Şahenk'ten Hükümet'e Övgü: Arabanın Vitesini Ne Zaman Değiştireceğini Biliyor

Ekonomi çevrelerinde bir süredir 'gaz-fren' tartışmaları yaşanırken, Doğuş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ferit Şahenk, hükümetin arabanın vitesini ne zaman değiştirmesi gerektiğini çok iyi bildiğini söyledi.

Doğuş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ferit Şahenk, Zaman Ekonomi Editörü Turhan Bozkurt'un hazırlayıp sunduğu ve Skytürk 360 TV'de yayınlanan Üç Nokta programına konuk oldu. Gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulunan Şahenk, “Yani olay sadece gaz ya da fren değil. Bazen yavaşlayacaksınız, bazen de vitesi düşürerek bu işi yapmanız gerekir.” dedi ve Türkiye'nin iyi yolda olduğunu ve iyi yere gittiğini ifade etti.

B-20 toplantılarında kendisine Türkiye'nin başarısının sorulduğunu aktaran Şahenk, yurt dışında Türkiye ekonomisini yöneten bakanlara karşı muazzam bir saygı olduğunu dile getirdi. Son birkaç yıldır Avrupa ve Amerika'nın ekonomiyi para basarak canlandırmaya çalıştığına işaret eden Şahenk, bu dönemde Türkiye'nin sıkı para politikasıyla, zor ama istikrar ve güven ortamını bozmayacak bir modeli tercih ettiğini kaydetti.

Türkiye'nin hem siyasi hem de iktisadi anlamda iyi bir momentum yakaladığını belirten Şahenk, “İnanınki bazen ormanın içinde yaşadığınız zaman genel resmi göremiyorsunuz. Ormanın dışına çıkıp seyretme imkanı bulursanız ve olaya biraz da samimiyetle bakarsanız Türkiye'nin müthiş bir aşamadan, ciddi bir değişimden geçtiğiniz görürsünüz.” dedi.

Avrupa'daki krizin aşılamamasını samimiyet olmamasına bağlayan Şahenk, güvenin olmadığı, sürekliliğin olmadığı hiçbir yerde ne vatandaşın rahat yaşayabileceğini ne de yatırımcının yatırım yapmayı düşünebileceğini ifade etti.

Türkiye ile Avrupa'nın halen omuz omuza yaşadığını ve Türkiye'nin ihracatının yüzde 50'sinin Avrupa'ya yaptığını aktaran Şahenk, Avrupa'nın bir an önce kendine gelmesinin Türkiye için önemli olacağını dile getirdi. Bundan birkaç hafta yeni Marina yatırımları için Yunanistan'a gittiğini söyleyen Şahenk, herkesin Türkiye'yi konuştuğunu ve Türkiye'nin bu kadar güçlü kalmayı nasıl başardığı sorularına muhatap olduğunu kaydetti.

Yunanistan'ın içine düştüğü umutsuzluğu Türkiye'nin de yaşadığını kaydeden Şahenk, 1992 ile 2000 yılları arasındaki dönemin Türkiye için kayıp yıllar olduğunu vurguladı. 2000'den sonra Türkiye'nin bir araba gibi duvara tosladığını anlatan Şahenk, "Türkiye derin bir kriz atlattı. Çünkü iş âlemi, siyaset, sendikalar ve toplum birbirine samimi davrandığı için bunu başardık." ifadelerini kullandı. Ferit Şahenk, programda Garanti Bankası'ndaki ortağı İspanyol BBVA'nın Türkiye'den çıkacağı yönündeki haberlere de açıklık getirdi. Ayrılmalarının söz konusu olmadığını belirten Şahenk, “Bu hafta Meksika'nın başında olan, bizim yönetim kurulumuza atanan dostumuz ile beraberdik. Latin Amerika'nın en büyük şirketlerinden oluşan bir heyetle İstanbul'a geldiler. Bu tamamıyla Latin Amerika'yı bizle daha fazla tanıştırma anlamında. Orada problem yok. Ayrılmamız söz konusu değil.” dedi.

