BDP, Van Depremiyle İlgili Meclis Araştırması İstedi
Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Grup Başkan Vekili ve Bingöl Milletvekili İdris Baluken, Van depreminin birinci yıl dönümünde kentin sorunlarına ilişkin TBMM'den Meclis Araştırması istedi.
Araştırma önergesinde, 23 Ekim 2011 meydana gelen Van depreminin üzerinden bir yıl geçtiğini, 644 vatandaşın yaşamını yitirdiğini ve on binlerce insanın da evsiz kaldığını belirten Baluken, depremin kış şartlarında meydana geldiği için olumsuz sonuçlarının daha fazla olduğunu, depremin ardından Vanlı yurttaşların yaşadığı olumsuzlukların, Van’a Türkiye’nin diğer yerlerinden yapılan yardımların akıbetinin ve Vanlı depremzedelere yardım konusunda hükümet yetersizliklerinin araştırılması amacıyla Anayasa’nın 98’inci İç Tüzüğün 104’üncü ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını istedi.
Meclis Araştırması talebinin gerekçesine değinen Baluken, “Depremin neden olduğu en son yıkım bir yıl önce 23 Ekim 2011’de Van’da yaşanmıştır. Van depremi 644 yurttaşımızın yaşamına mal olmuş, evler yıkılmış, kış şartlarına denk geldiği için yüz binlerce insanın başka şehirlere göç etmiş, insanların barınabilecekleri mekanlar kalmamıştır. Van depreminin ardından ortaya çıkan yaraların sarılması için ellerindeki sınırlı kaynaklarla hizmet üretmeye çalışan belediyelerimiz hükümet tarafından engellenmek istenmiştir. Ayrıca merkezi hükümet temsilcileri BDP’li Van yerel yönetimleri ile ilişkisini sınırlı tutarak halka hizmetten çok BDP’li belediyelerin işlevsiz kılınmasını amaçlamıştır. Hükümet, deprem gibi doğal bir felakette bile sahip olduğu dışlayıcı bakış açısını bir kenara bırakmamıştır. Van’a özellikle üniversite öğrencilerinin gönderdiği yardımlar gözaltı, tutuklama ve bir kriminalizasyon süreci olarak önlerine çıkarılmış, Van halkına yönelik ırkçı söylemlerde bulunan, hizmet ve yardımları engelleyen sivil ve kamu kesimleri deyim yerindeyse yaptıkları ile kalmıştırlar. Türk Kızılay’ı ise Van depremzedeleri için gerekli yardımları yapmada yetersiz kalmasına rağmen Suriye’den göç eden Suriye vatandaşlarına konteynır kentleri zaman geçirmeksizin kurarak akıllarda yeni soru işaretlerine sebep olmuştur” dedi.
“TÜRKİYE HALKLARI VAN İÇİN SEFERBER OLDU”
Türkiye halklarının sessiz çoğunluğunun seferber olduğunu ve Van halkıyla elinden geldiğince dayanışma içine girdiğini belirten Baluken, “1999 Marmara depreminin ardından toplanan vergilerin AKP hükümeti tarafından duble yollara harcandığını ortaya çıkmasına rağmen Van için toplanan yardımların nerelere akıtıldığı henüz bilinmemektedir. Yaşanan bu tabloda; yüz binlerle ifade edilen göç meydana gelmiş, Van hayalet kent olma yolunda ilerlemiştir. Van’da kalanlar kış şartlarında; çadırlarda, derme çatma kulübelerde, samanlıklarda ya da naylondan yaptıkları çadır benzeri yapılarda hayatlarını sürdürmeye çalışmıştır. Böyle bir ortamda soğuktan donan bebekler, çıkan yangından hayatını yitirenler olmuştur. Yerel yönetimlerimizin dayanışması ve ürettiği hizmetler sonucu yaraların sarılması ile beraber depremin ardından kentin Belediye Başkanı Bekir Kaya cezaevine atılmış, kent adeta cezalandırılmıştır. Başbakan yardımcısı Beşir Atalay Van’a yaptığı ziyarette Vanlıların kendilerine oy vermesi gerektiğini söyleyerek insanları adeta tehdit ederek hükümetin asıl amacının siyasi rant olduğunu ortaya koymuştur"ifadelerini kullandı.
“VAN’DA KONUT SORUNU DEVAM EDİYOR”
Depremden uzunca zaman sonra yapılan 70 metrekarelik konutların 70 bin liraya satılarak depremzede bir halk üzerinden TOKİ ve müteahhitlerin zenginleştirilmeye çalışıldığını savunan Baluken, “Depremin üzerinden ikinci kış gelmesine rağmen hala yaraların sarılması noktasında doğru yaklaşımlar ve politikalar ortaya konamamaktadır. Van’da konut sorunu, altyapı sorunu, okulların durumu, sağlık hizmetlerinde yetersizlik hala devam etmektedir. Bu bağlamda; depremin ardından geçen bir yıllık sürede Van halkının yaşadığı sorunlar, hükümetin kriminalize edici uygulamaları, Van halkına yapılan yardımların nerelere kanalize edildiğini belirlenmesi ve var olan yaraların bir an önce sarılmasının önünün açılması amacıyla bir Meclis Araştırması açılmasını talep ediyoruz” açıklamasını yaptı .
