçimine karar vermeleri gerektiğini anlattı.
Böyle bir dönemde her ülkenin bir yandan kendi ev ödevini yaparken bir yandan da daha güçlü bir dayanışma ruhunun AB için son derece önemli olduğunu dile getiren Babacan, öteki taraftan ABD'ye bakıldığında önümüzdeki aylarda verilmesi gereken çok kritik kararlar olduğunu söyledi.
Babacan, ABD'nin hala dünyanın en büyük ekonomisi olduğunu dile getirerek, dünyanın en büyük ekonomisinin öngörülebilir olması gerektiğini vurguladı.
-''ABD ekonomisinin öngörülebilir olması lazım''-
Ortaya açık seçik net hedefler, programların konulması gerektiğine değinen Babacan, şunları kaydetti:
''2013 yılında ABD'nin nasıl bir maliye politikası uygulayacağına dair şu anda net bir resim yok. Bu belirsizlik güven ortamını zedeliyor. Güven olmayınca tüketiciler harcamakta çekingen davranıyor. Güven olmayınca, sanayiciler yatırım yapmakta, bankalar kredi vermekte çekingen davranıyor. Dolayısıyla ABD'nin de güvenilir bir orta vadeli program, önümüzdeki yıllarda nasıl bir ekonomi politikası izleyeceğini ortaya koyması gerekiyor. Bu, küresel ekonomi açısından son derece önemli.
Son aylara baktığımız zaman artık gelişmekte olan ülkelerde de bu yüksek büyüme trendinin bir miktar bozulduğunu görüyoruz. Çin'de ve Brezilya'da büyüme rakamları aşağıya doğru revize ediliyor. Hindistan'da revize ediliyor. Gelişmiş ülkelerin iç pazarlarındaki sıkıntılar ve gelişmiş ülkelere yapılan ihracat miktarlarındaki düşüş gelişmekte olan ülkeleri de olumsuz etkiliyor.
Muhabir: Hasan Arslan
Yayıncı: Affan Kulunyar