Psikolog Orhan Keskin: Toplumsal Şiddetin Kaynağı Göç

Şiddet, toplumsal yaşamı tehdit ediyor.

Öğrenci sınıfta öğretmenini bıçaklayarak öldürüyor, hasta yakınları doktorlara saldırıyor, trafikte sürücüler boğaz boğaza geliyor, eşler birbirlerine kıyıyor, yeşil sahalar ve tribünler sık sık savaş alanına dönüyor.

Gediz Üniversitesi Psikolojik Danışmanı Orhan Keskin, şiddetin neden tırmandığını araştırdı. Öğrencilere, velilere ve eğitimcilere seminerler vermek için şehir şehir gezen Keskin, gittiği yerlerde, şiddetin nereden beslendiğine dair çarpıcı tespitlerde bulundu.Keskin’e göre kontrolsüz göç toplumun kimyasını bozdu. Daha iyi yaşam umuduyla şehirlere göç eden aileler, karşılaşılan ekonomik ve sosyal sorunlar nedeniyle geleneksel değerlerden uzaklaştı, anne ve babalarla, aile büyükleri de önceden olduğu gibi çocuklarla ilgilenemez hale geldi. Klasik aile yapısı ve sosyal doku göç nedeniyle sarsılınca, toplum genelinde gerilim tırmandı ve düşündüren tablo ortaya çıktı.Orhan Keskin, çözümün de, sorunun çıkış yeri olan ailelerden geçtiğini ifade ediyor.

Gediz Üniversitesi Psikolojik Danışmanı, bizi biz yapan sevgi, saygı ve hoşgörünün yeniden ailelerde yeşertilmesi gerektiğini söylüyor, şunları ifade ediyor: “Günümüzde ekonomik kaygılar pek çok şeyin önüne geçti. Çocuklar, anne ve babalarına, diğer aile büyüklerine hasret büyüyor, birlikte çok az vakit geçiriliyor. Ne yazık ki o zaman dilimlerinde de tartışmalar ve gerginlik sıkça sergileniyor. Sokakta da benzer manzaralarla karşılaşılıyor. Şiddetle büyüyen çocuklar da şiddete başvuruyor, ayrıca küçük yaşlarda sigaraya başlanabiliyor ve uyuşturucu madde bağımlısı olunabiliyor.”

Büyüklerden küçüklere doğru örnek olmalarını isteyen psikolog Orhan Keskin, aileden sonra şiddetin önüne geçilecek bir diğer adres olarak da okulları gösteriyor. Keskin, birbirlerini seven, karşısındakine değer verip saygı gösteren bireyler yetiştirmek için öğretmenlere büyük görev düştüğünü dile getiriyor, dikkat edilmesi gerekenleri şöyle anlatıyor: “İlköğretimde öğrencilere daima şefkatle ve sevecenlikle yaklaşılmalı. Çocukların ergenlik dönemlerini geçirdiği orta öğretim kurumlarında ve liselerde ise eğitimciler daha dikkatli olmalı. Öğrencilere sınıf içerisinde rencide edici, onur kırıcı şekilde asla yaklaşılmamalı. Sorunlar sınıf içinde değil de, sınıf dışında, sevgiyle yaklaşarak ve birebir konuşularak çözümlenmeye çalışılmalı. Gençler çok çabuk hata yapabilir ve sonrasında da pişmanlık duyar. Daha hoşgörülü ve yapıcı olunursa, şiddet, yerini sevgiye ve anlayışa bırakacaktır. Yıllardır süren göçler yüzünden sarsılan toplumun, şiddetten arınması için ailelere, okullara ve sokağa sevgiyi taşımalıyız.”