IMF'nin 4. Madde Görüşmeleri

Uluslararası Para Fonu , Türkiye'de cari açığın 2012'de muhtemelen GSYH'nin yüzde 7,5'i seviyelerine düşeceğini bildirdi.

IMF heyetinin Madde 4. görüşmeleri kapsamında yaptığı ziyaretin ardından hazırlanan ve heyetin kendi değerlendirmelerini içeren ''değerlendirme notu'' yayımlandı.

Değerlendirme notunda, ılımlı büyüme hızının dengesizliklerin giderilmesine katkı sağladığı, uygulanan makroekonomik politikaların enflasyonun düşürülmesinde ve cari açığın daraltılmasında etkili olmaya başladığı, enflasyon - manşet ve çekirdek enflasyonun azaldığı, ancak enflasyonun yıl sonunda Merkez Bankası yıl sonu hedef bandının üzerinde gerçekleşeceğinin tahmin edildiği belirtildi.

Değerlendirme notunda, cari açığın 2012'de muhtemelen GSYH'nin yüzde 7,5'i seviyelerine düşeceği, 2013'te de enflasyonda ve dış açıkta ılımlı bir iyileşme beklendiği ifade edildi.

Türkiye'nin, yüksek cari işlemler açığı ve belirsiz bir dış ortamın getirdiği dalgalı küresel sermaye akımları dikkate alındığında bazı kayda değer risklerle karşı karşıya kalmaya devam ettiği, ekonominin sağlıklı bir biçimde yeniden dengelenebilmesi için zamana ihtiyaç bulunduğu belirtilen değerlendirmede, bu süreçte, yıllık brüt dış finansman ihtiyacının önümüzdeki birkaç yılda dikkat çekici bir şekilde yüksek seyretmesinin öngörüldüğü kaydedildi.

Sermaye akımlarının tersine dönmesine neden olabilecek ve ekonomiyi keskin bir düzeltmeye zorlayabilecek istikrarsız küresel finansal ortamın, büyük bir risk teşkil ettiği, ayrıca, gelişmiş ekonomilerin para politikalarındaki gevşemenin, Türkiye'de, büyük ölçüde kısa vadeli dış finansman tarafından yönlendirilen aşırı kredi büyümesinin yeniden canlanmasına ve dengesizliklerdeki azalmanın sona ermesine hatta eğilimin tersine dönmesine sebep olma riskinin bulunduğu, bu durumun fazlasıyla ihtiyaç duyulan düzeltmeyi erteleyebilecek ve bilançoları zayıflatabileceği belirtildi.

-İhtiyatlı politikaların uygulanması-

Yetkililerin, hassas bir politika hattını takip etmesi gerektiğine yer verilen değerlendirmede, makroekonomik politikaların, enflasyondaki düşüş ve dış açığın daha da azaltılması ile uyumlu olduğu müddetçe iktisadi büyümeyi desteklemeye devam etmesi gerektiği, buradan hareketle, dengesizliklerin azaltılmaya devam edilebilmesi için, kısa vadede, potansiyelin altında bir büyümeye ihtiyaç duyulabileceği ifade edildi.

Değerlendirmede, büyüme hızının artarak, enflasyon ve cari işlemler dengesi hedeflerini tehdit etmesi halinde, yetkililerin makroekonomik duruşu sıkılaştırmaya hazır olması gerektiği kaydedildi.

Değerlendirme notunda özetle şu görüşlere yer verildi:

''Hükümetin 2012 yılı bütçe hedefi yakalanamayacaktır. Büyümedeki yavaşlamaya bağlı olarak azalan gelirlerin yanı sıra, bütçe tavanlarının üzerinde gerçekleşen harcama artışları, bütçenin kötüleşmesine neden olmuş ve nötr bir duruş daha uygun olabilecekken, döngüsel bir maliye politikasına yol açmıştır. Mevcut ekonomik görünüm çerçevesinde, 2013 için faiz dışı fazlada, nötr duruş ile tutarlı olacak şekilde, ilave bir kötüleşme hedeflenmemelidir.

Hazırlıkları devam eden 2013-2015 dönemine yönelik Orta Vadeli Mali Plan'ın bütçe yapısını güçlendirmeyi temel bir öncelik olarak belirlemesi önem taşımaktadır. Bütçede yapısal zayıflıklar bulunmaktadır: Güçlü seyreden yurtiçi talepten kaynaklanan gelirlere aşırı bir bağımlılık bulunurken, kamu harcamalarında artan katılıklar oluşmaktadır.

Vergi tabanını genişletmeye ve gelir idaresini güçlendirmeye yönelik çalışmalara ilaveten; harcama tarafındaki reformların da cari harcamalardaki reel artışı önemli ölçüde kısıtlamaya odaklanması gerekecektir. Aynı zamanda, emeklilik ve sağlık harcamalarını sınırlayacak ilave çabalara ihtiyaç olup olmadığının da incelenmesi gerekmektedir.

Enflasyon düşmektedir; ancak Merkez Bankası'nın politika çerçevesinin faydaları tam olarak ortaya çıkmamıştır. Merkez Bankası para politikasını belirlerken, dalgalı sermaye akımları ve gelişmiş ülkelerdeki düşük faiz oranlarından kaynaklanan güç bir ortam ile karşı karşıyadır. Bu zorluklar ile başa çıkma çabasında TCMB, yurtiçi ve uluslararası faiz oranlarını farklılaştırmada bir miktar hareket alanı elde edebilmek için yeni araçlara başvurmuştur. Bu araçların kullanımı, TCMB-nin fiyat istikrarına ve finansal istikrara ilişkin hedefleriyle çelişmemesi açısında, kazanılan tecrübenin ışığında sürekli yeniden değerlendirilmelidir.

Enflasyon beklentileri, TCMB'nin hedefi olan yüzde 5'in üzerinde seyretmektedir. Türkiye'nin büyüme görünümü, hala yüksek seyreden enflasyon oranı ve enflasyon hedeflerinden geçmişteki sapmalar göz önüne alındığında, TCMB'nin pozitif bir reel politika faizi tesis etmesi gerekmektedir.

TCMB-nin iletişim politikası güçlendirilmelidir. Para politikası çerçevesi, çok araçlı ve hedefli yapısıyla, kamuoyuna -enflasyon raporları da kullanılarak- büyük oranda anlatılmıştır. Yine de, çerçevenin karmaşıklığı, daha gelişmiş bir iletişim stratejisini gerektirmektedir. Bu, hedefler ile araçların zaman zaman bağdaşmadığı izleniminin bertaraf edilmesine yardımcı olacak ve böylece aksi takdirde maliyetli olabilecek belirsizlikleri azaltacaktır. ''

Muhabir: Bülent Karaaslan

Yayıncı: Hamdi Ateş
Kaynak: AA