Kaynak: İHA
Meclis Araştırması talebinin gerekçesine değinen Baluken, “Depremin neden olduğu en son yıkım bir yıl önce 23 Ekim 2011’de Van’da yaşanmıştır. Van depremi 644 yurttaşımızın yaşamına mal olmuş, evler yıkılmış, kış şartlarına denk geldiği için yüz binlerce insanın başka şehirlere göç etmiş, insanların barınabilecekleri mekanlar kalmamıştır. Van depreminin ardından ortaya çıkan yaraların sarılması için ellerindeki sınırlı kaynaklarla hizmet üretmeye çalışan belediyelerimiz hükümet tarafından engellenmek istenmiştir. Ayrıca merkezi hükümet temsilcileri BDP’li Van yerel yönetimleri ile ilişkisini sınırlı tutarak halka hizmetten çok BDP’li belediyelerin işlevsiz kılınmasını amaçlamıştır. Hükümet, deprem gibi doğal bir felakette bile sahip olduğu dışlayıcı bakış açısını bir kenara bırakmamıştır. Van’a özellikle üniversite öğrencilerinin gönderdiği yardımlar gözaltı, tutuklama ve bir kriminalizasyon süreci olarak önlerine çıkarılmış, Van halkına yönelik ırkçı söylemlerde bulunan, hizmet ve yardımları engelleyen sivil ve kamu kesimleri deyim yerindeyse yaptıkları ile kalmıştırlar. Türk Kızılay’ı ise Van depremzedeleri için gerekli yardımları yapmada yetersiz kalmasına rağmen Suriye’den göç eden Suriye vatandaşlarına konteynır kentleri zaman geçirmeksizin kurarak akıllarda yeni soru işaretlerine sebep olmuştur” dedi.
“TÜRKİYE HALKLARI VAN İÇİN SEFERBER OLDU”
Türkiye halklarının sessiz çoğunluğunun seferber olduğunu ve Van halkıyla elinden geldiğince dayanışma içine girdiğini belirten Baluken, “1999 Marmara depreminin ardından toplanan vergilerin AKP hükümeti tarafından duble yollara harcandığını ortaya çıkmasına rağmen Van için toplanan yardımların nerelere akıtıldığı henüz bilinmemektedir. Yaşanan bu tabloda; yüz binlerle ifade edilen göç meydana gelmiş, Van hayalet kent olma yolunda ilerlemiştir. Van’da kalanlar kış şartlarında; çadırlarda, derme çatma kulübelerde, samanlıklarda ya da naylondan yaptıkları çadır benzeri yapılarda hayatlarını sürdürmeye çalışmıştır. Böyle bir ortamda soğuktan donan bebekler, çıkan yangından hayatını yitirenler olmuştur. Yerel yönetimlerimizin dayanışması ve ürettiği hizmetler sonucu yaraların sarılması ile beraber depremin ardından kentin Belediye Başkanı Bekir Kaya cezaevine atılmış, kent adeta cezalandırılmıştır. Başbakan yardımcısı Beşir Atalay Van’a yaptığı ziyarette Vanlıların kendilerine oy vermesi gerektiğini söyleyerek insanları adeta tehdit ederek hükümetin asıl amacının siyasi rant olduğunu ortaya koymuştur"ifadelerini kullandı.
“VAN’DA KONUT SORUNU DEVAM EDİYOR”
Depremden uzunca zaman sonra yapılan 70 metrekarelik konutların 70 bin liraya satılarak depremzede bir halk üzerinden TOKİ ve müteahhitlerin zenginleştirilmeye çalışıldığını savunan Baluken, “Depremin üzerinden ikinci kış gelmesine rağmen hala yaraların sarılması noktasında doğru yaklaşımlar ve politikalar ortaya konamamaktadır. Van’da konut sorunu, altyapı sorunu, okulların durumu, sağlık hizmetlerinde yetersizlik hala devam etmektedir. Bu bağlamda; depremin ardından geçen bir yıllık sürede Van halkının yaşadığı sorunlar, hükümetin kriminalize edici uygulamaları, Van halkına yapılan yardımların nerelere kanalize edildiğini belirlenmesi ve var olan yaraların bir an önce sarılmasının önünün açılması amacıyla bir Meclis Araştırması açılmasını talep ediyoruz” açıklamasını yaptı .