Birkaç ay önce BBVA'nın Yönetim Kurulu Başkanı Francisco Gonzalez ile beraber olduklarını ifade eden Şahenk, Gonzalez'in bir toplantıda dünyada teknolojiyi en iyi kullanan bankası olan Garanti'ye ortak olduklarını söylediğini aktardı."İŞ DUNYASI YERLİ OTOMOBİL İÇİN BİR ARAYA GELEBİLİR" Şahenk, Türkiye'nin isterse Hindistan ve Güney Kore'de olduğu gibi yeni marka yapabileceğini kaydetti.

Global bir marka yapmanın maliyetleri olduğunu kaydeden Şahenk, “Bunları iyi hesaplamak lazım. Yoksa artık Türkiye'de dizayn ve üretim kabiliyeti var. Bunların hepsi yapılabilir. Bu anlamda Türk iş dünyası bir araya da gelebilir. Ama şunu da söyleyeyim; Türkiye'de araba üretecek öbür markaları getirmek, yeni bir araba markasını doğurmak gibi önemlidir.” tespitinde bulundu. Türkiye'nin otomotivde üretim üssü haline geldiğini anlatan Şahenk, sadece Almanların değil birçok memleketteki üretim merkezlerindeki kalitenin artık Türkiye'de olduğunu kaydetti.

Distribütörlüğünü yaptıkları Volkswagen'in Türkiye'ye gelmemesinin onlar için bir hata olduğunu belirten Şahenk, “Gelmeleri için elimizden geleni yapıyoruz. Başbakanlığımızın Yatırım Ajansı ile bu anlamda bizim otomotiv grubu bir kaç somut girişimde de bulundu. Bu konuda çalışıyoruz. İnşaallah Volkswagen'in Türkiye'de bir değil bir kaç modelini ürettiği, ticari aracın da olduğu bir üretim merkezini görürüz. Bu bana şahsen büyük bir gurur verecektir.” şeklinde konuştu.

Zaman zaman adının Fenerbahçe ve TÜSİAD başkanlığına geçmesine de değinen Şahenk, her insanın bazı görevleri, merakları ve zevkleri olduğunu söyledi.

Çalışmaktan hoşlandığını belirten Şahenk, 32 bin çalışma arkadaşı olduğunu ifade etti.

TÜSİAD ve Fenerbahçe'nin önemli camialar olduğunu ve başkanlıklarının çok önemli görevler olduğunu vurgulayan Şahenk, “Buralarda görev aldığınız zaman hakkını vermeniz lazım. İkincisi vakit lazım. Üçüncüsü de ‘Oraya uygun bir insan mısınız, değil misiniz?' Onu kendi içinizde imtihanını vermeniz gerekiyor.” sözleri ile şimdilik bu görevlere talip olmadığını aktardı."O TELEFONUN ÇALMASINI ÇOK İSTİYORUM" Babası rahmetli Ayhan Şahenk'in dünyayı gören, düşünen, yapmak istediklerini ekipteki arkadaşlarıyla gerçekleştirmek için çok çalışan bir insan olduğunu belirten Şahenk, grup olarak temel taşları inşaat sektörü olduğu için babasının hep şantiyelerde olduğunu ve onu fazla göremediklerini ifade etti.

Babasının yokluğunu derinden hissettiğini aktaran Şahenk, hissiyatını şu sözlerle dile getirdi: “Bilhassa rahmetli Ayhan beyin hastalığı süresinde kendisinde ve bende, hastanede yanı başında olan, halen bizim evde, yatak odamda, benim tarafımda olan bir telefon vardı. Bir hattı o. Akşamları hastaneden beni arardı, halimi, hatırımı ve işleri sorardı. O telefonun çalmasını ben çok istiyorum. Babamdan ‘Aferin oğlum, şunları doğru yapıyorsun, şunları da yapsan' sözünü hep duymak isterdim."